Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2010/ 6957 Esas 2010/ 2712 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Davalı adına yurtdışından kesin dönüş öncesinde Ziraat Bankasına 31.1.2001 tarihinde havale edilen 170.000 ABD dolarının edinilmesinde davacının gelir getiren herhangi bir işte çalıştığı, eş anlatımla, varsa gelirleri, somut olarak ne şekilde katkıda bulunduğu belirlenip ispatlanamadığına, paranın havale tarihi itibarıyla davalının kişisel malı olup 1.1.2002’den sonra edinilmiş mallara katılma rejimine davalının kişisel malı olarak gireceğine göre bu para üzerinde davacının gerek katkı payı gerek katılma alacağı hakkı bulunmadığından hükmün 170.000 ABD doları miktarındaki anapara ile ilgili bölüm bakımından davacı talebinin reddi doğrudur.
(Karar Tarihi : 24.05.2010)
Dava ve Karar: Davacı H____ vekili, vekil edeninin de evlilik birliği içinde aile bütçesine katkıda bulunmak için çalıştığını ve davalının edinilen malların tüm parasını üzerine geçirdiğini, davalıya ait yargılama sırasında belirlenecek malvarlığı üzerinde fazlaya dair haklan saklı tutulmak üzere vekil edeninin edinilmiş mallara katkısı sebebiyle 5.000 TL tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Davalı M____ vekili, gerek tazminatı gerek tefrikten sonra yazılı katılım alacağını kabul etmediklerini, davacının mal rejiminden doğan bir hakkı olmadığını, 1.1.2002 tarihinden sonra edinilen mal da olmadığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davalının 31.1.2001 tarihinde Ziraat Bankasına transfer edilen 170.000 ABD dolari dışında menkul veya gayrimenkulü olmadığı, bilirkişi raporu doğrultusunda davacının bu para üzerinde kazanımda katkısının bulunduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar 1.7.1991 tarihinde evlenmiş, 8.9.2004 tarihinde Hülya'nın açtığı dava sonunda boşanmış ve karar 9.7.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Yanlar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM. m. 170), 1.1.2002 tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejiminin (TMK. m.218-241) geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, davalı adına kayıtlı malvarlığı üzerinde tazminat talebinde bulunmuş ise de yapılan yargılama ve bilirkişi raporu doğrultusunda davalı adına Ziraat 31.1.2001 tarihinde transfer edilen 170.000 ABD doları dışında tasfiyeye konu edilecek bir malvarlığı tespit edilememiştir. Dava dilekçesi, talebin boşanma dosyasından tefriki sırasındaki mahkemenin nitelemesi, dosya kapsamı ve HUMK'un 76. madde karşısında davacının, 1.1.2002 tarihine kadar katkı payı bu tarihten boşanma davasının açıldığı 8.9.2004 tarihine kadar katılma alacağı isteğinde bulunduğunun kabulü gerekir.

Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, davalı adına yurtdışından kesin dönüş öncesinde Ziraat Bankasına 31.1.2001 tarihinde havale edilen 170.000 ABD dolarının edinilmesinde davacının gelir getiren herhangi bir işte çalıştığı, eş anlatımla, varsa gelirleri, somut olarak ne şekilde katkıda bulunduğu belirlenip ispatlanamadığına, paranın havale tarihi itibarıyla davalının kişisel malı olup 1.1.2002'den sonra edinilmiş mallara katılma rejimine davalının kişisel malı olarak gireceğine göre bu para üzerinde davacının gerek katkı payı gerek katılma alacağı hakkı bulunmadığından mahkemece hüküm vermeye yeterli ve gerekçeli 7.4.2008 tarihli bilirkişi raporu da dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden hükmün 170.000 ABD doları miktarındaki anapara ile ilgili bölüm bakımından ONANMASINA,

Dosya arasındaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporundaki açıklamalardan Ziraat Bankasına havale edilen 170.000 ABD dolarının taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin başladığı 1.1.2002'den mal rejiminin sona erdiği 8.9.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak hesap hareketleri olduğu anlaşılmaktadır. 1.1.2002 tarihinden önce davalının kişisel malı olarak kabul edilen bu paranın 1.1.2002 tarihinden sonra varsa ikizi veya getirişi edinilmiş mal niteliğinde olup aksini iddia edenin malın kişisel malı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir (TMK'nın 219.m.). Bir eşe ait olduğu saptanan ancak kişisel mallara mı edinilmiş mallara mı girdiği saptanamayan mallar aksi ispat edilene kadar edinilmiş mal sayılır (m. 222/3). Edinilmiş mal sayılan bu faiz veya getiri üzerinde davacının çalışmasa, bir geliri olmasa bile TMK'nın 231.m. gereğince belirlenecek artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı bulunmaktadır (TMK'nın 236.m.). Mahkemece bankadaki para bakımından 1.1.2002 tarihinden önceki dönem ile 1.1.2002 tarihinden sonraki dönemin farklı değerlendirilmesi gerektiği, paranın 1.1.2002 tarihinden sonraki faiz veya getirişinin edinilmiş mal olduğu hususunun gözardı edilmesiyle yazılı şekilde 1.1.2002 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak geçerli görülen red gerekçesiyle 1.1.2002 tarihinden sonraki dönem bakımından da davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Mahkemece 170.000 ABD doları miktarındaki bu paranın 1.1.2002 tarihinden sonra çeşitli bankalarda değerlendirilmesi sonucu elde edilen faiz veya getirişi bulunup bulunmadığı, bu miktarın artık değer olarak dikkate alınacak miktarının ne kadar olduğunun uzman bankacı veya mali müşavir bilirkişi veya bilirkişi kuruluna yaptırılacak inceleme ile belirlenmesi, bulunacak bu artık değerin (TMK. m.231) yarısı üzerinde (TMK. m.236/1) davacının katılma alacağı hakkının olduğu düşünülerek talep de dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR : Açıklanan nedenle; davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün talebe konu paranın faiz ve getirişi bakımından HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 14,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3,15 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına 24.05.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 227 :Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 27-03-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03149009 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.