Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 22.Hukuk Dairesi 2012/2646 Esas 2012/5072 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Somut olayda, davacı işçi boşta geçen süreye ait dört aylık ücret alacağı için işverenin ödeme yükümlülüğü doğmadan (borç muaccel olmadan) icra takibi başlatmıştır.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Erken başlatılan icra takibine yapılan itiraz haksız sayılamayacağından davacı yararına icra inkar tazminatına hükmolunması hatalıdır.

Karar DÜZELTİLEREK ONANMIŞTIR.
(Karar Tarihi : 22.03.2012)
Dava: Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra-inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının işe iade kararının tebliğinden itibaren işleyen 10 günlük kanuni süresi içinde işverene başvurarak işe başlatılmasını talep ettiği, başvuru yazısının işverene 27.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği, aynı gün boşta geçen süreye ait ücret alacağının ödetilmesi amacıyla işveren aleyhine icra takibi başlattığı, icra ödeme emrinin işverene 29.12.2010 tarihinde tebliğ edildiği, işverence borcun muaccel olmadığı gerekçesiyle 30.12.2010 tarihinde itiraz edilerek takibin durdurulması üzerine davacının 07.01.2011 tarihinde itirazın iptali ile takibin devamına ve icra-inkar tazminatına hükmolunması istemiyle eldeki davayı açtığı, davalı işveren davacıyı işe başlatma ya da başlatmama bakımından kanunda kendisine tanınmış olan bir aylık süre dolmadan 17.01.2011 tarihinde davacıyı işe başlatmayacağını belirterek boşta geçen süre ücreti ile diğer alacaklarını ödediği anlaşılmaktadır.

Belirtmek gerekir ki; iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine karar verilmiş olan işçinin boşta geçen süreye ait ücret alacağına hak kazanması işçinin işe başlatılması için kanuni süresinde işverene başvurması, işverenin ise başvurunun tebliğinden itibaren bir ay içinde işçiyi işe başlatması ya da başlatmamasıyla gerçekleşir. Boşta geçen süreye ait ücret borcunun muaccel olması (talep ve dava edilebilir nitelik kazanması) için işçinin başvurusu yeterli olmayıp işverenin kendisine yasanın tanıdığı bir aylık düşünme süresi içinde işe başlatma ya da başlatmama yönündeki kararının belli olması gereklidir. Bu nedenle işveren iradesi belli olmadan boşta geçen süreye ait ücret alacağının muaccel olması (talep ve dava edilebilir) nitelik kazanması mümkün değildir.

Somut olayda, davacı işçi boşta geçen süreye ait dört aylık ücret alacağı için işverenin ödeme yükümlülüğü doğmadan (borç muaccel olmadan) icra takibi başlatmıştır. Erken başlatılan icra takibine yapılan itiraz haksız sayılamayacağından davacı yararına icra inkar tazminatına hükmolunması hatalıdır.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/8. maddesi uyarınca hükmün aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.

KARAR : temyiz konusu kararın hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan "asıl alacağın %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" sözcüklerinin silinerek yerine "icra takibinin borç muaccel olmadan başlatılmış olması nedeniyle icra inkar tazminatı isteminin reddine" sözcüklerinin yazılarak hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 22.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

Yerel Mahkeme Kararı
T.C.
İSTANBUL
1. İŞ MAHKEMESİ

ESAS NO: 2011/32 Esas
KARAR NO: 2011/841


DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 07/01/2011
KARAR TARİHİ: 12/10/2011

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili 7.1.2011 havale tarihli dava dilekçesiyle: davacının davalıya ait Tekirdağ İçki fabrikasında çalışmakta iken geçerli bir neden olmadan işten çıkarıldığını, bunun üzerine İstanbul 8. İş Mahkemesinde işe iade davası açtığını, 8.7.2010 tarihli kararla işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat tutarlarının ve diğer hakların davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 4.10.2010 tarihli ilamıyla onandığını, ihtarnameyle davalı işverene süresi içinde başvurduğunu, ihtarname davalıya tebliğ edildiğini, işten çıkarıldığı zamandan beri işsiz olup işe iade başvurusuyla beraber muaccel hale gelen 4 aylık boşta geçen süre ücreti icraya konulduğunu, ancak işveren takibe alacağın muaccel olmadığından bahisle ve kötü niyetle itiraz ettiğini, ancak Yargıtay'ın emsal kararlarında işe iade için başvurulduğu anda boşta geçen süre ücretinin muaccel olacağı belirtildiğini, 22.12.2010 itibariyle boşta geçen süre ücretinin muaccel olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Tüm taraflara duruşma gününü bildirir davetiyeler tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmış, açık yargılamaya devam olunmuştur.

Davalı vekili 2.5.2011 tarihli cevap dilekçesiyle; Davacının işe iade davası ikame ettiği ve Yerel Mahkemece kabul edilen karar Yüksek Mahkemece de onandığını, onama kararını müteakip 22.12.2010 tarihli ihtarnameyle işe iade başvurusunda bulunarak talepte bulunulduğunu. şirketin 20.1.2011 tarihli cevabi ihtarnameyle iade başvurusunun kabul edilip edilmediğini bildirmek üzere 30 günlük yasal süre olduğu, bu sürenin bitiminde işe başlatılmasına karar verilmesine rağmen davacının işbaşı yapmaması durumunda 4 aylık boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatının ödenmesi hukuken mümkün olamayacağı, zaten davacı vekilinin hesabına tahakkuk eden tüm alacak kalemlerinin ödendiği belirtildiğini, davacı vekilinin işverene gönderdiği ihtarname çelişkili olup davacının gerçek niyetinin işe başlamak mı yoksa işe iade davasının sonuçlarından mı yararlanmak olduğu anlaşılamadığını, davacının işe iade başvurusu 27.12.2010 da şirketçe tebellüğ edilirken icra müdürlüğünün boşta geçen süre ücret alacağına ilişkin ödeme emri ise daha 30 günlük süre dolmadan 29.12.2010 da tebliğ edildiğini, davaya mesnet icra emrine konu alacak(boşta geçen süre ücret alacağı) ile birlikte işe başlatmama tazminatı, fark kıdem ve doğmuşsa fark ihbar tazminatı ile fark yıllık izin ücretleri de davacı vekiline 17.1.2011 de ödendiğini, böylece dava konusuz kaldığını, müvekkil 20.1.2011 de cevabi ihtarname ile 30 günlük süre içinde davacıyı işe başlatmayacağını belirttiğini ve davacı lehine tahakkuk eden boşta geçen süre ücret alacağı, işe başlatmama tazminatı ile fark kıdem ve varsa fark ihbar tazminatı ile fark yıllık izin ücretlerini de davacı vekiline 17.1.2011 de ödediğini, bu nedenle kötü niyetle açılmış itirazın iptali davası ile birlikte icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, ortada vadesi gelmiş ve muaccel olmuş bu sebeple icraya konu olabilecek likit bir alacak bulunmadığını, zira ödeme emrine mesnet ilamda bir tespit davası ilamı olup eda davası olmadığını belirterek ödeme sebebiyle konusuz kalan davanın reddine ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Taraflar yargılamaya katılarak dava ve cevap dilekçelerini tekrar ettiklerini beyan etmişler, verilen süre içerisinde ayrı ayrı delil listelerini dosya içerisine ibraz etmişlerdir. Mahkememizce tarafların delillerinin toplanılmasına karar verilmiş, İstanbul 8. İş Mahkemesi'nin ilgili dosyası ve Şişli 3. İcra Müdürlüğü'nün dosyası getirtilmiştir.

Kayıt ve belgeler tamamlandıktan sonra dosya rapor tanzimi için bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi Zafer Yeğin 10.10.2010 tarihli raporunu dosyaya ibraz etmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; davanın davalının borca itirazı üzerine 7.1.2011 tarihinde ikame edildiği, davalının, davacıyı işe başlatmadığı ve almak istemediği ve giderek de 17.1.2011 tarihinde borç aslını davacı vekilinin hesabına ödediğinin tespit edildiğini, bu durumda asıl alacak bakımından davanın konusu kalmadığım, yalnızca ödemenin icra takibinden sonra yapıldığı dikkate alınarak icra masrafları ile icra vekalet ücretinin hukuki durumunun takdirinin mahkemeye ait olduğunu, ayrıntılı olarak belirtmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir.

12/10/2011 tarihli celseye katılan davacı vekili, bilirkişi raporundaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, davalı tarafça borç aslı icra takibinin yapılması ve davanın açılmasından sonra davalı tarafça ödendiğini, borcun aslı sebebiyle davanın konusunun kalmadığını, ancak davalı taraf icra masrafları ve vekalet ücretini yatırmamış olup bu yönden icra takibinin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca davacının boşta geçen süre talebi ile ilgili bu dosyada talepte bulunmuş olup, boşta geçen süre ücreti işçinin işe iade başvurduğu anda muaccel olduğu için davalı taraf kötü niyetle borca itiraz etmiş olup, %40 icra inkar tazminat talebimizin de hüküm altına alınmasını talep ettiklerini beyan etmiş, davalı vekili ise, bilirkişi raporunda aleyhe hususları kabul etmediklerini, ancak kısmen savunmalarını destekler mahiyette olduğunu, borcun aslını 17/01/2011 tarihinde davacı vekilinin hesabına yatırdıklarını, davacı tarafın 30 günlük süre dolmadan icra takibine geçtiğinden muaccel bir alacak olmadığını, vekalet ücretini ve icra ücretini ödemediklerini, ayrıca davacı taralın icra inkar tazminatı talebini kabul etmediklerini, 6/10/2011 tarihli dilekçe içeriğimizi de aynen tekrar ettiklerini beyan etmiştir.

Tüm bu delillerden ve dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; davacıya ait SGK. ve işyeri kayıtları, tarafların yazılı beyanları. İstanbul 8. İş Mahkemesi'nin ilgili dosyası ve Şişli 3.İcra Müdürlüğü'nün dosyası, bilirkişi incelemesi, bilirkişi raporu karşısında, mahkememizce de bilirkişi raporuna itibar edilerek ve rapor hüküm kurmaya elverişli bulunduğundan, her ne kadar davalı taraf açılan davanın reddini talep etmiş ise de, davacının, davalı aleyhine açmış olduğu, itirazın iptali istemli davasında, borç aslının icra takibinin yapılmasından ve davanın açılmasından sonra davalı tarafça davacıya ödenmesi sebebiyle ve böylelikle mahkememize asıl alacakla ilgili açılan itirazın iptali davasının konusunun kalmaması sebebiyle asıl alacakla ilgili açılan itirazın iptali davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, icra takibinin icra masrafları ve vekalet ücreti yönünden devamına, davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve alacak aslı likit olduğundan, asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davacının, davalı aleyhine açmış olduğu, itirazın iptali istemli davasında, borç aslının icra takibinin yapılmasından ve davanın açılmasından sonra davalı tarafça davacıya ödenmesi sebebiyle ve böylelikle mahkememize asıl alacakla ilgili açılan itirazın iptali davasının konusunun kalmaması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına.

2- Davaya konu Şişli 3. İcra Müdürlüğünün 2010/45188 Esas sayılı dosyasından; İcra takibinin icra masrafları ve vekalet ücreti yönünden devamına,

3- Asıl alacağın %40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4- 445,50-TL. harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 371,60.-TL. harcın davalıdan tahsiline,

5- 1.100,00.-TL. maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

6- 340,00.-TL. yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı 8 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2011
İlgili Mevzuat Hükmü : İş Kanunu MADDE 21 :GEÇERSİZ SEBEPLE YAPILAN FESHİN SONUÇLARI

İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

       Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.

       Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

       (EKLENMİŞ FIKRA RGT: 25.10.2017 RG NO: 30221 KANUN NO: 7036/12) (YÜR. TAR.: 01.01.2018)
Mahkeme veya özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirler.

İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.

İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 25.10.2017 RG NO: 30221 KANUN NO: 7036/12) (YÜR. TAR.: 01.01.2018)
Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları halinde;

a) İşe başlatma tarihini,

b) Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,

c) İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını,

belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması halinde fesih geçerli hale gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.

Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 06-10-2016

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03262401 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.