![]() |
|
![]() |
|
Üyemizin Notu:
Anayasamızın bu maddesi, yasama bağışıklığı kavramını düzenlemektedir. Yasama bağışıklığı, yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı şeklinde ikiye ayrılır ki, madde metninin ilk fıkrasında yasama sorumsuzluğu, diğer fıkralarında ise yasama dokunulmazlığının düzenlendiğini görürüz. Madde metninin ilk fıkrasında belirtilen yasama sorumsuzluğu, meclis üyelerinin yasama görevlerini yerine getirirken sarf ettikleri sözlerden, açıkladıkları düşüncelerden ve verdikleri oylardan dolayı herhangi bir hukuki veya cezai takibata uğramayacakları anlamına gelir208. Yasama sorumsuzluğunun maddi unsurları, fiilin yasama görevini yerine getirirken sarf edilmiş olması ve bu fiillerin söz, düşünce ve oy kullanmaktan ibaret olmasıdır. Dolayısıyla, yasama görevi dışında sarf edilen fiilden veya söz, düşünce ve oy kullanmak dışındaki herhangi bir fiilden dolayı yasama sorumsuzluğu kavramından bahsetmek imkânsız olacaktır. Buna karşılık, yapılan eylem oy, söz ve düşünce açıklaması şeklinde ise içeriği ne olursa olsun yasama sorumsuzluğu kapsamına girer. Misal olarak, hakaret ve sövme fiilleri de meclis çalışmaları sırasında işlenmek şartıyla kural olarak yasama sorumsuzluğu kapsamındadır209. Maddenin diğer fıkralarında belirtilen yasama dokunulmazlığı ise meclis üyeleri hakkında, suç işlediklerinden bahisle, meclisin izni olmadan, gözaltına alma, tutuklama gibi bazı cezai takibat işlemlerinde bulunulamayacağı anlamına gelmektedir210. Bu yönüyle yasama dokunulmazlığı, ceza kanunları karşısında vatandaşların eşitliği ilkesinin bir istisnası niteliğindedir211. Tanıma dikkat edilirse yasama dokunulmazlığının milletvekillerini sadece ceza kovuşturulmasına karşı koruduğu ve fakat hukuk davalarına karşı herhangi bir koruma sağlamadığı göze çarpmaktadır. Sınırı, ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar olarak belirlenmiştir. Yasama sorumsuzluğu devamlı bir nitelik taşırken, yasama dokunulmazlığı geçici niteliktedir. Bundan dolayı, yasama sorumsuzluğunun kapsamına giren bir durum karşısında kişinin milletvekilliği sona ermiş olsa dahi, hayatı boyunca o fiilden dolayı ne cezai ne de hukuki herhangi bir dava ile karşılaşmayacaktır. Yasama dokunulmazlığının kapsamına giren bir fiilden dolayı ise kişi, milletvekilliği sıfatı devam ederken hukuki davalarla karşılaşabilecek, milletvekilliği sıfatı düştükten sonra ise cezai kovuşturmaya tabi olabilecektir. Bu durumu konumuz açısından daha iyi anlamak için bir misalle şekillendirelim: Bir milletvekilinin meclis genel kurulunda kürsüye çıkıp herhangi bir kişi hakkında hakaret ettiğini farz edelim. Bu hakaretin meclis çalışmaları esnasında işlenmesi yeterli olup başkaca herhangi bir sınır getirilmemiştir. Daha basit bir ifadeyle, meclis gündemiyle veya devlet gündemiyle alakalı herhangi bir sınır getirilmemiştir. Tek sınır, Anayasanın 14. maddesinde yerini bulan, hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması yasağıdır. Dolayısıyla, milletvekilinin meclis çalışmaları esnasında ettiği bu hakaretten dolayı kendisine karşı milletvekilliği sıfatı düştükten sonra dahi, hukuki veya cezai herhangi bir yaptırıma gidilmesi mümkün olmayacaktır. Ancak, bu hakaretin meclis çalışmaları esnasında değil de parti grubu çalışmaları esnasında veya meclis dışında herhangi bir yerde edildiğini farz edersek, yasama sorumsuzluğundan değil yasama dokunulmazlığından bahsetmemiz gerekecektir. Bu durumda hukuki sorumluluk kabul edilebilecekken cezai sorumluluk için kişinin milletvekilliği sıfatının düşmesi veya meclisin, kişi hakkında dokunulmazlığın kaldırılması kararı vermesi gerekecektir. Daha açık belirtmek gerekirse milletvekilliği sıfatı boyunca kişi suçtan dolayı cezai kovuşturmaya tabi tutulamayacakken, MK. 24 ve 25. maddeleri ile BK. 49. maddesi uyarınca kendisinden manevi tazminat isteyebilme imkânı mevcut olacaktır. ------------------------ 208 Kemal GÖZLER, Yasama Dokunulmazlığı (Bir Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku İncelemesi), AÜSBFD, S.56‐3, s.72 209 Kemal GÖZLER, Yasama Dokunulmazlığı (Bir Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku İncelemesi), AÜSBFD, S.56‐3, s.73 210 Kemal GÖZLER, Yasama Dokunulmazlığı (Bir Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku İncelemesi), AÜSBFD, S.56‐3, s.73 211 Kemal GÖZLER, Yasama Dokunulmazlığı (Bir Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku İncelemesi), AÜSBFD, S.56‐3, s.73 TOKBAŞ Hakan, Türkiye Mevzuatında Şerefi İhlal, s.89-90 |
|
Şerh Son Güncelleme: 15-06-2011
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |