Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2012/13-391, Karar: 2012/1078 İçtihat

Üyemizin Özeti
Eczane sahibi olan davacının, Bağ-Kur ile yapmış olduğu sözleşme davalı Kurum tarafından feshedilmiş; davacı tarafından feshin iptaline dair açılan dava kabul edilmiştir. Temyize konu dava, eczane sahibi davacının, haksız fesih döneminde müşteri kaybına uğradığı ve toplumda küçük düştüğü iddiasıyla ikame ettiği maddi ve manevi tazminat istemlidir.

Davacı, sözleşmesinin feshedildiği dönemde Bağ-Kurlu hastalara ilaç satışı yapamayarak zarara uğramıştır. Davacı, idare tarafından sözleşmesi feshedilmese idi SSK ile de sözleşme imzalayıp, SSK'lı hastalara da ilaç vereceğini, davalının hukuka aykırı fesih işlemi sebebiyle SSK ile sözleşme imzalayamadığını, bu sebeple de zararı olduğunu iddia etmiş ise de; davacının, henüz imzalamadığı ve ileride SSK ile imzalayacağını varsaydığı sözleşmeye dayanarak davalıdan tazminat istemi doğru değildir.
(Karar Tarihi : 05.12.2012)
"Taraflar arasındaki 'Tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6. Hukuk Mahkemesince davanın "kısmen kabulüne" dair verilen 25.12.2008 gün ve 2006/311 E., 2008/342 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03.05.2010 gün ve 2010/741-6119 sayılı ilamı ile;

(... Davacı eczacı olduğunu, davalı Kurum sigortalılarına ilaç verdiğini, 26.11.2004 gününde dava dışı sigortalı N____ Ö____'in damadı olduğunu söyleyen şahsın sigortalının yaşlı ve kanser hastası olduğunu söyleyip, tüm reçete, sağlık raporu ve istenilen belgelerini eklemek suretiyle ilaç istediğini, evraklarda eksiklik bulunmadığı için istenilen ilaçları verdiğini, içindeki şüphe sebebiyle araştırma yaptığını, tanzim edilen raporun sahte olduğunu, sigortalının da kanser olmadığını öğrendiğini, 02.12.2004 gününde davalıya başvurup, durumu bildirdiğini, reçete bedellerini fatura etmediğini, daha önceden 30.10.2004 gününde fatura edilen ve bedeli henüz tahsil edilemeyen raporun da sahte olabileceğini bildirip, iadesini Kurum'dan istediğini, tüm bu iyiniyetine rağmen davalının 07.12.2004 tarihli yazıyla sözleşmeyi 7 yıl süreyle feshettiğini, feshin iptali davası açtığını, davayı kazandığını, davalının bu haksız eylemi sebebiyle 17.12.2004-12.06.2006 tarihleri arasında Kurum çalışanlarına fesih sebebiyle ilaç veremediğini, müşteri kaybına uğradığını, ayrıca 27.01.2005 tarihinden itibaren SSK ile sözleşme yapıp SSK sigortalılarına ilaç vermeye başlayacağını, sözleşmenin fesih edildiği dönemde bu hakkının da elinden alındığını ileri sürerek fazlaya dair haklarının saklı tutmak suretiyle şimdilik 140.000 YTL maddi ve 10.000 YTL manevi tazminatın tahsiline faizin zararın oluştuğu tarihten başlatılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak davacının 17.12.2004-12.06.2006 tarihleri arasında Bağ-Kur mensuplarına ilaç verememesi sebebiyle uğradığı zararın 34.699 YTL olduğu, yine 27.01.2005 tarihinden sonra SSK ile sözleşme imzalayamadığı, bu sebeple SSK mensuplarına ilaç veremediği, uğradığı zararının 78.801 YTL olduğu, ayrıca kişilik haklarının tecavüze uğradığı gerekçe gösterilmek suretiyle toplam 13.495 YTL maddi ve 7.000 YTL manevi tazminatın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-)Davacı bu davasında diğer talepleri yanında davalı idarenin tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih etmemesi halinde 27.01.2005 tarihinden itibaren dava dışı SSK ile de sözleşme imzalayıp, SSK'lı hastalara da ilaç vereceğini, SSK ile sözleşme imzalamasının ön şartının diğer kurumlarla arasındaki sözleşmenin feshedilmemesi olduğunu, davalının hukuka aykırı fesih işlemi sebebiyle SSK ile sözleşme imzalayamadığını, bu sebeple de kâr kaybına uğradığını ileri sürüp tazminat talebinde bulunmuş; mahkemece davacının bu talebi de kabul edilmiş ise de; davacı, henüz imzalamadığı ve ileride SSK ile imzalayacağını varsaydığı sözleşmeye dayanarak davalıdan tazminat isteminde bulunamaz. Hal böyle olunca davacının SSK sigortalılarına ilaç verememesi sebebiyle uğradığı zarara dair talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken bu kalem isteğin de kabul edilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

3-)BK'nun 101/1. maddesi hükmü gereğince muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur. Davacı, dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispat edememiştir. Bu durumda davalının açılan bu davayla temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Hal böyle olunca dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken sözleşmenin feshi tarihinden itibaren faiz uygulanması doğru değildir...),

Gerekçesiyle, 1. bentte açıklanan sebeplerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentlerde açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HGK'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, eczane sahibi olan müvekkilinin Bağ-Kur ile yapmış olduğu sözleşmenin davalı Kurum tarafından 17 Aralık 2004 tarihinde feshedildiğini, fesih işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin bu olay sebebiyle müşteri kaybına uğradığını fesih tarihinden feshin kaldırıldığı tarihe kadar geçen 17 ay 25 günlük sürede Bağ-Kurlu hastalara ilaç satışı yapamaması sebebiyle zarara uğradığını ayrıca SSK'nun özel eczanelerden ilaç almaya başladığı tarihten davalı Kurumun fesih işleminin mahkeme kararıyla kaldırıldığı tarihe kadar geçen 16,5 aylık sürede de sözleşme yapılamamış olması nedeni ile de zarara uğradığını, sözleşmenin feshi karşısında toplumda küçük düştüğünü, ileri sürerek maddi ve manevi zararlarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, Kurumlarınca yapılan inceleme sonucunda davacıya ait Ş____ Eczanesi tarafından kuruma fatura edilen reçetelerden dolayı, davacının, sahte reçete düzenlenmesi olayına iştirak edip etmediği konularında Kurumlarınca bir karar verilmesinin mümkün olmadığını, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan 2006/8171 soruşturma numaralı tahkikatın sonuçlanmasının gerektiğini, davacı tarafından talep edilen maddi ve manevi tazminatların miktarlarının çok yüksek olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemenin, yapılan küpür sahteciliği olayında, davacı ve çalışanlarına atfı kabil bir kusur bulunmadığı, sözleşmenin feshedildiği 17.12.2004 tarihinden ekranının açıldığı 12.06.2006 tarihine kadar Bağ-Kur yönünden, SSK yönünden ise 27.01.2005 ila 12.06.2006 tarihleri arasında sigortalılarına ilaç verememesinden dolayı maddi zarara uğradığı, manevi tazminat yönünden ise davacının kişilik hakları hukuka aykırı bir şekilde, haksız olarak tecavüze uğradığı kabul edilerek davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Özel Daire'ce yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuş;

Yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.

HGK önüne gelen uyuşmazlık; davacının, henüz imzalamadığı ve ileride imzalayacağını varsaydığı sözleşmeye dayanarak tazminat isteyip isteyemeyeceği; 818 Sayılı BK m. 101/1 de dikkate alınarak, faizin dava tarihinden mi, yoksa sözleşmenin feshi tarihinden mi başlayacağı noktalarında toplanmaktadır.

HGK'nda yapılan görüşmeler sırasında; Bağ-Kur ile yapılan sözleşmenin feshedilmemesinin, SSK ile yapılacak sözleşmenin ön koşulu olması nedeni ile SSK ile sözleşme imzalanamadığı için zararın oluşmasında illiyet bağının bulunduğu, bu sebeple SSK ile sözleşme imzalanamamasından dolayı uğranılan zararın da istenebileceğini ileri sürenler olmuşsa da bu görüş Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.

Hükmedilen faizin başlangıç tarihi bakımından, HGK'nda yapılan görüşmeler sırasında; sözleşmenin feshinin haksız eylem olması sebebiyle faiz başlangıcının da sözleşmenin fesih tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürenler olmuşsa da bu görüş de Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, henüz SSK ile imzalanmış bir sözleşme bulunmadığı halde ileride imzalanacağı varsayılan sözleşmeye dayanılarak tazminat istenemeyeceği ve faiz başlangıç tarihi yönünden de, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan 818 Sayılı BK'nun 101/1 maddesine göre davacının davalıyı daha önceden temerrüde düşürecek nitelikte ihtarının bulunmamasına göre, HGK'nca da benimsenen Özel Daire bozma nedenine uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Açıklanan gerekçelerle, HGK'nca da benimsenen Özel Daire ilamında gösterilen gerekçelerle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici Madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı Kanunun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.12.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 106 :Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.

Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 16-11-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02457690 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.