Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2012/12-705, Karar: 2013/154 İçtihat

Üyemizin Özeti
Borçlunun, borcu olmadığını veya alacaklının takip yetkisi bulunmadığını icra dairesine bildirmesine, ödeme emrine itiraz denir. İtiraz sebepleri ileri sürme şekli bakımından imzaya itiraz ve borca itiraz şeklinde ikiye ayrılır. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir ( Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku, s. 241 ). Buna göre alacaklının aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı, borca itirazdır.
(Karar Tarihi : 30.01.2013)
"Taraflar arasındaki "itirazın kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesince isteğin kabulüne dair verilen 12.10.2010 gün ve 2010/901 E., 2010/1229 K. sayılı kararın incelenmesi istekli/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.07.2011 gün ve 2010/33105 E., 2011/15577 K. sayılı ilamı ile;

(... Borçlu hakkında para borcuna ilişkin olarak başlatılan ilamsız takipte, HUMK'nun 9.maddesi uyarınca borçlunun ikametgahı yetkili yer olarak kabul edilmelidir.

Antalya İcra Dairesi'nde yapılan takibe karşı borçlunun, ikametgahının Bakırköy olduğundan bahisle yapmış olduğu yetki itirazı yerinde olup, mahkemece yetki itirazının kaldırılması isteminin reddi yerine itirazın kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.

Öte yandan borçlunun, yetki itirazı dışında esas yönünden icra dairesine yaptığı başvuru, İİK'nun 62.maddesi kapsamında itiraz edilen kısmın açıkça gösterilmemiş olması nedeniyle geçerli bir itiraz sayılamayacağından, mahkemece, alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine yaptığı başvurunun kabulü yönünde hüküm tesisi fuzuli olduğu gibi tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiştir...),

Gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine aynı Dairenin 18.11.2011 gün ve 2011/25093 E-2011/22812 K sayılı ilamı ile;

(... İcra takibinde 15.01.1997 tarih 255 no'lu ipotek senedine dayanılmış ve 2. İcra Müdürlüğü'nün 2000/1821 sayılı dosyada ipoteğin kaldırılması için İİK'nun 153/1. maddesine göre yatırılması gereken bedel yatırılmadığından ödenmeyen miktarın tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile tahsili istenmiştir. Bu durumda talebin konusu para alacağı kaynağı da Antalya 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nde akdedilen ipotek akit tablosu olduğundan HUMK'nun 10. maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 73. maddesi gereğince alacaklı ikametgahı ve sözleşmenin yapıldığı yer olan Antalya İcra Daireleri yetkilidir. Yetki itirazının kaldırılması isteminin kabulü yönündeki icra mahkemesi kararının onanması, esasa yönelik kararın ise itiraz edilen kısmın cihet ve miktarı açıkça gösterilmediğinden itirazın kaldırılması istemi fuzuli olup, bu istemin kabulü ve esastan inceleme yapılmadığından inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile bozulması gerekirken; yetki yönünden de bozma yapıldığı görülmekle alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.07.2011 tarih ve 2010/33105 E., 2011/15577 K. sayılı bozma kararının yetkiye ilişkin bölüm yönünden kaldırılmasına Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 12.10.2010 tarih ve 2010/33105 E., 2011/15577 K. sayılı kararının yukarıda yazılı diğer nedenlerle bozulmasına...),

Gerekçesiyle bozma kararı yetkiye ilişkin bölüm yönünden kaldırılıp; kısmi itiraz yönünden hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı alacaklı vekili, Antalya 11. İcra Dairesi, 2010/15471 Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, davalının itiraz ettiğini, takibin durduğunu, Borçlar Kanunu'nun 73. maddesi, İİK'nun 50. maddesi uyarınca takibin yetkili icra dairesinde yapıldığını, borçlunun yetki itirazının kaldırılması gerektiğini, Antalya 11. İcra Müdürlüğü'nün 2010/15471 E sayılı takip dosyası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydı ile takip başlatıldığını, borcun ödenmesi halinde Antalya 11. İcra Müdürlüğü'nün 2010/6710 E sayılı takip dosyasından hiçbir hak talep edilmeyeceğinin belirtildiğini, söz konusu takip dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ipoteğin fek edildiği veya tesis edilemeyeceği yönündeki Tapu Müdürlüğü'nün yazısı nedeni ile tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla ilamsız takip yoluna başvurulduğunu, her iki takibin (biri ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip diğeri ilamsız takip olması nedeniyle) birbirinden farklı takipler olduğunu, derdestlik itirazının yerinde olmadığını, 2000 yılından beri ipotek bedelini ödemeyen borçlunun itirazının kaldırılması gerektiğini belirterek Antalya 11 İcra Müdürlüğü'nün 2010/15471 E sayılı dosyasına yapılan itirazın kaldırılması, takibin devamı ve kötü niyetli olarak borca, yetkiye itiraz eden davalının % 40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı (borçlu) vekili, müvekkili borçlu şirketin ikametgahının Bakırköy'de olması nedeni ile Bakırköy icra dairelerinin yetkili olduğunu Antalya icra dairelerinin yetkisiz olduğunu, yetki itirazlarının yerinde olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin de İstanbul mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunduğunu, ayrıca İcra Hukuk Mahkemesine dava açarak itirazın kaldırılması istenmiş olması nedeni ile İİK 68 maddesi gereği davacının elinde söz konusu maddede sayılan belgelerden herhangi biri bulunmadığı için davanın reddi gerektiğini, derdestlik itirazı ile ilgili davacının aynı alacak için Antalya 11 İcra Müdürlüğü'nün 2010/6710 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, söz konusu takibe itiraz ettiklerini ve itiraza ilişkin Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2010/488 E sayılı dosyasının derdest olduğunu, ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi için başlatılmış Antalya 2. İcra Müdürlüğü'nün 2000/1821 E sayılı dosyasının da mevcut olduğunu, davacının aynı alacak için mükerrer takipler yaptığını, tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek ibaresinin afaki bir ibare olduğunu, bu ifadeye ilişkin yasalarda bir düzenleme bulunmadığını, derdestlik nedeni ile davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından Antalya 2. İcra Müdürlüğü'nün 2000/1821 E sayılı dosyasına 71.000,00 TL ödeme yaptığını, buna rağmen davacının takip dosyalarında bu miktarı düşmediğini bu nedenle kötü niyetli olarak takip yaptığını ileri sürerek, öncelikle davanın yetkisizlik nedeni ile reddine, bu iddialarının kabul olmaması halinde esas yönünden davanın reddi ile kötü niyetli, davacı takip alacaklısının % 40 tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece; "davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, davalıya 7 örnek ödeme emrinin 29/06/2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 30/06/2010 tarihinde takibe ve borca itiraz ettiği, bunun üzerine müdürlükçe takibin durdurulduğu, takip dayanağı belgenin niteliğine göre yetki itirazının yerinde görülmediği, davalının itirazını kanıtlayacak, takibe konu ipotek bedelini ödediğine ve borcunun olmadığına ilişkin İİK'da öngörülen belgeleri ibraz etmemesi nedeniyle, davanın kabulüne, itirazın kaldırılmasına, takibin devamına, davalının kötü niyetli olduğu kabul edilerek asıl alacağın %40'ı oranında inkar tazminatı ödemesine karar vermek gerektiği" gerekçesiyle "itirazın kaldırılması talebinin kabulü ile asıl alacağın % 40'ı oranında inkar tazminatının davalıdan tahsiline" dair verilen karar, Özel Daire'ce yukarıda yazılı nedenle bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Özel Dairece yukarda yazılı gerekçeyle yetkiye ilişkin bozma kararı kaldırılmıştır.

Yerel mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlunun itirazının, geçerli bir itiraz olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle uyuşmazlığa etkili ödeme emrine itirazın özelliklerinin ortaya konulmasında yarar vardır:

Borçlunun borcu olmadığını veya alacaklının takip yetkisi bulunmadığını icra dairesine bildirmesine, ödeme emrine itiraz denir. İtiraz sebepleri ileri sürme şekli bakımından imzaya itiraz ve borca itiraz şeklinde ikiye ayrılır. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir (Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku, s. 241). Buna göre alacaklının aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı borca itirazdır.

2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun "İtirazın Kesin Olarak Kaldırılması" başlıklı 68.maddesinin son fıkrasında aynen ; "…İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar." Hükmü yer almaktadır.

Bu maddeye göre, itirazın kaldırılması talebinin usule ilişkin değil, esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine %40'tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilecektir.

Somut olaya gelince; davalı borçlu hakkında Antalya 11. İcra Dairesi, 2010/15471 Esas sayılı dosyasından davalı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Borçlu vekili Antalya 11. İcra Müdürlüğü'ne verdiği 30.06.2010 tarihli dilekçe ile Antalya 11. İcra Müdürlüğü'nün 2010/15471 sayılı dosya ile yapılan takibe; borçlunun ikametgahının Bakırköy'de olması nedeni ile yetkili icra dairesinin Bakırköy İcra daireleri olduğu, aynı taraflar arasında aynı alacağa ilişkin Antalya 11 İcra Müdürlüğü'nün 2010/6710 E sayılı takip dosyası ile derdest bir icra takibi bulunduğu, borçlunun borcu ödeme konusunda iyi niyetli olduğu, borçlunun ipoteğin kalkması için işlemlere başladığını ve ödemeye amade olduğunu mahkeme kararları doğrultusunda ödemeler yaptığını, kalan bir borcu varsa bunu da ödemeye hazır olduğunu, alacaklının talep şekilleri ve talep ettiği borç miktarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, takibe konu miktardaki kadar bir borcunun mevcut olmadığını, müvekkilinin yaptığı 71.525,00 TL ödemenin borç miktarından düşülmediğini belirterek icra takibine itiraz etmiştir.

Yerel mahkemece borçlunun itirazlarından yetki ve kısmi itirazı ile ilgili inceleme yapılarak itirazın kaldırılmasına karar verildiği halde, aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı konusunda gerek kararın gerekçesinde herhangi bir değerlendirme yapılmaması ve gerekse sonuçta hüküm fıkrasında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması yerinde değildir.

O halde, mahkemece borçlunun aynı alacak için daha önce bir takip yaptığı ve bu takibin devam etmekte olduğu yönündeki derdestik itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup direnme hükmünün bu değişik gerekçe ile de bozulması gerekmektedir.

KARAR : Davalı (borçlu) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 150 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/71 md.)

Borçlu veya üçüncü şahıs ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabilirler. Ancak, rehin hakkı itiraz konusu yapılamaz. İpoteğin iptali hakkında dava açılması halinde 72 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır.


İTİRAZIN İNCELENMESİ USULÜ VE HÜKÜMLERİ:
MADDE 150/a.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

Ödeme emrine itiraz hakkında 62 den 72 nci maddeye kadar olan hükümler uygulanır.

Ancak;

1. İpotek, bir cari hesap veya işleyecek kredi vesaire gibi bir mukavelenin teminatı olarak verilmişse, icra mahkemesi bu mukavele ve bununla ilgili sair belge ve makbuzları 68 inci maddedeki esaslara göre incelemek yetkisini haizdir.

2. (Değişik bend: 02/03/2005-5311 S.K./11.mad) İtirazın kaldırılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde 149/a maddesinin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.


KİRACILARA HABER VERME:
MADDE 150/b.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.; Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/18 md.)

Rehin, kiraya verilmiş bir taşınmaz ise icra memuru, alacaklının talebi üzerine takibin kesinleşmesini beklemeden kiracıları da takipten haberdar eder ve işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini emreder. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./42. md.) Şu kadar ki, bu şekilde işlem yapılması 132 ve 135 inci maddelerdeki hakları ortadan kaldırmaz. Kiracı ihtara rağmen kira paralarını icra dairesine yatırmazsa hakkında 356 ncı madde hükmü kıyasen uygulanır.


TAPU İDARESİNE HABER VERME:
MADDE 150/c.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

İcra memuru, ipoteğin paraya çevrilmesi hakkındaki takibin başladığını tapu idaresine haber vermeye mecburdur. Tapu memuru, keyfiyeti taşınmazın siciline şerh verir. Taşınmazı bu şerh tarihinden sonra iktisap edenlere icra veya ödeme emri tebliğ olunmaz.


SATIŞ HAZIRLIKLARI:
MADDE 150/d.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.; Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/23 md.)

İcra dairesi, takip talebi üzerine satış hazırlıklarına başlar. Bu maksatla tapudan kayıt örneklerini ve belediyeden imar durumunu getirtir, takibin kesinleşmesini beklemeden kıymet takdirini yaptırır.


III - MÜŞTEREK HÜKÜMLER
PARAYA ÇEVİRME MÜDDETİ:
MADDE 150/e.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

(Değişik fıkra: 6352 S.K.-02.07.2012/m.32) "Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren altı ay içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren bir yıl içinde isteyebilir.”

Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer.

78 inci maddenin 2 nci fıkrası hükmü rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipte de kıyasen uygulanır.


MUVAKKAT REHİN AÇIĞI BELGESİ:
MADDE 150/f.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

Alacaklının satış talebinden sonra takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre merhunun alacağı karşılamıyacağı anlaşılırsa, alacaklının talebi üzerine kendisine açık kalan miktar için bir muvakkat rehin açığı belgesi verilir.

Alacaklı, bu belgeye dayanarak borçlunun diğer mallarının haczini icra memurundan talebedebilir ve 100 üncü maddedeki esaslar dahilinde diğer alacaklıların haczine iştirak edebilir. Bu takdirde alacaklı, rehnin satışı neticesinde, alacağının tahsil edilemiyen kısmını borçlunun diğer mahcuz mallarından rüçhansız olarak alır.


PARAYA ÇEVİRME USULÜ:
MADDE 150/g.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.; Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/24 md.)

Satılması istenen rehin hakkında 92 nci maddenin üçüncü fıkrası ve 93, 96, 97, 97/a, 98 ve 99 uncu maddeler ile 112'den 137 nci maddeye kadar olan hükümler kıyas yolu ile uygulanır.


ALACAĞIN VEYA REHNİN İLAMLA TESBİT EDİLMİŞ OLMASI:
MADDE 150/h.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

Alacağın veya rehin hakkının yahut her ikisinin bir ilamda veya ilam mahiyetini haiz belgelerde tesbit edilmiş olması halinde, ilamların icrasına dair hükümler kıyasen uygulanır.


BORÇLU CARİ HESAP VEYA KISA, ORTA, UZUN VADELİ KREDİ ŞEKLİNDE İŞLEYEN NAKDİ KREDİLERİ VE GAYRİ NAKDİ KREDİLERİ TEMİNEN ALINAN İPOTEKLER:
MADDE 150/ı.

(Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./43. md.)

Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149 uncu madde uyarınca işlem yapar. Şu kadar ki, krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle icra mahkemesine şikayette bulunmak hakkı saklıdır. Bu takdirde krediyi kullandıran taraf alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikayeti reddedilir. İcra mahkemesinde yapılan inceleme sırasında, borçlu, borcun sona erdiğine veya ertelendiğine ilişkin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge sunmadıkça takibin durdurulmasına karar verilemez. Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması Türk Medeni Kanununun 887 nci maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 16-11-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03897309 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.