![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 15.09.2003)
E____Y____ ile S____A____aralarındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının reddine dair Bulanık Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 20.03.2003 gün ve 628-42 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı, dava konusu taşınmazlara davalının elatmasının önlenilmesine ve 1 milyar TL. işgal tazminatının yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, taşınmazların zilyedliğinde bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu parsellerin Hazine adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, taraflarla ilgisinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu edilen ___ ve ___ parseller kadastro yolu ile Hazine adına tapuya tescil edilmiş bulunan yerlerdir. Davacı taşınmazların kendisine ait olduğunu ileri sürmüş olmasına karşın davalı kendisinin zilyed olduğunu savunmuştur. Dava dilekçesindeki açıklamalar, iddia ve savunmaya göre dava zilyedliğin korunmasına ilişkin bulunmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın TMK.nun 982 ve 983 . maddelerinde yazılı zilyedliğin korunması kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Mahkemece hiç bir araştırma ve inceleme yapılmadan Hazine adına kayıtlı bulunan taşınmazlarda tarafların Herhangi bir ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Kayıt maliki Hazine, davada taraf durumunu almamış bulunduğuna göre, davacının zilyedliği haksız olsa bile malik dışında saldırıda bulunan kişilere karşı yukarıda belirtilen maddelerdeki zilyedliğin korunması davalarını zilyed açabilir. Zilyedlik hukuken korunmuş bir eylem olduğuna göre zilyedliğin bir hakka dayanıp dayanmaması, davacının Mülkiyet hakkına sahip olmaması önemli olmadığı gibi açılmış bulunan bir davanın dinlenilmesine de engel değildir. Bu tür davalarda taşınmaz üzerinde hangi tarafın üstün ve korunmaya değer zilyedliğinin bulunduğunun saptanması ve uyuşmazlığın ona göre çözümlenmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar karşısında mahkemenin red gerekçesi yerinde görülmemiştir. İddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca bozulmasına ve 7.880.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 15.09.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 982 :Başkasının zilyet bulunduğu bir şeyi gasbeden kimse, o şey üzerinde üstün bir hakka sahip olduğunu iddia etse bile onu geri vermekle yükümlüdür.
Davalı, o şeyi davacıdan geri almasını gerektirecek üstün bir hakka sahip olduğunu derhal ispat ederse onu geri vermekten kaçınabilir. Dava, şeyin geri verilmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur. Gerekçesi için Bkz. |
|
Şerh Son Güncelleme: 29-08-2013
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |