Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2011/11173, Karar: 2013/14100 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacılar, murislerinin, davalı nezdinde hayat sigorta poliçesiyle sigortalandığını, ani gelişen rahatsızlığı sonucu öldüğünü, hastalığın gizlendiği gerekçesiyle davalının tazminat ödemediğini ileri sürerek tazminat talep etmiş; davalı, davacıların murisi sigortalının beyannameye hastalık geçirmediği ve tedavi görmediği yönünde cevaplar verdiğini, önceki hastalığını gizlediğini, kasten gizleme nedeniyle poliçe tazminatının ödenmediğini, müvekkilinin fesih hakkını kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Sigortalının ölümü ile gizlediği hastalığı arasında illiyet bağı olup olmadığı ve sözleşme tarihinde akciğer kanseri hastalığını bilip bilmediği yönlerinde denetime uygun rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
(Karar Tarihi : 02.07.2013)
"Taraflar arasında görülen davada Nevşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 12.05.2011 tarih ve 2007/167-2011/116 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 02.07.2013 günü hazır bulunan davacılar vekili ile davalı vekili dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin dava dışı bankadan kredi kullandığını, davalı nezdinde hayat sigorta poliçesiyle sigortalandığını, ani gelişen rahatsızlığı sonucu öldüğünü, hastalığın gizlendiği gerekçesiyle davalının tazminat ödemediğini ileri sürerek, 70.000 TL'nin ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davacıların murisinin dava dışı bankadan tüketici kredisi kullandığını, menfaattarının dava dışı banka olduğunu, davacıların dava açma haklarının bulunmadığını, esasen ölümün "nazofarenks kanseri ve buna bağlı akciğer kanseri metastazı" hastalığından kaynaklandığını, sigortalının beyannameye hastalık geçirmediği ve tedavi görmediği yönünde cevaplar verdiğini, önceki hastalığını gizlediğini, kasten gizleme nedeniyle poliçe tazminatının ödenmediğini, müvekkilinin fesih hakkını kullandığını, kaldı ki faiz isteminin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıların murisinin solunum sıkıntısı çektiği, başvurusunun 2006 yılının başı ve ortasına isabet ettiği, bu tarih ile tanık olarak dinlenen doktorunun ifadesinin örtüştüğü, sigorta sözleşmesinin yapıldığı 27.02.2006 tarihinde akciğer kanseri olduğunu biliyor olmasının mümkün bulunmadığı, sigortalının ölüm nedeninin akciğer kaynaklı kanser ve komplikasyonları olduğu, 1990 yılında gırtlak kanseri tedavisi gördüğü, bu kanserin akciğer kanseriyle ilgisinin olmadığı, sözleşme öncesi akciğerine ilişkin tetkikleri bulunmadığından hastalığından haberdar olmadığı, tazminat talep etme koşullarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 50.000 TL'nin ticari faiziyle tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-) Dava, hayat sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Davacıların murisinin dava dışı bankadan tüketici kredisi kullandığı, davalı tarafından 27.02.2007 tarihinden geçerli olmak üzere davalı nezdinde hayat sigorta poliçesiyle sigortalandığı, sigortalı murisin kanser hastalığını da kapsayan bir çok hastalıkla ilgili olarak hastalığının bulunmadığı ve önceden bu hastalıklarla ilgili tedavi görmediği yönünde beyanda bulunduğu, 09.07.2006 tarihinde "nazofarenks kanseri + akciğer metastazı" hastalığı nedeniyle öldüğü hususları uyuşmazlık konusu değildir. Ayrıca, dosya kapsamından davacıların murisi sigortalının 1990 yılında gırtlak kanseri tedavisi gördüğü ve 18 yıldır ses kısıklığı sorunu yaşadığı anlaşılmaktadır. Davalı, sigortalının sigorta sözleşmesi sırasında nazofarenks kanseri tedavisi gördüğünü kasten gizlediğini, sigorta sözleşmesi sırasında gizlenen bu hastalığa bağlı akciğer kanseri metastazı nedeniyle öldüğünü, bu durumun öğrenilmesi sonrasında sözleşmeden cayma hakkının kullanıldığını, tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece adli tıp uzmanı doktor raporu ile Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilerek davacıların murisi sigortalının akciğer kanserinden öldüğü, bu hastalığının 1990 yılında geçirdiği gırtlak kanseri ile ilişkisinin olmadığı, sözleşme sırasında da akciğer hastalığının sigortalı tarafından bilinmediği görüşüne itibar edilerek yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi bilirkişi raporları da karar vermeye elverişli değildir. Gizlendiği ileri sürülen kanser hastalığı onkolog tabiplerin uzmanlık alanıyla ilgili bir hastalık olup, birinci bilirkişi raporunu düzenleyen doktor adli tıp uzmanıdır. İkinci bilirkişi raporunu düzenleyen Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu arasında da onkoloji uzmanı bulunmamaktadır. Ayrıca, sigortalının öldüğü Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi raporlarında ölüm nedeni nazofarenks kanseri (gırtlak kanseri) ve buna bağlı akciğer kanseri metastazı olarak açıklanmış olup, çelişki de giderilmemiştir. O halde, eksik incelemeye dayalı ve uzman olmayan bilirkişi raporlarına itibar edilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu durum karşısında, dosya içinde mevcut tıbbi kayıtlar ile tüm kanıtlar çerçevesinde davacıların murisi sigortalının öldüğü akciğer kanseri hastalığının daha önce geçirmiş olduğu ve sigorta sözleşmesinde belirtmediği nazofarenks kanseri hastalığı ile bir ilgisinin olup olmadığı, önceki hastalığının metastazı bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla ölümü ile gizlediği hastalığı arasında illiyet bağı olup olmadığı, ayrıca davacının sözleşme tarihinde akciğer kanseri hastalığını bilip bilmediği yönlerinde denetime uygun rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 1290 :D) SİGORTA ETTİRENİN MÜKELLEFİYETİ VE BORÇLARI

I - İHBAR MÜKELLEFİYETİ

1. MUKAVELE YAPILIRKEN

Sigorta ettiren kimse, sigortacının mukavele yapılırken hakikî vaziyetleri bildiği takdirde mukaveleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını mücip olacak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta ettiren kimse sorulduğu halde susmuş veya noksan yahut hakikata muhalif beyanlarda bulunmuş ise hakikata vâkıf olmıyan sigortacı mukaveleden cayabilir; şu kadar ki; sigortacı hakikatı öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde cayma hakkını kullanmamış ise bu hak düşer. Sigorta ettiren kimsenin kötü niyeti anlaşıldığı takdirde sigortacı prime hak kazanır.

Sigorta mukavelesinin yapılması sırasında sigorta ettirene doldurması teklif olunan listede yazılı sorular dışında hiçbir mesuliyet tevaccüh etmez.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 14-03-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02329397 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.