Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

5237 S.lı Türk Ceza Kanunu MADDE 141
(1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.)

Enerji hırsızlığının suç olmaktan çıkarılması.

Üyemizin Notu: TCK 141/2 ve 142/1-f fıkralarının Anayasa'ya aykırılığı savı ile açılmış iptal davasında Anayasa Mahkemesi 2011/132 Esas, 2012/82 Karar sayılı ve 24.05.2012 tarihli karar ile, "Kaçak elektrik kullanma eyleminin kanun koyucu tarafından suç olarak nitelendirilmesini takdir yetkisi kapsamında değerlendirmek gerekir." gerekçesi ile her iki fıkranın Anayasa'ya aykırı olmadığına karar vermiştir.
Daha sonra 05.07.2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6352 sayılı ve 02.07.2012 tarihli yasanın 82. maddesi ile TCK 142/1-f ve aynı yasanın 105. maddesi ile de TCK 141/2 fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.

Sözü geçen Anayasa Mahkemesi kararı aşağıdadır.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı: 2011/132
Karar Sayısı: 2012/82
Karar Günü: 24.5.2012

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 142. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinin, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 27., 41. ve 42. maddelerine aykırılığı savıyla iptallerine karar verilmesi istemidir
I- OLAY
Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanık hakkında açılan kamu davasında itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“ANAYASANIN BAŞLANGIÇ, 2. VE 5. MADDELERİNE AYKIRILIK:
Bilindiği gibi Anayasamızın Başlangıç bölümünde ‘Her Türk Vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu’ belirtilmektedir. Yine Anayasa’nın 2. maddesi Türkiye Cumhuriyetini Sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamaktadır. Keza Anayasa’nın 5. maddesi kişilerin refah, huzur ve mutluluğu sağlamak için Sosyal Hukuk Devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette temel hak ve hürriyetlerini sınırlayan ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmayı, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamayı devletin temel amaç ve görevleri arasında saymaktadır. Bugün için elektrik enerjisinin her bir ferdin ve ailenin onurlu bir hayat sürdürme, maddi ve manevi varlığını medeniyet düzeni içerisinde geliştirilmesinin olmazsa olmaz, zaruri ihtiyaçları içerisinde bulunduğu tartışmasızdır. Kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu ailesinin medeniyet ve hukuk düzeni içerisinde onurlu bir hayat sürdürmesinin imkanlarından olan asgari elektrik ihtiyacını sağlama, Devletin, sosyal devlet olma gereğidir. Devletin böyle bir yükümlülüğü karşısında geliri olmayan vatandaşlarına asgari elektrik ihtiyacını karşılama mecburiyeti dikkate alındığında TCK’nın 141. maddesinin 2. fıkrası ile 142. maddelerinin 1. fıkrasının f bendindeki düzenlemenin sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmayacağı aşikardır. Dolayısıyla Anayasa’nın Başlangıç, 2. ve 5. maddeleri gereğince iptali gerekmektedir.
ANAYASANIN 2. VE 27. MADDESİNE AYKIRILIK:
Bilindiği gibi hırsızlık taşınır mal varlığına yönelik ihlal eyleminin adıdır. Olayımızda elektrik enerjisinin taşınır mal olup olmadığı konusunda belirleme yetkisi Eşya Hukukunun da içinde yer aldığı Medeni Hukuka aittir. Elektrik enerjisinin taşınır mal olup olmadığı konusunda Medeni Hukuk alanında tartışma bulunmaktadır. Medeni Hukuk bu konuda kesin ve net bir belirleme yapmış değildir. Olayımızda TCK’nu, elektrik enerjisine yönelik ihlali, taşınır mal mülkiyeti ihlalini düzenleyen hırsızlık suçu kapsamına dahil etmek için, 141/2. maddesine ‘ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de taşınır mal sayılır’ hükmünü koyma ihtiyacı hissetmiştir. Bu şekilde bir tarif Eşya Hukukunun da içinde bulunduğu Medeni Hukuk alanına girmek ve o alanın belirlemesi gereken bir hususta kendini yetkili addetmektir. Bu da hukuk devletine vurgu yapan Anayasanın 2. maddesi ile bilim ve sanat hürriyetini düzenleyen Anayasanın 27. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
ANAYASANIN 41. VE 42. MADDELERİNE AYKIRILIK:
Anayasanın 41. maddesi aileyi toplumun temeli saymakta, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ana ve çocukların korunmasını devlete yüklemektedir. Keza Anayasanın 42. maddesi kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağını ve bu hakkın kullanılması için gerekli tedbirlerin alınmasını devlete yüklemektedir. Bir ailenin özellikle ana ve çocukların hayatiyetini devam ettirmesi, yine aile içerisinde çocukların eğitim ve öğrenimlerini sürdürebilmeleri için temel ve zaruri ihtiyaçlarının temin edilmesi gerekmektedir. Elektrik enerjisi bu temel ve zaruri ihtiyaçlar arasında bulunmaktadır. Dolayısıyla asgari seviyede ihtiyaç miktarının belirlenerek bunun devlet tarafından aileye sağlanması, Anayasa’nın 41 ve 42. maddelerinin devlete yüklediği bir vecibedir. Bu vecibeye aykırı olan TCK’nın 141. maddesinin 2. fıkrası ile 142. maddelerinin 1. fıkrasının f bendinin iptali gerekmektedir.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun itiraz konusu fıkra ve bendi de içeren 141. ve 142. maddeleri şöyledir:
“Madde 141- (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır.
Madde 142- (1) Hırsızlık suçunun;
a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
b) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,
c) Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
e) Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,
f) Elektrik enerjisi hakkında,
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
b) Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
d) Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak suretiyle,
e) Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
f) Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
g) Barınak yerlerinde, sürüde veya açık yerlerde bulunan büyük veya küçük baş hayvan hakkında,
İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.
(3) Suçun, sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, onbeş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(4) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 27., 41. ve 42. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla 4.1.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Anayasa Mahkemesi Raportörü Recep BENLİ tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, kişinin ve ailesinin asgari elektrik ihtiyacını sağlamanın devletin sosyal devlet olmasının gereği olduğu, devletin geliri olmayan vatandaşların asgari elektrik ihtiyacını karşılama mecburiyeti dikkate alındığında itiraz konusu kuralların sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmadığı, elektrik enerjisinin taşınır mal olup olmadığı konusunda belirleme yetkisi medeni hukuka aitken, Ceza Kanunu’nda ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerji de taşınır mal sayılır şeklinde tanımlama yapıldığı belirtilerek itiraz konusu kuralların Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 27., 41. ve 42. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141. maddesinde hırsızlık suçu tanımlanarak, basit hırsızlık suçunun yaptırımı belirlenmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise ekonomik bir değer taşıyan her türlü enerjinin de taşınır mal sayıldığı belirtilmiştir. Kanun’un 142. maddesinde de hırsızlık suçunun nitelikli halleri yer almaktadır. Kanun’un 142. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinde düzenlenen elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçu için 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.
Hukuk devletinde, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar, ceza hukukunun ana ilkeleri ile Anayasa’nın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere, ülkenin sosyal, kültürel yapısı, etik değerleri ve ekonomik hayatın ihtiyaçları göz önüne alınarak saptanacak ceza siyasetine göre belirlenir. Kanun koyucu, cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı, nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edileceği ve ceza sistemini tamamlayan müesseselerin nelerden ibaret olacağı hususlarında takdir yetkisine sahiptir.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan sosyal devlet ise “insan onuru”nun korunmasını amaçlar ve bunun için sosyal adaleti tesis etmeye çalışır. Vatandaşlarına asgari bir yaşam standardı sağlamayı kendisine görev bilen sosyal devlet, kişi ve toplum yararı arasında denge kuran, toplumsal dayanışmayı üst düzeyde gerçekleştiren, sosyal ve ekonomik açıdan dezavantajlı olanları gözeterek sosyal adaleti sağlayan devlettir. Ancak, sosyal devlet anlayışı bireylerin her türlü ihtiyacının bedelsiz olarak karşılanmasını gerektirmemektedir. Devlet tarafından su ve elektrik gibi bazı temel ihtiyaçların bedeli karşılığında vatandaşlara sunulmasının, yasal olmayan tarzda elektrik kullanılması halinde de bir takım yaptırımlar uygulanmasının sosyal devlet anlayışına aykırılık oluşturmadığı açıktır.
5237 sayılı Kanun’un 141. maddesinin (2) numaralı fıkrasında enerjinin hırsızlığa konu olabilecek taşınır mal olarak kabul edilmesi sonucu, elektrik enerjisinin kaçak olarak kullanılması eylemi 142. maddenin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinde nitelikli hırsızlık suçu olarak düzenlenmiştir. Kaçak elektrik kullanma eyleminin kanun koyucu tarafından suç olarak nitelendirilmesini takdir yetkisi kapsamında değerlendirmek gerekir. Bu nedenle itiraz konusu kurallar Anayasa’nın ve ceza hukukunun temel ilkelerine aykırılık teşkil etmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kurallar Anayasa’nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
İtiraz konusu kuralların, Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 5., 27., 41. ve 42. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, 141. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile 142. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendinin, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 24.5.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.


Başkanvekili
Serruh KALELİ
Başkanvekili
Alparslan ALTAN
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU



Üye
Mehmet ERTEN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT



Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
Üye
Burhan ÜSTÜN



Üye
Engin YILDIRIM
Üye
Nuri NECİPOĞLU
Üye
Hicabi DURSUN



Üye
Celal Mümtaz AKINCI
Üye
Erdal TERCAN


Üye
Muammer TOPAL
Üye
Zühtü ARSLAN

(Resmi Gazete, Sayı :28484, Tarih: 01.12.2012)


 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Cengiz ALADAĞ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 24-12-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02896404 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.