Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/4293E. 2013/4707 İçtihat

Üyemizin Özeti
İdarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazmini için öncelikle ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuş ve itirazın iptali davası açılmıştır. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin istemlerde görevli yargı mercii idari yargı olduğundan mahkemece görevsizlik kararı verilmiş ve karar onanmıştır. Karşı oy gerekçesi sorun haline gelen bu tür durumların çözümüne yönelik yerinde tespitler içermektedir.
(Karar Tarihi : 02/04/2013)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan
yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden
dolayımahkemenin görevsizliğine dair verilen hükmün süresi
içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirkete kaskosigortalı aracın tek taraflı kaza yaptığını, sigortalıya tazminat ödendiğini, davalı belediye başkanlığının refüj başına işaret koymaması nedeniyle kusurlu olduğunu belirterek, davalının kusuruna isabet eden 1.894,48 TL'nin davalıdan tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili davanın görevsizlik nedeniyle reddini istemiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacıvekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 02/04/2013 gününde üye E.S.Baydar'ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Velioğlu L.E.Köksal A.Orhan E.S.Baydar S.N.Canpolat
(Karşı Oy)

KARŞI OY
Davalı Belediyenin kara yolu üzerinde refüj başına işaret koymaması sonucu meydana gelen maddi hasarlı kazada, kasko sigortalı araçta oluşan hasar bedeli davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenerek sorumluluğu nedeniyle davalı belediye aleyhine hasarın rücuen ödenmesi istemiyle ilamsız icra takibi yapılmış,
Borçlunun süresinde takibe vaki itirazı nedeniyle adli yargıda eldeki itirazın iptali davası açılmış,
Adli yargı ilk derece mahkemesince "uyuşmazlığın davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı, idari yargının görev alanında bulunduğu" gerekçesiyle davanın yargı yolu yönünden reddine karar verilmiş,
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Sayın çoğunluğun onama yönündeki gerekçesine katılamamaktayım.

Zira;
Davada, davalı belediyenin kara yolu üzerindeki refüj başına işaret koymaması sonucu zarara neden olan kazanın meydana geldiği iddia edilmektedir.

2918 sayılı KTK 10.maddesi "Belediyelerin yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzen ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, kara yolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almakla görevli" olduğuna işaret edilmiş, TC Anayasasının 125/son maddesinde "idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" kurala bağlanmış,

2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında" sayılmıştır.

Bu durumda belediye sınırları içerisindeki yol yapım bakım ve onarımının yapılmadığı nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişileri verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tesbitinde esas alınan idare hukuku kurallarına ve 2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

O halde, tam yargı davasına konu olabilecek bir uyuşmazlığın nasıl ki adli yargıda dava konusu edilmesi mümkün değil ise ilamsız icra takibine konu edilmesi de mümkün değildir.

Eldeki davanın itirazın iptali davası oluşuna göre geçerli bir icra takibinin bulunması dava önşartıdır.

Mahkemece, yargı yolundan önce dava önşartı olan geçerli bir icra takibinin bulunup bulunmadığı, takibe konu alacağın genel haciz yolu ile takibe konu edilebilecek alacaklardan olup olmadığını mahkemenin görevinden önce davanın niteliği itibariyle icra dairesinin görevini incelemesi gerekir.

Somut uyuşmazlıkta idarenin hizmet kusurundan doğan tam yargı davasına konu olabilecek bir alacak ilamsız icra takibine konu edilmiştir. Bu tür bir alacağın tahsilinde icra dairesi görevsiz olduğundan dava önşartı olan geçerli bir icra takibinin bulunması koşulu gerçekleşmemiştir. Bu halde mahkemece önşart yokluğundan dava reddedilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.

Kaldı ki, idari yargının görev alanına giren, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan alacak ve tazminat davalarıdır. Oysa eldeki dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Yukarıda belirtildiği gibi 2004 sayılı İİK 58, 60, 61, 62, 65 ve 67.madde hükümleri uyarınca itirazın iptali davaları idari yargının görev alanında olmayıp adli yargının görev alanına girmektedir.

2004 Sayılı İİK.nun 67. maddesinde;"Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir." hükmüne yer verildiğine göre itirazın iptali davaları açıkça adli yargının görev alanına girmektedir.

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/4-141 E-188 K; 23.06.2010 gün ve 2010/7-332 E- 344 K; 14.04.2010 gün ve 2010/7-184-214 K; 22.12.2010 gün ve 2010/3-635 E- 686 Karar sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

Bu halde sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda itirazın iptali davasının açılacağı idari yargıda uyuşmazlığın adli yargının görev alanına girmesi nedeniyle yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilecektir.

Adli ve idari yargı merciileri arasındaki görev uyuşmazlıklarını gidermek ve görevli yargı kolunu belirlemek üzere görevli bulunan uyuşmazlık mahkemesinin bu konudaki istikrarlı kararları (20.11.2000 gün 38/49 sayı vb) itirazın iptali davalarında görevli yargı kolunun adli yargı olduğu yönündedir.

Uyuşmazlık mahkemesi kararı üzerine, davaya bakacak adli yargı mercii, aslında idari yargının görev alanına giren temelde idarenin hizmet kusuruna dayanan bir davaya bakmak zorunda kalacaktır.

Bu tür sakıncaların giderilmesi için eldeki itirazın iptali davasının geçerli bir icra takibinin olmaması nedeniyle önşart yokluğundan red edilmek üzere bozulması gerekirken, sayın çoğunluğun itirazın iptali davasının idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle yerel mahkeme kararını onamasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
KARŞI OY
E.S.Baydar
İlgili Mevzuat Hükmü : İdari Yargılama Usulü Kanunu MADDE 2 :1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

       a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

       b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

       c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

       2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

       3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Can DOĞANEL
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 01-04-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03041792 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.