Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : iremkrk, Tarih : 01-04-2024 10:04
Merhabalar meslektaşlarım
sigorta tahkim komisyonunda araç değer kaybı nedeniyle başvuruda bulunduk.
sigorta şirketi kendisine yapılan yazılı başvuruya araç ruhsatının eklenmemesi nedeniyle usulden red istedi. Gerçekten de bu nedenle red olacak gibi duruyor. Ancak cevap dilekçelerinde eksik belgeyi tamamlamamız için tarafımıza ulaştıkları ve bizim eksik belgeyi tamamlamadığımızdan bahsedilmiş. Biz başvuru itibariyle sigorta şirketinden hiç bir dönüş alamadık. Bu durumla daha önce karşılaşan oldu mu? Bu başvurunun usulden reddi halinde aynı uyuşmazlık hakkında ikinci kez tahkim yoluna gidilir mi? Başvurulamıyorsa eğer dava yoluna mı gitmek gerekecek? Burada nasıl ilerleyebiliriz? Bilgisi olan varsa dönüş yapabilirse çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7996, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avfatosay, Tarih : 29-03-2024 16:26
Merhaba meslektaşlarım,
%45 i müvekkil üzerine olan %55 i ise bir belediye üzerine kayıtlı olan taşınmaz mevcut. Söz konusu bu taşınmaz kentsel dönüşüme girecek. Belediye %55 lik kısmın kendi üzerine kayıtlı olması sebebi ile kendilerinin belirlemiş olduğu bir inşaat firması ile çalışılacağını söylüyor. Belediyenin ihale yapmaksızın ve müvekkilin üzerine olan %45 lik kısmı dikkate almaksızın bu şekilde karar alma yetkisi var mıdır ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7588, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ealegal, Tarih : 29-03-2024 13:17
Değerli meslektaşlarım merhaba,

Kardeşler arası miras taksim sözleşmesi yapacağız. Miras malı olan 2 ayrı tapulu ve yan yana bulunan tarla vasfında taşınmazlardan birinde kuyu ve elektrik varken öbüründe yok. Tapu işlemleri esnasında komşu parseli alacak kardeşlere kuyu ve elektrik kullanımı için tapuya şerh verilebilir mi? Bunun için özel bir prosedür var mıdır? Yardımlarınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7626, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.alperşener, Tarih : 29-03-2024 12:12
Merhabalar hepinize iyi günler ve çalışmalar dilerim;
Müvekkil maddi hasarlı bir kazaya karışmış ve konuyu ve uygulamayı çok bilmemekle beraber sanıyorum ki sigorta experleri kusur oranına dair bir değerlendirme yapmış bu orana itiraz edeceğim. Fakat birden fazla itiraz yolu sizce hangisini seçmeliyim konu hakkında tecrübesi olan yahut bilgisi olan bir meslektaşım yardımcı olursa çok makbule geçicek şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7752, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Gh, Tarih : 28-03-2024 01:02
Vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.
Müvekkilim 2 katlı bir binanın tamamını satın almıştır. binanın tamamının tapusu bulunmaktadır. Tapuda bina "2 katlı betonarme ofis iş yeri ve arsası" olarak geçmektedir.
Bu binanın içinde 3 adet bağımsız bölüm yer almaktadır ve 3'ünün de iç kapı numaraları bulunmaktadır. Bu bağımsız bölümler yapı kayıt belgesinde görülmektedir. Fakat bağımsız bölümlerin ayrı ayrı tapularının olup olmadığı bilinmemektedir. Müvekkilim de bu durumdan pek emin değil.

sorun ise şurada başlıyor; müvekkilim bu binayı satın almadan evvel bu bağımsız bölümlerden biri 3. bir kişice kiralık olarak kullanılmakta. satın almadan sonra kira sözleşmesinin tarafı müvekkil olmuşsada ; müvekkil , kiracının bir diğer bağımsız bölümü de aradaki duvarın yıkılmasıyla işgal ettiğini farketmiştir. Duvarın kiracı tarafından yıkıldığı ihtimali biraz düşük, bu durum kiracı ile görüşüldüğünde kira sözleşmesine konu alanda kaldığını iddia etmiş ve işgal ettiğini iddia ettiğimiz kısmı işgal etmediğini savunmuştur.

Sorun ise şu; binanın tapusunun olmasına rağmen, bu bağımsız bölümlerin tapuya kayıtlı olmama ihtimali var mıdır? Eğer varsa taşınır malın zilyetliğine yönelik davalardan birini mi açmam gerekir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :7761, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : gecelerin_yargıcı, Tarih : Bugün 15:15
Merhaba,

Tacirler arasında yapılan bir sözleşmede yetki şartı olarak "bu sözleşmeden kaynaklı her türlü uyuşmazlıkta, T.C. kanunları uyarınca yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkileri saklı kalmak üzere, Ankara ve İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olacaktır." ibaresi yer almaktadır.

Bu durumda uyuşmazlıkta Ankara ve İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetkisi, HMK'daki genel yetki kurallarına (örn. Hmk m. 6) ek olarak bir seçenek midir yoksa sadece Ankara ve İstanbul Anadolu mahkemeleri mi yetkili kılınmıştır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :48, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : baris3560, Tarih : Dün 22:37
değerli meslektaşlarım merhabalar
1-İzmirde kendi evimiz var ve sözlü kira ilişkisi mevcut 19/07/2023 tarihinde kira tespit davası açtık mahkeme 15/09/2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 8100 TL kira bedelinin ödenmesine karar verdi. Ancak biz dava dilekçesinde kira artış oranının belirlenmesine ilişkin bir talepte bulunmadık ve bu husus karara bağlanmadı. kira artış oranının belirlenmesine ilişkin tekrar tbk 344/2 ye istinaden kira tespit davası açmamız mı gerekiyor ( 344/3 e dayanarak 5 yılda bir kira tespit davası açabiliyoruz diye biliyorum)yoksa kira yenilenme dönemi itibariyle yüzde 25 sınırı kalktığı için tüfe oranında artış talep edebilir miyiz? Çünkü kiracı ile hiçbir şekilde iletişim kuramıyoruz.

2- Kiracı kira ödemesini genel olarak her ayın 21'inden itibaren yapıyor. Bu hususla ilgili olarak mahkeme gerekçeli kararda kiranın her ayın hangi gününde ödeneceğine ilişkin bir hüküm kurar mı yoksa bu hususta 15/09/2023 tarihinden itibaren tespit edilen kira bedeli dikkate alınarak kiranın her ayın 15'inde ödeneceği kabul edilebilir mi. Çünkü bu duruma göre 2 haklı ihtardan kaynaklı tahliye davası açma düşüncemiz var
teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :341, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Murat savurmuş, Tarih : Dün 09:58
Merhaba meslektaşlarım kafama takılan bir hususta soru sormak istiyorum. Müvekkilim tutuklu ve bana vatandaş uyaptan icra takibim var mı diye bakmama mı istedi bir kaç gün önce baktığımda bir icra dosyası açıldığını ve eklenen son evrak borçlunun ceza evinde olması dolayısıyla ödeme emrinin tebliğ edilemediğini söylüyor ben müvekkilime tebliği beklemenin en doğrusu olduğunu tebliğ yapılması durumunda bana haber vermesini söyledim ancak biz zaten vatandaş uyaptan bir dosya açıldığını ancak tebliğ edilmediğini biliyoruz cezaevine yapılacak tebliği beklemem herhangi bir soruna yol açar mı çünkü vatandaş uyaptan ödeme emrini görülmesi ile öğrenildiğini söyleyen takibin kesinleştiği bazı kararlar okumuştum kıymetli yorumlarınızı bekliyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :430, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : zeynep1969, Tarih : 18-09-2024 15:33
Merhaba,müvekkilimin babası 2010 yılında konutunu yazılı kira sözleşmesi ile kiraya veriyor.2018 yılında vefat ediyor.Bu daire mirasçılar arasında paylaşımda müvekkilime intikal ediyor.Bunun üzerine 2018 yılında müvekkil kiracıyla yeni bir kira sözleşmesi imza ediyor.Şu an müvekkilin evli oğlunun bu konuta ihtiyacı var.İhtiyaç sebebi ile tahliye davası açacağız.İkinci kira sözleşmesindeki tarihlere göre ihtiyaç sebebi ile tahliye için ve kira sözleşmenin yenilenmeyeceğini belirtmek için ihtarname çekmem gerektiğini düşünüyorum.Ancak diğer yandan da miras yoluyla geçen bu mülkte ilk kira sözleşmesine göre 10 yıl dolmuş oluyor.İlk kira sözleşmesinden bu yönüyle faydalanabilir miyim,ihtarnameye bu hususu da ekleyebilir miyim?İki kira sözleşmesini de öne sürmek,başlangıç tarihleri de farklı olduğu için sıkıntı yaratır mı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :896, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Savaş, Tarih : 18-09-2024 13:23
Değerli üstatlarım,
Bir ecrimisil ve elatmanın önlenmesi dosyasında müvekkilin taşınmaza yaptığı harcamaları mahsup etmek istiyoruz ancak bunun için harç yatırma şartı var mı? Veya başka şartları mevcut mu? Bir diğer ssorum mahsup talebi ıslah edilir mi?
Şimdiden teşekkürler!
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :873, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 16-09-2024 17:07
Merhaba meslektaşlarım. İcra hukuk mahkemesi müvekkil kiracının taşınmazdan tahliyesine karar verdi. Bu karar duruşmada verilirken ben davalı vekili olarak duruşmada hazır bulunuyordum, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde de istinaf yasa yolu açık olarak karar verildi. Gerekçeli karar yazıldı ancak taraflara tebliğ edilmedi. Davacı alacaklı taraf, gerekçeli karara istinaden icra dairesinden tahliye talep etti ve icra dairesi tahliye talebini kabul ederek, perşembe günü için tahliye kararı verdi. İcra dairesinin kararını İİK m.269/c uyarınca şikayet yoluna götürmem uygun mudur? Çünkü

İİK m.269/c son fıkrada: "İcra mahkemesinin tahliyeye mütedair kararının infazı için kesinleşmesi beklenmez. Ancak tahliye için, kararın borçluya tefhimi veya tebliği tarihinden itibaren ongün geçmesi lazımdır. Borçlu tahliye kararı hakkında 36 ncı madde hükmünden faydalanabilir." hükmü gereğince karar tarafımıza tebliğ edilmemiş, borçluya da tebliğ edilmemiş. Tahliye kararı verilirken duruşmadaydık ancak artık süre tutum vs söz konusu olmadığından duruşmada bulunmam ve kısa kararın tarafıma okunması hususu "kararın tefhiminden itibaren 10 gün" geçtiği anlamına gelir mi? İİK m.269/c son fıkrada tefhimdeki on günlük süreyi başlatan olay kararın tefhimi olduğundan dolayı kısa kararın tefhimi, hükmün tefhimi anlamına gelecek midir? AYM'nin 2019/12803 Başvuru Numaralı kararında da kısa kararın tefhiminin, gerekçe içermemesi sebebiyle kararın tebliğinden itibaren kanun yolu süresi başlayacağı nazara alınınca bu olayda da aynı bakış açısından mı bakmalıyız? Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1197, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avsoruc, Tarih : 14-09-2024 18:08
Merhaba meslektaşlarım,
bir kira sözleşmesine dayalı olarak altıncı yıl başında kira tespiti için arabuluculuğa gittik(sözleşmede artış iradesi var) ve fakat anlaşamadık. Davayı da altıncı sene içersinde açmadık. Şimdi yedinci seneye girildi. Bu süreci yedinci yıl için baştan başlatıp yedinci yıl için kira tespiti istememiz mümkün mü?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1563, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Nef'i, Tarih : 14-09-2024 10:07
Kıymetli meslektaşlarım merhaba,

Müvekkil adına banka dekontuna dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattım. Söz konusu banka dekontunda müvekkil parayı "emanet" açıklamasıyla iletmiş.

Ödeme emrinin tebliği ile borçlu, "borcun ödendiğini" ileri sürerek takibe itiraz etmiştir. İcra hukuku pek hakim olmadığım bir alan olduğu için aşağıdaki sorularım hakkında değerli yanıtlarınızı bekliyorum;

1. Somut olaydaki para borcunu adi borç olarak mı yoksa tüketim ödüncü olarak mı değerlendirmemiz gerekli? Burada itiraz dilekçesinde borçlunun söz konusu miktarı "borç" olarak nitelendirmesi borcun niteliğini değiştirir mi?

2. Söz konusu banka dekontlarını İİK 68 kapsamında değerlendirebilir miyiz? Yoksa doğrudan itirazın iptali yolunu mu tercih etmek gerekir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1519, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Burçin Yılmaz, Tarih : 13-09-2024 16:20
Sulh hukuk mahkemesince kira bedelinin tespitine ilişkin verilen karar taraflara tebliğ edilmiştir. İstinaf başvuru süresi geçtikten sonra davalı tarafça istinaf başvuru dilekçesi dosyaya sunulmuş ve harçlar yatırılmıştır. Mahkeme ise başvurunun süresi içinde olup olmadığına bakmaksızın istinaf başvuru dilekçesini davacıya tebliğ etmiştir. Davacı taraf bu durumda süresi içinde istinafa cevap dilekçesi mi vermelidir ? İlk derece mahkemesinden HMK m.346 gereğince istinaf dilekçesinin reddi kararı verilmesini mi talep etmelidir ? Her ikisini de mi yapmalıdır ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1710, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Savaş, Tarih : 13-09-2024 10:29
Değerli meslektaşlar,
Dava şartı arabuluculuğa başvurulmuş olunması halinde yine sigorta şirketine başvuru zorunluluğu aranır mı? Sanki böyle bir karar anımsıyorum ancak tam hatırlayamadım.
Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1708, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 12-09-2024 17:21
Merhaba meslektaşlarım. Müvekkilim üniversite kaydı için bazı şahıslarla iletişime geçiyor ve bu şahıslar vekalet çıkartılmasını istiyor, bu vekalet kapsamında tüm işlemleri gerçekleştireceklerini hiçbir şeye karışmamaları gerektiğini söylüyorlar. Bu süreçte müvekkil adına sanki yabancı ülkede 2012 tarihinde bir lisede okumuş gibi belge alıp, bunları noterde ve apostil şerhi ile onaylatıp, MEB'den lise denklik belgesi alınabilmesi için başvuruyorlar. MEB denklik belgesi veriyor, bu denklik belgesiyle müvekkil adına üniversite kaydını yine bu şahıslar gerçekleştiriyor ve müvekkile her şey tamam üniversite kaydına gidebilirsin diyorlar. Akabinde ise 1 yıl sonra üniversiteden atılıyor müvekkil, müvekkil hakkında da MEB suç duyurusunda bulunuyor ve "yurtdışına hiç girip çıkmadığı ve liseyi türkiyede bir okulda tamamladığı" gerekçesiyle savcılık müvekkil hakkında resmi belgede sahtecilikten suç duyurusunda bulunuyor.

Müvekkil bu süreçleri öğrenince işlemi gerçekleştiren vekalet verdiği şahsın yanına giderek nasıl olur yurtdışında okuduğuma dair belge almışsınız usulsüzlük yapmışsınız bu doğru mu diye sorunca bu şahıs işi kıvırmaya başlıyor ve tam o sırada müvekkil dolandırıldığını anlıyor ve durumu ses kaydına almaya başlıyor aniden. Şimdi bu ses kayıtlarında müvekkilin dolandırıldığı aldatıldığı çok açık anlaşılıyor ancak bu ses kayıtlarıyla savcılığa dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulması halinde hukuka aykırı delil kabul edilir mi? Yargıtay CGK'ya göre, işlenmekte olan suç sırasında başka türlü delil etme imkanı yok iken alınan ses kaydı hukuka uygun delil kabul ediliyor, bu durumda da aynı şekilde kabul edilebilir mi? Müvekkilim planlı ses kaydı yapmıyor, konuşmanın ortasında dolandırıldığını anlayınca başka çaresi kalmıyor ve ses kaydına almayı akıl ediyor. Düşüncelerinizi bekliyorum meslektaşlarım, çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1688, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : furugferruhzad, Tarih : 12-09-2024 13:17
Kısmi olarak 16.000,00 TL lik bir alacak davası açtım ve ihtiyati haciz istedim mahkeme dava değeri olan 16.000,00 TL alacak miktarıyla sınırlı olmak kaydıyla,ihtiyati haciz kararı verdi.Davalı yan;16.000,00-TL KADAR ALACAĞI-PARAYI TEMİNAT OLARAK DOSYAYA DEPO OLARAK SUNMAK İSTEMEKTEYİZ.BAHSİ GEÇEN PARAYI DEPO ETMEMİZ DURUMUNDA İHTİYATİ HACİZ KARARININ KALDIRILMASINI TALEP ETMEKTEYİZ şeklinde istemde bulundu.Bu mümkün mü?Kaldırılması durumunda mal kaçırma yapılacağı ise kuşkusuz.Değerli görüş ve cevaplarınız için şimdiden çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1690, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : sebastian, Tarih : 11-09-2024 09:39
Merhaba sayın meslektaşlarım;

Davayı süresinde açıp açmadığım konusunda şüphede kaldım.

Dava; İhtiyaç Nedeniyle Tahliye Davası
Kira Kontrat Başlangıç Tarihi:01.08.2019
1 yıllık kira müddeti her yıl kendiliğinden uzayıp bugüne kadar geldi. Kiralanan yer konut.
İhtarname tebliğ tarihi:30. 04. 2024
Arabuluculuk Başvuru ve son tutanak tarihi:25.07.2024-12.08.2024
30 Ağustos 2024 tarihi Resmi Tatil günü, 01 Eylül 2024 tarihide hafta sonuna denk geldiğinden davayı 02.09.2024 tarihinde açtım.

Sizde dava süresinde mi açıldı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1660, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : tegese, Tarih : 09-09-2024 12:42
Sayın Meslektaşlarım


Müvekkil noterde maktu şekilde düzenlenen kira bedelinin ödenmesi talepli ihtarnameyi kiracıya göndermiş. Ancak maktu ihtarnamede 30 günlük süre içerisinde ödenmesi şartı belirtilmiş. Aşağıda görüldüğü üzere Yargıtay ihtarnamede 30 günlük süre verilmiş olsa dahi 30 gün dolmadan ödemenin yapılması halinde dahi ihtarnamenin haklı niteliğinde olacağına karar vermiş. Ancak uygulamada bazı hakimlerin 30 günlük süreden önce ödeme yapılması nedeniyle ihtarnamenin haklı nitelikte olmadığı yönünde kararlar verdiğini duyuyorum. Bu konuda sizlerin tecrübesi nasıl?

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1289 E. , 2021/1314 K. İçtihat20. İki haklı ihtar nedeniyle tahliyeye karar verilebilmesi için, aynı süre içinde kiracının muaccel olduğu hâlde iki ayın kira bedelini ödememesi, kiraya verenin de ödenmeyen her bir ay kira bedeli için kiracıya ayrı ayrı ödeme ihtarında bulunmuş olması gerekmektedir. İhtarların kira bedellerinin muaccel olması sonrasında yapılması gerekir. Ödenmeyen aylar üst üste gelen iki ay bile olsa kiraya verenin her ay kira bedeli için ayrı ihtar çekmiş olması aranır. İhtar ile hangi ayın kira bedelinin ödenmediği ve kira bedelinin otuz gün içerisinde ödenmesi gerektiği, ödenmediği takdirde tahliye davasının açılacağı ikazlarını içermelidir. İki haklı ihtarın bir kira döneminde ve bir yıl içindeki aylarla ilgili olması ve o yıl içinde kiracıya tebliğ edilmesi zorunludur. İhtar kiracıya tebliğ edildikten sonra ödeme yapılması kiraya verenin haklılığını ortadan kaldırmaz (Kanık, 1306).


Bir de ihtarnamede müvekkil çekişme halinde olan kira bedelini yazmış. Yani kiracı ilk ay kendi rızası ile yasal artıştan fazla bir bedeli kira rakamı olarak yatırmış ancak sonraki ay yasal oranda artış yapmak suretiyle kirayı yatırmış. Müvekkil de yüksek kira bedeli üzerinden ödenmeyen kira bedelleri hakkında ihtarname göndermiş. Bu halde ihtarname haklı niteliğini kaybeder mi? Okuduğum kararlarda İhtarnemede hangi aya ait kıranın ödenmediği ve ödenmediği takdirde tahliye sürecinin başlatılacağının belirtilmiş olması gerektiği belirtilmiş. Bu halde kira rakamının eksik veya fazla yazılmış olması ihtarnamenin haklı niteliğini etkilemez diye düşünüyorum? Sizlerin değerli görüşlerini merak ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1660, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : hukuki_mülahazalar, Tarih : 07-09-2024 23:55
Merhabalar,

Muris ile müvekkil yıllardır görüşmemektedir. Haliyle müvekkil miras bırakanın malvarlığını ve borçlarını bilmemektedir. Mirası reddetme ihtimalimiz de olduğundan, murisin aktif ve pasiflerini öğrenmek için terekenin tespiti davası açmayı düşünüyoruz.

1-Eğer terekenin tespiti davası açarsak, mirasın reddi süresini kaçırma ihtimalimiz olur mu? Anladığım kadarıyla terekenin tespiti, tespit davası niteliğinde, ancak alışılagelen delil tespiti davası gibi kısa süreli oluyor mu?

2-Veya tereke tespiti davasının sonuçlanmasını beklemeden, mirasın red süresi olan 3 ay içerisinde, müzekkerelere verilen cevaplardan bir çıkarım yaparak mı redddetme ihtimalini değerlendirmeliyiz?

3-Yine murisin malvarlığı ve borçlarını öğrenmemizi sağlayan başka bir yol var mıdır? (mirasçının tek tek banka, tapu, trafik sorgulaması dışında)

Şimdiden çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1721, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07519388 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.