Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 19-109 Esas 2012/290 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Bozma ilamında, bozma nedeni olarak gösterilen taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinin (davacı şirketin defter ve kayıtlarının kesin delil olacağı yönündeki madde), açıklanan yasal düzenlemeler ( "…taraflardan birinin ispat hakkının kullanılmasını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olacağına" ilişkin hüküm) karşısında geçersiz olduğu gerekçesine dayanan temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olduğunu kabule olanak bulunmamaktadır.
(Karar Tarihi : 11.04.2012)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki "İtirazın İptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.06.2010 gün, 2008/392 Esas ve 2010/363 Karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 05.05.2011 gün, 2010/13820 Esas ve 2011/6213 Karar sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında bayilik sözleşmesi olduğunu, davalının teslim aldığı malın bedelini ödememesi üzerine başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili şirketin almış olduğu mal bedelini ödediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda 2007 yılı itibariyle davalının davacıya 436.155.-TL. ödeme yaptığı, ayrıca 83.703.75.-TL.iade faturası kestiği, böylece davalının borcunun kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 15.maddesinde davacı şirketin defter ve kayıtlarının kesin delil olacağı yönünde hüküm bulunmaktadır. Mahkemece anılan sözleşme hükmü üzerinde durulup, deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle bozulmasına ve bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece, davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçeyle bozulmuştur.

Yerel mahkemece önceki kararda ısrar edildiğinden bahisle hüküm kurulmuş, hükmü, davacı vekili temyize getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.

Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmaya açıkça uymamış olmalı ya da bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).

Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, eylemli şekilde veya açıkça bozmaya uyarak karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

Yukarıda ortaya konulan ilkeler ışığında, somut olay değerlendirildiğinde:

Yerel mahkemece, bozma sonrası verilen temyize konu kararda, bozmaya konu ilk kararda dayanılmayan ve hüküm tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 448. maddesindeki bu kanun hükümlerinin derhal uygulanmasına ilişkin amir hükmü gereğince, aynı Kanunun 193/2. Maddesinin "…taraflardan birinin ispat hakkının kullanılmasını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz olacağına" ilişkin hükmü dayanak alınmıştır.

Buna göre, bozma ilamında, bozma nedeni olarak gösterilen taraflar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinin, açıklanan yasal düzenlemeler karşısında geçersiz olduğu gerekçesine dayanan temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olduğunu kabule olanak bulunmamaktadır.

Temyize konu kararın bu haliyle, bozmadan esinlenerek oluşturulmuş, Özel Daire denetiminden geçmeyen ve bozmadan sonra yürürlüğe giren yasal düzenlemeleri dayanak alan, tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu'na değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

KARAR : Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 19. Hukuk Dairesine gönderilmesine, oybirliği ile karar verildi.
Üye Notu : Yerel Mahkeme kararı; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2012/7407 Esas 2012/10608 Karar sayılı ve 27.06.2012 Tarihli kararı ile "onanmıştır".
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 193 :(1) Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.

(2) Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 08-12-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03464508 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.