Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Ceza Genel Kurulu 2007/4-65 E., 2007/70 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Bir yazıda kullanılan deyimler “polemik” niteliğinde olsa da, ancak nesnel bir açıklamayla
desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez.
(Karar Tarihi : 20.03.2007)
"A____ Gazetesinin 08.03.2001 tarihli nüshasında sanık C____ Ş____ imzasıyla yayımlanan yazının tam metni;
"Kara Z____'nın dikkatine Sayın Z____ B____ Sen ‘biliyorsan konuş, âlim sansınlar; bilmiyorsan sus, adam sansınlar' Bu insanlar hangi hayvanlardan kurban olup olmadığını senden iyi biliyorlar. Bunları oturup tartışalım diyorsun, senin önce oturduğun koltuğu, işgal ettiğin makamı tartışmak lazım. Sen oraya nerden geldin? Seni kimler getirdi, görevin nedir? Onu tartışalım. Bu insanların okul kapısına tel örgü çektirip başörtülü öğrencileri okula almayan din bezirgânlarından öğreneceği hiçbir şey yoktur. Sende zerre kadar Allah korkusu varsa, çıkıp insanların kafasını Karıştırma. Bu ülkede Allah'ın emirlerine yasak koymakta üzerine olmayanlar, ülke yönetimine gelince ustalıklarını
gösterememiş, ülkeyi açlığa, yokluğa, sefalete, bataklığa sürüklemişlerdir. Eğer bir marifetiniz,ustalığınız, erkekliğiniz varsa, bu ülke ekonomisini C____ eniştenizin elinden kurtarın." şeklindedir.
Sanık C____ Ş____ hakkında bu yazı nedeniyle basın yoluyla sövme suçundan açılan kamu davasında beraat kararı verilen olayda Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında çözümü gereken hukuki uyuşmazlık, yüklenen basın yoluyla sövme suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve Özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama Özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün
kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır.
Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar;
bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa'nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada "küçültücü" sözlerin kullanılmaması gerekir.
Somut olayda sanık tarafından kaleme alınan yazıda, mağdurun, akademik unvan da taşıdığı uzmanlık alanı olan dini konularda, özellikle kurban bayramı ve hangi hayvanların kurban edilebileceği hususunda basında yer alan beyanları esas alınarak, görüşlerinin eleştirildiği anlaşılmaktadır.
Ancak, yazı bütünlüğü içerisinde mağdurun kişiliğinin ve mesleki bilgisinin sorgulandığı,bunların yetersiz ölçülerde olduğunun ima edilerek mağdurun toplum önünde küçük düşürüldüğü görülmektedir.
Bir yazıda kullanılan deyimler "polemik" niteliğinde olsa da, ancak nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde, bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez. Söz konusu yazıda nesnel bir açıklamayla desteklenmiş herhangi bir deyim bulunmamakta, tam tersine yazarın kişisel ve
soyut görüşlerine yer verilmektedir.
Yazı içerisinde "… Senin önce oturduğun koltuğu, işgal ettiğin makamı tartışmak lazım. Sen oraya nerden geldin?" şeklindeki ifadede sanığın bu amacı açıkça ortaya çıkmaktadır. Hatta "… Bu insanların okul kapısına tel örgü çektirip başörtülü öğrencileri okula almayan din bezirgânlarından öğreneceği hiçbir şey yoktur. Sende zerre kadar Allah korkusu varsa, çıkıp insanların kafasını karıştırma..." şeklindeki ifade ile mağdurun mesleki bilgisinin yetersiz olduğu vurgulanmaktan öte, mesleki bilgisini kötüye kullandığı, toplumun aklını kasıtlı olarak karıştırmaya çalıştığı ileri sürülmekte, bu suretle mağdur aşağılanarak toplum önünde küçük düşürülmektedir.
Yazarın bu soyut görüşleri herhangi bir nesnel açıklama ile desteklenmiş değildir. Bu nedenle sanık tarafından kaleme alınan yazı, içeriği itibariyle düşünce açıklama özgürlüğünü ve eleştiri sınırlarını aşmış olup, kullanılan ifadeler mağdurun kişiliğine saldırı niteliğindedir. Yerel Mahkemece ve Özel daire çoğunluğunca sanığın eyleminin eleştiri sınırları içinde kalan kişisel görüş açıklama niteliğinde olduğunun kabulüyle sanığa yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi Ali Suat Ertosun; "İfade özgürlüğü ve sınırları,Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 25 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş; Basın Kanununun 3. maddesinde de basının özgür olduğu belirtildikten sonra hangi hallerde sınırlanabileceği hüküm
altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde 10. maddesinin birinci fıkrasında,herkesin görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olduğu belirttikten sonra; ikinci fıkrasında, sınırlama hallerini göstermiştir. Bu kurallara göre, yüksek seviyedeki kamu görevlileri için
izin verilebilir eleştiri sınırları, sıradan vatandaşlara nazaran daha geniştir.
Katılan Prof. Dr. Z____ B____, M____ Üniversitesi İ____ Fakültesi Dekanı olup, sanık C____Ş____ ise sade bir vatandaştır.
Medyatik bir kişiliği olan katılan Prof Z____ B____, verdiği demeç ile "Kurban Bayramında tavuk ve devekuşunun kurban edilebileceğini" söylemekle, İslam dinine göre "uç" olarak nitelendirilebilecek görüşler ileri sürerek, basında gündem oluşturmuş; sanık C____ Ş____ de A____ Gazetesine
gönderdiği ve anılan gazetenin okur köşesinde yayımlanan mektubu ile verdiği cevapta, katılanı eleştirmiştir. İlahiyat Profesörü olan katılan, İslam dinine göre iki ayaklı hayvanların kurban olarak kesilemeyeceğini bilen birisidir.
Yukarıda sözü edilen mevzuat karşısında, yüksek seviyedeki bir kamu görevlisi olan katılan hakkında izin verilebilir eleştiri sınırları, sıradan vatandaşlara nazaran daha geniş olduğundan;sıradan bir kişi için sövme sayılabilecek sözler, onun için sövme sayılamaz. Dolayısıyla sade bir
vatandaş olan sanığın, İlâhiyat Profesörü ve M____Üniversitesi İ____Fakültesi Dekanı olan katılana
verdiği cevap suç oluşturmayacağından, Yerel Mahkemenin kararını onayan Daire kararı doğrudur.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddi görüşünde olduğumdan,sayın çoğunluğun itirazın kabulü gerektiği görüşüne katılmıyorum"gerekçeleriyle, Diğer beş Kurul Üyesi ise, sanık tarafından kaleme alınan yazının, içeriği itibariyle ağır eleştiri içerdiğini, ancak mağdurun kişiliğini küçültücü ve toplum önünde küçültücü nitelikte olmadığından,
Yerel Mahkeme beraat kararının ve Özel Daire çoğunluğunun onama kararının isabetli olduğunu, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
KARAR : Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 15.01.2007 gün ve 12256-120 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3-Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.11.2004 gün ve 3803-3069 sayılı kararının, sanığa
yüklenen basın yoluyla sövme suçunun unsurlarının oluştuğu nazara alınmadan cezalandırılması
yerine beraatına karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 13.03.2007
tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 20.03.2007 günü yapılan
ikinci müzakerede oyçokluğu ile karar verildi."
Üye Notu : Türkiye Mevzuatında Şerefi İhlal s.58
İlgili Mevzuat Hükmü : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası MADDE 25 :Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Hakan TOKBAŞ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 07-06-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02198505 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.