Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : Öznur Türk, Tarih : 18-12-2024 11:37
Merhabalar meslektaşlarım,

Müvekkil küçükbaş hayvanları için tarsimden sigorta yaptırıyor. küçükbaş hayvanlar vahşi hayvan saldırısı neticesinde telef oluyor. Telef olan hayvanaların çoğunun küpesi düşmüş durumda. Tarsim eksper raporu neticesinde 4 hayvan dışında hayvanların küpesiz olması nedeniyle ödeme yapmıyor. poliçeyi incelediğimde "kulak küpesi düşen hayvanların kulak küpelerini koyun ve keçi türü hayvanların tanımlanması, tescili ve izlenmesi yönetmeliği çerçevesinde yeniden taktırmak ve aynı zamanda durumu Tarsime yazılı olarak bildirmek zorudadır. aksi taktirde küpesi düşen hayvanların hasarı ödenmez." maddesi olduğunu gördüm. müvekkil küpelerin düştüğünü, takılması için sözlü olarak başvurduğunu, kendisini arayacaklarını söylediklerini söyledi. ben de buna ilişkin yazılı bir evrak getirmesini söyledim. ancak tarsime herhangi bir bildirimi yok. süreç ile ilgili öneriniz var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :3436, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avbozbrk123, Tarih : 17-12-2024 18:40
Merhabalar,

İki tacir arasında yapılan uzun süreli bayilik vb. ticari sözleşmelerde tarafların yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya sözleşmede belirlenen hükümlere aykırı davranması durumunda diğer tarafa ödenecek cezai bedeller konusunda hükümler belirlenirken ilgili cezai bedellerin her yıl enflasyon karşısında düşük kalmaması adına ne şekilde hüküm kurulması daha uygun olur?

Sözleşme detaylı olduğu için her ihlal için birbirinden farklı bedeller belirleniyor.

Örneğin; her hükmün ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda x,y,z gibi bedeller belirlenip, sonrasında cezai şartların her yıl TÜİK tarafından açıklanan x oranında artırılacağı gibi bir hüküm kurulması mantıklı ve uygun olur mu?

Veya her ihlal karşısında belirlenen cezai bedeli sözleşmede belirlenen birbirine ödeyeceği sözleşme bedelinin belirli bir oranına endekslemek mi daha doğru olur?

Bu konuda alternatif uygulaması daha kolay bir yöntem var mıdır? Sözleşmede döviz türünden hüküm kurulamadığı için TL'de her yıl değer kaybettiği için belirlenen cezai bedeller geçen her yıl için düşük kalacak.

Yorumlar için şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4039, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Ali Osman, Tarih : 13-12-2024 19:25
Merhabalar kıymetli meslektaşlar,

Müvekkil mülkiyeti muhafaza kaydı ile araç satışı gerçekleştiriyor, bu ilişkiden doğan alacak ödenmiyor. Müvekkile alacağa ilişkin bono veriliyor, vadesi geçti. Bu hususlar dahilinde takip edilmesi gereken işlemler nelerdir? Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine mi başlanmalı, araç bağlatılabilir mi, takibin kesinleşmesinden evvel işbu mülkiyeti muhafaza sözleşmesine istinaden herhangi bir işlem yapılabilir mi? Vakit ayıran tüm meslektaşlara teşekkür ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :3693, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : petunya, Tarih : 13-12-2024 10:56
meslektaşlarım merhaba, bundan evvel az hasarlı ve ağır hasarlı ev sahibi müvekkillerim hakkında güncel tarifeden ödeme yapılmayışı sebepli tahkime başvurdum. tahkim aşamasında "güncel tarifeden ödeme yapılamaz" diyen Yargıtay 4 HD 2023/13140 E. 2024/5473 K. kararı verildi. buna rağmen bu karardan sonra az hasarlı iki dosyamdan başvurumda kabul kararı verildi ve miktar itibariyle kesindi; ancak ağır hasarlı olan dosyada tahkim başvurumuzu reddetti ve bu da miktar itibariyle kesin. Sormak istediğim ilk olarak miktar itibariyle kesin olan tahkim kararına karşı olağan kanun yolu var mıdır veya sizce Anayasa Mahkemesine götürülebilir mi ? diğer sorum da süreç hakkında bilgisi olan var mıdır yani ağır hasarlı ve daha yüksek meblağlarda mı tahkim görüşü olumsuz veya sadece bu dosya bakımından yargıtay kararını geç de olsa uygulamış diye mi düşünmeliyiz ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :3518, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hatun Olguner, Tarih : 13-12-2024 08:24
7/11/2024 tarihinde kabul edilen ve 14/11/2024 tarihinde resmi gazetede yayimlanarak yururluge giren 7531 sayili kanunun 14. Maddesi ile hakaret fiilinin islendigi tarihten itibaren 2 yil icinde sikayet hakkinin kullanilabilecegi;
TCK madde 125/2,125/3 b ve c fikralari kapsamindaki hakaret suclari onodemeye tabi kilinmis,TCK madde 125/3 a ve 125/1 onodeme kapsami disinda birakilmis,bu degisikligin 14/11/2024 tarihinden sonra islenecek hakaret suclarinda gecerli oldugu CMK ya eklenen 7531 sayili kanunun 18. Maddesinin gecici 7/2 maddesi ile duzenlenmistir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :3460, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Maritime Expert, Tarih : 12-12-2024 09:59
Meslektaşlarım merhaba,

İhtiyaç sebebiyle tahliye sonrası 3 yıl boyunca kiralama yasağı olsa da ev sahibi evi başkasına kiraya vermiş.

Müvekkil 3.000 lira öderken yeni kiracı 25.000 ödüyor.

Kanuna göre minimum 3 × 12 = 36 bin lira tazminat ödenmeli. Peki daha fazla tazminat talep edebilir miyiz? Yoksa minimum da maksimum da 36 bin lira mı ödeniyor uygulamada?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :3380, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : tsemihyagci, Tarih : 11-12-2024 11:52
Meslektaşlarım merhaba, maddi hasarlı bir trafik kazası neticesinde müvekkilin aracı eksper raporuna göre 15 gün tamir süresi belirlenmiş olmasına karşılık yaklaşık 2 ay boyunca serviste kaldı. Eksper raporunda belirlenen 15 gün için kasko tarafından müvekkile ikame araç verildi. Kalan sürede ise servis tarafından müvekkile ikame araç verildi. Gelinen noktada eksper raporunda belirlenen 15 gün için karşı tarafa araç mahrumiyeti için dava açma istekleri var. Ancak bu süre zarfında kaskonun müvekkile araç vermiş olması bir sorun yaratır mı emin değilim. Zira kasko müvekkil tarafından ödeniyor ve kusurlu karşı tarafın bu sorumluluğunu kaldırmaması gerekiyor ancak diğer taraftan ise kaskonun araç vermesi kasko poliçesinin bozulmasına yol açmıyorsa da müvekkile ayrı bir külfeti olmamış oluyor. Bu konu ile ilgili bilgisi olan meslektaşların yardımlarını rica ederim. Herkese iyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :3687, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : lawyer0642, Tarih : 04-12-2024 10:06
Tüm meslektaşlarımıza merhabalar. Trafik kazası sonrası bahçe duvarını yıkan aracın sigortasına karşı, KTK 85. md uyarınca duvarı yıkılan kişinin dava açmasına ilişkin mahkeme kararı olanlar payylaşımda bulunabilir mi? Yardımcı olacaklara şimdiden teşekkür ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :3987, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : gbahsi, Tarih : 02-12-2024 13:34
Merhabalar meslektaşlarım. Müvekkilin babası Almanya'da bir huzurevinde tam bakıma muhtaç, felçli şekilde yaşamaktadır. Babanın sağlık durumu nedeniyle Türkiye'ye gelmesi mümkün değil. Müvekkil, babasının Türkiye'deki yasal işlemlerini yürütebilmek adına vasi tayini için dava açtıysa da babasının yurtdışında yaşaması nedeniyle dava reddedildi. Bu durumda nasıl bir yol izlenebilir? Şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4108, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Nagehan Çubuk, Tarih : 29-11-2024 19:28
Merhaba,devlet hastanesinde eczacılık yapan müvekkil, amiri olan başhekim eczacının görev ve sorumluluğunun dışında emir veriyor ve görevleri yapmadığı için uyarıyor hukuken bunun önüne geçmek için ne yapılabilir
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4409, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Al, Tarih : 28-11-2024 19:25
-
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4411, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Duygu35, Tarih : 28-11-2024 18:05
Merhaba meslektaşlarım, müvekkiller kendi aralarında anlaşarak hisseli araziye çit çekmek istiyorlar. İleride uyuşmazlık yaşamamak adına ne yapılmalıdır? Daha önce Noter ve Tapu ile konuştum, rızai taksim sözleşmesi yapmıyorlar en azından İzmir içinde bu şekilde ağız birliği yapılmış.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4448, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Kürşad Yılmaz, Tarih : 28-11-2024 15:15
Merhabalar, konut edinmek isteyen kişileri birleştiren, ortak bütçe oluşturan bir anonim şirket ile bir müvekkilim tasarruf finansman sözleşmesi akdetmiş. Tasarruf finansman sözleşmelerinde konut edinmek isteyen kişilerden organizasyon bedeli talep ediliyor. Belirli bir tutar ise sözleşme uyarınca belirli bir tarihe kadar taksitler şeklinde kişiler tarafından ödeniyor.

Öncelikle müvekkilin talebi organizasyon bedelinin kendine iadesi şeklinde.

6361 Sayılı Kanunun 2021 yılında eklenen 39/A maddesine göre fesih halinde organizasyon bedelinin ödenmeyeceğine yönelik hüküm bulunmakta.

2021 öncesi akdedilen sözleşmelerde organizasyon bedelinin iadesi gerçekleşen yargıtay kararları mevcut.

Yanılmaya, gabine dayanarak veyahut herhangi bir sebeple sözleşmenin iptali yoluna gidilebilir mi ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4319, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Emre Üner, Tarih : 28-11-2024 12:03
Boşanma kararı kesinleştikten sonra iddet süresinde çocuk doğuyor. Ancak genetik baba müvekkilimiz. bunun için soybağının reddi davası açacağız çocuk üzerinden. Bu arada anne akıl hastalığı nedeniyle kısıtlanmış. Asıl sorum şu;
1- Müvekkil ile anne birlikte yaşıyorlar ancak anne yenidoğan çocuğa bakmıyor, süt ihtiyacını karşılamıyor,çocukla hiç ilgilenmyor. Bunun için her ne kadar müvekkil baba olarak gözükmese de ayrıca velayetin kaldırılması davası açıp çocuğa vasi atayabilir miyiz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4264, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : law in law, Tarih : 25-11-2024 22:03
Sayın meslektaşlarım; Toplu yapılarda yönetim planı değişikliği için genel kurulda 4/5 çoğunluk mu sağlanmalı yoksa toplu yapı temsilciler kurulu kat maliklerini temsilen yönetim planını değiştirebilir mi?
Yargıtay 18. Hd nin eski bir kararında temsilciler kurulu değiştirebilir gibi bir yorum varmış kararı bulamadım bilgisi olanlar cevaplayabilir mi? Teşekkürker
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4351, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hande B., Tarih : 25-11-2024 17:35
Merhaba meslektaşlarım,

Bir müvekkilim anlaşmalı boşanmak istemekte. Evlilik birliği içerisinde alınmış, kredisi devam eden bir taşınmaz mevcut. Bu evin maliki ve kredinin borçlusu koca olup müvekkilim ise bu krediye kefil olmuş durumda.

Önce boşanma kararı kesinleştikten sonra evin 1/2’sinin müvekkilime devredilmesi ve müvekkilimin taksit bedellerinin yarısını her ay kocasına ödemesi şeklinde bir bir plan yapılmıştı. Ancak banka tarafından kredi ödemeleri tamamlanmadan devir gerçekleşirse kredinin konut kredisi vasfından çıkarılıp tüketici kredisine çevrileceği, KKDF ve BSMV muafiyetlerinin iptal edileceği ve faiz oranlarının vs. yükseleceğine dair dönüş yapıldı. Biz kredinin vasfı bozulmadan devrin gerçekleşmesini istiyoruz, çünkü oranlar değişirse iki taraf için de zor bir durum oluşacak.

Kredinin vasfını değiştirmeden evin devredilmesinin tek yolu ise kredi ödemelerinin tamamlandığı 17/05/2038 tarihinden sonra (boşanma kesinleştikten 14 yıl sonra) devrin gerçekleşmesi olarak gözüküyor.

Devir için 14 yıl sonrasını protokole yazarsam fakat ileride koca boşanma protokolünün gereği olan devre yanaşmazsa açmam gereken dava "tescile zorlama davası" mı olacaktır? Ve zamanaşımı süresini on yıl olarak düşünüp TBK m. 146 hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresinin, borcun muaccel olmasından itibaren (2038'den sonra) işlemeye başlayacağını, dolayısıyla bu hakkımızın zamanaşımına uğramayacağını söyleyebilir miyiz?

Ayrıca boşanma kararının kesinleşmesinden sonra fakat tescile zorlama davasının açılmasından önceki bir zamanda taşınmazın mülkiyeti devir borçlusu koca tarafından müvekkilim haricinde bir başkasına devredilirse, artık bu kişiye karşı boşanma protokolüne dayanarak tescile zorlama davası açma imkanımız kalmayacak. Böyle bir engelle karşılaşmamak adına ne yapabiliriz? Nasıl bir şerh koyabiliriz? Müvekkilim adına taşınmazın üzerine ikinci dereceden ipotek mi tesis ettirmeliyim? Arş. Gör. Dr. Feride DEMİRBAŞ 'ın bir makalesinde "Böyle bir engelle karşılaşmamak adına alacaklının, ihtiyati tedbir talep ederek taşınmazın sayfasına TMK m. 1010/I, b. 1 uyarınca çekişmeli hakların korunmasına ilişkin şerh konulmasını talep etmesi faydalı olur." şeklinde okudum, ancak bunu nasıl uygulayacağımı bilemedim, bu konuda daha önce tecrübesi olan meslektaşlarımız yardımcı olabilirse çok sevinirim.

Ayrıca kocanın kredi taksitlerini düzenli ödememesi durumunda müvekkilimin kefaletten kaynaklı sorumluluğu da gündeme gelebilir. Kredinin kefilinin değişmesi için bankayla görüştüm ancak sebebini anlamadığım şekilde kesinleşmiş boşanma kararını sunmamız halinde talebimizin değerlendirileceği söylendi. Dolayısıyla kefili değiştiremedik, müvekkilim kefil olarak kaldı, zaten kredi borçlusu eş de kefilin değişmesini kabul etmiyor. Protokole nasıl bir hüküm ekleyerek müvekkilimi kefalet yükümlülüğünden doğabilecek zararlara karşı koruyabilirim?

Daha önce böyle bir durumla karşılaşan meslektaşımız varsa bana yardımcı olabilirse çok sevinirim. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4537, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : law in law, Tarih : 25-11-2024 10:51
Değerli Meslektaşlarım;
Benimde kat maliki olduğum toplu yapı niteliğinde bir sitede karşılaştığımız bir mesele hakkında bilgilerinize ihtiyacım var. Site 10 bloktan oluşuyor bloklardan birinin altında ana yola cepheli hizmet veren mağaza, süpermarket, lokanta, pastane ve ve kreş var. Sitede ortak alanda yüzme havuzu ve basket, futbol sahaları da var. İş yerleri KMK nun 20. Maddesine göre daire sahipleri gibi aidattan ortak alan giderlerinden sorumlu olmalı diye düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?. Ortak alandaki sosyal tesislerimizden faydalanma nasıl olacak.örneğin Zincir süpermarketin yada kreşin olduğu yerin sahibi yada kiracısı nasıl faydalanır bu hak kime ait çalışanlar da kullanmak istermi? Tüzel kişiler bu hakları nasıl kullanabilir işyerlerinin hak ve sorumlulukları nasıl olmalı?. Büyükşehirlerde olup benzer sitede oturan yada müvekkillerinizden benzer sorunlarla gelen oldu mu? İçtihat var mı? Yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Saygı ve selamlar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4086, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sebastian, Tarih : 24-11-2024 12:50
Merhaba meslektaşlarım;

Borçlunun mirasen hissedar olduğu taşınmazların satışı için, aldığımız yetki üzerinde taşınmazların satış yoluyla ortaklığın giderilmesi davası açtım. Uzun yargılama neticesinde satış yoluyla ortaklığın giderilmesi kararı verildi ve karar kesinleşti. Dosya satış memurluğuna gönderildiğinde. Bu esnada borçlu, icra dosyasında ki borcunu ödedi ve dosya infazen kapandı. Dolayısıyla satış dosyasını takip etmemize gerek kalmadı.

Ancak ortaklığın giderilmesi davasında, yargılama masrafı ve tarafıma ödenecek vekalet ücreti için; taşınmazda hissesi olan davalıların hissesi oranında ödemesine kararı verildi. Bu durumda ilam vekalet ücreti ve yargılama masrafının tahsili için sadece borçlu hakkında ilamlı icra takibi mi, başlatmalıyım?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4149, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukato0206, Tarih : 22-11-2024 22:03
sevgili meslektaşlar sorum şöyle, tarım amaçlı olarak, birkaç tarım arazisi birden bir şahsa kiraya veriliyor. sözleşme 5 yıl süreli olarak düzenlenmiş. ancak tahliyeyi olabildiğince garanti altına almak istiyoruz tahliye taahhüdü son yıllarda özellikle konutlar için hep duyduğumuz bir kavram. peki bu sözleşme için geçerliliği ve gerekliliği nasıl olur?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4208, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 22-11-2024 16:53
Merhaba meslektaşlarım,
Boşanma davası devam ederken karşı tarafın talebi üzerine iştirak nafakası miktarı arttırılmıştır.Ancak karar tarihi değil,bir önceki iştirak nafakasına hükmedilen tarihten itibaren arttırılmıştır.
Bu durum doğru mudur?Ayrıca da daha önce takdir edilmeyen tedbir nafakası da yine istem üzerine ara karar ile dava tarihinden itibaren takdir edilmiştir. Karar tarihinden olması gerekmez miydi?
Sonuçta önceki kararda tarafların mevcut koşullarına göre verilmişti. O zaman kadın çalışmaktaydı.Şuanda işssiz, bilgisi olan meslektaşlarım cevaplarsa çok sevinirim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :4288, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06018209 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.