Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : İrem T., Tarih : Bugün 20:53
Merhabalar,

Belirsiz süreli iş sözleşmesine konu cezai şartın ödenmesi talepli bir dava yürütmekteyim. Söz konusu cezai şart iş akdinin belli bir zamandan önce (sözleşmede ay olarak kararlaştırılmış) feshedilmesi halinde işveren işçiye öder şeklinde düzenlenmiş ancak cezai şart miktarı maktu olarak belirlenmemiş. Bu dava ilk olarak belirsiz alacak davası olarak açılmış ve arabuluculukla ilgili bir husustan dolayı usulden reddedilmesinin akabinde benim devraldığım bir dosya. Davayı ben de belirsiz alacak davası olarak açtım. İlk endişem bu sefer de belirsiz alacak davası şeklinde açılmasından dolayı yine usulden reddedilmesi. Ancak bir diğer tereddüt yaşadığım ve sizlerden geri dönüş beklediğim husus da şu; bir önceki dosyada bilirkişi raporu alınmış, bu dosyada da tanıklar dinlendikten sonra en son yapılan duruşmada hakim tekrar rapor alınsa zaten farklı bir rakam çıkmayacak minvalinde konuştu ve bilirkişi incelemesiyle ilgili bir ara karar kurmadı. Benim açımdan da dosyanın bilirkişiye gitmesi sadece zaman kaybı olacak. Şimdi ben de tekrar söz konusu raporu baz alarak talep artırım dilekçesi sunmayı planlamaktayım. Sizce dosyanın geldiği bu aşamada önümüzdeki celseyi beklemeden, karara çıkar düşüncesiyle, talep artırım dilekçesini sunmam yerinde olur mu? Fikirleriniz ve varsa emsal kararlar için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : lawislife, Tarih : Bugün 14:40
Liman içindeki bir işyeri su abonesinin kendi şebeke suyunu gemilere fahiş fiyatlarla satması halinde abonelik tesis eden kurumun yaptırımları ne olabilir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :28, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Atasoy, Tarih : Bugün 13:52
Merhaba;
Borçluya kira borçlarından dolayı örnek no:13 haciz-tahliye istemli takip başlattık. Ardından borçlunun kira borcuna karşılık verdiği bonoyu "örnek no:13 ile açılan takipte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili istemiyle" ayrı bir Kambiyo Senetlerine özgü haciz yoluyla takibe koyduk. Borçluyla anlaşma sağlandı, ilk dosyayı vazgeçme harcı ödeyerek kapattık, ancak ikinci dosyada icra dairesi; alacaklı her ne kadar takip talebinde ilk dosyada tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsil istemişse de takibin bonodan kaynaklandığı, kambiyo senedinin illetten mücerret olduğu, ayrıca tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan takiplerde tahsil harcının mahsubunun kredi veren kuruluşların alacaklarına ilişkin olduğu gibi nedenlerle harcı mahsup etmiyor ve harcın tamamını istiyor.
Acaba "tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsil istemli" takiplerde harcın mahsubunun yalnızca kredi sağlayan kuruluşların alacaklarında değil tüm alacaklarda geçerli olduğuna, diğer dosyaya ödenen harçların mahsup edilmesi gerektiğine ilişkin emsal karar yahut da bilgisi olan meslektaşlarımız katkı sunabilir mi? Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :37, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat342, Tarih : Bugün 11:24
Merhabalar değerli meslektaşlarım.

Bir müvekkil belediye ile olan işe iade davasını kazanmış işe iade edilmediği için işe başlatmama tazminatlarını almış.Ancak içeride kalan kıdem, ihbar, fazla çalışma gibi alacaklarını alamamış.

İşe iade davasını başka bir avukatla yürüten müvekkil için kıdem, ihbar gibi alacaklar için alacak davasını açtık. Hakim, duruşmaya bizim yerimize tevkille giden avukata işe iade için yazılı başvurunuzu neden sunmadınız, bunu belediyeden alın gibi şeyler söylemiş ancak bu dava farklı bir dava değil mi? Sonradan açılan alacak davasına işe iade bildirimini sunmak zorunda mıyız? Bende olsa sunacağım tabiki.Mahkemenin bu tavrı sonrasında önceki meslektaşa sorduk onda da yokmuş belediyeye sorun dedi. Belediye ile de iletişime geçmek istiyoruz tabiki ama bu dava için böyle bir zorunluluğumuz bulunuyor mu? Dava tehlikeye girer mi yardımcı olur musunuz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :56, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ajeweid, Tarih : Bugün 11:10
Herkese merhabalar, iyi forumlar,

Başlıkta yer alan sorumu örnek üzerinden açıklamak istiyorum. 5 Temmuz 2025 tarihinde ödenmesi gereken 1000-TL aidat borcu için takipte alacak girdiğimiz kısma; (1000-TL asıl alacak olan aidat borcu + bugüne kadar işlemiş gecikme tazminatı + bugüne kadar işlemiş yasal faiz) şeklinde alacak kalemleri girmemiz mümkün müdür?

Yoksa yalnızca 1000-TL asıl alacak aidat borcu + gecikme tazminatı şeklinde ve faizi de bir alacak kalemi olarak değil de 1/4 açıklamasında yer vererek yetinmek mi doğru olacaktır?

Cevaplayacak meslektaşlarıma şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :60, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : fadimugrlu, Tarih : Dün 16:44
Merhabalar meslektaşlarım,
Sizlere birbiriyle bağlantılı konuda 2 sorum olacaktı.
Acele kamulaştırma talebinden sonra müvekkillerin annesi vefat etmiş, kararda müteveffa olarak yer alıyor. Ama müvekkiller ilk açılan kamulaştırma bedel tespit davasında davalı olarak eklenmiyorlar. Davacı idare 22 ay sonra yeni bir dava açıyor ve müvekkillerin unutulduğu hata yapıldığını belirtiyor. Tabiki 2. davadaki bedel ilk davadaki bedelden daha yüksek bir miktar.
1. Sorum - ilk davada da müvekkillerim var ve onların bedeli daha düşük bunun için idareye herhangi bir tazminat davası açabilir miyim?
2.sorum - ikinci davanın geç açılması sebebiyle kamulaştırma bedel tespit davasında herhangi bir tazminat talep edebilir miyim?
Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :181, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AV.MERT ERYILMAZ, Tarih : 13-12-2025 23:45
Merhabalar, tecrübem olmadığı icin soruyorum.
Bakirkoy adliyesindeki icra dosyasinda hacze çıkmak için talepte bulunacağım.Bulundugum şehir icra dairesinde mi talepte bulunup yolluğu yatirmam gerek.Yoksa bakirkoy adliyesinde sabah adliye açılır açılmaz talepte bulunarak masrafı orda yaptırsam da olur mu.Tesekkurler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :280, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : 13-12-2025 13:27
Meslektaşlarım merhabalar, bir müvekkil önceki işyerinden ayrılarak aynı alanda faaliyet gösteren kendine ait işyerini açıyor. İş akdinde işçinin sözleşme sona erdikten sonra, 2 yıl boyunca işyerinin müşterileriyle iş yapmayacağı ve görüşmeyeceği; yasağın ihlali halinde ise 3 aylık net ücreti cezai şart olarak ödeyeceği ve aşkın zararı talep etme hakkının saklı olduğu düzenlenmiş.

İlk defa böyle bir uyuşmazlıkla karşılaştığım için konuya çok hakim değilim. Araştırdığımda işçinin cezai şartı ödeyerek yasaktan kurtulabileceğini gördüm. Arabuluculuk süreci anlaşmama şeklinde sona erdi. Bu kapsamda bilgisi olan meslektaşlara sormak istediğim bazı hususlar var.

1- Aşkın zarar iddiası ne şekilde ispat edilebilir ya da ne aşkın zarar olarak değerlendirilir? Zira müvekkil önceki müşterilerle arkadaşlığını sürdürdüyse bile herhangi bir ticareti söz konusu olmadı.

2- Önceki müşterilerin müvekkilin işyerinin açılışına katılması yahut arkadaş olarak destekte bulunması yasağı ihlal olarak değerlendirilir mi?

3- Bu dosyalarda mahkeme yalnızca yasağın ihlal edilip edilmediğini tespit edip cezai şartın ödenmesine mi karar veriyor yoksa örneğin 2 yıllık yasağın 5. ayında ihlal gerçekleştiyse mahkeme kararından itibaren 19 ay daha yasak mı öngörüyor ya da yasağın dava süresi içerisinde sona ermesi halinde dava devam ederken müvekkil özgürce çalışabilir hale gelir mi?

4- Arabuluculuk aşaması son tutanakla beraber sona erdi fakat henüz dava açılmadı. Bu durumda işverenin hesabına cezai şartın ödemesini sağlayarak (karşı tarafın aşkın zarar iddiası da olmaz ise) vekalet ücretinden ve dava tehlikesinden kurtulabilmek adına yasağı sona erdirebilir miyiz? Bilgisi olan meslektaşlar yardımcı olabilirse çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :327, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : 12-12-2025 19:14
Merhaba meslektaşlarım,
Babalık davası açmak üzere adli yardım görevi aldım. Çocuk iki yaşındaydı. Annenin 1 yıllık hak düşürücü süresi geçtiğinden çocuğa kayyım atanmasını sağlayıp çocuğu temsilen kayyım ile davayı açtık. (Dosyada adli yardım kararı da verildi.)

Soy bağının tespiti, iştirak nafakası ve "doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler" için maddi tazminat talebinde de bulunduk.

1 - TMK'nın "ananın mali hakları" başlıklı 304. maddesinin lafzına göre dava hakkının çocukta değil de annede olduğunu ve bu nedenle tazminat talebimizin reddedilmesi gerektiğini söyleyebilir miyiz? Aksi görüşte yani lehimize bir Yargıtay Kararı var mıdır?

2 - Doğum ve geçim gideri talebimizin reddedilmesi ihtimaline karşılık ıslah yolu ile taleplerimiz arasına babalık görevinin yerine getirilmemesi nedeniyle manevi tazminat talebi ekleyebilir miyiz, yoksa bunu soybağı kurulup karar kesinleştikten sonra ayrı bir dava konusu mu etmeliyiz?

3 - Tazminat talebinin reddi halinde karşı vekalet ücretine hükmedilir mi, yoksa babalık davası ile birlikte istenildiğinden feri nitelikte olarak değerlendirilip karşı vekalet ücretine hükmedilmez mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :453, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Zamane, Tarih : 12-12-2025 15:26
Merhaba meslektaşlarım,

Yerel Mahkeme, TCK 51/7 uyarınca ertelenen hapis cezasının ‘tamamen infaz kurumunda çektirilmesine’ karar verirse, bu karar denetimli serbestlik hakkını ortadan kaldırır mı? İnfaz hakimi Bu kararı nasıl uygular?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :476, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avrecepefe, Tarih : 12-12-2025 11:50
Meslektaşlarım merhaba,
3 aracın karıştığı Ölümlü trafik kazası nedeniyle müvekkillerimiz adına maddi ve manevi tazminat davası açmıştık. İşbu dava sigorta şirketleri dahil 7 davalıya karşı müştereken ve müteselsilen tahsil talepli olarak açılmıştı.
Yerel mahkemede alınan kusur bilirkişi raporunda kazaya karışan araçlardan birisinin sürücüsü ve malikinin kusuru bulunmadığı tespit edildi. yine bilirkişi raporundaki zarar miktarına göre tüm davalılar (kusursuz araç sürücüsü ve maliki dahil) hakkında talep artırımında bulunduk. Mahkeme yargılama neticesinde davalılardan ikisini sorumlu tutmadı ve davayı bu iki kişi yönünden reddedip diğer 5 davalı yönünden kabul etti. Davanın reddedildiği iki davalının vekili yoktu. Karara en yakın asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiği için dosyayı istinaf ettik. BAM taleplerimizi haklı bularak kararı bozdu ve dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Yerel mahkemede yeniden bir hesaplama yapıldı. Red kararı verilen iki davalı için dosyaya vekalet sunuldu. Biz yeniden yapılan hesaplamaya göre davamızı ıslah edeceğiz. Ancak red kararı verilen iki davalının vekiline vekalet ücretine hükmedilme durumu var. Biz sadece bir kısım davalılar yönünden (5 davalı) ıslah yapabilir miyiz? Bu konu hakkında bilgisi olan elinde Yargıtay kararları olan bir meslektaşımız varsa ve görüşlerinizi paylaşırsanız minnettar oluruz
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :497, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : GKHNÇLT, Tarih : 10-12-2025 23:13
İyi akşamlar..2023 yılında açılan bir boşanma davasında istinaf aşamsında dahil olduğum boşanma davsında verilen hüküm davacı tarafça telefon kayıtlarının talep edilmesine rağmen yerel mahkemece bu durum gözardı edilerek karar verilmesi sebebi ile istinaf mahkemesince kaldırıldı.Ancak istinaf kararından sonra düzenlenen tensiple davalı adına kayıtlı numaranın boşanma davası açılma tarihi olan 2023'ten önceki 1 yıllık telefon kayıtları,mesaj dökümlerinin gönderilmesine dair ilgili operatöre yazılan müzekkere,operatörce kayıtların 2 yıl saklandığı gerekçesi ile gönderilemedi..Her ne kadar dava zina hukuksal nedenine dair açılmamış olsada güven sarsıcı eylem olarak şiddetli geçimsizlik olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünüldüğünde telefon kayıtları/mesaj dökümleri için ne yapılabilir
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :665, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Naeryndam, Tarih : 10-12-2025 16:06
Meslektaşlarım Merhabalar;
Müvekkilim hakkında çok sayıda devam eden Dolandırıcılık dosyası bulunuyor. Zarar giderimi yapraak HAGB almaya gayret ediyoruz. Ancak davalar devam ederken bir kısım HAGB kararı kesnileşti. HAGB takdiri yapılırken suç tarihindeki adli sicil kaydının temiz olması yeterli midir? Çok teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :680, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hatun Olguner, Tarih : 09-12-2025 21:08
İyi akşamlar.

Hukuki bir alacağı tahsil amacıyla yağma suçuyla ilgili yargılama sonunda mahkeme
Tehdit ve yaralama suçlarından teşdiden ceza
Verdikten sonra verdiği cezayı TCK madde 62 ile indirmiştir. Bu uygulama
Gerekçede çelişkiye düşülmesi olup bozma nedenidir.

Örnek içtihatlar...

Yargıtay 1. CD
2018/3412 esas,

Yargıtay 3.Ceza Dairesi
2020/2296 Esas

Yargıtay 4.CD
2017/14605 Esas
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :807, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Hatun Olguner, Tarih : 09-12-2025 21:08
İyi akşamlar.

Hukuki bir alacağı tahsil amacıyla yağma suçuyla ilgili yargılama sonunda mahkeme
Tehdit ve yaralama suçlarından teşdiden ceza
Verdikten sonra verdiği cezayı TCK madde 62 ile indirmiştir. Bu uygulama
Gerekçede çelişkiye düşülmesi olup bozma nedenidir.

Örnek içtihatlar...

Yargıtay 1. CD
2018/3412 esas,

Yargıtay 3.Ceza Dairesi
2020/2296 Esas

Yargıtay 4.CD
2017/14605 Esas
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :810, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avkavak, Tarih : 05-12-2025 11:35
Sayın meslektaşlarım,

Birkaç ay önce bir meslektaşımızın internet sitesinde eser sözleşmelerinde işin görüleceği yerin teslimi ili ilgili bir Yargıtay kararı görmüştüm ancak şu anda bulamıyorum.

İlgili kararda belirtilen husus: Eser sözleşmelerinde iş sahibi tarafından işin görüleceği yerin tesliminin yeterli olup tüm alanın işin görülmesi için yükleniciye teslim edilmesine gerek olmadığı ile ilgiliydi. Bu konu ile ilgili doktrin görüşüne veya o görmüş olduğum yargıtay kararına bir türlü ulaşamadım.

Belirttiğim husus ile ilgili bir doktrin görüşünü veya Yargıtay kararını paylaşmanızı rica edecektim. Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1193, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Fatih Kurucu, Tarih : 04-12-2025 08:41
"İşe iade davası sonucunda işverence işe başlatılan işçiye, İş Kanunu madde 21 uyarınca ödenmesi gereken en çok dört aylık boşta geçen süre ücreti ile, daha önce kendisine yapılmış olan kıdem ve ihbar tazminatı ödemesinin mahsup işlemi hangi esaslar üzerinden yapılmalıdır?

Ödenecek Brüt Tutarlar Üzerinden mi (Brüt boşta geçen süre ücreti, brüt kıdem ve ihbar tazminatından mı mahsup edilir)?

Ödenen Net Tutarlar Üzerinden mi (Net boşta geçen süre ücreti net kıdem ve ihbar tazminatından mı mahsup edilir)?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1333, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Balkesavukat10, Tarih : 03-12-2025 14:13
Merhabalar meslektaşlarım.
İzmir otobüs terminalinde yap işlet devret modeli uyarınca işletmeci olan şirket ile belediye arasında bilindiği üzere bir takım hukuki ihtilaflar var. Müvekkil şirketinde bu terminalde yazıhaneleri var. Bildiğim kadarıyla şu an işletmeci şirket ile belediye arasındaki davada tedbir kararı verilmiş ve dava derdest olduğundan işletme hakkına sahip şirkete halen kira ödemeleri yapılıyor. Geçtiğimiz günlerde belediye bütün yazıhanelere haciz ihbarnamesi gönderdi, buna istinaden şirket YD kararı alarak yazıhanelere bunu tebliğ etti ve ödemeleri şirkete yapmaya devam etmelerini bildirdi.

Bununla ilgili aklımda birkaç soru var :
Bahsettiğim yazıhanelerden birinde müvekkil şirket alt kiracı konumunda. Asıl kiracı ile otogar işletmecisi arasındaki kira sözleşmesinde alt kira yasağı olup olmadığını da henüz teyit etmedik.
1- Hukuk davası sona erip belediye tarafından yazıhane işletmecilerine "otogar işletmecisinin işletme hakkının sona erdiği"ne ilişkin ihtar yapılana kadar ödemelerin otogar işletmecisi şirkete yapılmasında herhangi bir sakınca yoktur diye düşünüyorum. İleride herhangi bir ecri misil talebi ile karşılaşır mıyız ?
2- Alt kiracı olduğumuz yazıhanede asıl kiracıya kira ödemesi yapılacak fakat bahsettiğim üzere alt kira yasağına dair bir bilgimiz de yok . Şayet eğer burada alt kira yasağı var ise haksız işgal sebebiyle ne gibi olumsuzluklarla karşılaşabiliriz ?

Çok teşekkür ederim....
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1410, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : drako, Tarih : 03-12-2025 12:49
Müvekkilin müteveffa babası kooperatife yazılarak kredi çekip dükkanı için ödemelere başlıyor. Bu arada müvekkil kardeşi ile birlikte çalışmaktalar. Ve dükkan ödemeleri kendisi gerçekleştiriyor.

Sonrasında müvekkilin babası vefat ediyor. Ve sonrasında öğreniyoruz ki tapuyu müvekkilin kardeşi üzerine almış.

Elimizde bu hususa ilişkin SGK kayıtları ve kooperatife ait ortaklık cüzdanı mevcut. Ortaklık cüzdanında ise kredi miktarı vadesi vs. belirtmekte. Mahkemeye bunları sunduk.

Ancak kooperatif ve sgk müzekkerelere cevap olarak SGK evrakların zamanaşımı nedeniyle silindiğini, kooperatif ise hiçbir şekilde müteveffanın kaydının bulunmadığı veyahut kredi çekilmediğini beyan etmekte.

Bu durumda ne yapmak lazım? Mahkeme bizim evraklarımız üzerine karar verebilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1390, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : lwayse.gul, Tarih : 03-12-2025 10:04
Merhabalar Meslektaşlarım
Meslekte henüz yeniyim ve ilk defa icra dosyam oldu. Sizlerin tecrübeleri ve kıymetli bilgilerinden faydalanmak isterim.

Kiracı tarafından ödenmeyen 1 yıllık kira borcu için Örnek no 14 ile taşınmazın tahliyesini yaptırdık. Ayrıca aynı olaya Örnek no 13 ile takip de başlattık.
Kiracı yurt dışına kaçmış, ne yediemindeki eşyaları alacak ne de borcunu ödeyecek. Örnek no 13 ile yediemindeki eşyaların satışını talep edebilir miyim? Yoksa satışını hiç talep etmesem ve 6 ay sonra haciz düşse mi?
6 ay sonra haciz kalkarsa yediemindeki eşyaların akıbeti ne olacak?

Ne tavsiye edersiniz bana?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1378, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04661608 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.