Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : Av.Tuğba Göktepe, Tarih : Dün 15:07
Merhaba meslektaşlarım.
Müvekkilin satın almış olduğu evdeki ayıpların giderilmesi için dava açtık,mahkeme ücretsiz onarıma karar verdi.
İcra takibi başlattığımızda karşı taraf evi onarmadı ve yükümlülüğünü yerine getirmnedi,biz de meblasının ödenmesi için bilirkişiden rapor aldırdık.Raporda tespit edilen onarım ücretine karşı taraf itiraz etti ve İcra Hukuk Mahkemesine dava açtı.Bilirkişilerce normal değerinin çok çok altında bir değer belirlendi ve Mahkemece bu şekilde hüküm kuruldu.
Müvekkil bu süreçte evinin tadilatını yaptırdı elinde faturalar mevcut ve tespit edilen rakam neredeyse dörtte biri kadar.
Ücretsiz tadilat hakkı kazanmışken,elimizde evin onarımını yaptırırken ödediğimiz dekontlar varken (tespitlerden sonra yaptırıldı dosyaya bu sebeple sunamadık) dörtte biri kadar bir rakam ile icra dosyasına devam etmek zorunda kalıyorum.Bu aşamada yapabileceğimiz başka bir yol var mıdır ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :784, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Hukuk Sevdalısı, Tarih : 28-10-2025 15:45
Merhabalar,

Alt - Üst işveren noktasında mevcut bir iş kazası dosyamda takıldığım bir husus var. Sizlerin fikrini merak etmekteyim

Olay: Okul Yapım işi
İhaleyi alan: A firması
Anahtar Teslim işi yapan: B firması
Alt Taşeron: C firması

Olay şu şekilde:

A firması Okul Yapım ihalesini kazanıyor ve Valilikle İhale Sözleşmesini imzalıyor. İhale sözleşmesinden sonra A Firması ve B Firması arasında sözleşme yapılıyor ve bu sözleşmeye göre anahtar teslimi işi B firması devralıyor.

Sonrasında B firması ile C firması arasında Okul İnşaatının sıva işinin yapımına ilişkin alt taşeron sözleşmesi imzalanıyor. Müvekkil işçi ise C firmasında çalışırken iş kazası geçiriyor.

SGK kayıtlarına göre C firması, A firmasının alt taşeronu gözükmektedir. Hatta alt taşeron dosyası açılsın diye A firması ile C firması arasında sözleşme yapılıp SGK ya sunulmuş. Biz de bu kayıtlara güvenerek A ve C firmasına dava açtık. Fakat A firması, sunduğu delillerle ben işi anahtar teslim B firmasına devrettim, C firması benim değil B firmasının alt taşeronu demektedir.

Yargıtay` ın süreklilik kazanan kararlarında "Anahtar teslimi işi veren firma işten elini çektiğinden ve işçi çalıştırmadığından asıl işveren değildir." demektedir.

Fakat bizim olayda SGK kayıtlarına göre C firması, A firmasının alt işvereni. Fakat dosyaya sunulan sözleşmelere bakılırsa B firması anahtar teslim olacak şekilde işi A firmasından devralmış ve B firması ile C firması arasında da alt taşeron sözleşmesi bulunmaktadır.

Bu durumda hangi firma üst işveren konumunda olacak ve müvekkil işçinin iş kazasından kaynaklı tazminat talebinden sorumlu olacaktır? Fikirlerinize açığım...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :985, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. İbrahim Cem GÖKDUMAN, Tarih : 25-10-2025 18:08
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım.

İlamlı takip dosyasında kesin aciz vesikası alınması halinde akdi vekalet ücretinden bağımsız olarak karşı yan ilam ve icra vekalet ücretleri müvekkilden talep edilebilir mi?

"Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2012/31068 K. 2013/9425 T. 14.03.2013:"Avukat olan kişi, vekili olduğu kişiden kendisi ait olan vekelet ücretini ayrı bir ilamla, ya da ayrı bir takiple isteyebilir."

Yukarıda yer alan karar somut olaya uygulanabilir mi?

Ek olarak; ilamlı takip dosyasında borçlu taraf, tarafımızla iletişime geçmiş, ödeme yapmak istediğini beyan etmiş, toplam borç miktarından indirim yapılıp yapılamayacağı ve haczedilen menkul malların akıbetini sormuştur. Bunun üzerine müvekkil kuruma yazılı dilekçe ile başvurular yapılmış ancak müvekkil kurumun ödeme aşamasını sürüncemede bırakması nedeniyle tahsilat yapılamamış, akabinde ise dosyada kesin aciz vesikası alınmıştır. Bu durumun karşı yan ilam ve icra vekalet ücretinin talebi için ispatlanması gerekir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :6519, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukato0206, Tarih : 22-10-2025 14:41
sayın meslektaşlar merhaba,

ön ödemeye bağlı bir suçtan yargılanan sanık (tck 125) suçu , bildiğim kadarıyla bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği kasım 2024 tarihinden önce işlemiş soruşturma da yine bu tarihten önce başlamıştır. ancak gelinen noktada mahkeme ön ödeme ihtaratıyla dosyayı düşürmüştür. sanık lehine olmakla yürürlük tarihinden önce soruşturulan bu dosyada mahkemenin bu yola gitmesi hukuka aykırı değil midir
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :12304, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : 20-10-2025 20:31
Meslektaşlarım merhabalar, bir müvekkilimin kurmuş olduğu marka kötü niyetli bir şahıs tarafından tescil ettirilmiş ve bu markanın hükümsüzlüğü için dava açmayı planlıyoruz. Daha doğrusu daha önce bu hususta dava açmadığım için zannediyorum izlenmesi gereken yol bu davayı açmak. Şahsı tanıyoruz, şahsın kötü niyetli olduğuna ve tescil tarihinden önce markanın müvekkil tarafından kullanıldığına dair delillerimiz mevcut. Bu durumda nasıl hareket etmemiz gerekiyor? Davayı kazanabilir miyiz? Bilgisi olan meslektaşlar yardımcı olursa çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1036, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Nagehan Çubuk, Tarih : 17-10-2025 16:01
Merhaba yıl önce muvekkil sgk ya ait ise giris belgesi icin attigi imzanın kendisine ait olduğunu nasıl kanitlayabilrim o zman 13 yaşındaymis ve o zamanlara yakın tarihteki hicbir imzalı belge yok bir de şimdiki imzası farklı
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1484, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : GZMGLSN, Tarih : 12-10-2025 23:35
Kıymetli meslektaşlarım merhabalar;
İş kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemi ile açılan bir dosyamda bilirkişi tarafından hazırlanan raporda tazminat miktarı hesabında %5 artış %5 iskonto oranı uygulanmıştır. Bilirkişi tarafından hazırlanan rapor gerekçesinde bu oranın SGK uygulamasına paralel olarak yıllık %5 artış ile her yıl için peşin değer iskontosu 1/kn formülü ve %5 iskontolama uygulanarak hesaplama yapılmıştır. Bildiğim kadarı ile uygulanacak artış ve iskontolama oranının %10 olması gerekmektedir. Bu hususta yargıtay kararlarında bir içtihat birliği oluşup oluşmadığı hakkında bilgisi olan bir meslektaşımın bilgisine ihtiyaç duymaktayım. Keza yine yapılan hesaplamada %10 iskonto %10 artış oranının uygulanması tazminat miktarında bir değişiklik meydana getirir mi?


Ayrıca destek gören çocuklardan biri kaza tarihinde 10 yaşında (kız) olup diğeri ise 17 yaşındadır(erkek). Yine bilirkişi tarafından yapılan hesapta çocukların destek ihtiyaç sonu 22 yaş olduğu belirlenmiştir. Bazı Yargıtay kararlarında bu yaşın 25 yaş olduğu kabul edilmiş.(bkz: YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ'NİN 17.10.2019 T. 2017/1522 E. 2019/9586 K. "Somut olayda; 1997 doğumlu davacı ... dava tarihi itibariyle 14 yaşında, 2000 doğumlu davacı ... ise dava tarihi itibariyle 11 yaşında olup; yüksek öğrenim görecekleri olasıdır. Bu durumda, mahkemece; davacı çocukların halen eğitim görmeleri bulunduğu sosyal çevreye nazaran öğrenim süresinin 25 yaşına kadar devam edeceği ve 25 yaşına kadar babalarından destek göreceklerinin kabulü ile ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.)Bu hususta da destek ihtiyaç sonuna ilişkin yaşın ne olduğu hususunda net bir görüş birliği,doktrin,makale var mıdır ?

Konuya ilişkin bilgilerini paylaşan tüm meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1793, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sailor1981, Tarih : 08-10-2025 17:25
Müvekkil ( elbirliği mülkiyete tabi taşınmazdaki bir A isimli hissedar ile yaptığı kira akdi ile)kiracidir.

Daha sonra B adlı hissedar da müvekkilin dalgınlığından faydalanıp yeni bir kira akdi imza ettirmiştir.

Şimdi her iki hissedar müvekkilden kira talep etmektedir.

İkinci yapılan kira akdinin iptali dava yolu ile elde edilebilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1903, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Balkesavukat10, Tarih : 06-10-2025 10:33
Herkese iyi çalışmalar dilerim. Müvekkil İngilizce derslerinin sunulacağı bir eğitim platformu kurdu. Bu platformda ders verecek öğretmenler hazır durumda. Öğretmenler ile akdedilecek sözleşmenin tipi konusunda tereddüt yaşıyorum. Baktığım örneklerde genelde sözleşmeler atipik nitelikte. Fakat müvekkil, ders verecek öğretmenlerin vergi yükümlüsü olma konusunda tereddüt ettiklerini, bu sebeple kısmi süreli iş sözleşmesi düzenlenmesi konusunda bir talepte bulundu. Daha önce bu konuda tecrübesi olan meslektaşlarımın fikirlerine ihtiyacım var. Yardımcı olan herkese teşekkürlerimi sunarım. (Öğretmenler ile iş akdi imzalanması durumunda bu platformun sahibinin yükümlülüklerinin artacağını, ileride sıkıntılı durumlar yaşayabileceğini düşünmekteyim. Öğretmenler, her dersin ücreti üzerinden komisyon alacaklar.)
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1883, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : T.Mahmutoğlu, Tarih : 01-10-2025 13:05
Merhaba, henüz tasfiye olmamış ama ferdileşmesi yapılan bi koop. var. Bu kooperatifin arsa sahiplerine borcu var, mahkeme kararıyla tespit edildi ve ilamlı icraya konuldu. Bu borç dolayısıyla bazı daireler arsa sahiplerince kooperatife devredilmedi. Devir davaları açıldıysa da hepsi sonuçsuz kaldı.
şimdi sorum şu ki, ortada mevcut bir mahkeme kararı var. Tasfiye olmamış bir koop. var. Vergi borçları falan var. Koop. üyelerden bu borçları toplayabilir mi? (ana sözleşmede ek bir sorumluluk maddesi yok.) bir yanda, "koop. borçlara karşı mamelekiyle sorumludur." maddesi var. Kooperatifin mal varlığı yok. Ama öbür yandan da bu kooperatif tasfiye olacak. Tasfiye işlemleri için kayyım atandı hatta. Tasfiye işlemlerinde de "Koop. alacakları tahsil eder, borçları öder." maddesi var sözleşmede. Üyenin aidat ödeme borcu kapsamında bir şey düşünülebilir mi acaba? Yardımlarınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1828, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : slnn, Tarih : 01-10-2025 09:50
Merhaba meslektaşlarım

Müvekkilin annesinden, kendisine ltd şti hissesi miras kalıyor. 4/1-b kapsamında sigortalılık için Kurum, ölüm tarihini değil de hisse devrinin tescil edildiği tarihi esas alıyor. Gerekçe olarak da 2013/1 nolu özelgeyi gösteriyor.

Sigortalılık başlangıcının, murisin ölüm tarihi olmasını gösteren, elinde Yargıtay kararı olan meslektaş varsa ve paylaşırsa sevinirim.

Teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1800, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.AhmetSametCosgun, Tarih : 30-09-2025 13:05
Merhabalar.

A ve B iki ticari şirket, aralarında mal alıp satıyorlar. Vergi Dairesi A şirketine diyor ki "sen riskli gruptaki B şirketiyle ticaret yaptın, gel bize açıklama yap". Bunun üzerine A şirketi B'ye "sen riskli gruptasın, bundan sonra senle iş yapmayacağım" diyerek ticari ilişkisini sonlandırıyor.

Araştırmalar sonucu B hakkında herhangi bir inceleme olmadığı, şüpheli işlemde de bulunmadığı ortaya çıkıyor. Fakat Vergi Dairesi'nin işlemi sebebiyle B şirketi hem maddi zarara uğruyor hem de ticari itibarı zedeleniyor.

Bu durumda B şirketi olarak Vergi Dairesi'ne karşı ticari itibarın zedelenmesi ve maddi zarara uğraması sebebiyle dava açılabilir mi?

Görüşlerinizi merak ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1812, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Toy Avukat, Tarih : 26-09-2025 14:13
Merhabalar, herkese iyi çalışmalar. Müvekkilin torununun engelli olması sebebiyle kızı tarafından, ÖTV indiriminden faydalanılarak alınmış bir araba mevcut.

Geçtiğimiz günlerde bu arabayla bir trafik kazası yaşıyorlar ve arabayı kullanan şahıs, kullanma yetkisi olmayan müvekkilin diğer kızı.

Kaza neticesinde araba perte çıkıyor ve raporda %50 müvekkilin kızına, %50 ise karşı taraf sürücüsüne kusur çıkıyor. Böyle bir durumda kaskonun ödeme yapmadığını biliyorum fakat karşı tarafta yer alan sürücünün sigortasından kusuru oranında maddi hasar talep etmemize engel herhangi bir durum var mıdır? Aynı şekilde kaza sebebiyle müvekkil ve kızının vücudunun bazı yerinde yaralanmalar meydana geliyor. Bedeni hasarlar için sigortaya başvurabilir miyiz? Ya da bu gibi durumlarda ne şekilde hareket edilmesi gerekiyor, haklarımız neler? Yardımcı olabilecek meslektaş varsa çok memnun olurum. İyi çalışmalar*diliyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1974, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avdest, Tarih : 26-09-2025 10:17
Meslektaşlarım merhaba,

Kamulaştırma Bedel Tespiti ve Tescil davamız karara çıktı. Dava tarihi ile karar tarihi arasında kamulaştırma bedeline faiz uygulanmasına karar verildi.

İdareye faiz alacağı ile vekâlet ücretinin ödenmesi için idari başvurumuzu yaptık ancak süresi içerisinde ödeme gerçekleşmedi.

Bunun üzerine faiz alacağı ile vekâlet ücreti için icra takibi başlattık.

Ancak icra müdür yardımcısı oldukça hatalı bir değerlendirmeyle ilamın eda hükmü taşımadığından bahisle icra emri düzenlenmesine yer olmadığına şeklinde bir karar kurdu.

Faizin, tespit hükmünün fer'isi olduğu ve eda hükmü taşıdığı çok açık olmasına rağmen bu kararı verdi. Daha önce birçok dosyamda bedel tespitine uygulanan faizin ödenmesi için icra takibi başlattım ancak bir sorun yaşamadım.

Müdürlüğün gerekçesi aynen şu şekilde: "Kararın ve açıklama kararının eda hükmü taşımadığı işlemin tespit şeklinde
hüküm tesis edildiği ancak takip talebinde tespitine hükmedilen bedelin faizine ilişkin olarak ilamlı
takip başlatıldığı anlaşılmakla bu haliyle ilam eda hükmü taşımadığından örnek 4-5 icra emri
düzenlenmesine yer olmadığına"

Konu hakkında emsal yerel mahkeme, bam, yargıtay kararları taramaktayım. Desteklerinizi beklemekteyim.

İyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1988, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ahmetcicek, Tarih : 25-09-2025 18:28
Merhabalar Meslektaşlarım,
Lisanslı yediemin müvekkilim var, çekilen hacizli araçların satışını, şimdiye dek üçüncü kişiyi alacaklı göstererek istemekteydim. Ancak sürecin uzun ve masraflı olması nedeniyle bu yolun faydası oldukça azaldı. 9. yargı paketiyle yedieminde bulunan araçların satışı için bulunan çözüm henüz uygulamaya konulmadı. Sizlerden ricam mevzubahis araçların satışı için başka bir yol bulunup bulunmadığı hakkında bilgi verebilir misiniz?
İyi çalışmalar diliyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1992, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.aleyna, Tarih : 23-09-2025 13:24
merhabalar.
noter huzurunda borca karşılık araç rehin sözleşmesi düzenlenmiş. borç ikrar ediliyor. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla (RPÇYT) ilamlı takip yapacağız. ancak iki husustan emin olamadım:

1- borca karşılık rehin verilmiş olsa da, borcun vadesi belirtilmemiş. muacelliyet şartı nasıl oluşacak. borcun doğduğu an muaccel olduğu kabul edilip, RPÇYT başlatabilir miyim?

2-Takip kesinleşmeden, rehin koyduğumuz araca ilişkin yakalama kararı alabilmemin bir yolu var mıdır?

şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2016, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av. serbay çalık, Tarih : 23-09-2025 09:03
saygıdeğer meslektaşlar İYİ GÜNLER. A şirketi B şirketini satın almak istiyor. sözlü olarak 80 milyon tl ile anlaştılar ve ilk etapta bu anlaşmaya göre 5 milyon tl lik 2 tane çek verdiler daha sonra A şirketinin mali durumunun kötü olması nedeniyle B şirketini satın alma durumu iptal oldu. Verilen çeklerin karşılığı olarak B şirketinden yine sözlü olarak mal alma anlaşması yaptılar. B şirketi 8 milyon Tl lik mal vermiş olup geri kalan 2 milyon tl'lik mal vermeye ve yanaşmamaktadır. BU durumda sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanabilir mi ?
NOT: mal alımı anlaşmasında malların niteliği ve kalitesi belli değildir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2041, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukato0206, Tarih : 18-09-2025 11:21
Merhaba konu şu: muhattaba teslim edilen tebligatta ihtar edilen konuya ilişkin 10 iş günü süre verilmiş. tebliğden itibaren sayılan bu iş günü hesabında pazar günlerinin sayılmayacağı kesin ancak cumartesi günü için durum nedir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2177, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ozerelif, Tarih : 17-09-2025 13:04
Meslektaşlarım merhaba,
Borçlu belediye kurumuna karşı başlatmış olduğumuz icra takibimiz borçlu belediyenin itirazı sonrasında durdu ve itirazın iptali davası açtık. İtirazın iptali davasını kazanmamız üzerine takip kaldığı yerden devam etti. Uyap üzerinden belediyeye ait malları görüntüleyebiliyorum ama özel ve kamu malı ayrımı yapılmadan haciz yapılamayacağı için hacze kabil malların bildirilmesini istedim ama herhangisi bir bildirimde bulunulmadı. Bundan sonra izlenmesi gereken yol nedir yardımcı olabilecek meslektaşım varsa çok sevinirim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :2093, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukatae, Tarih : 17-09-2025 12:42
iyi çalışmalar meslektaşlarım
Konu: Vasiyetnamenin tenfizinde zamanaşımı
Muris A nın 5 çocuğu var. Muris A taşınmazını kızı G'ye vasiyet ediyor. Vasiyetnamenin açılması 6/02/2014 tarihinde kesinleşiyor. Ancak Vasiyetnamenin tenfizi davası açılmadan, 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan vasiyet alacaklısı kızı G 5/02/2020 de vefat ediyor. Geriye vasiyet alacaklısının kızı S, vasiyet alacaklısının mirası reddeden oğlu M,vasiyet alacaklısının torunları B, C kalmıştır.(B ve C M'nin çocuklarıdır.)
Miras alacaklısının mirasçıları olarak kızı S, ve torunlarının B, C için hala vasiyetnamenin tenfizi davası açmak için süreleri var mıdır?
Not: Vasiyetnameden ve vasiyetnamenin kesinleşmesi yeni öğrenmişlerdir.
TMK
3. Zamanaşımı
Madde 602- Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Emsal karar konusunda yardımcı olursanız sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1722, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03501201 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.