![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 2.5.2013)
"N____ D____ ile M____ N____ D____ aralarındaki alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Eskişehir 3.Aile Mahkemesi'nden verilen 05.06.2012 gün ve 691/453 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı N____ D____ vekili, evlilik birliği içinde edinilen ____ ada 54 parselde 5 numaralı bağımsız bölüm ile 26 NN ____ plakalı aracın alımına vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak, tapu kaydı ve araca ilişkin tescilin iptali ile 1/2 paylarının vekil edeni adına tescilini; olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 30.000 TL'nin boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı M____ N____ D____ vekili, dava konusu kooperatif yoluyla edinilen taşınmazın peşinat ve 2001 yılı ara ödemelerine davacının 4.500 TL katkısı olduğunu, bunun dışında gerek kooperatif ve gerekse de araca ilişkin ödemelerin vekil edeninin gelirinden karşılandığını, evlilik süresince davacının ayrı bütçesi olduğunu, aslen davacıya ait olduğu halde 26 NC ____ plakalı aracın davacının annesi adına kayıtlı bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 14.550 TL katkı alacağı, 12.546 TL edinilmiş mal alacağı olmak üzere 27.096 TL'nin karar tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairenin 14.4.2011 gün, 2010/4843 Esas ve 2011/2186 Karar sayılı ilamıyla "... Dava konusu taşınmaz ve aracın ½ paylarının iptal ve tescil isteğinde bulunulmuş ise de, katkı payına dayanarak ayın talep edilemeyeceğinden buna ilişkin talebin reddinde isabetsizlik olmadığı, mal rejiminin sona ermesi nedeniyle davalı üzerinde kayıtlı bulunan nizalı taşınmaz ve araca ilişkin iddiaya konu alacağın hesaplanmasında yargılama aşamasında dosyaya yansıyan bilgilerin resen değerlendirilmesi suretiyle takas ve mahsup yapılamayacağı, taraflar çalıştığına göre nizalı aracın edinim tarihi 02.09.1998 tarihi itibariyle eşler arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan buna ilişkin talebin Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması, 743 sayılı MK'nun 152.maddesinin nazara alınması, 28.02.2001 tarihinde davalı adına üye olunan ve bir kısım ödeme mal ayrılığı, bir kısım ödeme edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde, bir kısım ödeme ise boşanma davasının açıldığı tarihten sonra yapılarak boşanma davasının kesinleştiği tarihten sonra ferdileşme yoluyla davalı adına tescil edilen niza konusu taşınmaz bakımından davacının talebine ilişkin hesaplamanın ait olduğu dönem gözönünde bulundurularak yapılması, buna göre öncelikle kooperatif üyelik tarihinden TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 ve mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar inşaatın tamamlanma oranı ile tamamlanmış halinin tasfiye tarihindeki sürüm değerinin tespit edilmesi, evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar eşlerin çalışmaları karşılığı gelirlerine ilişkin tüm evrakların getirtilmesi, davalı kocanın 743 sayılı MK'nun 152. maddesi gereğince geçim yükümlülüğü ve her iki eşin kişisel harcamaları çıktıktan sonra yapabilecekleri tasarruf miktarının saptanması, her bir eşin tasarruf oranının belirlenmesi, bulunan bu oranların dava konusu taşınmazın 01.01.2002 tarihindeki inşaat tamamlama oranı da gözönünde bulundurularak 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle tarafların edinilmiş mallara katılma rejimine kişisel malları olarak gireceğinin kabul edilmesi, 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 ile mal rejiminin sona erdiği 26.12.2003 tarihleri arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğundan, bu dönemde tarafların yaptıkları kooperatif aidat ve ara ödemelerinin aksi kanıtlanmadıkça edinilmiş mallardan karşılandığının ve edinilmiş malların yerine geçen değerlerin de edinilmiş mal sayılacağının kabulü ile mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle inşaatın tamamlanma oranının da gözönünde bulundurularak TMK'nun 227, 231, 236. maddeleri uyarınca hesaplanması, 01.01.2002 tarihinden önceki katkı oranı, dava konusu taşınmazın tasfiye tarihi (karara en yakın tarih) itibariyle belirlenecek sürüm değeri karşısındaki oranına dönüştürülerek, bulunacak miktarın her bir eşin aktifine kişisel malı olarak eklenmesi, 01.01.2002 ile 26.12.2003 tarihleri arasındaki harcamaların ve inşaat yapım oranının yine taşınmazın tasfiye tarihindeki sürüm değeri karşısındaki oranına dönüştürülerek TMK'nun 227, 231 ve 236. maddeleri uyarınca tasfiyeye konu edilmesi, bunlardan ayrı boşanma davasından sonra tapu maliki olan davalı tarafından yürütülen inşaat nedeniyle yapılan harcamaların mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle alacak davasına konu edilemeyeceğinin gözönünde bulundurulması, bu tespitler yapılırken halen tasfiye halinde olan SS E____ Konut Yapı Kooperatifi'nden belirtilen tarihler itibariyle inşaatların yapım aşamasına ilişkin belgelerin getirtilmesi, gerektiği takdirde keşif yapılması ve ihtiyaç duyulması halinde konusunun uzmanı mali müşavir, inşaat mühendisi, emlakçı ve hukukçu bilirkişilerin bilgilerine başvurulması, ondan sonra tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması...", Gereğine işaret edilerek bozulmuştu. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozmaya uyulmakla taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve bozma ilamı çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması gerekir. Dava konusu kooperatif üyeliği yoluyla edinilen taşınmazın bozma ilamında belirtilen tarihler itibariyle inşaat seviyesinin tanık ve bilirkişi gerekirse kooperatif yönetim kurulu başkanı ve üyeler dinlenerek saptanması gerekirken, tayin edilen inşaat bilirkişinin kooperatif mali müşavirinden haricen edindiği bilgiler vasıtasıyla belirlenmesi doğru olmamıştır. Bundan ayrı, TMK'nun 236/1.fıkrasında her eşin diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olacağı ve alacakların takas edileceği düzenlenmiştir. Ancak, takas yapılabilmesi için davalının bunu ileri sürmesi ve davacı adına bulunan mal ve eşyaların takasa tabi tutulması konusunda isteği bulunması gerekir. Dosya kapsamında bu konuda istek bulunmamaktadır. Tarafların açıklamalarının tespitiyle, dosya kapsamında bu yönde bir talep olmadığı halde altın, para ve servis aracının hesaplamaya dahil edilerek takas olarak değerlendirilmesi, başka bir anlatımla resen takasa ve külli tasfiyeye girilmesi isabetsiz bulunmaktadır. Külli (tam) tasfiyenin ve takasın yapılabilmesi için en azından bu konuda davalı tarafın da davacıdan ne istediğinin savunma olarak getirilmesi gerekmektedir. Mahkemece yapılacak iş; dava konusu kooperatif üyeliği yoluyla edinilen bağımsız bölümün inşaat seviyesinin yukarıda açıklanan tarihler itibariyle belirlenmesi, tarafların evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar tüm gelir bilgilerinin eksiksiz getirtilmesi, ondan sonra uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere ait oldukları dönemler itibariyle denetime uygun hesap yapılması, gerektiği takdirde bu hususta hukukçu bilirkişiden rapor alınması, dava konusu araç ve kooperatif üyeliği yoluyla edinilen taşınmaz bakımından katkı ve katılma alacaklarının ayrı ayrı belirlenip açıklanması suretiyle, temyiz edenin sıfatı da nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Kabule göre de; davacı tarafta kaldığı gerekçesiyle hesaplamaya dahil edilen ziynet eşyalarının değerinin belirlenmesi hususunda dosya kapsamında bilirkişi raporu veya Kuyumcular Odasından sorulduğuna ilişkin belgeye rastlanmamıştır. Ziynet eşyalarının değerinin belirlenmesi uzmanlık gerektiren konu olup, yapılan hesaplama denetime elverişli bulunmamıştır. Ayrıca; tarafların açıklamalarından yola çıkılarak mahkemece yapılan hesaplamaya göre, davalı tarafından ileri sürülen davacıya ait olduğu halde annesi adına kayıtlı bulunduğu iddia olunan araç konusunda olumlu veya olumsuz karar verilmemiş olması da isabetsizdir. KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, yine 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 402,00 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine, 02.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." |
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 236 :Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.
Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Gerekçesi için Bkz. |
|
Şerh Son Güncelleme: 27-06-2015
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |