![]() |
|
![]() |
|
Üyemizin Notu:
Bu madde, mülga CMUK’un 8. maddesini karşılamaktadır. Mülga kanundan farklı olarak maddeye, görülebilen ve işitilebilen yayınlar hakkında da yetki kuralı eklenmiştir. Konumuz bakımından maddeyi inceleyecek olursak, ilk fıkraya göre, hakaret suçunun işlendiği yer mahkemesinin yetkili olduğunu görürüz. İkinci fıkraya göre hakaret incelenecek olunursa, hakaret suçunun ani edimli bir suç olmasından ötürü bu suça ilişkin teşebbüs hareketlerinin olamayacağından ve yine hakaret suçunun kesintisiz suç olma imkânsızlığından hareketle, hakaret suçu bakımından ikinci fıkrada dikkate alınabilecek tek ifadenin, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesinin yetkili olacağı ifadesi olduğunu belirtebiliriz. Yalnız, zincirleme hakaret suçu ile işkence veya eziyet suçu arasındaki ince fark unutulmamalıdır. İşlenen fiil sistematik veya bir süreç içerisinde yapılıyorsa işkence veya eziyet suçu olacak, fiil aynı kişiye birden çok kere yapılmasına karşılık sistematik değilse ise zincirleme hakaret suçu olacaktır. Üçüncü fıkraya göre, hakaret, basın yoluyla işlenmişse (gazete, dergi, kitap vb.) yayım merkezi yer mahkemesi yetkili olacak, eğer eserin yayım merkezinin dışındaki baskısında suç meydana gelmişse yayım merkezinin yanında eserin basıldığı yer mahkemesi de yetkili olacaktır. Dördüncü fıkrada, hakaret suçu ile ilgili özellikle belirtilen bir yetki kuralı vardır. Bu fıkraya göre, şikâyete bağlı olan hakaret suçları için, eser, mağdurun yerleşim yeri veya oturduğu yerde dağıtılmışsa o yer mahkemesi de yetkili kılınmıştır. Hatta, hakaret suçunun mağduru tutuklu veya hükümlü bulunuyorsa o yer mahkemesi de yetkili kılınmıştır. Bu hükme dayanarak denilebilir ki, Türkiye çapında dağıtılan gazete, dergi veya kitaplar yoluyla işlenen hakaret suçları için, herhangi bir yer mahkemesi yetkilidir. Böyle durumlarda yetkisizlik kararı ile karşılaşılmayacaktır. Zira, yerleşim yeri tabirinin aksine, oturulan yer tabiri kişinin lafzına tabiidir. Aksi ispatlanabilir olsa da, uygulamada bu ispatın neredeyse imkânsız olduğu bilinir. Son fıkrada yine üçüncü ve dördüncü fıkrada belirtilenler geçerli olmakla birlikte, bu fıkranın işitmeli veya görmeli yayınlara (TV, radyo veya internet) yönelik olduğu belirtilmiştir. Hakaret için yukarıda belirttiğimiz hükümlerin aynısı TV, radyo veya internet gibi yayınlar bakımından da geçerli olacaktır. Dikkat edilirse, madde metninde, basılabilen ve dağıtılabilen eserler için “yayım” tabiri kullanılmış; buna karşılık, görülebilen veya işitilebilen eserler için “yayın” tabiri kullanılmıştır. Türkçe bakımından isabetli bir düzenleme olmuştur. Basın Kanunu’ndaki “yayın” tabirinin de değiştirilerek “yayım” tabirinin kullanılması hem daha doğru olacak hem de kanunlar arasında terim birliği sağlanmış olacaktır kanaatindeyiz. TOKBAŞ Hakan, Türkiye Mevzuatında Şerefi İhlal, s.155-156 |
|
Şerh Son Güncelleme: 04-06-2011
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |