Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
23.08. Takı Konusunda Önemli İçtihat Değişikliği - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Haber Ekleyin

Yazan : Muhammed Şenel, Tarih : Bugün 01:49
Tüm meslektaşlarımıza kolaylıklar dilerim. Hissedarlardan A.. için Kamulaştırmasız el atma davası açıldı, kazanıldı, dosya istinaf aşamasında.
Şimdi diğer hissedarlar için de hem kamulaştırmasız el atma bedeli hem de ecrimisil talepli dava açacağız.
İlk davayı açan müvekkil A... da bu davada davacılar arasında, çünkü hem ilk davadan ayrı olarak ecrimisil talep ediyoruz hem de vefat eden kardeşinin kamulaştırmasız el atma bedelinde mirasçılık hakkı var.
Sorumuz: 1-Yukarıdaki şekilde davayı açmakta bir beis var mıdır? Burada idare tarafından yapılacak derdestlik itirazı dikkate alınır mı?
2- Henüz tapuda intikal yapılmadı, sadece mirasçılık belgesi alındı. Bu ilk davayı açan müvekkilin A..'nın durumunu etkiler mi?
Saygılarımla..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :15, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Karadağlı, Tarih : Dün 21:32
Müvekkil hakkında kesinleşen 7 ay hapis cezası için çağrı kağıdı geliyor ancak teslim olmuyor. Yakalama kararı çıkartılıyor ve bir hafta önce kapalı cezaevine alınıyor.

Sorum şu, bildiğim kadarıyla normal şartlarda çağrı kağıdına uysaydı direk denetimli serbestlikten faydalanabiliyordu. Gir çık yapacağı bir durum olacaktı. Şimdi kapalı cezaevinden denetimliye ayrılmak için dilekçe vermesi durumunda direk faydalanabiliyor mu?

Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :22, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : measfuyu, Tarih : Dün 10:24
Merhaba, müvekkil bir taşınmaz kira sözleşmesine kefil sıfatıyla imza atıyor. Ancak sözleşmede kefalet tarihi ve limiti yer almamakta ve şekil şartları sağlanmamakta. Kanaatimce kefalet sözleşmesi geçersiz. Ancak müvekkil kira sözleşmesi kapsamında 100.000 tl nakit ve 200.000 tl teminat mektubunu kiraya verene depozito olarak kendisi veriyor. Ayrıca kiracı ve kiraya veren kira sözleşmesini feshediyor. Kiraya veren şu an kiracı ile yaşadığı bir kısım hususlar sebebiyle teminat mektubunu bozdurmakla tehdit ediyor. Müvekkil yönünden depozitoyu geri almak noktasında nasıl bir hukuki yol izleyeceğime ilişkin kararsız kaldım. Kefalet ve depozitoyu farklı değerlendirmek gerekiyor kanaatindeyim. Bu durumda müvekkil üçüncü kişi olarak depozito veriyor. Bunun iadesi için nasıl bir yol izlemek gerekir ? Şimdiden*teşekkürler. Saygılarımla
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :62, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : iremis, Tarih : 29-04-2025 23:59
Meslektaşlarım Merhaba,

Kamulaştırmasız el atma davalarında biliyorsunuz ki artık hüküm kesinleşmeden icra edilebiliyor. Bu durumda karar kesinleşmeden, ilk derece mahkemesinin kararı ile ilgili taşınmazın idare adına tescili mi gerçekleşecek? Yoksa tescil yönünden yine kesinleşme mi beklenecek? Açıkçacı hemen tescilin yapılması mantıklı gelmedi.

Kesinleşmeden tescil söz konusu olduğunda istinaf yahut temyiz aşamasında feragat durumunda ne olacak? Ayrıca feragat durumunda idare lehine vekaletname ücretine hükmedilir mi? Güncel anayasa kararları çerçevesinde hükmedilmemesi gerektiğini düşünmekle birlikte değerli görüşlerinizi merak ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :120, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukato0206, Tarih : 29-04-2025 16:02
sayın meslektaşlar merhaba,

belediye tarafından işyerimize tahakkuk ettirilen katı atık bedelinin iptalinde idare mahkemesinde dava açılmış. sonradan devraldığımız bu dosyada davanın adli yargı yerinde görülmesi gerekeceğine ilişkin uyuşmazlık mah. kararlarına sıkça rastladık. bu durum tecrübe ve bilginize göre artık yerleşik bir uygulama mıdır? aksi yönde kararlar mevcut mudur? idare mahkemesinin evet benim görev alanım deme ihtimali var mıdır açıkçası bunu sormak istiyorum çünkü emsal karar bulamadım. genelde aksi yöndeydi.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :197, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Eda DUMAN, Tarih : 27-04-2025 20:28
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkilin hamili olduğu çek önce takas için bankaya ibraz ediliyor, yaprak bedeli de ödenmeden tüm bedel için karşılıksız işlemi yapılıyor. Müvekkil elindeki çeki ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz ediyor, en azından yaprak bedelini almak için, bu durumda,
1-Çek ibraz süresi içerisinde birden fazla kez bankaya ibraz edilip karşılıksız işlemine tabi tutulabilir mi? Muhatap banka da karşılıksız kaşesi basar mı?
2-Çek takasa verildiğinde çekte müvekkilinin cirosu bulunmamasına rağmen muhatap bankaya ibraz edildiğinde takas odası tarafından yapılan karşılıksız kaşesinin üstüne müvekkil cirosu yapılıyor. Cironun mahiyeti ve sahtecilik yönünden bilgilerinizi rica ediyorum.
3-Ayrıca çek yönünden karşılıksız çek şikayeti yapmama engel durumu var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :410, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Yusuf K., Tarih : 25-04-2025 11:40
Merhaba,

Hisseli bir taşınmazda diğer hissedarların adres ve TCKN bilgilerini öğrenmek istiyorum. Müvekkil hisse satın aldı ve diğer hissedarlara şufa hakkının kullanılması ile ilgili ihtar çekip 3 aylık süreyi başlatmak istiyor. Tapu dairesi sözlü yazılı tüm taleplerimize KVKK nedeniyle ret verdi. Bu durumda sulh hukukta diğer hissedarların bilgilerinin tespiti talepli dava açmayı düşünüyorum. Bu konuda tecrübe sahibi olan meslektaşların görüşlerini merak ediyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :725, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ahmet Sarıkaya, Tarih : 24-04-2025 15:15
Meslektaşlarım merhaba kiraya vereni resmi kurum sıfatında olan bir dosyada tevdi mahalli davası açmak istiyoruz. Dava açmadan önce PTT'den konutta ödemeli gönderi olarak kira bedelini resmi kuruma göndermemiz gerekli lakin PTT ile yaptığımız görüşmelerde resmi kurumlara konutta ödemeli gönderi gönderemeyeceklerini bildirdiler. Dava aşamasında mahkemeden bu hususun sorulması için PTT'ye müzekkere yazdırılması talebimiz olacak, daha önce böyle bir durumla karşılaşan meslektaşlarımız var mı acaba? Mahkemelerin tutumu bu konuda nasıl olur? teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :805, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Özgü, Tarih : 24-04-2025 14:02
Merhaba Sayın meslektaşlarım. Avukatlığını yaptığım binaya Ocak ayında yeni bir kişi apartman yöneticisi oldu ve mevcut asansör firması kendisine 5 yıllık sözleşme imzalatmış.

İmzalatırken okumanıza gerek yok yöneticinin değiştiğine ve sizin yönetici olduğunuza dair evraklar denilmiş bu sebeple yönetici de maalesef okumamıştır. Ancak kat malikleri yıllardır söz konusu firmanın hizmetinden memnun olmayıp, yaptıkları işin arkasında durmamaları ve sürekli fazla fiyat vermeleri sebebiyle firma değiştirmek istemektedir. Sözleşmede “apartman yönetiminin tek taraflı feshetmesi halinde 5 yıl boyunca her ay asansör bakım ücreti ödeyecekleri” cezai şart olarak konulmuştur. Ayrıca sözleşmede firmanın yükümlülükleri ve bu yükümlülüklere aykırılıkta ne olacağına ilişkin net hiçbir madde bulunmamaktadır.
Genel kurulda da bu firmayla devam edelim ya da değiştirelim gibi hiçbir karar alınmamıştır.

Kısacası herhangi bir karar alınmadan imzalanmış olan bu sözleşmenin geçerliliği var mı? Varsa bina yönetimi feshetmek için nasıl bir yol izleyebilir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :806, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Arda, Tarih : 22-04-2025 12:07
Meslektaşlarım merhaba. Fikirlerinizi merak ediyorum.

Elimizde noterde düzenlemiş bir taşınmaz satış vaadi ve arsa payı (kat) karşılığı inşaat sözleşmesi var. Arsa sahibine 7 daire ve 390.000 TL para ödeneceği kararlaştırılmış. Bu paranın ödeme tarihi belirtilmemiş. Sizce bu tarihin belirlenmemesi bu sözleşmeyi geçersiz kılar mı? Veyahut da bu paranın ödenme tarihi belirlenmediği için sözleşme yapıldığı anda muaccel mi olur?

İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :728, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : 22-04-2025 09:02
Meslektaşlarım merhabalar, müvekkilim akrabasıyla bir araç alım satım sözleşmesi yapıyor ve araç bedeli için bono düzenleniyor. İlerleyen süreçte müvekkil bedeli ödemesine rağmen bonoyu geri almıyor. Şu an elimizde sadece bedelin ödendiğine ilişkin Instagram üzerinden gönderilen mesaj var. Sonrasında taraflar arasında özel bir sebepten husumet oluşuyor ve karşı taraf ihtiyati haciz kararı alıyor müvekkilin bazı malvarlığına haciz tatbik ediliyor. Meslekte yeni olduğum için süreçle alakalı yardıma ihtiyacım var.

1- İhtiyati haciz kararına itiraz sebeplerinin İİK 265. maddesi uyarınca sınırlı olduğunu ve bazı Yargıtay kararlarında senedin kambiyo niteliğini haiz olmasa da kayıtsız şartsız borç ikrarı içermesi halinde ihtiyati hacze yapılan itirazın reddinin gerektiği yazıyor. Fakat bizim olayımızda araç satım sözleşmesinde bonodan bahsedilmiş. Sözleşmeyi sunarak senedin kayıtsız şartsız olmadığını iddia edebilir miyiz?

2- Bunun yanında her halükarda senet bedelinin ödendiğine ilişkin Instagram mesajını sunup delil başlangıcı olarak değerlendirilmesini talep edip tanık dinletebilir miyiz?

3- İtirazın kararı veren mahkemeye yapılması gerektiğini biliyorum fakat ödememiz gereken herhangi bir harç vs. var mıdır?

4- Kanunen haczin tatbikinden itibaren 7 gün içerisinde esas icra takibinin yapılması gerektiğini biliyorum. Eğer esas icra takibi başlatılmazsa haczin kaldırılması için talepte mi bulunmamız gerekiyor kendiliğinden kalkar mı?

Meslekte henüz bir yılımı doldurmadığım için dosya geldikçe tecrübe ediniyorum. Yardımcı olabilen çıkarsa çok memnun olurum. Herkese iyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :746, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Balkesavukat10, Tarih : 19-04-2025 11:00
Merhabalar kıymetli meslektaşlarım.
Bir ilçe otogarında yolcu otobüsünün yayaya çarpması sonucu bir kaza meydana geldi. Biz otobüs sahibi şirket tarafız. Kaza tespit tutanağı düzenlendi ve her iki tarafa da ilgili maddeden kusur verildi. Daha öncesinde başından sonuna böyle bir süreci yönetmediğim için bilgisizim. Burada merak ettiğim husus şu ; öncelikle sanırım ceza soruşturması kapsamında bilirkişi raporu alınacak, sonrasında kovuşturma aşamasına geçilecek. Biz burada şoförün kusursuz olduğunu düşünüyoruz. Çünkü yaya otogarda araçların manevra yaptığı alanda aracın kör noktasına girmiş. Süreci nasıl takip etmeliyiz? Kaaza tutanağına itiraz mı etmeliyiz yoksa ceza davası kapsamında mı savunmalarımızı yapmalıyız. Şirketin de davaya malen sorumlu olarak eklenme durumu olur mu ? Bir de sigorta şirketi kusur oranını kendisi mi tayin eder. Olası bir başvuruda ceza davasında bilirkişi raporu alınmasını mı bekler? Kafam epey karıştı. Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1294, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT42, Tarih : 18-04-2025 16:05
Merhaba,açılan mal rejiminin tasfiyesi davasında,taşınmaz,1993 yılında kurulup ödemeleri 2005 yılına kadar devam eden kooperatif hissesi olup aynı yıl tapusu çıkıyor.Lakin 01.01.2002 tarihinden sonra ödemeye dair ne bir belge nede tanık beyanı yoktur.Davacı iddiasını ispat edememiş gibi görünse de taşınmaza değer biçilip 2002 yılından sonra ödeme varmış gibi değerlendirilmesi ve 1993-2002 ve 2002-2005 arası oranlanması mümkün müdür? Yargıtay kararı da bulamadım
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1243, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ankahukukdanışmanlık, Tarih : 17-04-2025 17:27
Merhabalar Meslektaşlarım,
Derdest dosyamda; Müvekkilin arsasına konulan orman şerhi nedeniyle TMK 1007 kapsamında hazineye karşı tapu iptal ve tescili (Davalı Hazine adına tescili) ile taşınmazın değerinin tespit edilmesi için belirsiz alacak davası karar aşamasına yaklaştı.

Sorum, yerel mahkeme kararının icrasına yönelik olacaktır. Taşınmazın aynına ilişkin tapu tescili noktasında bir hüküm kurulacak ama diğer bir hüküm de taşınmaz bedeline ilişkin olacak. Ben taşınmaz bedeli ile yarglama giderlerini karar kesinleşmeden icraya koyabilir miyim? Benzer dosyası olup tahsilat yapan meslektaşların tecrübesini öğrenmek istedim.

Ayrıca kamulaştırmasız fiili/ hukuki el atmada; tazminata dair hükmün kesinleşmeden icraya konabilmesi de aklımı karıştırdı.

Daha fazla araştırma yaptığımda Hukuk Müşavirliği tarafından yapılan Rücu davalarına ilişkin şu çalışmaya rastladığım için uygulamaya dönük bende şüpheler oluştu:"Tazminata ilişkin mahkeme kararı kesinleştikten sonra icraya konulmuşsa, bu takdirde icra masrafları rücu hakkının kapsamına dahil edilemez. Çünkü Devlet, borcunu buna ilişkin ilâm kesinleşir kesinleşmez ödemek zorundadır. İlâmın kesinleşmesine rağmen Devlet'in alacaklının icraya başvurmasını bekleyerek, borcunu ödememiş olması, BK 44 de belirtilen zararı arttırıcı bir davranış sayılacağından, bundan kusurlu memurun sorumlu tutulmaması gerekir. Buna karşılık, tazminata ilişkin karar henüz kesinleşmeden, zarar gören bunu icraya koymuşsa, bu takdirde Devlet ödediği icra masraflarını da kusurlu memurdan ister."

Yardımlarınız için teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1311, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Balkesavukat10, Tarih : 17-04-2025 09:44
Hepinize kolay gelsin meslektaşlarım.
Şoför/işçinin ve beraberinde 2 aracın daha karıştığı 3 taraflı trafik kazası sonrasında şirketimiz ve şoför aleyhinde ikame araç bedeli talepli icra takibi başlatıldı. Takibin devamını önlemek adına şirket tarafından ödeme yapıldı. Alacaklı taraf takip dayanağı olarak ikame araç bedeline ilişkin bir eksper raporu sundu. Kazada şoförümüz yüzde yirmi beş kusurlu bulunmuş ve takibin miktarı da eksper raporunda yazan meblağın dörtte biri olarak tarafımıza yöneltildi. Sonrasında artık şirkette çalışmayan işçiye karşı icra takibi başlattık ve takip, işçinin itirazı üzerine durdu. Şimdi arabuluculuk ve sonrasında itirazın iptali davası açacağız. Sormak istediğim husus şu:

Biz işçiye karşı açtığımız takibi, alacaklıya ödediğimiz toplam tutar üzerinden açtık, yani içerisinde icra vekalet dosya masrafı faiz vesaire hepsi bulunuyor. Burada bir yanlışlık var mı meslektaşlarım. Yoksa sadece asıl alacak olan ikame araç bedelinin kusur oranına karşılık gelen miktarı oranında mı rücu etmeliydik?

2-İtirazın iptali davasında tekrar kazaya ve kusura ilişkin bir irdeleme yapılıyor mu acaba?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1319, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Balkesavukat10, Tarih : 16-04-2025 13:14
Merhabalar meslektaşlarım,

Yolcu taşımacılığında faaliyet gösteren bir firmanın bilet satışı yapılan yazıhanesinin bir başka işletme tarafından işletilmesi durumunda aradaki ilişki asıl-alt işverenlik olarak nitelendirilebilir mi? Komisyon usulü çalışan alt işletme alt işveren olarak kabul edilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1441, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukato0206, Tarih : 15-04-2025 16:07
Sayın meslektaşlar merhaba
kısaca sorum şöyle: biz idarece kesilmiş hir para cezasına itiraz ettik. itirazımız kabul edildi sulh ceza tarafından ve bunun iadesini davalıdan talep ettik. davalı ödemeyi hazine adına yaptığını ifade ederek bizi ilgili başkanlığa yönlendirdi burdan bir miktar iadeyi almakla beraber borcun ferilerini alamadık. her iki taraf da ferilerin kararda hüküm altına alınmadığını savundu. böylece bu cevaplara ithafen bir iptal davası açtık bu davamız sürüyor cezayı kesen asıl kurum ben bunu hazineye ödedim bundan sorumlu şu başkanlık senin muhattabın ben değilim diyor. buna ilişkin emsal kararı ve deneyimi olan var mıdır ne düşünüyorsunuz
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1592, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Burcu Etöz, Tarih : 14-04-2025 12:53
Meslektaşlarım merhaba;

Müvekkilin kira sözleşmesinde kira artış oranı belirtilmemiştir. Taraflar aralarında anlaşarak TBK de belirtilen oranda anlaşma sağlamışlardır. kiracı ilk ay ödeme yapmayınca icra takibi yapılmış kiracı 50 TL eksik ödemiş ve kiracı kira bedeline itiraz etmemiştir.icra takibinden sonra müvekkile ödeme yapıp sadece ödeme yaptığını borcu olmadığını belirtmiştir. İkinci ay yine o TL eksik olarak gününde müvekkile ödeme yapmıştır. üçüncü ay ise yine ödeme yapmamış ve icra takibi başlatılmıştır. İcra takibinde yine takipten sonra müvekkilin hesabına 50 TL eksik yatırmış ve borcu ödediğini borcu olmadığı yönünde itiraz etmiştir. Daha sonra tarafımızca eksik ödemeden kaynaklı olarak icra mahkemesinde tahliye davası açılmıştır. Cevap dilekçesinde kira artış oranının olmadığını bu nedenle artış yapılamayacağı yönünde beyanda bulunmuştur. Davalının 3 ay boyunca itiraz etmediği konuyu tahliye davasında ileri sürmesi haklı mıdır? Taraflar anlaştıkları ve ve daha önce yatırmasına rağmen iş bu nedenle red kararı verilebilirmi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :166, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : imsel, Tarih : 14-04-2025 12:52
merhabalar.
işe iade davasını kazandık. dava sırasında müvekkil bir suçtan mahkum oldu.ceza evinde.kendisine babası vasi atanmış.şimdi işe iade başvurusunun vasi aracılığı ile yapılması isteniyor.şimdi ihtarname gönderdiğimizde işçinin samimi olmadığı savunmasıyla karşılaşacak gibiyiz.bu halde biz boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatlarını alamayacak mıyız?
bir de tebligatı müvekkilin kendisi izindeyken almış 10 günlük süre başladı 3 gün oldu.
bize avukat olarak tebligat olmadığı için (avukatla takip edilen iş olduğundan) ihtar çekmeyip müvekkilin cezasının bitmesini bekleyemez miyiz.başvuru süresi kesinleşemenin tebliğinden sonra başladığı için, bi çare olarak.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1996, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.ilknur aksu, Tarih : 13-04-2025 15:59
İyi günler
muris muvazaasına ilişkin bir davada Yargıtay kararı arıyorum ancak benzer bir karar bulamadım.
5 kardeş 3 ü erkek. Erkekler yıllarca çalışıyorlar ve bir çok taşınmaz alıyorlar Ancak örf ve adet gereği birçok tapu babanın üzerine yapılıyor. Kazançlar babada toplanıyor. Yıllar sonra erkek çocuklar ortaklıklarını bitiriyorlar. Babada ölmeden önce şirket kazancıyla alınan bu tapuları 3 erkek çocuğa paylaştırıyor. Erkeklerin çalışmasıyla alındığı için onlardan icazet alarak kızlara da 1 adet taşınmaz bırakıyor. Baba vefat ediyor. Babanın üzerinde olan taşınmazlar da var. 5 kardeşe bunlar intikal ediyor. Ölümden 5 yıl sonra kızlar babanın bu yaptığı paylaştırmaya ilişkin taşınmazlarla ilgili muris muvazaası davası açıyor.
Benim aradığım kararda bu çocukların çalışmasına yönelik yapılan bir paylaştırma olduğunda bunun mal kaçırma kastına ilişkin olmadığı yönünde bir karar.
Biraz spesifik bir karar ama bilen veya böyle bir karara rastlayan meslektaşlarım varsa ve paylaşırsa yada konuya yönelik farklı bir bakış açısını olan varsa tecrübelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.
Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2183, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06598711 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.