Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, Esas: 2013/2533, Karar: 2013/4143 İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava; davalı şirketin ortağı diğer davalı adına tapuda kayıtlı iken icra yoluyla satış suretiyle Toprakbank'a ve ondan da TMSF'ye devredilen ve TMSF'den satış suretiyle edinilen taşınmaz hakkında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlidir. Davalı şirket, dava dışı TMSF ile aralarında kira akdi ilişkisi olduğu savunmasında bulunmuştur.

Kira ilişkisi hukuki işlem niteliğinde ve yıllık kira tutarı da senetle ispat kuralına tâbi miktarda olmakla; davalı, kiraya dair savunmasını yazılı delille ispatlamalıdır. Yalnız somut olay bakımından HUMK m.292 ve 293'ün gözetilmesi gerekip gerekmediği de değerlendirilmelidir.
(Karar Tarihi : 25.03.2013)
"Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Derya Alaybeyoğlu'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, 22 sayılı parseldeki 3- 4 ve 9 numaralı bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.

Hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca; elatmanın önlenmesi isteği bakımından çekişmeli taşınmazların keşfen belirlenen değeri üzerinden peşin harcın tamamlanması üzerine, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 22 parsel sayılı taşınmazdaki 3, 4 ve 9 numaralı bağımsız bölümlerin davalı Y____ S____'na aitken borçları nedeniyle yapılan icra takibi sonucu dava dışı Toprak Bank'a satıldığı, sonrasında ise dava dışı TMSF Başkanlığına devredildiği, davalı Y____ S____ anılan taşınmazlar için tapu iptali ve tescil isteğiyle TMSF aleyhine Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/122 Esas sayılı dosyasında dava açmış ise de bahsi geçen davanın reddedilerek, verilen ret kararının kesinleştiği, davacının çekişmeli taşınmazları 01.09.2006 tarihinde TMSF Başkanlığından satın almak suretiyle edindiği, kayden davacıya ait olan taşınmazların halen davalı Y____ S____'nun ortağı olduğu diğer davalı S____ Otomotiv Yedek Parça İnşaat Taahhüt Tekstil Limited Şirketinin kullanımında olduğu, davalı şirketin taşınmazlarda kayıttan kaynaklanan herhangi bir hakkının bulunmadığı, ancak davalı şirketin bağımsız bölümleri kiraladığını, hatta kira ilişkisi nedeniyle davacıdan önceki malik olan TMSF Başkanlığı tarafından Adana 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1140 esas sayılı dosyasında kira tespiti, Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/785 ve 2005/786 esas sayılı dosyalarında ise kira alacağı ve tahliye davalarının açılıp, hükme bağlandığını ve kullanımının önceki malikle yapılan kira sözleşmesine dayandığını belirterek, kiracılık savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.

Gerçekten de böyle bir sözleşmenin varlığı ve geçerliliği sabit olduğu takdirde, anılan sözleşmeye değer verileceği kuşkusuzdur. Bu durumda davalının taşınmazı tasarrufunun haksızlığından söz edilemeyecektir.

Bu halde davacı yanın, bayiinin sözleşmesine dayanarak tahliye isteminde bulunması gerekecektir. Bu bakımdan mahkemenin kabulünde isabet olduğu söylenemez. Ancak, kiracılık savunmasının kanıtlanması gerekeceği de muhakkaktır.

Bilindiği üzere; özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir. Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarak da vücuda getirilebilir. Yeter ki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.3.1942 tarih 37/6 sayılı inançları birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır.

Ne var ki; kira ilişkisi bir hukuki fiil (vakıa) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem (muamele)'dir.

Bu nedenle, dava değeri 40 YTL'yi aşan (23.6.1996 gün ve 4146 sayılı Yasa uyarınca) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak tanımayan HUMK.'nun 288.maddesi 21.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Yasanın 2/b maddesi ile değiştirilmiş ve tanıkla ispat yasağı 400 YTL'nin üzerine yükseltilmiştir. Bu oran, 5219 ve 5236 Sayılı Yasalara göre yapılan katsayı artışı sonucu davanın açıldığı 16.09.2011 tarihinde 590.00 YTL olmuştur. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur. Kira sözleşmesinin varlığı ancak, yazılı delille ispat edilebilir.

Hemen belirtilmelidir ki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HUMK.nun 292. ve 293.maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.

O halde, yukarıda değinilen hususlar gözetilerek, davalının savunmasında dayandığı dava dosyaları da incelenmek suretiyle toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek davalının kiracılık savunmasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.

Kabule göre de; kötü niyetli zilyedin taşınmaz malikine ödemesi gerekli olan işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilin en az kira bedeli, en fazla mahrum kalınan gelir kaybı esas alınarak tespit edilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, ecrimisilin hangi esasa göre tespit edildiği belirtilmemiş ve dayanakları gösterilmeden soyut belirleme ile yetinilmiştir. Mahkemece, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporunun esas alınarak karar verilmiş olması doğru değildir.

KARAR : Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 288 :(DEĞİŞİK MADDE RGT: 18.07.1981 RG NO: 17404 KANUN NO: 2494/20)
Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri (DEĞİŞİK İBARE RGT: 21.07.2004 RG NO: 25529 KANUN NO: 5219/2) (YÜR. TAR.: 01.01.2005) dörtyüz milyon lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.

Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple (DEĞİŞİK İBARE RGT: 21.07.2004 RG NO: 25529 KANUN NO: 5219/2) (YÜR. TAR.: 01.01.2005) dörtyüz milyon liradan aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 26-10-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02789307 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.