![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 22.10.2014)
"Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı kooperatif vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici Y____ K____ arasında imzalanan 20.8.1997 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, sözleşmelerden itibaren en geç 6 ay içerisinde inşaat ruhsatının alınacağı, teslimin inşaat ruhsatından itibaren en geç 40 ay içerisinde gerçekleşeceği ve teslimin gecikmesi halinde arsa sahiplerine ait olacak her bir bağımsız bölüm için 100 Alman Markı gecikme bedeli ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının sözleşmeyi 13.7.1998 tarihinde diğer davalı kooperatife devrettiğini, aradan çok uzun zaman geçmiş olmasına rağmen henüz bağımsız bölümlerin teslim edilmediğini, sözleşmede kararlaştırılan gecikme bedelinin de zararlarını tümüyle karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, geç teslim sebebiyle sözleşmede kararlaştırılan kira bedeli üzerinden 50.000,00 TL'nin, sözleşme ile karşılanamayan kira kaybı için 10.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla, sözleşmede kararlaştırılan bedel üzerinden kira kaybına dair talebini 138.923,05 TL'ye yükseltmiştir. Davalı Y____ K____ vekili, müvekkilinin 13.7.1998 tarihinde sözleşmeyi tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte diğer davalı kooperatife devrettiğini, arsa sahiplerinin de bu devre onay verdiklerini, bu itibarla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, öte yandan, davalı kooperatif, inşaatları bitirip teslime hazır hale getirmiş olmasına rağmen, daire seçimi konusunda anlaşmaya yanaşmadıklarından teslimin gecikmesinde arsa sahiplerinin de kusuru bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı S.S. S____ Konut Yapı Kooperatifi vekili, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sebebiyle inşaat süresinin uzadığını, 2006 yılı sonunda bağımsız bölümleri teslime hazır hale getirdiklerini, ancak arsa sahiplerinin teslimden imtina ettiğini, 20.6.2001 tarihinden 9.6.2006 tarihine kadar 63,6 aylık kira bedeli ödemeye hazır olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 20.8.1997 tarihli sözleşmede, inşaat süresinin ruhsattan itibaren 40 ay olduğu ve sözleşmeden itibaren 6 ay içerisinde ruhsat alınmaz ise sürenin kendiliğinden işlemeye başlayacağının kararlaştırıldığı, bu durumda 10 gün deprem sebebiyle oluşan gecikme de dikkate alındığında, teslimin en geç 30.6.2001 tarihinde gerçekleşmesi gerektiği, ancak dava tarihi itibariyle teslimin henüz gerçekleşmediği, sözleşmede 100 Alman Markı maktu kira bedeli belirlendiği gerekçesiyle, kira tazminatına dair davanın kabulüyle davacı N____ K____ ve A____ Ş____ için 46.307,68'er TL'nin, diğer davalılar için 9.261,53'er TL'nin davalılardan tahsiline, sözleşme ile karşılanmayan kira kaybına dair istemin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar ve davalı kooperatif vekilleri temyiz etmiştir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davalı kooperatifçe, cevap dilekçesinde 20.6.2001 tarihi ile 9.9.2006 tarihleri arasındaki dönem için kira bedeli ödemeye hazır olunduğunun savunulmuş olmasına göre davalı kooperatif vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir. 2-) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı gecikme tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki 19.8.1997 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde inşaat süresinin ruhsattan itibaren 40 ay olduğu ve sözleşmeden itibaren 6 ay içerisinde ruhsat alınmaz ise sürenin kendiliğinden başlayacağı, il bayındırlık müdürlüğünün belirleyeceği süreler ile mücbir sebeplerin bu sürelere ekleneceği, 14. maddesinde de yüklenicinin bağımsız bölümleri zamanında teslim etmemesi halinde her bir bağımsız bölüm için arsa sahiplerine aylık 100 DM kira bedeli ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Bu tazminat, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 106/II. maddesinde (TBK 125/1.) ifadesini bulan gecikme tazminatı olup maktu olarak kararlaştırılmıştır. Davacı taraf, sözleşme ile belirlenen DM cinsinden maktu gecikme tazminatı yanında, gecikme sebebiyle sözleşmede belirlenen bedel ile karşılanmayan zararları için de rayiç kira bedelleri üzerinden gecikme tazminatı talep etmektedir. Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri ihtiva eden, iki tarafa da borç yükleyen eser yapımı ile satış vaadinden oluşan karma bir sözleşmedir. Bu sözleşmelerde yüklenicinin asli edimi finansmanı kendisi tarafından sağlanarak arsa sahibinin arsası üzerinde sözleşme ve ekleri, tasdikli projesi, ruhsatı ve imara uygun olmak üzere inşaat yapıp teslim etmek, arsa sahibinin borcu da bedel olarak kararlaştırılan bağımsız bölüm-bölümler ya da arsa payının mülkiyetini yükleniciye devretmektir. Bütün sözleşmelerde olduğu gibi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde de taraflar sözleşmenin kendilerine yüklediği borçları belirlenen zaman ve biçimde ifa etmek zorundadır. Buna göre borçlunun edimini süresinde yerine getirmemesi halinde gecikmede kusuru bulunmadığını kanıtlamadıkça ve alacaklının seçimlik hakkını 818 sayılı BK'nın 106/II. maddesinde belirtildiği gibi ifayı beklemek ve gecikmeden doğan zararlarını istemek şeklinde kullanması durumunda sözleşmede kararlaştırılan gecikme tazminatından sorumludur ve aksine düzenleme yoksa bu miktarın değiştirilmeksizin uygulanması gerekir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin edimini süresinde yerine getirmemesi halinde arsa sahibinin gecikmeden doğan tazminatı talep hakkı Kanundan doğan bir haktır (818 Sayılı BK. madde 106/II). İstenebilecek gecikme tazminatı ise gecikme sebebiyle arsa sahibinin uğradığı tüm zararlar olup uygulamada asgari olarak gecikilen her ay için mahrum kalınan rayiç kira geliri karşılığı bir miktar para olarak kabul edilmektedir. Sözleşmede gecikme tazminatı belirlenmemiş olsa dahi en az aylık rayiç kira seviyesinde gecikme tazminatının istenmesi mümkündür. Sözleşmeye konulan maktu gecikme tazminatının amaçlarından birisi de (genellikle sözleşme yapılırken tatmin edici görülen) tazminat tehdidiyle yüklenicinin edimini süresinde ifaya zorlamaktır. Gecikme tazminatı sözleşmede hiç kararlaştırılmamış olsa bile teslimde gecikme halinde arsa sahibi en az piyasa rayiçlerine göre belirlenecek kirayı gecikme tazminatı olarak isteyebileceğinden, bu halde arsa sahibi daha iyi konumda olacaksa şartın amacına ulaştığından söz edilemez. Gecikme süresine bakılmaksızın arsa sahibinin maktu gecikme tazminatı ile bağlı tutulması hakkaniyete uygun olmadığı gibi yüklenicinin bu yöndeki savunmaları iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir ve hukuk tarafından korunmaz (TMK'nın 2. maddesi). Bu halde maktu olarak kararlaştırılan gecikme tazminatı miktarının uzun süreli gecikmelerde dahi taraflar için bağlayıcı olacağının kabul edilmesi sözleşmeyle beklenen yarara, tazminatın konuluş amacıyla iyiniyet kuralları ve hakkaniyete aykırı olacaktır. Kararlaştırılan tazminatın süresiz uygulanamayacağı bu şekilde kabul edildikten sonra maktu tazminatın ne kadar süreyle tarafları bağlayacağı ve bu süreden sonra miktarın hangi yönteme göre hesaplanacağı hususuna gelince, gecikilen sürenin uzunluğu, öngörülen tazminat miktarı, geçen süre içinde gerçekleşen enflasyon, fiyat artışları, döviz fiyatları ve faiz oranlarındaki artış ve eksilişler ve rayiçlere göre istenebilecek miktar ile maktu tazminatın ödenmeye devam edilmesi halinde arsa sahibinin elde edeceği miktarlar da göz önünde tutulmak suretiyle bu hususta bilirkişi görüşünden de yararlanılarak, sözleşmedeki düzenleme ve miktarın en az 1 yıl süreyle mutlak bağlayıcı olacağı ve maktuen belirlenen miktar ile rayiçlere göre saptanacak miktar arasında en az bir misli fark bulunması gerektiği de dikkate alınarak hakkaniyete uygun biçimde hakim tarafından takdir edilmelidir. Hakim tarafından belirlenen makul süreden sonraki gecikme tazminatı miktarının da; her bir bağımsız bölüm için taşınmazın mevkii, konumu, ülkenin ve inşaatın yapıldığı yerin sosyo ekonomik koşulları da göz önünde tutulmak suretiyle ve sözleşmede kararlaştırılmış gecikme tazminatı yokmuş gibi gecikme tazminatının en az mahalli piyasa rayiçlerine göre mahrum kalınan kira bedeli kadar olacağı ilkesine göre bilirkişiye hesaplattırılması gerekir. Bu durumda, mahkemece, arsa sahiplerinden O____ Ş____'in mirasçılık belgesi istenip, yukarıda açıklanan ilkeler ve davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde, 5. yıldan sonra rayiç değerler üzerinden kira tazminatı verilmesi gerektiği yolundaki beyanı da gözetilerek, bilirkişi kurulundan rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 3-)Bozma nedenine ve mahkemece sözleşmede belirlenen maktu bedel ile karşılanmayan kira kaybı isteminin reddine karar verilmiş olmasına göre davalı kooperatif vekilinin rayiç değerlere yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. KARAR : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı kooperatif vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı kooperatif vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istenmesi halinde iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi." |
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 106 :Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.
Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir. |
|
Şerh Son Güncelleme: 20-04-2015
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |