Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
Yazan : tegese,
Tarih : 13-02-2025 10:20
|
Sayın Meslektaşlarım
Tahliye taahhüdünde tahliye edilecek mecurun adresinde il ve ilçe bulunmamasına rağmen, örnek 14 tahliye emrinde il ve ilçe yazılarak tahliye talep edilmiş. Öncelikle tahliye taahhüdünde il ve ilçe bulunmaması taahhüdün geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz mı sorusunu sormak istiyorum. Ayrıca taahhüt ile tahliye emrinin uyumsuzluğu nedeniyle ödeme emrinin iptalini sağlayabilirsem karşı taraf yeniden ödeme emri gönderebilecek ancak takibin iptalini sağlayabilirsem bu sefer süresi geçtiği için yeniden tebliğ yapamaz. Bunu sağlamak için nasıl bir yıl izlemeliyim?
|
|
|
Yazan : Agdincer,
Tarih : 13-02-2025 10:19
|
İş yeri için bir kira tespit davası ikame edeceğiz. Araştırmalarımızda emsal sayılabilecek iş yerlerinin sahiplerinin kira bedelinin yanı sıra aylık ciro üzerinden %2-3 civarında pay aldıklarını da tespit ettik. Acaba bu durumu da kira tespit davasında kira bedeli ile birlikte mi talep etmeliyiz, yoksa ciro payı için ayrı bir dava mı ikame etmeliyiz? Teşekkürler.
|
|
|
|
Sayın meslektaşlar merhaba,
kira sözleşmesinin 5 yılını doldurmasıyla açılan kira bedelini tespit/arttırım davasının davalı yanıyız. an itibariyle bilirkişi raporu elimize ulaştı ve konut için bir tutar belirlendi. kafamı karıştıran husus: bu bedeli 2024 yılının sözleşme ayından geçerli olmak üzere belirledi bilirkişi. ancak karşı taraf kanunen 30 günlük süreye uymadığından biz savunmamızı sonraki dönem için ancak tespit yapılır diye yaptık. yani arttırımın 2025’in sözleşme ayından itibaren geçerli olduğunu söylüyoruz. bilirkişi öncelikle dava açılış tarihine göre mi keşif tarihine göre mi tarafların bu iddiaları karşısında terditli olarak mı düzenlemeliydi bu raporu? epey kafam karıştı. itirazımızın kabulü halinde bilirkişi evin 2025 sözleşme ayına uygun emsallerine mi bakacaktır
|
|
|
Yazan : Av.243,
Tarih : 12-02-2025 10:54
|
kıdem tazminatına, işçiye bahşiş olarak yapılan ödemeler dahil edilebilir mi?
|
|
|
|
Değerli meslektaşlarım merhabalar. Muvekkil hesabını başkalarının kullanımına verdiğinden dolayı dolandiricilik suçundan yargılanmış. Bu yargilama neticesinde mahrumiyetine karar verilmiş. Ancak katılan duruşmada zararının olmadığını beyan etmiş. Bu durumda zarar nasil giderilebilir? Ayrıca verilen karar kesinleşmiş ancak tebligat usulsüz yapılmış. Bu sebeple dosyayi istinaf yoluna götüreceğim. Zarar giderimi istinaf asamasinda yapılabilir mi? Şimdiden teşekkürler.
|
|
|
Yazan : Av.243,
Tarih : 08-02-2025 20:45
|
Merhaba iyi günler, bir ceza davasında vekalet sunulmuş ardından vekalet sunulan dosya ile başka bir dosya birleştirilmişse; birleşen dosya bakımından tekrar vekaletname sunmak gerekir mi?
|
|
|
|
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,
Müvekkil, hakkında açılan alacak davasından (kamusal borca ilişkin) icra ödeme emri gelene kadar haberi olmuyor. Çünkü ev adresine tebliğ yapılmış ancak ailesi hiç haber vermemiş.Taki ödeme emrindeki miktarı görene kadar...
Müvekkil kamusal borcunu (askeri okul masraflarını) vergi dairesine başka bir iş için gittiğinde faiziyle ödemiş.
Ödeme tarihine baktığımda dava açıldıktan sonra, kesin hüküm verilmeden önce ödeme yapıldığını gördüm. Ancak yapılan ödeme, ne bk. raporuna ne de hükme yansıtılmış.
Kesin hüküm yargılama giderleri vekalet ücreti borç ve faiziyle icraya koyulmuş.
Yargılamanın iadesinden başka çözüm aklıma gelmedi. Sizlere danışmak istedim.
Cevaplar için teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhaba değerli meslektaşlarım,
04.07.2003 tarihinde müvekkilin (X) taşınmazındaki tüm mirasçılık haklarına yönelik iştirak mülkiyetinden müşterek mülkiyete geçmesi anından itibaren vaat alacaklısının dilediği anda satışı ve tescili isteyebileceği bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi var. Ancak işbu taşınmaz 04.2013'te tüm mirasçıların onayı ile üçüncü kişiye satılıyor.
Sorularım ise şöyle;
1- Taşınmazın satışı elbirliği mülkiyetinden paylı mülkiyete geçirilmeden gerçekleştirildiği için işbu taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ifa kabiliyeti nedir ?
2- 1. Sorunun cevabına yönelik olarak da böyle bir durumda zamanaşımı başlamış mıdır ?
|
|
|
|
Değerli Meslektaşlarım Merhaba
Bir ceza davasında katılan vekili olarak yargılama sürecine tamamen dahil oldum. Tüm duruşmalara katıldım, tanık dinlettim, karşı tarafın tanıklarına soru sordum ve hukuki beyanlarda bulundum. Mahkeme katılma talebimizi resmi olarak kabul etti, duruşma tutanaklarında vekil olarak adım geçti ve vekilliğim fiilen tanındı. Ancak, mücbir sebeplerle son celsede vekâletname sunamadık, vekaletnameyi duruşmadan sonra sunduğumuz(Vekaletnamemiz Eski Tarihli) gerekçesiyle vekâlet ücretine hükümde yer verilmedi. Yine gerekçeli kararda Katılan lehine Vekalet ücretine yer verilmedi.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) katılan vekili için vekâletname zorunluluğu bulunmuyor. Mahkeme, yargılamanın başından itibaren vekil olarak kabul etmiş olmasına rağmen, yalnızca vekâletnamenin eksikliği nedeniyle vekâlet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı bir durum yaratıyor diye düşünüyorum. Avukatlık Kanunu’na göre avukatın hukuki hizmet sunmuş olması vekâlet ücretine hak kazandırır.
Bu durumda nasıl bir yol izlemeliyim? Ek karar (CMK 303) ile vekâlet ücretine hükmedilmesi için mi başvurmalıyım? Böyle bir imkan var mı ? Mahkeme ek karar vermezse, CMK 309 kapsamında kanun yararına bozma yoluna giderek Adalet Bakanlığı’na başvurmam mantıklı olur mu?
Miktar olarak kesin karar önce istinaf et reddedilecek, sonrasında tekrar istinaf ret kararını istinaf et dediler.
Daha önce benzer bir durum yaşayan var mı, mahkemelerin uygulaması ne yönde oluyor?
Her türlü görüş ve önerinizi bekliyorum. Şimdiden teşekkürler!
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhabalar,
Borçlu aleyhine icra takibine geçildikten sonra borçlunun takipten önce vefat ettiği, tek mirasçı tarafından da mirasın reddedildiği öğreniliyor. Tarafımızca terekenin tasfiyesi için dava açılıyor. Yargılama devam ederken borçlunun murisi adına kayıtlı ancak borçluya intikal etmemiş taşınmazlar ortaya çıkıyor. Ancak tapu kayıtları da sıkıntılı, kimlik bilgileri eksik/hatalı tutulduğundan intikal de yapılamıyor. İntikali gerçekleştirebilmek için icra dairesinin İİK 94/2 kapsamında tapu müdürlüklerinde, mahkemelerde işlem yapabilmek adına bize verdiği yetki belgesi var. Bu yetki belgesi ile tapu kaydının düzeltilmesi davası açabilir miyiz yoksa tereke dosyasının görüldüğü mahkemeden yetki belgesi mi almamız gerekir? Yardımcı olabilirseniz sevinirim. Vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhaba,
İşçi alacakları için açmış olduğumuz davada, dosya bilirkişiden geldi ve bazı alacak kalemlerimizin daha az olduğu tespit edildi,
Sorum şu, ıslah dilekçesinde
Bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilemeyen alacak kalemlerimiz hakkında talep azaltmasında bulunabilir miyiz, bulunmamız durumunda karşı tarafa vekâlet ücreti çıkar mı?
Örneğin prim ikramiye alacağımız için 50₺ istemiştik bu alacağı 0 tl ye çekmek istiyoruz çekmemiz durumunda karşı tarafa vekalet ücreti çıkar mı ?
|
|
|
Yazan : S. Aktan,
Tarih : 04-02-2025 18:29
|
Merhaba meslektaşlarım,
Belediyeye karşı başlattığım ilamsız icra takibi kesinleşmiş olup; haciz kararı öncesi mal bildiriminde bulunması için müzekkere göndermeli miyim?(AYM ilgili maddeyi kısmen iptal ettiği için emin olamadım)
Destekleriniz için teşekkür ederim,
|
|
|
Yazan : AV.SANEM,
Tarih : 04-02-2025 13:32
|
Merhaba, kira kontratında kiracı evlenip gidiyor ama anne-babası evde oturmaya ve kira ödemeye devam ediyor. Kira ödemelerinde kiracının da babasının da ödemeleri var, abonelikler kiracı adına devam ediyor. kira tespit davası açacağım, hem kiracıya hem de halihaızrda oturan ve kira ödemelerinde adı geçen babasına karşı mı açmalıyım? Hukuki durumlarını tespit edemedim. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş hesabı.
|
|
|
Yazan : Av.heren,
Tarih : 04-02-2025 12:35
|
Değerli meslektaşlarım ilk defa icradan araç satışı işlemi yapacağım bu sebeple uygulama hakkında bilgilerinize ihtiyacım var. Ancak şöyle bir durum var; aracın başka bir dosyadan da satışının istendiğini, masraflarının yatırıldığını, aracın o dosya sebebiyle yedieminde durduğunu biliyoruz tabi bunun üzerinden seneler geçmiş satışa ilişkin başkaca hiçbir işlem yapılmamış.
Ben alacaklı olduğumuz dosya üzerinden aracın hangi yedieminde olduğu bilgisini de vererek haciz yakalama satış ve kıymet takdiri içeren bir talep gönderdim ve satış avansını yatırdım. Asıl icra dosyasından aracın bulunduğu icraya talimat yazılarak talimat dosyası açıldı ve talimat dosyasında en son araç mahrumiyet raporu kaydedilmiş.
Bu aşamada yapmam gerekenler sırasıyla neler? 100e yarar bilgi, 103 davetiyesi vs. taleplerini asıl mı talimat dosyasından mı talep edeceğim hususunda tereddütlerim var. Hangi işlemi hangi dosya üzerinden yapacağım konusunda da bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim. Bir de araç kayden bizim dosyamızdan hacizli ancak başka dosya sebebiyle zaten yedieminde bu durum prosedürde bir değişikliğe sebebiyet verir mi? Teşekkürler...
|
|
|
Yazan : S. Aktan,
Tarih : 03-02-2025 22:01
|
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkilim çifte vatandaştır. Yurt dışında bir Türk vatandaşı ile evlenmiş ve boşanmıştır. Evlilik de boşanma da Türkiye'de tanınmamıştır.
Eski eş, müvekkilin maddi imkanları ile Türkiyede ciddi bir malvarlığı edinmiştir. Ancak şu an malları iade etmeye veya paylaşmaya yanaşmamakta olup; kaçırma riski de bulunmaktadır.
Bu sebeple nasıl bir süreç izlemem gerektiği konusunda birkaç konuda ikilemde kaldım. Öncelikle evlilik ve boşanmanın tanıma ve tenfizini aynı dosya ile usul ekonomisi gereğince talep edebilir miyim? Tanıma ve tenfizle birlikte tedbir talepli mal rejiminin tasfiyesi davası açarak tanıma-tenfizin bekletici mesele yapılmasını isteyebilir miyim? Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim
|
|
|
Yazan : iyates,
Tarih : 03-02-2025 14:12
|
Meslektaşlarım merhaba,
Galeriden alınan gizli ayıplı bir araç ile alakalı delil tepisit talep ettik.
05/12/2024 tarihinde bilirkişi raporu çıktı ve raporun karşı tarafa tebliğini beklemeden rapordaki tamir bedeli ve delil tespit masrafları üzerinden takip başlattık.
(bilirkişi raporunu takip ekine ekleyerek)
İcra takibine 16/12/2024 tarihinde itiraz edildi ve takip durdu.
Bilirkişi raporu ise 20/12/2024 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildi, bugüne değin herhangi bir itiraz edilmedi rapora.
Bilirkişi raporunun tebliğ edilmesini beklemeden icra takibinde bulunmamız şu anda itirazın iptali davası açmamıza engel midir? tebliği beklememiz mi gerekirdi?
Çok teşekkürler şimdiden, saygılar.
|
|
|
|
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,
Elimizde bir tahliye taahhütnamesi var. Kiracı ve kiraya verenin olduğu kısımlara isimler ters yazılmış problem teşkil eder mi ?
Bir de elimdeki kira sözleşmesinde kiracı olan kısımda kiracının imzası var. Fakat yanında kefil kısmında kefilin ismi ve imzası bulunmaktadır. Bu kefil aynı zamanda kiracı olan kısma bir tane daha imza atmıştır.
Kefil kiracının eşidir. Kiracı olarak ismi yazılmamasına rağmen kiracı bölümündeki imzasına dayanarak kendisinin de kiracı olduğunu ve tahliye taahhütnamesinde imzasının olmadığını iddia edebilir mi ?
Yardımcı olursanız memnun olurum. İyi çalışmalar
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba,
Mesleğe yeni başlayan bir meslektaşınız olarak fikirlerinize ihtiyaç duymaktayım. Vakit ayıran herkese şimdiden teşekkür ederim. Hukuki süreci özetleyecek olursam;
Alacaklı vekili olarak borçlu aleyhine icra takibi başlatılması akabinde borçlunun takipten önce vefat ettiği, borçlunun tek mirasçısı tarafından da mirasın reddedildiği ortaya çıkıyor. Tarafımızca terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi için dava açılıyor. Yargılama borçlunun aktif ve pasifinin araştırılması aşamasında iken borçlunun müteveffa babası adına kayıtlı ancak borçluya intikal etmemiş taşınmazlar ortaya çıkıyor. İcra dairesinden intikal için aldığımız yetki ile tapuya başvurduğumuzda borçlunun murisinin babasının adının tapu kayıtlarında farklı olduğu şifahen bize söyleniyor. Mahkemece borçlunun murisinin, anne- baba ve kardeş nüfus kayıtları isteniyor. Anne, baba, nüfus genel müdürlüğünün ulaşılabildiği en son sayımda vefat etmiş olduklarından kayıtlarına ulaşılamıyor. Ancak borçlunun murisi ve kardeşlerinin kayıtlarında baba adı doğru bir şekilde görünüyor. Nüfus genel müdürlüğünden tarafımıza, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivlerine bakmamız gerektiği söyleniyor. Sorularım şu şekilde; Gelen kayıtlar ile tashih işlemi için tapuya başvurduğumuzda resen düzeltme yapılabilir mi? Dava açmaya gerek var mıdır?
İkinci sorum ise; borçlunun halihazırdaki aktifi alacağımızı karşılamaya yetiyor iken intikal işlemini yapmamız zorunlu mudur? Dava açılalı 2 yıl olmasına rağmen Mahkemenin taleplerimizi dahi sisteme kaydetmesinin 2 ay sürdüğü bir dosyada tasfiyeye ilişkin bir adım ilerleme kaydedilememiş. Bu konudaki görüşlerinizi ve başkaca önerilerinizi paylaşabilirseniz çok sevinirim. Vakit ayıran herkese teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim.
|
|
|
|
Merhabalar meslektaşlarım,
İşyerinden sözlü istifa ederek ayrılan bir işçi ile anlaşılarak son ay ücreti dışında herhangi bir alacağı olmadığına yönelik bir yazılı anlaşma hazırlamam gerekiyor. Bİr sulh ve ibraname sözleşmesi hazırlayarak bu sözleşmede ... tarihinde istifa etmek suretiyle işten ayrılan sözleşme tarafı işçi ...... son ay ücreti karşılığında x tl yi banka kanalıyla tahsil etmiştir. İşçinin işveren nezdinde başkaca fazla mesai kıdem ihbar ubgt ücret alacağı bulunmadığından işçi bu ödeme karşılığında işvereni ibra etmektedir şeklinde bir ifadeye yer verildiğinde bu sözleşmenin olası bir yargılamada delil olarak etkisi ne olur , başka bir yol izlemeli miyim acaba ? Saygılar..
|
|
|
|
Merhaba değerli meslektaşlarım,
Kiracı müvekkilimiz ile yapılan kira sözleşmesinde elektrik aboneliklerinin kiraya veren üstüne olacağı kararlaştırılmış ve öyle de olmuştur. Ancak elektriği kiracı kullanmaktadır. Bu durumda kiracı tüketici sıfatını haiz midir?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
|
|
|