Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY CGK.1996/6-305 E.-1997/21 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
1-Ceza yasaları kural olarak, o ülke sınırları içinde işlenen suçlarda uygulanacaktır.
2-Gerçek anlamda ülke,aynı egemenliğe bağlı kişiler tarafından işgal edilen, komşu devletlerden sınırlarla ayrılmış bulunan toprak parçası ve bu sınırlar içindeki nehirler, göller ve her türlü sular, karasularıdır.
3-Farazi anlamda ülke ise Devletin savaş gemileri, açık denizlerdeki yük ve yolcu gemileri ile askeri işgal altında bulunan yerlerdir.
4-Sözleşmelerle kabul edilen muafiyet, diplomasi temsilcileri ve maiyetleri hakkındadır. Konsolosluklarda suç işleyen ve burada görevli olmayan kişilerin de bu muafiyetlerden yararlanacaklarına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.Bu itibarla, diplomasi muafiyet ve dokunulmazlığı bulunmayan kişiler yabancı ülkede konsolosluk binasında olsa bile suç işlemeleri halinde yerel yargıya tabi tutulacaklardır.
(Karar Tarihi : 25.02.1997)
Yabancı ülkede görevde bulunan diplomasi memurlarının, mahalli yasalara tabi bulunmaması, o ülkede yargılanmamaları Devletler Hukukunda kabul edilen örf ve adetlerin sonucudur. Sözleşmelerle kabul edilen muafiyet, diplomasi temsilcileri ve maiyetleri hakkındadır. Konsolosluklarda suç işleyen ve burada görevli olmayan kişilerin de bu muafiyetlerden yararlanacaklarına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla, diplomasi muafiyet ve dokunulmazlığı bulunmayan kişiler yabancı ülkede konsolosluk binasında olsa bile suç işlemeleri halinde yerel yargıya tabi tutulacaklardır.

Görevli memurlara yalan beyanda bulunmak suçundan sanık M___Ö____'ün T.C.Y.nın 343/1, 59, 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince 375.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve bu cezasının teciline ilişkin Giresun Asliye Ceza Mahkemesince verilen 5.4.1995 gün 176-105 sayılı hükmün C.Savcısı tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 18.12.1995 gün 13499/13617 sayı ile;

"Sanığın Almanya'daki Stutgart Türkiye Başkonsolosluğuna pasaportu bulunmadığı halde kaybettiğini bildirmek suretiyle memura yalan beyanda bulunarak seyahat belgesi almak şeklinde gelişen eyleminde T.C.Y.nın 5. maddesi hükmünün gözetilmemesi" isabetsizliğinden bozmuş,

Yerel Mahkeme 1.2.1996 gün 62-11 sayı ile; "Elçilikler o ülkenin toprak bütünlüğünün bir parçası olup ikili anlaşmalarla bu gibi yerlere imtiyazlar tanınmıştır. Bu nedenle Başkonsoloslukta işlenen suç, Türkiye'de işlenmiş sayılacağından T.C.Y.nın 5. maddesiyle bir ilgisi bulunmamaktadır.

Eylemin yabancı ülkede işlendiğinin kabulü halinde ise, sanığa verilecek hürriyeti bağlayıcı ceza üç yıldan az olduğu için şikayet aranacaktır. Bu suçun mağduru yabancı olmayıp Türk Devleti olduğundan T.C.Y.nın 5. maddesi ve maddede sayılmadığından 4. madde uygulanamaz." gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.

Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istemli 4.12.1996 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

CEZA GENEL KURULU KARARI

Pasaportu olduğu halde vize alamadığı için Yasa dışı yollardan kaçak olarak Almanya'ya giden sanık, orada iki yıl kaldıktan sonra Türkiye'ye dönmek için Stutgart Başkonsolosluğuna müracaat etmiş pasaportunu kaybettiğini söylemiştir. Stutgart Başkonsolosluğu tarafından pasaportunu kaybettiğini söyleyen sanığa, yurda dönüşünü sağlamak amacıyla 10.2.1995 gün 13 sayılı seyahat belgesi düzenlenmiştir. Sanığın yurda dönüşünde pasaport süresinin uzatılması için Emniyet Müdürlüğüne başvurması üzerine olay ortaya çıkmış ve sanığın Almanya'da yetkili makamlara yalan beyanda bulunduğundan bahisle T.C.Y.nın 343/1, 59, 647 Sayılı Yasanın 4. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Ceza yasaları kural olarak, o ülke sınırları içinde işlenen suçlarda uygulanacaktır. Gerçek anlamda ülke aynı egemenliğe bağlı kişiler tarafından işgal edilen, komşu devletlerden sınırlarla ayrılmış bulunan toprak parçası ve bu sınırlar içindeki nehirler, göller ve her türlü sular, karasularıdır. Farazi anlamda ülke ise Devletin savaş gemileri, açık denizlerdeki yük ve yolcu gemileri ile askeri işgal altında bulunan yerlerdir. Yabancı ülkede görevde bulunan diplomasi memurlarının, mahalli yasalara tabi bulunmaması, o ülkede yargılanmamaları Devletler Hukukunda kabul edilen örf ve adetlerin sonucu olup, Devletler Umumi Hukukunun prensip ve teamülleri Viyana Sözleşmesinde yer almıştır. 18 Nisan 1961 tarihinde kabul edilen ve Türkiye'nin 6.11.1984 gün 84-8724 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile katıldığı (24.12.1984 gün 18615 Sayılı Resmi Gazete) Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesinin önsözünde, "diplomatik temsilcilere tanınan yargı muafiyetinin amacının, fertleri yararlandırmak olmayıp, devletleri temsil eden diplomatik misyonların görevlerini etkin şekilde yapmalarını sağlamak olduğu" belirtilmiştir. Öte yandan, konsolosların hukuki durumları da milletlerarası sözleşmeler ve milli kanunlara göre düzenlenmektedir. Konsolosluk sözleşmeleri ile, konsoloslara belirli alanlarda yargı muafiyeti tanınmıştır. Bu muafiyetler de konsolosluk görevleri ile ilgili fiil ve işlemlerle sınırlıdır. Resmi elçilik evi ile eklentilerine ve diplomasi memurlarının görevlerini yaptıkları binalara girilememesi yani dokunulmazlığının bulunması, diplomasi memurlarına verilen görevlerin gerekli şekilde yerine getirilebilmesini sağlamak amacına dayanmaktadır. Kaldı ki, diplomasi memurunun bu muafiyetlerden vazgeçebileceği de kabul edilmektedir.

Sözleşmelerle kabul edilen muafiyet, diplomasi temsilcileri ve maiyetleri hakkındadır. Konsolosluklarda suç işleyen ve burada görevli olmayan kişilerin de bu muafiyetlerden yararlanacaklarına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu itibarla, diplomasi muafiyet ve dokunulmazlığı bulunmayan kişiler yabancı ülkede konsolosluk binasında olsa bile suç işlemeleri halinde yerel yargıya tabi tutulacaklardır.

Olayımızda sanık, yurt dışında Türk Konsolosluğuna başvurduğunda yalan beyanda bulunmuştur. Sanık, diplomasi dokunulmazlığına sahip olmadığı gibi, suçu işlediği yer yasalarının uygulanmayıp Türkiye'de yargılanmasının zorunlu olduğuna ilişkin bir hüküm mevcut değildir. Ancak Türk Ceza Yasasının 5. maddesinde, "Bir Türk dördüncü maddede yazılı cürümlerden başka, Türk Kanunlarına göre aşağı haddi üç seneden eksik olmayan şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezayı müstelzim cürümü yabancı memlekette işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde Türk kanunlarına göre cezalandırılır.

Eğer cürmün aşağı haddi üç seneden az şahsi hürriyeti bağlayıcı bir cezayı müstelzim ise takibat icrası zarar gören şahsın veya yabancı hükümetin şikayetine bağlıdır.

Mağdur yabancı ise bu fiilin, işlendiği mahal kanunlarında da cezayı müstelzim olması şarttır." hükmü yer almaktadır.

Bu itibarla yabancı ülkede suç işleyen sanık hakkında, T.C.Y.nın 5. maddesinin uygulanması gerektiğinden direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

KARAR : Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak 25.2.1997 günü oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ceza Kanunu MADDE 8 :(1) Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır.

(2) Suç;

a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,

b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,

c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,

d) Türkiye'nin kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı,

İşlendiğinde Türkiye'de işlenmiş sayılır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 25-08-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02376199 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.