![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 23/11/2011)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar; murisleri İ____U____'nun mirasçılarından mal kaçırmak maksadıyla mesken cinsinde çekişmeli taşınmazı kızı S____A____'dan olan torunu davalı O____A____'ya ve bir mesken ile bir dükkan vasfında taşınmazı da kızı N____T_____'den olan torunu F____T____'ye görünürde satış işlemi yapmak suretiyle bağışladığını, murisin terekesinin bir araç ile ev eşyalarından ibaret olduğunu, temliki işlemin miras haklarını etkilediğini ileri sürerek; davaya konu İzmir İli, ____ İlçesi, ____ Mahallesi, Pafta: 4 , Parsel: 7302 sayılı taşınmazın, 1. kat , 5 nolu mesken cinsinde bağımsız bölümünün davalı adına oluşan tapu kaydının muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı olarak iptaliyle miras payları oranında adlarına tesciline, 2. kademe olarak tenkisine , davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesi isteminde bulunmuş iseler de ; dava açıldıktan sonra çekişmeli taşınmazın 3. kişiye satışı üzerine HUMK.nun 186 maddesi doğrultusunda seçimlik hak kullanımı sureti ile, taşınmazın satış işleminin muvazaalı olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve iyiniyetli olmadığı iddiasıyla husumetin yeni malik G____.Ö____'ye yöneltildiğini belirterek tapu kaydının iptali/ miras payları oranında tescil ve el atmasının önlenmesi davası olarak devam etmesini; bilahare ibraz edilen 19.02.2007 günlü dilekçe ile de, yeni malike yönelik tapu-iptal- tescil isteminin yerinde görülmemesi halinde tenkis alacağının tahsili yönünden değerlendirme yapılmasını istemişlerdir. Davalı O____A____; gerçekte dava konusu taşınmazın tapu harç ve masraflarının külfetini azaltmak maksadıyla tapudaki satış bedelini emlak vergi rayicine uygun şekilde düşük gösterdiğini, dava konusu taşınmazın satış bedelini 8.500, 00-TL olarak banka hesabına yatırmak suretiyle muris/ dedesine ödediğini, temlik işleminin gerçek bir satış olduğunu, muris tarafından aynı taşınmazda bulunan 4 nolu meskenin davacı S____G____'ye, 8 nolu meskenin davacı R_____Ö____'ye bağışlandığının tenkis hesaplamasında gözönünde bulundurulması gerektiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Yargılamanın devam aşamasında dava konusu taşınmazın 3. kişiye satışı üzerine, davacı tarafın HUMK. nun 186 maddesi doğrultusunda husumet yönelttiği yeni malik/davalı; diğer davalıyla arasında herhangi bir yakınlık veya bağlantı bulunmadığını, çekişmeli taşınmazı emlakçı vasıtası ile ve emlak komisyon ücretini ödeyerek satın aldığını, satış bedelinin kısmen elden, kısmen de davalının banka hesabına yatırmak suretiyle ödediğini, dava konusu taşınmazı satın alım gücü bulunduğunu ve iyiniyetli olduğu savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davalı O____A____ dava tarihinden sonra çekişmeli taşınmazı elden çıkardığından, diğer davalı G____Ö_____'nün muvazaa olgusunu bildiği ya da bilmesi gerektiği kanıtlanamadığından muris muvazaası nedeniyle tapu iptali- tescil istemli davanın reddine, tenkis isteminin kabulüyle davacı A____U_____ lehine 16.486, 00-TL, davacı R____Ö____ lehine 6.171, 00-TL ve davacı S____G____ lehine 6.171, 00-TL .nin davalı O.A'dan tahsiline, davalılar O____A____ ve G____Ö____ lehine vekalet ücreti tayinine karar verilmiştir. Karar davacılar ve davalı O____A____ tarafından, süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Tülay Yılmaz'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. - KARAR – Dava; muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı pay oranında iptal- tescil, olmadığı takdirde tenkis ve el atmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir. Mahkemece; tapu iptal -tescil isteğinin reddine, tenkis isteğinin ise eski malik-davalı O____A____ yönünden kabulüne karar verilmiştir. Gerçekten; dosya içeriği ve toplanan delillerden miras bırakanın çekişmeli taşınmazı, kızından olan torunu davalıya, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla aslında bağışladığı halde satış göstermek suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki; taşınmaz yargılama sırasında davalı O____A____ tarafından G____Ö____ isimli kişiye temlik edilmiş ve o tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK. nun 186 maddesi uyarınca dava yeni malik G____Ö____''ye yöneltilmiştir. Bilindiği gibi; gerek 1086 sayılı HUMK.nun 186 maddesi ve gerekse 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nun 125 inci maddesi gereğince taşınmazın , davalı tarafından temliki durumunda , davacının seçimlik hakkını eski malike karşı tazminat ya da yeni malike karşı ayın davası olarak kullanabileceği kuşkusuzdur. Somut olayda; yukarıda değinildiği üzere, dava yeni malike yöneltildiğine göre artık yargılamanın yeni malike karşı yürütülmesi ve işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Mahkemenin buna uygun düşmeyen gerekçesi yerinde değildir. Öte yandan; yeni malik/ davalı G____Ö____'nün 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi anlamında iyiniyetli sayılıp sayılmayacağı ve bunun sonucu olarak aynı yasanın 1023 maddesinde öngörülen hukuki korumadan yararlanıp yararlanmayacağı yeterince araştırılmış değildir. Bilindiği üzere; Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2 nci maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023 üncü maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarakta tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke M.K.nun 1023 üncü maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024 üncü maddenin 1 inci fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.11.1991 tarih 1990/4 esas 1991/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece davalı/yeni malik G____Ö____'nün iyiniyetli olup olmadığı yönünden, gerektiğinde tanıkların yeniden dinlenerek bu konuda bilgilerinin alınması, ayrıca gösterilecek diğer delillerin de toplanması; toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, davalı G____Ö____'nün iyiniyetli olduğunun anlaşılması durumunda davanın tümden red edilmesi; kötüniyetli olduğunun anlaşılması durumunda ise paya ilişkin iptal-tescil ve el atmanın önlenmesi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken; noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacıyla davalı O____A____'nın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 Sayılı Kanunun geçici 3 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.11.2011 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ. |
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 125 :(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy.Kanun-11.madde), dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. (2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur. (Eklenen cümle 28.07.2020T. 7251 Sy.Kanun-11.madde) |
|
Şerh Son Güncelleme: 23-05-2012
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |