![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 21.09.2004)
"Davacı A____ Y____ tarafından, davalı O____ Y____ ve M____ T____ aleyhine 21.8.2001 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle satış işleminin iptali, tescil istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 01.07.2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, muvazaa nedeniyle araç satışının iptali, trafik sicilinde davacı adına tescili, bu mümkün olmadığı takdirde araç bedelinin davalılardan alınması istemine ilişkindir. Mahkemece davalılardan O____ Y____'a yönelik davanın kesin hüküm nedeniyle, davalı M____ T____'e yönelik davanın ise muvazaa iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı A____ Y____ davalılardan O____ Y____ ile evli iken boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davalı O____ Y____ adına trafik sicilinde kayıtlı 17 DR 199 plakalı aracın da kendisine devredileceğinin kesinleşen mahkeme kararının eki sayılan protokol ile hüküm altına alındığını, davalı O____'ın kesinleşen mahkeme kararına rağmen aracı diğer davalı M____ T____'e muvazaalı biçimde satıp devrettiğini belirterek satış işleminin iptalini, aracın trafik sicilinde kendi adına tescilini bunun mümkün olmaması halinde aracın rayiç değerinin davalılardan alınmasını istemiştir. Dosya içerisinde bulunan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/733 esas sayılı dosyasından davacı A____ Y____'ın davalı O____ Y____ aleyhine açtığı dava ile trafik sicilinde davalı O____ adına kayıtlı aracın kendi adına tescili, bunun mümkün olmaması halinde aracın değerinin davalıdan alınmasını istediği mahkemece tescil isteminin reddine, araç değerine ilişkin istemin kabulüne karar verilip kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı A____ ile davalı O____ Y____ arasında görülüp karara bağlanan bu davanın eldeki dava yönünden davalı O____ aleyhine açılan dava için kesin hüküm oluşturduğu kabul edilerek O____ Y____ aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir. Ancak her iki davada davacı A____ ve davalı O____ yönünden tarafları aynı ise de dava nedeni ve istemler farklı bulunduğundan kesin hüküm bulunduğunun kabulü mümkün değildir. Davalı M____ T____ yönünden ise, bu davalının davacı A____ ile davalı O____ arasında görülen nafaka davasında davalı O____ tanığı olarak dinlenildiği, davalı O____ ile yakın arkadaş olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı M____ T____ davacı A____ ile davalı O____ arasındaki boşanma davasını ve diğer olguları bilebilecek durumdadır. O halde davalı M____ yönünden muvazaanın kanıtlandığının kabulü gerekirken her iki davalı yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. KARAR : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21.09.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi." |
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 237 :Kaziyei muhkeme, ancak mevzuunu teşkil eden husus hakkında muteberdir.
Kaziyei muhkeme, mevcuttur denilebilmek için iki tarafın ve müddeabihin ve istinat olunan sebebin müttehit olması lazımdır. |
|
Şerh Son Güncelleme: 07-02-2014
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |