Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2010/13483, Karar: 2012/4224 İçtihat

Üyemizin Özeti
Dava, sahte kimlik fotokopisine dayalı olarak çek karnesi veren bankaya karşı açılan tazminat davasıdır.

Banka, çek hesabı açarken müşterisinin kimliği, ekonomik durumu ve ikameti ve sair konularında gerekli araştırma ve incelemeyi yapmadan hayali bir kişi adına hesap açarak çek karnesi vermek suretiyle TTK'da öngörülen basiret ve itinayı göstermediğinden; çekin hamili de, ticari ilişkide bulunduğu kişilerin ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp sonucuna göre ilişki kurması gerekirken gerekli özeni göstermediğinden kusurludur. Mahkemece, olay nedeniyle tarafların müterafik kusurlu olduğu kabul edilerek kusur durumları tespit edilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
(Karar Tarihi : 20.03.2012)
"Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 25/02/2010 tarih ve 2009/524-2010/74, sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Erol Kaplan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin iş yerinden alışveriş yapan ve isminin E____ T____ olduğunu söyleyen bir şahıstan 8.000 TL bedelli bir çek aldığını, bu çekin karşılıksız çıkması üzerine yapılan ceza yargılamasında söz konusu çek üzerindeki imzanın E____ T____ isimli kişiye ait olmadığının ve hesabın açılmasına esas kimlik üzerindeki fotoğrafın da farklı olduğunun ortaya çıktığını, söz konusu çeke dayalı olarak yapılan icra takibinin de semeresiz kaldığını, çek hesabı açarken gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davalı bankanın meydana gelen zarardan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, masraflarla birlikte toplam 8.650,69 TL'nın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, anılan çek hesabı açılırken müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, kimliği sahte olmasından dolayı müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının ticari ilişkiye girdiği kişi hakkında gerekli araştırmayı yapmadığı için kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın çek hesabını açarken 3167 sayılı Kanun'un 3. maddesinde öngörülen belgeleri ilgilisinden aldığı E____ T____ adı ile sahtecilik yapan 3. kişinin eylemi yönünden davalı bankaya atfedilebilecek bir kusurun olmadığı, zarar ile bankanın eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, sahte kimlik fotokopisine dayalı olarak çek karnesi veren banka hakkında açılan tazminat istemine ilişkindir.

Banka ya da özel finans kurumu, çek hesabı açarken müşterisinin kimliği, ekonomik durumu ve ikameti ve sair konularında gerekli araştırma ve incelemeyi yapmadan hayali bir kişi adına hesap açarak çek karnesi vermiş ve çek karşılıksız çıkmış ise, dava tarihinde yürürlükte bulunan 3167 sayılı Kanun'un 1/2, 2. ve TTK'nun 20/2. maddelerinde öngörülen basiret ve itinayı göstermemek suretiyle birinci derecede ve daha fazla kusurlu olduğu ve bu davranışının sonuçlarına katlanması gerekliğinin kabulü icap eder. Çekin hamili de, ticari ilişkide bulunduğu kişilerin ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp sonucunu göre ilişki kurmak, bu suretle özenli davranmak durumundadır.

Somut olayda, mahkemece davalı bankanın 3167 sayılı Kanun'un 3, maddesinde öngörülen belgeleri aldığı ve bundan sonra çek hesabını açtığı, oluşan zarar bakımından davalı bankaya kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme dosya kapsamı ile uyuşmamaktadır. Zira, davalı bankanın dava dışı kişinin ekonomik ve sosyal durumunu araştırmaksızın çek karinesi verdiği ve bu nedenle de davaya konu zararın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, olay nedeniyle tarafların müterafık kusurlu olduğu kabul edilerek kusur durumlarının tespiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin teniyiz. itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu (Yeni) MADDE 18 :(1) Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.

(2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.

(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.

(4) Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler saklıdır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 05-04-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,05717611 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.