Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 14.Hukuk Dairesi 2014/8999 Esas 2014/ 13371 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
İnanç ilişkisinin varlığı ispatlanmıştır. Tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı bazı gerekçelerle sözleşmenin nitelendirilmesine hataya düşülerek istemin reddi doğru değildir.
(Karar Tarihi : 25.11.2014)
Y A R G I T A Y İ L A M I

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.04.2010 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 23.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı K____ vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.11.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı K____ vekili Av. U____ ile karşı taraftan davalı A____ ve H____ vekili Av. N____ geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, inanç sözleşmesine dayalı olarak tapu iptali ve tescili, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı işlemin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanılma, yönetilme ve inanana iade şartlarını içeren borçlandırıcı bir işlemdir.

5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanılana bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inananın tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla; inanan inanılan namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetin ona (inanana) geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.

İnanç sözleşmesi anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.

Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK'nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi "tanık" dahil her türlü delille ispat edilebilir.

Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK. m.188) yemin (HMK. m.225 v.d.)gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.

Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;

Davacı, taraflar arasındaki 17.09.1999 tarihli inanç sözleşmesine dayalı olarak dava konusu 522 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binadaki 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ve adına tescilini, ikinci kademede fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000 TL'nin tahsilini istemiştir.

Davalının da imzası bulunan 17.09.1999 tarihli haricen düzenlenmiş "Belgedir" başlıklı sözleşme, bir inanç sözleşmesidir. Davalı taraf, bu sözleşmeyi inkar etmiş, ne var ki Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı'nın 10.05.2012 tarihli, 4070 sayılı raporu ile sözleşmedeki imzanın davalının eli ürünü olduğu belirlenmiştir.

Bu belgede, dava konusu taşınmazın taraflarca beraber alınıp, üzerine ortaklaşa beş katlı bina yapıldığı ve zemin kat ile bodrum kattaki 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerinin mülkiyetinin davacı K____'a ait olduğu, talep edildiğinde mülkiyetinin davacıya devredileceği kararlaştırılmıştır. Başka bir deyişle inanç ilişkisinin varlığı ispatlanmıştır.

Açıklanan nedenlerle tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı bazı gerekçelerle sözleşmenin nitelendirilmesine hataya düşülerek istemin reddi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün
bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz
itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı İ____ Mirasçılarından alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 25.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan ÜyeÜye Üye Üye
A.Sezgin H.N.Yılmazcan S.Ateşel İ.Doğan A.S.Altıntaş
Üye Notu : Davalıların karar düzeltme istekleri de reddedilmiştir.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 706 :Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.

Ölüme bağlı tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tabidir.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 15-04-2015

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03023005 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.