![]() |
|
![]() |
|
Üyemizin Notu:
6762 sayılı Kanunun 25 inci maddesini karşılayan bu maddede değişiklik yapılmıştır. "Sif satış ve diğer deniz aşırı satışlar" hakkındaki hükümleri saklı tutan (5) numaralı bent maddedeye alınmamıştır. Çünkü, Tasarı, 6762 sayılı Kanunun aksine, CIF ve FOB başta olmak üzere deniz aşırı satışlara yer vermemektedir. Söz konusu hükümler 1940'lı yıllarda geçerli olan Inco-terms hükümlerinden alınmıştı ve bugün Incoterms 2000 uygulanmaktadır. Incoterms devamlı değiştiği için yeni Incoterms'in kanuna konulmasının bir anlamı da yoktur. Kaldı ki, bu tür satışlarda taraflar çoğu kez Incoterms'e gönderme yapmakta veya ondan ayrılan özel düzenlemeler getirmektedirler. Bu hükmün kaldırılması ve düzenlemenin Borçlar Kanununa bırakılması görüşü pek taraftar bulmamıştır. Adalet Komisyonu Raporu'ndan: Tasarının 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, 6762 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde olduğu gibi, kısım kısım yerine getirilen sözleşmeler ile kısmen yapılan teslimin çekincesiz kabul edildiği sözleşmelerde, alıcının haklarını, teslim edilmeyen kısım hakkında kullanılabileceği öngörülmüştür. Bu hüküm, sözleşmenin feshedilebilmesi olanağını dışlamaktadır. Gerçi, öğretide alıcıya bazı şartlar altında fesih hakkının tanınması görüşü haklı olarak savunulmuş, bazı mahkemeler de bu yolda karar vermiştir. Ancak bunlar, kanunlarda varlığı şart olan menfaatler dengesinin sağlanması, hükmün haklılık temelinin sağlam olması bakımlarından ve kararlı bir uygulamaya ulaşılması yönünden yetersiz kalmıştır. Çünkü, Tasarı hükmünün bu hali ile uygulanması, bazı hâllerde alıcıyı tatmin etmeyebilir, hatta ona zarar verebilir. Meselâ, 24 kişilik bir sofra takımında, çorba kâse ve tabaklarının veya tatlı tabaklarının veya bir ansiklopedide bir veya birkaç cildin yokluğu, alıcının "takım"dan beklediği yararı veya izlenen amacı ortadan kaldırıp, ifa edilen kısma özgülenen sözleşmeyi anlamsız duruma getirebilir. Söz konusu sakınca sözleşmenin konusunun bir "bütün" veya "takım" oluşturduğu tüm varsayımlarda ortaya çıkar. Bunun gibi, alıcı çekince ileri sürmeksizin kısmî teslimi kabul ettiği takdirde de Tasarının sistemi menfaatler dengesini sağlayamayabilir ve hatta alıcıya zarar verebilir. Şöyle ki, sözleşmenin geri kalanının yerine getirilmeyeceğinin durumdan ve şartlardan anlaşıldığı hâllerde, alıcının diğer kısımların ifa edilmesi zamanını beklemesi tamamen gereksiz olabilir ve zaman kaybına sebep verebilir. Meselâ: Satıcının iflâs ettiği veya malı sağladığı kaynağın veya kaynakların satıcıya mal vermeyeceğinin anlaşıldığı durumlarda olduğu gibi. Alt Komisyonu bu düşüncelerle alıcıya bazı durumlarda fesih hakkı tanımıştır. Bunlar, yerine getirilmeyen kısmın yokluğunun sözleşmenin tümünden beklenen yararı veya izlenen amacı ortadan kaldırması ile, durum ve şartlardan sözleşmenin geri kalanının da ifa edilmeyeceğinin anlaşılması halleridir. Önerilen hükmün, amacı tam ifade edecek unsurlar taşımasına, anlama güçlüğü yaratmamasına ve geniş yorumlanarak amaca uygun her somut olayı kapsamasına dikkat edilmiştir. Ayrıca, Tasarının 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde iki değişiklik yapmıştır. Bunlardan birincisi zamanaşımı süresinin ticarî satışlarda iki yıla çıkartılmasıdır. İkincisi ise zamanaşımı süresinin kısaltılmasına olanak verilen cümle madde metninden çıkarılmıştır. Birinci değişikliğin üç sebebi vardır: (1) Yatırım mallarında özellikle makinalarda gizli ayıplar çoğu kez altı aylık sürede belirlenememekte, anlaşılamamaktadır. Bu konuda tam kapasiteyle çalışmak ve kaliteyi tutturmak örnekleri verilebilir. Teknolojinin ilerlemesi makinaları bilgisayar ile çalışır duruma getirmiş, bu sistem içinde ayıplar ancak altı ayı aşan bir süreden sonra belirlenen nitelikte ayıplara dönüşmüştür. (2) Kısa zamanaşımı süresi bir ithalat ülkesi olan Türkiye'de zararlı sonuçlar vermiştir. (3) Bu süre, Dünya'da yaygın bir şekilde uygulanan, Viyana Antlaşması diye adlandırılan "Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması" ile açık uyumsuzluk içindedir. Türkiye'nin kabul işlemlerine giriştiği bu Anlaşmada söz konusu zamanaşımı iki yıldır. İkinci değişiklik ise birincinin doğal sonucu olup ithalatçıları güçlü satıcılar karşısında korumak amacına hizmet etmektedir. |
|
Şerh Son Güncelleme: 18-03-2011
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |