![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 20.05.2013)
"Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, yeniden imar ve inşa sebebiyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalının kiracı olarak bulunduğu binanın tamamının müvekkilleri tarafından satın alındığını, kiralanan taşınmazda esaslı tadilat yapılacağının davalı kiracıya ihtarname ile bildirildiğini, müvekkillerinin ana binayı yıkarak yerine yeni bir bina yapmak için gerekli çalışmaları yaptıklarını belediyeden imar durumu ile ilgili bilgi alarak buna uygun şekilde inşaat projesi hazırlattıklarını ve bu projenin belediye tarafından onaylandığını bildirerek davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı vekili, davanın süresi içinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. TBK.nun 350/2. maddesi hükmüne göre kiralananın yeniden inşa veya imar amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi için açılacak davaların belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde bu kanunun 328. maddesinde fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açılması gerekir. TBK.'nın 353. maddesi uyarınca kiraya veren daha önce veya en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, dava, bildirimi takip eden uzayan bir kira yılı sonuna kadar açılabilir. Dava açma süresi kamu düzenine dair olup davalı ileri sürmese bile mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Davanın süresinde açılıp açılmadığının belirlenebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin ve süresinin bilinmesi zorunludur. Davacının bildirdiği bu tarihlere davalı karşı çıkarsa uyuşmazlığın tarafların gösterecekleri tanık dahil bütün deliler toplanarak bir hadise olarak çözüme kavuşturulması gerekir. Olayımıza gelince; davalı kiracı 6.9.2008 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile davaya konu taşınmazı dava dışı N____'den kiralamıştır. Kiralananın tamamı 3.6.2009 tarihi itibariyle davacıların mülkiyetine geçmiştir. Davacılar S____ ve S____, kiralanan taşınmaz üzerinde 1/2 hisse sahibi olup, davacılardan S____ tarafından davalıya gönderilen 14.7.2009 keşide ve 29.9.2009 tebliğ tarihli ihtarname ile sözleşmenin yenilenmeyeceği davalıya bildirilmiştir. Esaslı tamir, tadil nedenine dayalı davada paydaşlardan birinin keşide ettiği ihtarnamenin kira sözleşmesini feshedici niteliği bulunmamaktadır. İhtarname bir bildirimden ibaret olup süre koruyucu özelliktedir. Bu sebeple davacı tarafından sözleşme sona ermeden önce sözleşmenin yenilenmeyeceğine dair tahliye iradesi kiracıya bildirildiğinden, bu bildirimi takip eden dönem sonuna kadar dava açılabilir. Bu sebeple 13.1.2012 tarihinde açılan dava süresindedir. Mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ihtarnamenin paydaşlar tarafından birlikte keşide edilmemesi sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu sebeple bozulmalıdır. KARAR : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 20.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi." |
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 350 :Kiraya veren, kira sözleşmesini;
1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, 2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir. |
|
Şerh Son Güncelleme: 10-03-2014
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |