Öncelikli olarak görüşünüze katılmıyorum. Çek bir ödeme vasıtası olup çek aslında verildiği anda karşılığı banka varlığı kabul edilir. Aynı cebinizde bulunan para gibidir. bu nedenle Ticari hayat vazgeçilmez bir ögesidir.
Nasıl cebinizde ki paranın sahte olması durumunda TCK mevcut yasal suç tan ceza yerseniz. Buda aynıdır.
Ne yazikki çek ülkemizde bir ödeme vasıtası olmasına rağmen uygulamada senet gibi kullanılmakta ve sanki vatandaş Merkez Bankası para basar gibi çek keserek aslında olmayan bir hakkı haksız yere kullanmaktadır. Herkes Kırmızı İşikta geçiyor diye Kırmızı Işıktan geçmek suç olmaktan çıkaracakmıyız.
Bu işin çözümü gelince asıl olan ÇEKE GÜVENİ GERİ GETİRMEK TİCARİ HAYATI NORMAL DÜZENİNE SOKMAK İSE yapılacak bellidir.
1-Çek Karnesi veren Bankanın sorumluluk miktarı hayatın olağan akışına uygun bir bedele yükseltmesi gerekir.
2-Çek üzerinde Bedeller önce yazılı olmalı ve gerçek hesabı olan çek karnesi verilmelidir. ÇEKİN BİR ÖDEME VASITASI OLGUSU TEKRAR CANLANDIRILMALIDIR. SENET VASFINDAN KURTARILMALIDIR.
3- Yasama organı çek karnesi verilmesi sorumluluğu Bankalara sorumlu olması sağlanmalı çek karnesi veren Banka yetkilisi hem hukuki hemde cezai sorumluluk altına alınmalı hem keşide eden hemde Banka ve Çek karnesi veren kişi MÜŞTEREK VE MÜTESELSİL SORUMLU OLMALIDIR. YOKSA BU SORUN ÇÖZÜLEMEZ.