![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 02.06.2011)
"Davacı, davalı ile aralarında sözleşme bulunmamasına rağmen inşaatın fenni mesulü olan dava dışı M____ B____ talebi üzerine taşınmazın maliki olan davalının dairelerinde bir kısım imalatlar yaptığını, fenni mesul aleyhine açtığı davanın husumet nedeniyle reddedilerek kesinleştiğini, yaptığı bu imalatlar sebebiyle bina sahibinin malvarlığında artış olduğunu ileri sürerek, alacağın tahsili için başlattığı icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı ile aralarında yazılı veya sözlü anlaşma bulunmadığını, işin taşeronlar marifetiyle yaptırıldığını bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece taraflar arasındaki akdi ilişki kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: KARAR : Dava konusu taşınmaz davalıya aittir. Toplam 9 dairelidir. Davacı tüm dairelerin kapı, pencere vs. doğramalarının ikmali ve montajı işini yaptığını iddia etmektedir. Binanın fenni mesulü (taşeronu) dava dışı ve davalının yeğeni M____ B____ işlerin yapılması konusundaki görüşmeleri M____ B____ yapmış, bedeli ödenmeyince M____ B____ hakkında (12.887 Euro) icra takibi yapılmış, itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmış, o davada tapu maliki S____ D____'ye dava ihbar edilmiştir. M____ B____ aleyhine açılan itirazın iptali davası, taraflar arasında yazılı bir eser sözleşmesi bulunmaması ve malik de olmadığından reddine karar verilmiş; taraflarca temyiz edilmeyerek 27.07.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Dava dışı M____ B____'nin yaptığı işlemlere davalı S____ D____ tarafından onay verilip, kapı, pencere ve doğramaların davalının dairelerine davacı tarafından yapılıp takıldığı, kesinleşen dosyadan anlaşılmaktadır. Vekaletsiz iş görme hükümlerine göre davacı, davalının dairelerinde yaptığı bu işlerin bedelini isteyebilir. Gerek dava dışı M____ B____ hakkındaki davada, gerekse eldeki davada bedellerin ödendiği de ileri sürülüp delil ibraz edilmemiştir. Davalı yararına sebepsiz zenginleşme oluşmuştur. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacı alacağının saptanması ve ortaya çıkacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. KARAR : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." |
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 413 :İş sahibinin menfaati için yapılmış olan bir işte, yapan kimsenin hal icabına göre zaruri veya faideli bulunan bilumum masraflarını faizi ile edaya ve bu kabil taahhütlerini ifaya ve hâkimin takdir edeceği zararı tazmine, iş sahibi mecburdur.
Maksadı hasıl olmasa bile, işi yaparken icabeden ihtimamda bulunan kimse hakkında dahi bu hüküm tatbik olunur. İşi yapan kimse yaptığı masrafı istifa edemediği takdirde, haksız bir fiil ile mal iktisabı faslındaki hükümlere göre yaptığı şeyi ref ettirebilir. |
|
Şerh Son Güncelleme: 10-01-2014
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |