Kanallar : Lütfen
Seçiniz |
|
|
|
|
Selamlar meslektaşlarım,
Müvekkil şirketin personelinin yaptığı bir işlemden dolayı yaşadıkları sıkıntılara ilişkin olarak izlenecek hukuki yol hakkında tavsiye ve görüşlerinize ihtiyacım var.
Müvekkil şirket gıda işi yapan bir firma. Kantinde çalışması ve diğer personelleri denetlemesi için işe aldığı bir çalışanı (herhangi bir temsil-imza yetkisi yok.) tedarikçi firmanın bayisinden zaten halihazırda siparişi müvekkil firma tarafından verilmiş - faturası düzenlenmiş(veya düzenlenecek) ürünlere karşılık olarak 1 adet nakden, 1 adet malen kayıtlı 08.06.2025 ödeme tarihli bonoları keşide ediyor.
Senetler şirket adına doldurulmuş fakat senetlere şirket kaşesi basılmamış. Yalnızca şirket personelinin(yetkisiz temsilci) imzası mevcut imzalayana ait İsim-soyisim de yazmıyor.
Müvekkil şirketin bu işlemlerden hiçbir şekilde haberi olmadığı gibi yaklaşık 4 ay sonra 19.06.2025 tarihinde şirket hesaplarına birçok banka tarafından bloke konuldu. Bu vesileyle de bloke konmasının sebebi öğrenilmiş oldu.
Lehtar bonoları bankaya teslim etmiş. Senedin teslim edildiği il dışında bulunan bankanın şubesi ödeme gününün yaklaştığına ilişkin bildirimde bulunmak üzere PTT aracılığıyla bildirim yazısı göndermiş fakat bu yazıyı şirkette çalışmayan ve kimsenin tanımadığı bir kişi teslim almış(Şirketin bulunduğu iş merkezi binasında da o isimde bir şahıs yok. Bu bilgi banka şubesinden öğrenildi.). Buna istinaden de süreç devam ettirilerek hesaplara bloke konulmuş ve şirket "Kara Liste'ye" alınmış.
Durumu lehtara ilettiğimizde hatalarını fark ederek senetlerin ödemelerinin yaklaşık 4 ay önce alındığını, kendi hataları sebebiyle bu durumun yaşandığını bankalara ilettiler ve blokeler kalktı fakat söz konusu durum TCMB kayıtlarında mevcut ve şirketin sicili lekelenmiş oldu.
Öncelikli olarak burada yetkisiz temsilcinin sebep olduğu zarar, bankanın denetimsizliği ve sorumsuzluğu, usulsüz tebligat(Bloke sonrası banka müvekkil şirkete e-tebligat olarak "Ödememe Protestosu" gönderdi.) olduğunu düşünürsek.
1- Yetkisiz temsilciye, lehtara ve ilgili bankaya karşı ayrı ayrı veya birlikte "Resmi belgede sahtecilik" suçlamasını yöneltebilir miyiz?
2- Yalnızca yetkisiz temsilciye karşı "Hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma" sebebiyle dava açmamız halinde süreç lehimize sonuçlanabilir mi?
3- TCMB kayıtlarını düzeltmek için senedin iptali davası açmak doğru bir yöntem olacak mıdır? Ziyaı dışında daha önce hiç bu şekilde dava açmadım. Husumeti kime yöneltmemiz gerekir veya husumetsiz olarak mı açmamız gerekir? Neticede lehtarın bu emre muharrer senedi inceleyerek yetkisiz temsilciye doğrudan rücu etmesi gerekirdi.
4- Bankaya karşı açılacak maddi tazminat davası bankanın senedi denetlememesi, bildirimi şirketin e-tebligat adresi varken usulsüz bir şekilde tanınmayan bir kişiye tebliğ etmesi ve ödememe protestosunu e-tebligat olarak 20.06.2025'te tebliğ etmesine rağmen 19.06.2025 tarihinde hesaplara bloke koyması kapsamında değerlendirdiğimizde bu yola başvurulması mantıklı olacak mıdır?
Yanıtlarınız için şimdiden çok teşekkürler.
|
|
|
|
Merhaba,
Müvekkil 01/07/2023 tarihinde 3 yıllık olarak taşınmazını kiraya vermiş. Sözleşmede ''kiracı üç yıllık kontrat süresince yıllık olan en geç 01/11/2026 tarihinde 1 ay önceden ihtarname göndermesi neticesinde, kiracı mecuru tahliye etmek ve yeni kiracı asaylarına gösterilmesini sağlamakla mükelleftir bu sözleşme maddesi ile peşinen kabul ve beyan eder. '' maddesi eklenmiştir. Bu maddeye ilişkin kiracının erken tahliyesinden kaynaklı tazminat davası açacağım ancak daha önceden bu dava türünü göremediğim için bir kaç soru sormak istiyorum.
Kiracı anahtarı noterde emanete bırakıp ihtar çekmiş, anahtarı hemen teslim almak gerekir mi?
Müvekkil kiralanan yer için ilan vermemiş hemen vermek mi gerekir? mahkeme buna dikkat eder mi?
Erken tahliyeden kaynaklı olarak kaç aylık kira alacağı talep etmemiz gerekir, ıslah yapmak mümkün mü?
Harç için dikkat etmemiz gereken bir husus var mı?
Bilgi noktasında biraz yetersiz olduğum bir konu olduğu için araştırma yapıyorum, bu sebeple biraz detaylı sordum. Dikkat etmem gereken hususlar hakkında da yardımcı olursanız sevinirim.
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım,Vergi dairesine karşı açmış olduğum davaları kazandım. Mahkeme kararları ile tarafıma hükmedilen vekalet ücretlerinin tahsili amacıyla ilgili idareye yazılı başvuruda bulundum. Ancak aradan 60 gün geçmiş olmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadı.İcra takibi başlatırsam icra vekalet ücretini de öderler mi yoksa borcu mu kapatırlar sadece? Daha öncele yazılı başvuru yaptığımda ödemişlerdi o yüzden yardımcı olursanız sevinirim.
|
|
|
|
Herkese merhabalar;
SGK’ya karşı açılan ödeme emri iptal davalarında, ilk derece iş mahkemesinin verdiği ödeme emri ve hacizlerin iptali kararından sonra , sgk istinafa gitse de ödeme emrine bağlı hacizler kalkıyor mu? Evet ise gerekçeli kararla sgk ya başvurmak yeterli mi? İstinafı ve kesin kararı beklemek gerekiyor mu hacizler durması veya kalkması için? Şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
Yazan : Av. Arda,
Tarih : 16-06-2025 11:20
|
Merhabalar meslektaşlarım.
Müvekkil, Polonya'daki bir şirkete yazılım yapmıi ancak parasını alamamıştır. Bu hususta Avrupa Ödeme Emri göndermek istiyoruz. Ancak süreç nasıl işliyor, prosedür nedir net olarak bulamadık. Bilgisi olan, yakın zamanda göndermiş olan bir meslektaş prosedür hakkında bilgi verirse çok sevinirim.
İyi çalışmalar.
|
|
|
Yazan : abuj,
Tarih : 16-06-2025 10:32
|
Sayın meslektaşlarım,
Hukuk mahkemesinde açtığımız bir tazminat davamız yerel mahkeme tarafından reddedildi ve kararı isttinafa taşıdık. İstinaf itirazımız hakkında esastan ret kararı verdi. Akabinde kararı temyiz ettik. Ancak temyiz ettiğimiz tarihte temyiz sınırı arttığı için başvurumuzun reddine karar verildi. Bu ret kararına karşı başvurulabilecek bir yol var mıdır?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhaba, öncelikle baba olan meslektaşlarımın babalar gününü kutlarım.
Belediye ile şirket arasında imzalanan bir sözleşme var. Sözleşmede ödeme zamanları yazıyor ancak belediye ödemeleri hep geç yapıyor. Son birkaç aya ait ödemeler de hiç yapılmadı. Geç ödemelere ilişkin faiz ya da başka bir şey talep edebilir miyiz? Hiç ödenmeyen kısımlar için nasıl bir yol tavsiye edersiniz?
Şimdiden hepinize teşekkür ederim.
|
|
|
|
Herkese kolaylıklar dilerim. Soruyu sormuştum fakat konu hakkında halen bilgi edinemediğim için tekrar paylaşma zarureti sebebiyle sizleri meşgul ediyorum, mazur görün lütfen.
Bir şirket ,trafik kazası sonucu aracında meydana gelen zarar için işçisine rücu kapsamında icra takibi başlatacak. Çeşitli onarımlara ilişkin faturalar var fakat bazı onarımlar için tek tek fatura düzenlenmemiş, dönemlik faturalar düzenlenmiş fakat içerisinde söz konusu aracın onarımı olduğunu gösteren şirketin kullandığı sistemdeki kayıtlar mevcut. Boya işçiliği için genel bir fatura var fakat fatura bedelinin içinde aracın boya onarımı olduğunu gösteren yalnızca boyacının düzenlediği bir A4 kağıdı var. İcra takibine karşı yapılacak olası bir itirazda bu genel faturaların içerisinde söz konusu aracın onarım bedellerinin de olduğu konusunda ispat bakımından sorun yaşanır mı ; yoksa mahkemece aracın kazalı fotoğraflarından yola çıkılarak mevcut zarar ile onarılan parçanın uyumlu olduğu kanaatine erişilerek ispat yükünü yerine getirebilir miyiz ? Herkese şimdiden çok teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhaba sayın meslektaşlarım. Terekeye temsilci atanması davasında yargılama giderlerini terekeden karşılanmasını talep ettik. Karşı taraf vekil tuttu ve ilk temsilci adayına itiraz ettiler, ikinci temsilci adayını kabul ettiler. Hakim yargılama giderlerini davacı olarak bize hükmetti. Biz terekeden karşılanmasını talep etmiştik. Ancak tereke boş. Bu durumda yargılama giderlerinin kaşı taraf aleyhine hükmedilmesi için bir yol var mıdır? Yok ise de karşı vekalet ücretini de ödemek zorunda mıyız?
|
|
|
|
Herkese kolaylıklar dilerim. Bir şirket ,trafik kazası sonucu aracında meydana gelen zarar için işçisine rücu kapsamında icra takibi başlatacak. Çeşitli onarımlara ilişkin faturalar var fakat bazı onarımlar için tek tek fatura düzenlenmemiş, dönemlik faturalar düzenlenmiş fakat içerisinde söz konusu aracın onarımı olduğunu gösteren şirketin kullandığı sistemdeki kayıtlar mevcut. Boya işçiliği için genel bir fatura var fakat fatura bedelinin içinde aracın boya onarımı olduğunu gösteren yalnızca boyacının düzenlediği bir A4 kağıdı var. İcra takibine karşı yapılacak olası bir itirazda bu genel faturaların içerisinde söz konusu aracın onarım bedellerinin de olduğu konusunda ispat bakımından sorun yaşanır mı ; yoksa mahkemece aracın kazalı fotoğraflarından yola çıkılarak mevcut zarar ile onarılan parçanın uyumlu olduğu kanaatine erişilerek ispat yükünü yerine getirebilir miyiz ? Herkese şimdiden çok teşekkür ederim.
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhabalar, müvekkil ülkemizin en yaygın kullanılan e-ticaret sitelerinden birinde hizmet veren mağazadan cep telefonu siparişi veriyor. Sipariş tamamlandıktan birkaç dakika sonra mağaza tarafından sipariş iptal ediliyor ve müvekkil iptal işlemi üzerine telefonla aranıyor. Telefondaki kişi sistemde sıkıntı olduğunu, müvekkilin parayı hesaba göndermesini, siparişin bu şekilde tanımlanacağını ifade ediyor. Akabinde uygulama üzerinden müvekkille IBAN numarası paylaşılıyor ve ödeme gerçekleşiyor. Sonrasında müvekkil kimseye ulaşamayınca uygulama ile iletişime geçiyor ve siparişin oluşmadığını öğrenince dolandırıldığını anlıyor.
Araştırmalarımda, tüketici hukuku anlamında elektronik pazar yerinin herhangi bir sorumluluğu olmadığına kanaat getirdim. Fakat dolandırıcılık fiili elektronik hizmet sağlayıcının platformu aracılığıyla gerçekleştirildiğinden, kasta dayalı herhangi bir kusurdan bahsedilemeyecek olsa dahi acaba cezai sorumluluğuna başvurabilir miyiz diye düşündüm. Konu hakkında bilgisi olan meslektaşlar yardımcı olabilirse sevinirim.
|
|
|
Yazan : Yağmurb,
Tarih : 10-06-2025 18:03
|
Merhaba meslektaşlarım bir sorum olucaktı. Hatalı ekspertiz raporuna karşı hukuki süreç nasıl başlatılıyor. ilk önce ilgili ekspere mail attık bu hususta. Daha sonraki aşamalar nelerdir acaba? ilk defa yapacağım için sıra olarak bir adım atlamak istemiyorum. Müvekkil kapsamlı eksper raporu istemesine rağmen gözle görülebilecek derecede belirli hususları rapora almıyorlar.Biz eksperin ağır kusuru olduğunu düşünüyoruz . Yardımınız için teşekkür ederim
|
|
|
|
Meslektaşlarım merhabalar, müvekkilim bulunduğumuz şehirdeki Organize Sanayi Bölgesinde 14 senedir işyeri çalıştırmakta ve farklı bir şehre taşınacağı için artık bu işyerini kapatacak. Organize Sanayi Müdürlüğü ile ilk olarak yapılan kira sözleşmesindeki bedelin %10'u kadar elektrik, su ve doğalgaz abonelikleri için güvence bedeli tahsil edilmiş. İlerleyen yıllarda sözleşme birkaç kez yenilenmişse de ekstra güvence bedeli alınmamış.
Şimdi teminat bedellerinin iadesi yapılacak fakat müvekkil 14 sene önce yatırılan 10.000-TL'yi enflasyon farkıyla beraber talep ediyor. Bildiğim kadarıyla konut kiralarında depozito bedeline faiz işletilemiyor. Hatta bu yüzden sözleşme hazırladığımda net miktar yerine ... aylık kira bedeli olarak yazmayı uygun buluyorum. Fakat olayımızda ticari ilişki söz konusu olduğundan; aradan 14 sene geçtiğinden ve müvekkilin o dönem yatırmış olduğu ücret araba parası kadar olduğundan danışmak istedim. Yardımcı olabilecek varsa sevinirim.
|
|
|
Yazan : Zaferf,
Tarih : 10-06-2025 12:15
|
Merhaba değerli meslektaşlarım, vesayet makamınca kısıtlının kesinleşmiş borcunun ödenmemesi üzerine yaşadığımız bir problem hakkında görüş ve fikirlerinizi rica eder, öncesinde hukuki meseleye dair kısa bir özet geçmek isterim.
Müvekkillerin mirasçısı olduğu bir takım taşınmazlardaki, ortaklığın giderilmesi ve taşınmazların paraya çevrilmesi hususundaki iş ve işlemlerin yapılması bakımından müvekkiller ile sözlü anlaşma yaptık. Anlaşmaya göre; satış sonrası müvekkil uhdesine düşen paradan AAÜT 3. kısımdaki oranlara göre hesaplanacak tutarın vekalet ücreti olarak ödeneceğini kararlaştırdık. Satış işlemleri yapıldıktan para dağıtılmadan önce; müvekkil A.'nın Alzheimer hastalığı sebebiyle kısıtlanmasına karar verildi, yine müvekkilimiz olan kızı K. vasi olarak atandı. Bu sürecin akabinde; vekalet ücretimizin ödenmesi bakımından; sözlü olarak mahkeme hakimi ile görüştük, mahkeme hakimince AAÜT de belirlenen maktu vekalet ücretinin ödenebileceği, anlaşmada belirlenen ücretin fazla olduğu, yazılı avukatlık sözleşmesi olmaması gibi gerekçelerle vekalet ücretinin ödenmesi talebimiz sözlü olarak reddedildi. Vasi tarafından kayyımlık dosyasına; kısıtlı annesinin ilgili dava için tarafımızla sözlü olarak anlaşma yaptığı, ilgili vekalet ücretinin ödemesinin yapılması talebi de mahkemece reddedildi. Akabinde tarafımızca; vekalet ücretinin tahsili bakımından icra takibi yapıldı, usulüne uygun olarak takip kesinleştirildi. Takibin kesinleşmesi ile birlikte; kısıtlı/borçlunun ilgili vesayet mahkemesinin uhdesinde tutulan paraya banka haciz müzekkeresi yoluyla haciz işlemi uygulandı. Akabinde bankadan paranın istendi; banka mahkemeden paranın ödenmesine dair karar yazısı istemesiyle birlikte; vesayet makamına/mahkemeye paranın ödenmesi bakımından yazı yazıldı. Vesayet makamı/mahkemece; paranın ödenmeyeceği, geçerli bir avukatlık sözleşmesi olmadığı, sözleşmenin hukuka aykırı olduğu, vasinin takibe itiraz etmemesinin şüpheli olarak değerlendirildiği gerekçesiyle; ödeme yapılmasına olur vermediğini içerir bir cevabi yazı yolladı.
Vesayet makamının yetki ve sorumlulukları mevzuatımızda açıkken, gelinen noktada kesinleşmiş bir icra takibinden kaynaklı borcu ödememesi/yahut borcun kaynağına dair gerekçe sunması hususunda ve kesinleşmiş takibe rağmen borcun ödenmemesi yoluna giden vesayet makamı/mahkeme hakkında yapılabilecek işlemler hakkında fikir ve görüşlerinizi rica ederim.
Saygılarımla,
|
|
|
|
Merhaba meslektaşlar.
Belediye avukatlığı hakkında bilgisi olan tecrübeli meslektaşlardan bilgi almak istiyorum.
1-Belediye'de avukat olunduğunda barodan kayıt silmek gerekir mi?
2- Tam zamanlı çalışan avukat kadrolu, sözleşmeli çalışan yarı zamanlı mı olur?
3- Belediye avukatlığı yaparken serbest avukatlık yapılabilir mi ve vergi mükellefliği nasıl etkilenir?
|
|
|
Yazan : Ali Öz,
Tarih : 04-06-2025 13:36
|
Sıra cetveline şikayet yoluyla icra hukuk mahkemesinin önüne gelen olayda verilen karar istinaf yoluna açık mı kapalı mı? olay ise şu şekilde satış masrafları düşülmeden sıra cetveli oluşturulduğu için sıra cetveline şikayet yoluna gidiliyor. konuya ilişkin yaptığım araştırma ve görüşmeler de ortaya 2 husus ortaya çıkıyor.
1.si uyuşmazlık 40.000TL'dir ve istinaf yoluna kapalıdır.
2.si bu işlem memur muamelesinin şikayetidir ve istinafa açıktır.
|
|
|
|
Merhabalar kıymetli meslektaşlarım. Sahada sınırlı tecrübem olduğu için sık sık başınızı ağrıtıyorum kusura bakmayın. İşçinin tam kusurlu olduğu bir kaza mevcut ; fakat kaza tam olarak 2 sene önce yaşanmış. Hatta yarın 2. sene-i devriyesi. İşveren, kasko ve sigortasından karşılanmayan değer kaybı, kazanç kaybı gibi zararlarını bu işçiden talep etmek istiyor. Zamanaşımı konusunda kafam karıştı. Acaba bu davada 2 yıllık zamanaşımı mı uygulanır, yoksa akde aykırılıktan 10 senelik zamanaşımı mı söz konusu olur ? 10 senenin baz alınacağına dair birkaç karar okudum fakat emin olamadım.
Soruma ek olarak ; şayet işveren kendi aracını kaskodan değil de kendi cebinden karşılamışsa, işçinin aracın kaskosunun olduğu yönündeki itirazının hukuki mahiyeti ne olur ?
Şimdiden çok teşekkür ederim ..
|
|
|
|
Merhaba Sayın Meslektaşlarım;
Müvekkilimin Teaş genel müdürlüğünde sözleşmeli müdür yardımcısı unvanıyla görev yapmaktayken irticai faaliyetler içerisinde aktif rol aldığından bahisle 399 sayılı KHK'nin 10. Maddesi uyarınca sözleşmesi feshedilmiştir.
1- Müvekkilim yasal süresi içerisinde sözleşmesinin feshedilme işleminin iptali talebiyle açmış olduğu dava idare mahkemesi tarafından reddedilmiş ve verilen red kararı danıştay tarafından 13.05.2003 tarihinde onanmış ve karar kesinleşmiştir.
Müvekkilim sözleşmesinin feshedilme tarihine kadar bulunduğu kadame itibariyle yeşil pasaport kullanma hakkına sahipti. ancak sözleşmesinin feshedilme işlemi neticesinde müvekkilim emekli sandığına başvurarak emekli olmuştur. ve yeşil pasaport kullanma hakkı elinden alınmıştır.
Müvekkilim 12.09.2017 tarihinde '' Mülga TEAŞ Genel Müdürlüğünde 399 sayılı KHK 'ye tabi sözleşmeli müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken, 399 sayılı KHK 'nin 10. ve Personel sözleşmesinin 13. Maddesi gereğince 11/04/2000 tarih ve 557 sayıl Genel Müdürlük Olur'u ile 28 Şubat kapsamında sözleşmesi fesh edildiği için bulunduğu memuriyet derecesi itibariyle yeşil pasaport almaya hak kazanan ve bu sözleşme ile de memuriyetinin fesh edilmesi sebebiyle yeşil pasaport kullanma hakkı başvuruya rağmen İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yenilenmeyerek elinden alınan müvekkile ve kendisinde yararlanmakta olan aile yakınlarına bu haklarının tekrar iade edilmesi için anılan bu memuriyetin feshi kararının iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açmıştır.
açılan bu dava ;
'' Dava dosyasının incelenmesinden; Mülga TEAŞ Genel Müdürlüğü'nde sözleşmeli müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken irticai faaliyetlerde aktif rol aldığı gerekçesi ile sözleşmesi yenilenmeyen davacı tarafından, 11/04/2000 gün ve 557 sayılı "Olur" işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Olayda, TEAŞ tarafından davacıya gönderilen 12/04/2000 tarihli tebligat ile; irticai faaliyetler içerisinde aktif rol aldığından bahisle 399 sayılı KHK.'nin 10. Maddesi uyarınca hakkında işlem tesis edilmesi yönündeki Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı yazısına istinaden istinaden 11/04/2000 tarihli "onay" ile sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 2577 sayılı Yargılama Usulü Yasası'nın 7. Maddesi uyarınca 60 gün içinde doğrudan dava açılması ya da ayın süre içinde anılan Kanun'un 11. Maddesi uyarınca davalı idareye başvurularak talepte bulunulması, davalı idarece verilecek cevaba göre, kalan süre içinde dava açılabileceği anlaşıldığından yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar uyarınca
bakılmakta olan uyuşmazlığın süre aşımı nedeni ile inceleme olanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddeleri uyarınca davanın süre aşımı nedeniyle reddine'' şeklindeki gerekçelerle reddedilmiştir. ve Ankara İdare Mahkemesi tarafından verilen bu karar da kesinleşmiştir.
Ancak 2006 yılında Çıkarılan 5525 sayılı MEMURLAR İLE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN BAZI DİSİPLİN CEZALARININ AFFI HAKKINDA KANUN
Disiplin affının kapsamı
MADDE 1 - Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit veya nitelikli zimmet, irtikâp,rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçlar veya istimal ve istihlâk kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçları sebebiyle görevleriyle sürekli olarak ilişik kesilmesi sonucunu doğuran disiplin cezaları ile 2802 sayılı
Hâkimler ve Savcılar Kanununun 68 inci maddesinin ikinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerine göre verilmiş yer değiştirme cezaları ve 69 uncu maddesine göre verilmiş meslekten çıkarma cezaları ile emniyet hizmetleri sınıfına dahil personel ile çarşı ve mahalle bekçileri hakkında verilen meslekten çıkarma cezaları hariç olmak üzere; kanun, tüzük ve yönetmelikler gereğince memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar hakkında 23/4/1999 tarihinden 14/2/2005 tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş disiplin cezaları bütün sonuçları ile affedilmiştir.
23/4/1999 tarihinden 14/2/2005 tarihine kadar işlenen ve af kapsamına giren disiplin cezalarının verilmesini gerektiren fiillerden dolayı, ilgililer hakkında disiplin soruşturma ve
kovuşturması yapılmaz; devam etmekte olan disiplin soruşturma ve kovuşturmaları işlemden kaldırılır; kesinleşmiş olan disiplin cezaları uygulanmaz.
Disiplin cezaları affedilenlerin sicil dosyalarındaki bu disiplin cezalarına dair kayıtlar,ilgililerin müracaatı aranmaksızın hükümsüz kalır ve dosyalarından çıkarılır.Disiplin cezalarının affı ilgililere geçmiş süreler için özlük hakları ve parasal yönden herhangi bir talep hakkı vermez.
Disiplin cezalarına karşı açılan davalar
MADDE 2 - Bu Kanun kapsamına giren ve 23/4/1999 tarihinden 14/2/2005 tarihine kadar işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş olan disiplin cezalarına karşı bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce idarî yargı mercilerine başvurmuş olanlardan, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde dosyanın bulunduğu yargı merciine müracaat etmek suretiyle davaya devam etmek istediklerini bildirmeyenlerin davaları hakkında, görülmekte olan davalarda davayı gören mahkemece, karar temyiz edilmiş ise Danıştayca, karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına karar verilir, vekâlet ücretine hükmedilmez.
şeklindeki düzenlemeler karşısında nasıl hareket etmeliyiz ?
1- Müvekkilimin sözleşmesinin feshedilmesi işlemine karşı açılan ve reddedilerek kesinleşen Mahkeme kararına karşı 5525 sayılı kanuni düzenlemeden sonra yeniden yargılama ya da kanun yararına bozmaya başvurabilir miyiz? ya da 5525 sayılı kanun kapsamında sözleşmeyi fesheden kuruma karşı doğrudan başvurabilir miyiz?
değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ederim.
|
|
|
|
Merhabalar kıymetli meslektaşlarım. Ticaret bakanlığı tarafından şirkete tebliğ edilen bir gümrük vergisi cezası var. Bu cezaya karşı geçtiğimiz sene üst makama itiraz edilmiş. İtirazın reddi kararı ile birlikte ödeme emri tarafımıza tebliğ edildi fakat ödeme emrinde 15 gün içinde ilgili ödeme emrine karşı dava açma hakkı bulunduğu belirtilmişken itirazın reddi kararında ise 30 gün içinde Vergi Mahkemesinde dava açılabileceği belirtilmiş. Burada kafam karıştı. Ödeme emri ile itirazın reddi kararına ayrı ayrı mı dava yoluyla itiraz etmeliyiz ? Hangi süreyi esas almalıyız ? Açılacak dava da tedbir talep edilmesi halinde amme alacakları için ödeme emrinin yürütülmesi durdurulur mu ? İlk defa ilgilendiğim için yardımlarınızı talep ederim.
|
|
|
|
Merhabalar, kişisel eşyanın iadesi konulu aile mahkemesinde görülen davamız istinaf edilmemesi üzerine kesinleşti,ancak hükmün tamamlanması talebizde yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin nisbi değil maktu olması gerekir diyerek bir talepte bulunduk ve mahkeme de kabul etti. Şimdi sorum şudur ki,ilamlı icrada nispi yargılama giderlerine ilşkin takip başlatılşdı ve takip kesinleşti,hükmün tamamlanmasına ilişkin verilen ek karar ise gerekçeli karar yazılmadı. İcra takibinde haciz işlemleri başlatıldı.Normalde bu tip kararların kesinleşmeden icraya konması da mümkü.. Benim siz değerli meslektaşlarıma sorum şu, ilama aykırılıktan süresiz şikayet yoluna gidebilir miyiz ve bu kararın kesinleşmesini beklemeli miyiz? Başkaca çözüm önerisi olan meslektaşım varsa ve paylaşırsanız çok sevinirim,teşekkür ederim.
|
|
|