Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 4.Ceza Dairesi E:2008/18378 K:2010/16471 İçtihat

Üyemizin Özeti
Yedieminlik görevini suistimal suçu, teslim amacı dışında tasarufta bulunulması durumunda oluşmaktadır.
(Karar Tarihi : 12.10.2010)
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Yedieminlik, özel hukuka ilişkin bir hukuksal kurum olmakla birlikte, yedieminin yasal yükümlülüklerine aykırı davranmasının yasa tarafından yaptırıma bağlandığı hallerde Ceza Hukukun da ilgilendirmektedir. 5237 sayılı TCY.'nın 289. maddesinde, muhafaza görevini kötüye kullanma başlığı altında: eyleminin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Yasalarda öngörülen istisnalar (6831 sayılı Orman Yasası'nın 84. maddesi gibi) dışında yedieminlik muhafaza yükümü altına giren kişinin özgür iradesiyle kuracağı hukuksal bir ilişki niteliğindedir. Bu nedenle, yedieminin suçun öğelerini ilgilendiren yasal yükümlülüklerinin saptanması ve hukuka aykırılık öğesinin incelenmesi bakımından, yedieminlik kurumunun özel hukuktaki yeri ile hak ve yükümlülüklerinin incelenmesi gerekmektedir.

Yedieminlik kurumu özel hukukta, Borçlar Yasası'nın 463-482. maddelerinde düzenlenen bir türü olarak kabul edilmektedir. (Prof. Dr. E.Y. Yedieminlik. T. Hukuk Dünyası D. Mayıs 2000. S.1. s.7; Prof. Dr. Baki Kuru. Hukuk Muhakemeleri Usulü. C. IV. İstanbul 2001, s. 4294; Prof. Dr. C.Y., Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 1997 s. 770). Vedia (saklama/emanet) Sözleşmesi doktrinde, biçiminde tanımlanmaktadır. (Prof. Dr. A.Z., Borçlar Hukuku. Özel Borç İlişkileri, Ankara 2002, s. 385; Doç. Dr. M.T., Türk Hukukunda Vedia Sözleşmesi, Ankara 2007, s.25). Vedia sözleşmesi hükümleri arasında yer alan başlığı altındaki 471. maddesinde de, hukuki durumuyla ilgili uyuşmazlık bulunan veya şüpheli olan bir şeyin veya tevdi edilebileceği ve bu durumda, malı teslim alanın bütün ilgililerin rızası veya hakimin kararı olmadıkça malı hiç birine iade edemeyeceği belirtilmektedir. Yasa'nın 473 vd. maddelerinde ise, vedia sözleşmesinin bir türü olan düzenlenmiştir.

Borçlar Yasası dışında, yedieminliği öngören 1086 sayılı Hukuk Yargılama Yasası'nın 101; 2004 sayılı İcra İflas Yasası'nın 26, 88, 273, 358, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa'nın 82, 83.maddeleri gibi çeşitli yasalarda da yedieminlik ilişkisi veya bu nitelikte muhafaza yükümlülüğü doğuran düzenlemeler yer almaktadır. Belirtilen düzenlemelerde bir nevi kamusal ilişkinin de kurulması dolayısıyla doktrinde Borçlar Yasası'nda düzenlenen yedieminlikten farkını ifade etmek üzere adı da verilmektedir (Dr. H.E., Yedieminlik, Ankara 2008, s.68). Fakat, açıklanan yasa hükümlerinde de muhafaza yükümlülüğünün bir yasal zorunluluk olmayıp, hukuksal ilişkinin özgür iradeyle kurulması karşısında, bunların da akdi bir ilişki olduğu inkar edilemeyecektir. Bu nedenle, adı geçen yasalarda açıkça düzenlenmeyen hususlarda, hukuksal kurumun temelini oluşturan vedia sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekli bulunmaktadır.

Borçlar Yasasına göre vedia sözleşmesi uyarınca taşınır malın muhafazası için malı veren kişi (muhafaza ettiren); sözleşmenin icrası nedeniyle ilgili olan bütün masrafları ve meydana gelen zararı ödemek borcu altındadır (BK. m. 464). Buna karşın, vedia sözleşmesi nedeniyle saklama yükümlüsü olan kişi (muhafaza eden); muhafaza edilmesi için teslim edilen taşınırı kullanmama, malı güvenli bir yerde muhafaza etme ve teslim eden tarafından istenildiğinde geri verme ile borçludur (BK. m. 465-467). Malı saklatan kişi, sözleşmede bir süre öngörülse dahi, her zaman malın iadesini isteme hakkına sahip olduğu gibi, saklama borçlusu olan kişi de istenildiği her an malı teslim etmekle yükümlüdür (BK. m. 466/1). Bu yükümlülük gereği muhafaza görevlisinin, ilk kez talep edildiğinde malı aldığı zamandaki gibi (varsa semeresi ile birlikte) iade etmesi zorunludur (Doç. Dr. M.T., Vedia Sözleşmesi, s.47, 52).

Vedia sözleşmesi uyarınca saklama ile yükümlü olan kişinin iade borcunu yerine getireceği yer, Kanunun başlıklı 468. maddesinde biçiminde düzenlenmiş ve bu konuda, kuralı kabul edilmiştir. Bu düzenleme dolayısıyla muhafaza edenin malı götürüp teslim etme yükümlülüğü bulunmadığından, malın muhafazası amacıyla teslim eden kişi, iadesini istediği malı, muhafaza edilen yerden teslim alacaktır (Doç. Dr. M.T., Vedia Sözleşmesi, s.52). Bu bakımdan yasa uyarınca, muhafaza ili yükümlü olan kişinin malın iade edilmesi için malı başka bir yere götürme, nakletme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle ancak, teslim edenin muhafaza edenin adresine başvurarak iadeyi istemesine karşın, yediemininin iade etmemesi durumunda yükümlülüğüne aykırı davrandığı söylenebilecektir. Vedia sözleşmesine ilişkin genel düzenlemelerin istisnasını oluşturan başka bir yasal hüküm bulunmadığı takdirde, malın muhafazasını üstlenen kişinin, iade yükümlülüğünün, muhafaza ettiği yerde olduğu kabul edilmelidir. Bu konuda 2004 sayılı İİY.'nın 88 ve 358. maddeleri ile 6183 sayılı Yasa'nın 82, 83. maddelerinde de, hacizli malın muhafaza amacıyla kendisine bırakıldığı kişinin, malların icra dairesinden istendiği anda önceki durumuyla iade ile yükümlü olduğu belirtilmekle birlikte, iadenin şekli ve yeri hakkında bir düzenleme yapılmadığından, bu konuda genel hükümlerin uygulanması gerekmektedir. Esasen, bu konuda vedia sözleşmesi hükümlerine başvurulmasa dahi, yasada olmayan bir yükümlülüğün yediemine yükletilmesi olanaklı bulunmayıp, aksi yorumun benimsenmesi TCY.'nın 2. maddesinde belirtilen aykırılık oluşturacaktır.

Açıklanan yasal hükümler uyarınca, yedieminin malı muhafaza ettiği yerde teslim etmekle yükümlü bulunması ve incelenen dosyada, icra dairesince sanığın adresine gelinerek hacizli malın iade edilmesi veya muhafaza altına alınması için bir başvurunun yapılmaması karşısında, hacizli malların satış yerine götürülmemesi biçimindeki eylem, suçun maddi öğesini oluşturmaz ise de. sanığın hacizli malı başkasına verme, ortadan kaldırma, satma, rehin etme veya adresine gelinip istenildiğinde teslim etmeme gibi TCY.'nın 289/1. maddesinde öngörülen teslim amacı dışında tasarrufta bulunması durumunda, suçun oluşacağı gözetilerek söz konusu hacizli mallan teslim edilen adreste usulüne uygun olarak muhafaza edip etmediğinin araştırılması ve muhafaza ettiğinin belirlenmesi halinde beraatına, tersi durumda ise, hükümlülüğüne karar verilmesi gerekirken, iddianame ile muhafaza görevini kötüye kullanmaktan açılan davanın belirtilen hususları da kapsadığı düşünülmeksizin, yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile beraat hükmü kurulması.

Yasaya aykırı ve katılan Dalaman Orman İşletme Müdürlüğü vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 358 :Üçüncü şahıs icraca haczolunup kendisine bırakılan malları icra dairesinden istendiği anda evvelki vaziyetinde iade ile mükelleftir.

Bu suretle eline bırakılan malların kendisine atfolunamıyacak bir sebepten dolayı telef veya ziyaını ispat edemiyen üçüncü şahıs hakkında ceza takibinden başka evvelce tesbit edilmiş olan kıymetler, hükme hacet kalmaksızın icra dairesince re'sen tanzim ettirilir.

Bu kıymetleri tanzim ile mükellef olanlar, icra dairesinin bu baptaki talep ve kararına karşı icra mahkemesine 16 ncı maddede tayin edilen müddet içinde şikayette bulunabilirler.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Barış TİRYAKİ
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 04-06-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03345609 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.