Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2012/16138, Karar: 2013/13181 İçtihat

Üyemizin Özeti
Mahkemece keşif yapılamadığından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Keşfin yapılması için gerekli ortamın sağlanamaması davanın açılmamış sayılması kararı verilebilecek sebeplerden değildir. Mahkemece; anılan konutların kapılarının açılamamasının davacının yetkisinde olan bir husus olmadığı da dikkate alınarak HMK m.288 vd. uyarınca işlem yapılması gerekmektedir.
(Karar Tarihi : 24.06.2013)
"Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 16.5.2012 tarih ve 2010/725-2012/425 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava HUMK.nun 3494 sayılı Kanunla değişik 348/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi M. S. Çakır tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirkete konut sigortasıyla sigortalı dört dairede 5.7.2009 tarihinde yağan yağmur sularının sigortalı dairelere sirayet etmesi sonucu dairelerde hasar meydana geldiğini ve dairelerdeki hasarın, binanın ortak yerlerinden olan çatı ve yağmur oluklarının tıkanması sonucu çatıdan ve oluklardan akan yağmur sularının en üst katta bulunan sigortalı dairelere sirayet etmesi sonucu oluştuğunu, lüks konut olarak hiç kullanılmamış ve satışa sunulmuş A 2 blok 11 numaralı dairedeki hasar için 9.405,60 TL, A 2 Blok 12 numaralı dairedeki hasar için 26.892,00 TL, A 1 Blok 11 numaralı dairedeki hasar için 19.961,00 TL, A 1 Blok 12 numaralı dairedeki hasar için 2.574,00 TL tazminatın, sigortalı D____ Proje İnşaat Turizm San. ve Tic. A.Ş ve ortaklarına ödenerek yasal halefiyet iktisap edildiğini, taşınmazın ortak yerlerinin bakım ve sağlamlığının Kat Mülkiyeti Kanunun 19. maddeye göre tüm kat maliklerinin sorumluluğunda olduğunu iddia ederek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla sigortalıya ödenen toplam 58.832,46 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve istemiştir.

Davalı A____ Turizm ve Otelcilik Ltd. Şti vekili davaya konu hasarların binaları yapan D____ Proje İnşaat Turizm San ve Tic A.Ş.'nin inşaatları ayıplı yapmasından kaynaklandığını, ayıba dair alacak davalarında ise görev değer sınırı dikkate alındığında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davaya konu hasarın muhatabının dava dışı satıcı D____ İnşaat olduğunu, davacı tarafın talep ve iddialarının yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı P____ İlaç San ve Tic A.Ş vekili, yeni yapılmış bir binada söz konusu şekilde zarar oluşması durumunda bunun sorumluluğunun ancak inşaatı yapan firmayla TOKİ ve Site Yönetiminde olabileceğini, inşaatı yapan D____ Proje İnşaat A.Ş'nin kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı S____ O____ vekili, husumet itirazında bulunduklarını, davacının halefiyete dayalı açtığı davada davacılık sıfatı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı M____ A____ ve F____ Y____ vekili, davacı tarafın yüklenici ve TOKİ'ye dava açmaları gerektiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını yapım hatası yüzünden zarara uğradıklarını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı M____ İ____ vekili ayıba dair alacak davalarında görev değer sınırının da dikkate alındığında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu davanın hasımı olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı R____ B____ H____ vekili, hasarın 5.7.2009 tarihinde meydana geldiğini müvekkilinin bu daireyi 21.1.2010 tarihinde satın aldığını meydana gelen hasar sebebiyle husumet yöneltilemeyeceğini, kat malikleri kusuruyla verilen bir zarar söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; mahkemece 16.1.2012 tarihinde keşif tutanağında belirtilen sebeplerle keşfin yapılamadığı ve 15.2.2012 tarihli oturumda davacı tarafa yeniden talep göz önünde bulundurularak keşif günü verildiği ve ara kararın 2.bendinde de keşfin yapılması ve gerekli keşif hazırlığının yapılması yönünde davacı tarafa kesin mehil verildiği, tekrar mahalline keşif günü gidildiğinde 16.4.2012 tarihinde tutulan keşif tutanağına göre keşfin yapılma olanağı bulunamadığı, buna rağmen davacı tarafın talebi göz önünde bulundurularak bilirkişilerin müsait ortam ve mahallin görülmesi için gerekli imkanın sağlanması halinde tekrar gidip yeri görmeleri yönünde ara karar oluşturulduğu ve yine bu hususta da gerekli uyarı yapılarak kesin süre verildiği, buna rağmen bilirkişi incelemesinin gerçekleştirilemediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

HMK.nın 150. maddesinde hangi hallerde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği hususu düzenlenmiş olup, mahkeme gerekçesinde yer alan keşfin yapılması için gerekli ortamın sağlanamaması maddede belirtilen sebeplerden değildir. Mahkemenin davayı sonuçlandırma gerekçesi davanın açılmamış sayılmasını gerektirmeyip, ancak delilden vazgeçilme sonucunu doğurur. Kaldı ki, anılan konutların kapılarının açılamaması davacının yetkisinde olan bir husus değildir. Bu itibarla mahkemece HMK.nın 288 vd. maddeleri uyarınca işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 291 :(1) Taraflar ve üçüncü kişiler keşif kararının gereğine uymak ve engelleyici tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadırlar.

(2) Keşif yapılmasına taraflardan birinin karşı koyması hâlinde, o kimse ispat yükü kendisine düşen taraf ise bu delilden vazgeçmiş; diğer taraf ise iddia edilen vakıayı kabul etmiş sayılır. Şu kadar ki, hâkim duruma ve karşı koyma sebebine göre bu hükmü uygulamayabilir.

(3) Keşif, üçüncü kişi için uygun olan zamanda yapılır. Keşif zamanı ve yeri üçüncü kişiye bildirilir. Gecikmesinde zarar umulan hâllerde bildirim yapılmaksızın keşif icra edilir. Keşfe karşı koyma hâlinde hâkim, üçüncü kişiyi karşı koymanın sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm eder; gerektiğinde zor kullanılmasına karar verebilir. Ancak, üçüncü kişi tanıklıktan çekinme sebeplerine dayanarak keşfe katlanma yükümlülüğünden kaçınabilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 11-06-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03199100 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.