Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 2011/13429, Karar: 2012/20481 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacı, işyerinde 30.01.2008 tarihinde hırsızlık meydana gelmesi üzerine davalı sigorta şirketine başvurmuş; davalı sigorta şirketi, ekspertiz incelemesi sonrasında 28.150,00 TL’lik ibraname düzenleyerek imzasız şekilde davacıya göndermiş; davacı da, zararının daha fazla olduğundan bahisle bu belgeyi imzalamamış ve temyize konu davayı ikame etmiştir.

Davalı sigorta şirketince davacıya gönderilen 28.150,00 TL ödeneceğine dair imzasız ibraname; davalının, anılan miktar itibariyle BK m. 133 kapsamında zamanaşımını kesen geniş anlamda ikrarı olarak kabul edilmelidir. Dolayısıyla işbu ikrardan itibaren tekrar başlayan zamanaşımı süresi, davada uygulanması gereken 2 yıllık zamanaşımı süresidir. Yerel Mahkemenin imzasız ibranameyi, borcun senette ikrarı gibi değerlendirip somut olaya, BK m.135'e göre 10 yıllık zamanaşımını uygulaması yanlıştır.
(Karar Tarihi : 11.12.2012)
"Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21/07/2011 tarih ve 2008/____ -2011/____ sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 27/11/2012 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. B____ Ü____ dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.

Davacı vekili, davalı nezdinde sigortalı müvekkili işyerinin teminat kapsamında 30.01.2008 tarihinde hırsızlığa maruz kaldığını, yüksek tutarlı zararın doğduğunu, davalının salt 28.150,00 TL tutarında ödeme yapacağını açıkladığını, gerçek zararın bunun çok üzerinde olduğunu ileri sürerek şimdilik 7.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiş, 25.05.2010 tarihli ıslah dilekçesiyle 136.481,14 TL'nin hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili ekspertizce gerçek zararın 28.150,54 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin bu miktarı ödemek istemesine rağmen mutabakat sağlanamaması nedeniyle ödeme yapılmadığını, kayıtların gerçeği yansıtmadığını, LPG kitlerinin iddia edilen miktarda olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, gerçek zararın 132.898,24 TL olduğu, davacının ıslah istemine karşı davalının süresinde zamanaşımı def'inde bulunduğu, sigorta tazminat alacağının TTK'nun 1299,1292 ve 1268. maddeleri uyarınca 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ıslah edilen kısım itibariyle bu sürenin dolduğu, davalının zarar miktarını 28.150,54 TL olarak ikrar edip ödeme isteminde bulunduğu, kabul edilen miktar ile dava edilen miktar arasındaki kısım için BK'nun 133 ve 135. maddeleri uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin esas alınacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 28.150,54 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava, işyeri sigorta sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.

Davacıya ait işyerinin hırsızlık rizikosunu da kapsar şekilde davalı tarafından sigorta örtüsüne alındığı, teminat kapsamında 30.01.2008 tarihinde anılan işyerinde hırsızlık meydana geldiği hususları çekişmesiz olup, esasen bu yönler tarafların da kabulündedir. Uyuşmazlık, davacıya ödenecek tazminat miktarının tutarında toplanmaktadır.

Davacı, ıslah dilekçesiyle birlikte zararının 136.481,14 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı taraf hırsızlık sonrası bağımsız eksper tarafından yapılan inceleme sonucu gerçek zararın 28.150,00 TL olarak belirlendiğini, davacıya durumun bildirildiğini, zararın daha fazla olduğu gerekçesiyle bu ödemenin kabul edilmediğini, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Davalının ekspertiz incelemesi sonrasında 28.150,00 TL'lik ibraname düzenleyerek davacıya gönderdiği, davacının zararının daha fazla olduğundan bahisle bu belgeyi imzalamadığı anlaşılmaktadır.

Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK'nun 1299,1292 ve 1268 inci maddeleri uyarınca sigorta alacakları 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yine dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulama yeri bulan mülga 818 sayılı BK'nun 133 üncü maddesi hükmünce borçlunun borcunu ikrar etmesi, zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılmıştır. Aynı Kanunun 135 inci maddesinde de zamanaşımının kesilmesi halinde, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlayacağı ve bir borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir hükümle sabit olmuş ise yeni sürenin daima 10 yıl olacağı belirtilmiştir. Dava konusu olayda 28.150,00 TL ödeneceğine dair davalıyı bağlayıcı bir senet veya senet niteliği izafe edilecek bir belge bulunmamaktadır. İbraname de davalı tarafından imzalanmamıştır. Davalının gerçek zararın 28.150,00 TL olduğunu açıklayarak ödemeyi teklif etmesi ve imzasız ibraname göndermesi hali, anılan miktar itibariyle mülga 818 sayılı BK'nun 133 üncü maddesi kapsamında zamanaşımını kesen geniş anlamda ikrar olarak kabul edilmelidir. Ancak, bu ikrar, senette yapılan ikrar mahiyetinde değildir.

Bu durum karşısında, davalının beyan ve davranışlarının 28.150,00 TL'lik sigorta alacağı bakımından mülga 818 sayılı BK'nun 133 ncü maddesi kapsamında zamanaşımını kesen ikrar olarak kabul edilmesi ve ikrardan itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin yeniden başlayacağı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,75 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 133 :Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmiş olur:

1 - Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde.

2 - Alacaklı dâva veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflâs masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 05-03-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03051591 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.