Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, Esas: 1983/1922, Karar: 1983/2312 İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava, cezai şart taleplidir. Taraflar arasında akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi adi yazılı şekilde olmakla geçersiz ise de; eserin kullanılabilir derecede tamamlandığı anlaşıldığından sözleşmenin ve sözleşmenin teminatı olarak verildiği anlaşılan bononun geçersiz olduğu ileri sürülemez. Yalnız davacı arsa sahipleri, davalı yüklenicinin savunduğu gibi eseri teslim almış ve doğduğunu iddia ettikleri cezai şartla ilgili haklarını saklı tutmamışlar ise artık bunu isteyemezler.
(Karar Tarihi : 07.10.1983)
"Taraflar arasındaki davanın Edirne İkinci Asliye Hukuk Hakimliği`nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 17.3.1983 tarih ve 200-73 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı H____ vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : İşveren davacılar vekilleri, 27.4.1981 tarihinde harcı alınmış olan dava dilekçelerinde:

Davalı yükleniciler ile arsa karşılığı daire ve dükkan yapımı için eser sözleşmesi yaptıklarını, davalıların inşaatı fenni şartlara uygun olarak yapmadıkları gibi, süresi içerisinde de bitirmediklerini, bu şartlar yerine getirilmediği takdirde geçerlik kazanacak nitelikte senet verdiklerini iddia ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.000 Liranın davalı yüklenicilerden alınmasını istemişlerdir.

Davalı yüklenici C____ süresinde verdiği 15.5.1981 günlü cevap dilekçesinde:

1979 yılının Mart ve Nisan aylarında diğer davalı H____ ile sözleşme yaparak, eser sözleşmesinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini adı geçene devir ettiğini, bu nedenle kendisinin davalı gösterilemeyeceğini savunarak, davanın reddedilmesi gerektiğini bildirmiştir.

Davalı yüklenici H____ vekili süresi dışında verdiği 22.6.1981 günlü cevap dilekçesinde:

Müvekkilinin, sözleşmeye, sonradan düzenlenen protokole ve sözlü anlaşmalara göre, eseri tamamlayarak iki sene evvel teslim ettiğini, daire ve dükkanların kiraya dahi verildiğini, teslim tarihinden itibaren iki sene geçmiş olmasına göre, dava açmaya hakları bulunmadığını, iki adet brülörün takılmadığını kabul ettiklerini, yalnız saptanan değerin fazla olduğunu, sözleşmede su tesisatına hidrofor konulacağına dair bir hüküm bulunmadığını, tesbit bilirkişinin saptadığı bazı noksanlıklar için davacı işverenlerle anlaşarak bunların karşılığı olarak bir dükkan aldıklarını, noksan olduklarını ileri sürdükleri bir kısım işlerin de yapılmış olduğunun tesbit bilirkişisince saptandığını, sözleşme dışı bazı işler de yapıldığı halde, dava açmakla suiniyetli olduklarını gösterdiklerini, dava dilekçesinin usul hükümlerine uygun olarak düzenlenmemiş olup, iptalinin gerektiğini, savunarak haksız açılan davanın reddini dilemiştir.

Mahkeme, sözleşme hükümlerine aykırı hareket edildiğini ve senedin de BK.nun 158 ve müteakip maddeleri gereğince cezai şart olarak yapıldığını kabulle, davalı C____ hakkındaki davanın husumet yönünden reddine, 100.000 liranın da davalı H____`den tahsiline, karar vermiştir.

Karar, 29.4.1983 günlü ve aynı gün harcı alınmış olan dilekçe ile süresinde davalı H____ vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesi ve sonradan verilen açıklama dilekçesinden davacı işveren vekillerinin davaları niteliği ve dayanağı anlaşılamamakta ise de, 6.9.1982 günlü oturumda, davalı yüklenicinin inşaatı zamanında ve akit şartlarına uygun olarak yapmaması neticesi muaccel hale gelen ve dosyada fotokopisi bulunan bonoda yazılı 100.000 liranın, davalı yükleniciden alınması istemi olduğu, işveren davacıların vekillerince beyan edilerek, dava ve dayanağı açıklığa kavuşturulmuştur.

Özetle, sözleşmeye uyulmaması nedeniyle, dava konusu bonoda yazılı 100.000 liranın davalı yüklenicilerden alınması için açılmış bir davadır.

Dava konusu bono fotokopisinin arkasında aynen "Not: İşbu bono inşaat teminatı olarak verilmiş olup, mukavelenin haricinde hareket edildiğinde kesinleşir 17.9.1975" denilmektedir.

Yanlar aralarında, tarihi belli olmayan, arsa karşılığı daire ve dükkan alımını içeren ve âdiyen düzenlenmiş olan bir eser sözleşmesi yapmışlardır.

Söz konusu sözleşme gayrimenkul satışını da içermekte olduğundan geçerli olabilmesi için, noter aracılığı ile ve düzenleme şeklinde yapılması yasa hükmüdür. Bu nedenle sözleşme geçersizdir. Hakimin görevi gereği bunu re`sen araştırması gerekmektedir.

Ancak, sözleşmeye göre arsa üzerinde kat irtifakı kurulmuşsa veya yanlar edimlerini karşılıklı olarak yerine getirmişler ve eser de kullanılabilir derecede tamamlanmış veya bitirilmiş ise, sözleşmenin geçersizliğinden söz etmek iyiniyet kuralına aykırı düşeceği Yargıtay`ın uygulanagelen yerleşmiş içtihadı bulunmaktadır.

Tesbit dosyasında mevcut bilirkişi raporundan ve dava dilekçesinden eserin kullanılabilir derecede tamamlandığı anlaşılmakta olduğundan, sözleşmenin geçersizliği ileri sürülemeyeceği gibi sözleşmenin teminatı olarak verildiği anlaşılan bononun da geçersiz olduğu söylenemez.

Bononun arkasındaki açıklamadan, bunun bir teminat olarak verildiği, ancak sözleşmeye aykırılık halinde de cezaya dönüşeceği anlaşılmaktadır. Esasen cezai şartta teminat niteliği de bulunmaktadır.

Sözleşme ve bono ve tutarı konusunda yanlar arasında uyuşmazlık yoktur.

Davacı işverenler, sözleşmeye aykırılık nedeniyle bono bedelinin cezaya dönüştüğünü iddia etmekte, davalı yüklenici ise sözleşmeye aykırılık bulunmadığını ve bononun teminat niteliğini kaybetmediğini geri verilmesi gerektiğini savunmaktadır.

Ayrıca, davalı yüklenici vekili eserin tamamlanarak teslim edildiğini, davanın iki sene sonra açıldığını ileri sürmektedir.

Buna karşılık da davacılar vekilleri de, süresinde teslim edilmediğini ve eserde kusur ve noksanlar bulunduğunu iddia etmektedirler.

Eser, herhangi bir hak saklı tutulmadan kabul edilirse, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur (BK. 359-362).

Cezai şart asıl borcun fer`i niteliği olup muaccel olduğu takdirde bağımsız borç niteliğini kazanır. Asıl borç yerine getirilmiş ise veya borçtan kurtulunmuşsa, cezai şart da ortadan kalkar.

Davacı işverenler, davalı yüklenici vekilinin savunduğu gibi eseri teslim almışlar ve doğduğunu iddia ettikleri cezai şartla ilgili haklarını saklı tutmamışlar ise, artık bunu isteyemezler (BK. 158).

Bu durumda mahkemece öncelikle, eserin teslim edilip edilmediği ve teslim alınmışsa cezai şartla ilgili hakkın saklı tutulup tutulmadığı, teslim alınmışsa bonodaki teminatın muaccel olup olmadığı ve cezai şarta dönüşüp dönüşmediği araştırılmalı ve bu hususlardaki yanların kanıtları sorulup, bunlar toplanmalı ve oluşacak sonuç doğrultusunda, gerekli karar verilmelidir.

Noksan araştırmaya dayalı hüküm, usul ve kanuna aykırı bulunduğundan, bozulmalıdır.

KARAR : Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 7.10.1983 gününde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 158 :Akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrası halinde tediye edilmek üzere cezai şart kabul edilmiş ise, hilâfına mukavele olmadıkça, alacaklı ancak ya akdin icrasını veya cezanın tediyesini isteyebilir.

Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem akdin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir. Meğer ki alacaklı bu hakkından sarahaten feragat etmiş veya kayıt dermeyan etmeksizin edayı kabul eylemiş olsun.

Borçlunun cezai şartı tediye ile akitten rücu etmek hakkını ispat edebilmek salâhiyeti mahfuzdur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 10-02-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02932501 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.