![]() |
|
![]() |
|
Üyemizin Notu:
Uzlaştırma kurumu, Hem TCK’nun 73/8. Maddesinde hem de bu kanunun bu maddesinde düzenlenmiş iken, 2006 yılında yapılan bir değişiklik ile TCK’daki hüküm yürürlükten kaldırılmış, uzlaştırma kurumunun sadece CMK’ da düzenlenmesi yoluna gidilmiş ve bu değişikliklerle birlikte bu madde hakkında dahi esaslı bir değişiklik yapılmıştır. Hakaret suçu TCK’ da şikâyete bağlı (kamu görevlisine görevinden dolayı işlenen hakaret suçu hariç) bir suç olarak belirtilmiştir. O halde, konumuz hasebiyle, bu maddenin uygulanması ile sıkça karşılaşılacaktır. Zira, şikâyete bağlı suçlar ve maddede belirtilen diğer katalog suçlar bakımından, uzlaştırma kurumunun uygulanması zorunludur. Uzlaştırma yoluna gidilmeden yargılama aşamasına geçmek, kararın Yargıtay’ca bozulması ile sonuçlanacaktır. Madde metnine göre, soruşturma aşamasında suçun, uzlaştırmayı gerektirecek suçlar arasında olduğu anlaşılır ise derhal uzlaştırma yoluna gidilecektir. Soruşturma aşamasında bu kuruma başvurulmamış ise kovuşturma aşamasında (CMK. m.254)hâkim ilk önce suçun uzlaştırma kapsamına girip girmediğini araştıracak, eğer suç uzlaştırma kapsamında ise yargılamaya geçmeden önce bekletici mesele yaparak uzlaştırma kurumuna başvurulmasına hükmedecektir. Yürürlükten kaldırılan hükümlerde uzlaşmanın maddi unsuru olarak belirtilen, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın büyük bir kısmını veya tamamını ödemesi şartı bu madde hükmünce kaldırılmıştır. Oldukça eleştiri alan mülga hüküm, yargılama yapılmadan bir kişinin suçlu ilan edilmesine sebep olabilmekteydi. Çünkü, yargılama sonucunda bir ihtimal hapis cezasıalabileceğini düşünen her şüphelinin, yargılanmaktan korkması sebebiyle, işlemese dahi suçu kabul etmesi durumları ile sıkça karşılaşılabilecekti. Bu yönüyle, bu maddeye göre, uzlaşmanın gerçekleşmesi için suçun kabul edilmesi gerekliliği şartının aranmaması oldukça isabetli olmuştur. Ayrıca, mülga hükümle paralel olarak, suç ikrar edilse dahi uzlaştırma sırasında yapılan açıklamaların hiçbir soruşturma, kovuşturma veya davada delil olarak kullanılmayacağı maddenin yirminci fıkrasında belirtilmiştir. Şüpheli veya mağdurun, savcının uzlaştırma teklifine üç gün içerisinde cevap vermesi gerekecektir. Aksi takdirde, uzlaştırma teklifi reddedilmiş sayılacaktır. Taraflar uzlaştırma teklifini kabul ederse, uzlaştırmayı savcının kendisi gerçekleştirebileceği gibi savcı tarafından, baro tarafından görevlendirilen bir avukat veya hukuk öğrenimi görmüş herhangi biri dahi uzlaştırmacı olarak atanabilecektir. Maddenin dokuzuncu fıkrasında dikkat edilmesi gereken ve kanun koyucu tarafından unutulan yahut gözden kaçırılan oldukça tehlikeli bir durum olduğu kanaatindeyiz. Zira, uzlaştırmanın savcının kendisi tarafından yapılıp, sonucunda uzlaşma sağlanamadığı zaman bir takım tehlikeler ortaya çıkmış olmaktadır. Bu gün, savcılara dahi kamu davasının açılmasının ertelenmesi gibi kurumlar yoluyla takdir hakkı bahşedilmiştir; keza, savcının hukuki olarak hiçbir takdir hakkı olmadığı kabul edilse dahi savcının kanaat hakkının olduğu unutulmamalıdır. Uzlaştırma esnasında, uzlaştırma kurumuna güvenerek suçunu ikrar eden bir şüpheli bakımından bu ikrar delil olarak kullanılamasa dahi savcının kanaatini önemli derecede etkileyecektir. Delil olarak sunamasa da hâkime sözlü olarak bu durumu belirten savcı, hâkimin kanaatini dahi etkileyebilecektir. Bu durumun dolaylı olarak sanığın susma hakkının ihlali anlamına geleceğini düşünüyor ve acilen dokuzuncu fıkranın değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Uzlaştırma esnasında hiçbir ikrar olmasa dahi, savcının uzlaştırmayı sağlayamamaktan ötürü şüpheliye duyacağı kızgınlık ihtimali dahi, şüphelinin önemli derecede hak kaybına uğramasına sebebiyet verebilecektir. Zira, en çok insan hakkı ihlallerinin soruşturma aşamasında gerçekleştiği maddi bir vakıadır. Kaldı ki, kovuşturma aşamasında dahi hâkime etki edebilmek açısından savcının görevi ve statüsü azımsanamayacak kadar önemlidir. Uzlaştırma kurumunun uygulanmasının zorunluluğuna altıncı fıkrada bir istisna getirilmiş olup, mağdura veya şüpheliye veya bunların kanuni temsilcilerine ulaşılamaması hallerinde uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma tamamlanacaktır. Sekizinci fıkrada, birden çok mağdurun olması durumunda uzlaştırmanın, hepsi tarafından kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanaatimizce, bu hükümle şüpheliye bir avantaj sağlanmış olmaktadır. Zira, uzlaştırma hükümlerinin veya teklifinin şüpheli veya sanık tarafından kabul edilmesine rağmen mağdur tarafından kabul edilmemesi durumunda şüpheliye veya sanığa bazı kolaylıklar sağlanmıştır. Bu kolaylıklardan birisi, hükmün açıklanmasının geribırakılmasına ilişkin maddenin şerhinde de belirttiğimiz üzere, yukarıda belirttiğimiz durumdaki sanık hakkında şartları aranmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesidir. Bu yönüyle, mağdurlardan birinin dahi uzlaştırmayı kabul etmemesi, şüpheli veya sanığı zor duruma sokmayacak; aksine çeşitli kolaylıklardan yararlanmasını sağlayacaktır. Uzlaştırma kurumu hakkında önemli bulduğumuz birkaç şey daha belirtmek gerekirse, uzlaşmanın sağlanması halinde mağdur hukuki haklarından feragat etmiş sayılacaktır. Öyle ki, suç sebebiyle tazminat davası açamayacağı gibi açmış olduğu bir dava var ise düşmesi gerekecektir. Uzlaşma tutanağına ayrıca hukuki haklardan feragat şerhinin düşürülmesine gerek kalmamış, kanun koyucu, feragati uzlaşmanın hukuki bir uzantısı kabul etmiştir. Ayrıca, uzlaşma giderleri yargılama giderlerinden sayıldığı halde, uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanacaktır. Son olarak belirtmek gerekirse, uzlaştırma tutanağının ilam mahiyetini haiz belgelerden sayıldığı, unutulmaması gereken önemli bir husustur. TOKBAŞ Hakan, Türkiye Mevzuatında Şerefi İhlal, s.178-180 |
|
Şerh Son Güncelleme: 05-06-2011
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |