Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2010/12-106, Karar: 2010/107 İçtihat

Üyemizin Özeti
İnfazı istenilen ilamın hüküm kısmında "dava konusu aracın iadesi ile bedelin davacıdan tahsiline" karar verilmiş olup, aracın tesliminin, bedelin ödenmesinden önce gerçekleşmesi gerektiği veya araç teslimi ile bedelin ödenmesinin eş zamanlı yapılması gerektiği hususlarında bir ifade bulunmadığı gibi; aracın bizzat davacı tarafından icra müdürlüğüne teslim edilmesi yolunda da bir hüküm kurulmamıştır. Hal böyle olunca, icra müdürlüğünün, araç teslim edilmediğinden bahisle dosyadaki meblağı hukuka aykırı bir şekilde alacaklıya ödememesi kararı hukuka aykırıdır.
(Karar Tarihi : 24.02.2010)
"Taraflar arasındaki "icra müdürlüğü işleminin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 10.İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen 09.10.2007 gün ve 2007/1248-928 sayılı kararın incelenmesi şikayetçi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 10.04.2008 gün ve 2008/3570-7370 sayılı ilamı ile;

(... İzmir 2. Tüketici Mahkemesi'nin 06.09.2007 tarih, 2004/774 E., 2007/340 K. sayılı tazminat ilamına hasren ilamlı takip yapılmaktadır.

Anılan ilamın hüküm bölümünde, "____ plakalı aracın davalılara iadesi ile 72.000 YTL'nin temerrüt tarihi olan 09.12.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir. Görüldüğü üzere, ilamda aracın davacı tarafından bizzat teslim edileceğine veya aracın bedelinin geri ödenmesinin aracın teslimi şartına bağlandığına dair bir hüküm bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle satış bedelinin davacıya iadesi ile aracın davalılara devrinin "eş zamanlı" yapılacağına dair bir yükümlülük getirilmemiştir.

İlamların uyulması, uygulanması gereken kısmı, hüküm fıkrasıdır. icra mahkemesi ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamda yazılı olmayan hususları yorum yoluyla ilave değerlendirmelerle değiştirip ilama "katkıda" bulunamaz. HGK'nun 08.10.1997, 1997/12-517 Esas ve 1997/776 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Mahdut yetkili icra mahkemesi, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir.

Bu itibarla davalılardan da ilam gereğinin aynen yerine getirilmesini talebe hakları vardır.

Açıklanan nedenlerle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İstek; icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.

Şikayetçi vekili; İzmir 2. Tüketici Mahkemesi'nin 2004/774 Esas ve 2007/340 Karar sayılı ilamına dayanarak karşı taraf/davalılar hakkında icra takibi başlattığını, dosya borcunun borçlu davalı G____ Motor Ltd. Şti. tarafından 01.10.2007 tarihinde icra dosyasına yatırıldığını, icra müdür yardımcısının 05.10.2007 tarihli karar ile dosyada bulunan miktarın talep sahibine ödenmesine, söz konusu aracın Edirne icra Müdürlüğü'ne yazı yazılarak borçluya teslimine karar verildiğini, anılan meblağın ödenmesi için İzmir 20. icra Müdürlüğü'ne başvurulduğunda, dosyadaki meblağın hukuka aykırı bir şekilde ödenmediğini belirterek, İzmir 20. icra Müdürlüğü'nün 08.10.2007 tarihli kararının kaldırılarak, icra dosyasına yatan meblağın şikayetçiye ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Karşı taraf/ilam davalıları/borçlular G____ Motors Türkiye Ltd. Şti. ve I____ Sağlık ve Turizm Ltd Şti; yargılamaya katılmamış ve savunmada bulunmamıştır.

Yerel mahkemece; borçlu tarafın aracı tevdii mahallinden alması konusunda bir karar bulunmadığı, borçlunun yedieminden aracı alma mükellefiyeti bulunmadığı gibi yediemine teslim eden tarafın da davalılar olmadığı gerekçeleri ile icra müdürlüğü işlemine yönelik şikayetin reddine karar verilmiş; özel daire metni yukarıda bulunan ilamla, bu kararı bozmuştur.

Yerel mahkeme önceki gerekçesini tekrarlayarak ve ilamın hüküm kısmında aracın teslimi ve bedelinin ödenmesinin birlikte hatta eş zamanlı gerçekleşmesi gerektiğinin açıklandığını, aracın gösterilen yerden teslim alınıp takip mahalline getirilmesinin davalılara ek mükellefiyetler yükleyeceği gibi aracın yeniden değerlendirilmesinin de teslim edilen haliyle mümkün olmayacağını, davalıların bilgisi dışında herhangi bir yerde oluşturulan tevdi mahalli giderlerinin buna sebebiyet vermeyen davalılara tahmil edilmeyeceğini, aracın davacıya tesliminden sonra davacının kullanımındayken ortaya çıkan sorunlardan mahkeme kararına aykırı olarak davalıların sorumlu tutulamayacağını, plakasız olarak teslim edilen aracın kullanıldığı sürede 2918 Sayılı Kanunun 116. maddesi gereğince tescil plakasına göre düzenlenen tutanaklar sebebiyle yerine getirilecek para cezalarının ödenmemesi halinde trafikten çekme belgesinin oluşturulmasının da mümkün olmayacağını belirterek önceki kararında direnmiş; hükmü şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

Açıklanan maddi olgu, iddia ve savunma ile bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İzmir 2. Tüketici Mahkemesi'nin 06.09.2007 gün ve 2004/774 E., 2007/340 K. sayılı ilamının hüküm kısmında, ilama konu aracın şikayetçi alacaklı tarafından icra müdürlüğüne bizzat teslim edilmesi zorunluluğunun ve araç bedelinin de şikayetçi/alacaklıya iadesi ile aracın karşı taraf/davalılara devrinin "eş zamanlı" yapılacağına ilişkin bir yükümlülüğün, getirilip getirilmediği noktalarında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulu'ndaki tartışmalar esnasında konunun özüne girmeden önce, şikayetin konusuz kalması hususu tartışılmıştır. Bu nedenle öncelikle 'şikayetin konusuz kalması' hususunda genel açıklama yapmanın faydalı olacağı düşünülmüştür.

Şikayet başvurusundan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık şikayet konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada şikayetin konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur.

Şikayetin konusuz kalması halinde, artık şikayet (esas talep) hakkında yargılama yapılmasına ve hüküm verilmesine gerek kalmaz.

Bu halde, mahkeme, şikayet (esas) hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Çünkü, bu tür kararlar da, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) diğer nihai kararlardandır.

Mahkemenin esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararı, bir tespit hükmü niteliğindedir. Çünkü mahkeme, bu kararı ile aynı zamanda dava konusu (eldeki dosyada şikayet konusu) yapılmış olan hakkın mevcut olmadığını da tespit etmektedir. (Kuru, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, cilt 3, s. 3021, 3022)

Davacının talep sonucu, asıl talep ve yardımcı talepler olmak üzere iki bölümden oluşur. Bu taleplerden yalnız birinin veya birkaçının veya asıl talebin bir bölümünün konusuz kalması halinde, diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerekir.

Davanın konusuz kalması halinde, mahkemenin yargılamaya devam ederek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine mahkum etmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 21.12.2005 gün ve 2005/6-762-755 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.) icra hukukuna özgü şikayet başvurularında da durum aynıdır.

Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde:

Şikayetçi, satın aldığı aracın ayıplı olması nedeniyle aracın teslimi ile bedelin iadesi talebiyle dava açmış, İzmir 2. Tüketici Mahkemesi'nin 2004/774 Esas ve 2007/340 Karar sayılı ilamı ile talebinin kabul edilmesi üzerine bu ilama dayanarak davalılar hakkında icra takibi başlatmış, dosya borcu borçlu G____ Motor şirketi tarafından 01.10.2007 tarihinde icra dosyasına yatırılmış, anılan meblağın ödenmesinin İzmir 20. İcra Müdürlüğü'nden talep edilmesi üzerine, İcra Müdürlüğü'nün 08.10.2007 tarihli kararı ile dosyadaki meblağın ödenemeyeceği belirtilmiş ve görülmekte olan bu şikayet başvurusu yapılmıştır.

Yargılama devam ederken, şikayetçi tarafından 06.11.2007 tarihinde ilama konu aracın icra müdürlüğüne teslim edildiği, 09.11.2007 tarihinde de karşı taraf borçlu G____ Motor Ltd. Şti vekili tarafından icra müdürlüğünden teslim alındığı ve yine G____ Motor Ltd. Şti tarafından, 28.09.2007 tarihinde icra borcunun dosyaya yatırılarak, icra müdürlüğü tarafından 12.11.2007 tarihinde de alacaklı vekiline ödendiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Şikayet yargılaması devam ederken isteğe konu alacak ödendiğine ve menkul mal niteliğindeki araç da teslim edildiğine göre; yargılama sırasında ilam infaz edilmiş olmakla şikayetin konusu ortadan kalkmıştır. Açılmış bir davanın, yapılmış bir şikayetin yargılama esnasında konusuz kalması halinde ne tür bir işlem yapılacağına, ne yönde karar verileceğine dair HUMK da ve İİK'da herhangi bir açık hüküm yok ise de kararlılık kazanmış Yargıtay uygulamasında ve öğretide bu tür durumlarda mahkemece "karar verilmesine yer olmadığına" yönünde karar verilmesinin gerektiği ittifakla kabul edilmektedir.

Bununla birlikte, yine yukarıda açıklandığı üzere, bu durumda yargılamaya sadece davanın (şikayetin) haklı nedenle açılıp açılmadığı, dolayısı ile yargılama giderlerinin hangi taraf üzerine bırakılacağı hususunun açıklığa kavuşturulması için devam olunmalıdır.

Somut olayda, infazı istenilen İzmir 2. Tüketici Mahkemesi'nin 06.09.2007 gün ve 2004/774 E., 2007/340 K. sayılı ilamının hüküm kısmında "dava konusu aracın iadesi ile bedelin davacıdan tahsiline" karar verilmiş olup, aracın tesliminin, bedelin ödenmesinden önce gerçekleşmesi gerektiği veya araç teslimi ile bedelin ödenmesinin eş zamanlı yapılması gerektiği hususlarında bir ifade bulunmadığı gibi aracın bizzat davacı tarafından icra müdürlüğüne teslim edilmesi yolunda da bir hüküm kurulmamıştır. Öteki deyişle, araç bizzat, ilamın davacısı/şikayetçi tarafından icra müdürlüğüne teslim edilmeden, dosyaya yatan bedelin şikayetçiye ödenmeyeceği gibi bir düşünceye hüküm kısmından ulaşılamamaktadır.

Hal böyle olunca, şikayetçi bu başvurusunda haklıdır. Şikayet konusuz kaldığına göre de, yerel mahkemece 'karar verilmesine yer olmadığına' karar verilmesi ve buna göre yargılama giderlerinden sorumluluğun belirlenmesi gerekirken olaya uygun düşmeyen gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı bu değişik gerekçelerle bozulmalıdır.

KARAR : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.02.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 24 :(Değişik: 18/2/1965 - 538/14 md.)

Bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder.

İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümesillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunun şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yoliyle ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır.

Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir.

Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoliyle tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.

Hükmolunan taşınırın değeri, borsa veya ticaret odalarından, olmıyan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilir.

İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakları vardır.

(7. fıkra, 14.2.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 14.1.2011 tarih ve 6103 S.K. m. 41/2-l hükmü gereğince 1/7/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır)



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 18-03-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02226496 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.