Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

DNA testi-Miras

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-04-2014, 12:56   #1
advocate_demos

 
Varsayılan DNA testi-Miras

Merhaba,
yaklaşık 80 yıl önce ölen anne'nin resmiyette çocuğu görünenlerden bir kısmı, gerçekte annenin çocuğu değildir.


Ölen anneye düşen gayrimenkul hissesinin, gerçekte olmayan çocuklara paylaşımını önlemek için ne tür bir dava açmak lazım?
Böyle bir dava açılırsa, ispat için 80 yıl sonra yapılacak keşfi kabir ile DNA testi sonucu ortaya çıkar mı?
Bu şekilde çıkmazsa tanıkla ispat mümkün müdür?


Teşekkür ederim.
Old 10-04-2014, 17:46   #2
AVUKAT43

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,

Açacağınız dava soy bağının tespiti ve nüfus kaydının iptali davası olacaktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2005 / 2-572 Esas ve 2005 / 551 Karar sayılı kararı ile her iki davayı birlikte açabilirsiniz.
80 yıl önce ölmüş birinin cesedinden sağlıklı bir DNA testi için uygun örnek alabileceğinizi düşünüyorum.

Kolaylıklar dilerim....
Old 10-04-2014, 18:43   #3
advocate_demos

 
Varsayılan

Üstad teşekkürler,

80 yıllık kemiğin DNA testi sağlıklı olur mu bilmiyorum ama Yargıtay HGK kararını paylaşırsanız çok memnun olurum.

Saygılar.
Old 10-04-2014, 19:03   #4
AVUKAT43

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,
Yargıtay kararını aşağıya kopyalıyorum.Ayrıca şu linki de bir inceleyin derim.Kolaylıklar....

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6723





YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 2005/2-572
Karar No : 2005/551
Tarih : 28.09.2005

ÖZET :
SOYBAĞININ TESPİTİ
NÜFUS KAYDININ İPTALİ
GÖREV

İÇTİHAT METNİ

ÖZET :

Dava, soybağının tespiti ve buna bağlı olarak nüfus kaydının iptali istemine ilişkindir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Medeni Kanunun 282.maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Nüfus Kanununun 46. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılır. Ancak nüfus kayıtlarının davacının talebi gibi düzeltilebilmesi için öncelikle gerçek anne-babanın dolayısı ile soybağının tespit edilmesi gerekir. O halde her iki davanın birlikte açılması halinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi değil Aile Mahkemesidir.

DAVA :
Taraflar arasındaki "soybağı ve nüfus kaydının düzeltilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 1.Aile Mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 12.10.2004 gün ve 2004/331 E. 104 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 21.02.2005 gün ve 2004/16747-2469 sayılı ilamı ile;

( ... Dava Hasan ve Fatma yönünden nüfus kaydının iptali, Kazım ve Fadima yönünden soybağı davasıdır.Yargılama sürdürülerek varsa taraf delilerinin toplanıp, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR :
A-DAVA KONUSU: Dava, soybağının tespiti ve buna bağlı olarak nüfus kaydının iptali istemine ilişkindir.
B-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı, nüfus kayıtlarında anne ve babası olarak gözüken Fatma Yardımcı ve Hasan Yardımcı’nın gerçek anne ve babası olmadığını, gerçek anne ve babasının Fadıma Türkoğlu ve Kazım Türkoğlu olduğunu, bu durumun tespiti ile nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir.
C-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalılar Kazım ve Fadıma Türkoğlu ile Fatma ve Hasan Yardımcı, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.
D-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Adana Asliye 3. Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı Aile Mahkemesine devretmiştir.
D Adana 1.Aile Mahkemesi ise davanın soybağı davası olmayıp nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olduğunu açıklayarak davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME: Hükmün davalılar Hasan ve Fatma Yardımcı tarafından temyizi üzerine Özel Daire, yukarıda açıklanan şekilde, Aile Mahkemesinin davaya bakması gerektiği gerekçesi ile kararı bozmuş, mahkeme önceki kararında direnmiştir, direnme kararı davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
E-UYUŞMAZLIK: Davanın niteliği ve buna bağlı olarak davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine mi, yoksa Aile Mahkemesine mi ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
a )Ön sorun değerlendirilmesi;
Yukarıda da açıklandığı üzere dava kendisine açılan Asliye Hukuk Mahkemesi, görevli olmadığına, davaya bakmakla aile mahkemesinin görevli olduğuna karar vermiştir; dosya kendisine gönderilen aile mahkemesi ise kendisinin görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu yolunda karar ittihaz etmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Özel Daire davaya aile mahkemesinin bakması gerektiği gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
Bu bozma üzerine dosya kendisine ulaşan aile mahkemesinin ilk oturumunda, davacı vekili ile davalılar bozma kararına uyulmasını istemişlerdir. Aile mahkemesi tarafların bozmaya uyulmasını istemelerine karşın bozma kararına uymayıp asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin ilk kararında direnmiştir.
Bu durumda her iki tarafın uyma kararı verilmesini istemeleri halinde, yerel mahkemece direnme kararı verilip verilemeyeceği bir ön sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilindiği gibi H.U.M.K.nun 429. maddesi hükmüne göre, Yargıtay bozma kararı üzerine hakim, tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hakim, kural olarak Yargıtay bozma ilamına uymak ya da bu karara karşı direnme kararı vermek konusunda tarafların istekleri ile bağlı olmayıp serbest takdir yetkisine sahiptir. Eş anlatımla hakim bozma ilamına uymak zorunda olmayıp eski kararında direnebilir.
Ana kural bu olmakla birlikte bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hakimin kendiliğinden ( re'sen ) göz önünde bulundurması gereken hususlardan olmaması halinde, taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkeme bu bozmaya uymak zorunda olup, direnme kararı veremez. Yargıtay'ın çekişmeli yargıda yerleşmiş ve kurallaşmış uygulaması bu doğrultudadır ( Hukuk Genel Kurulu'nun 25.06.1997 gün, E: 1997/11-313, K:1997/ 569, 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117, 19.02.1992 gün, 635-82, 23.02.1994 gün, 936-94, 27.01.1999 gün, 26-4 sayılı kararları ).

Somut olayda taraflar bozma ilamına uyulmasını istemiş iseler de, Genel Kurulda yapılan görüşmeler sonunda; Özel Dairenin bozma sebebi yaptığı konu kamu düzenine ilişkin görülmüş ve bu nedenle yerel mahkemenin her iki tarafın bozmaya uyulmasını istemelerine rağmen direnebileceği sonucuna varılmıştır.

b )Direnmenin değerlendirmesi ;
Davacı, Kazım ve Fadıma Türkoğlu’nun gerçek anne babası olduğunun tespitini, nüfus kayıtlarında anne babası gözüken ancak gerçek anne ve babası olmayan Hasan ve Fatma Yardımcı’nın nüfus kayıtlarından çıkarılmayı ve nüfus kaydının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir.
Dava Kazım ve Fadıma açısından soybağı, Hasan ve Fatma açısından nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5133 sayılı Kanun ile değişik 4/1 maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısım hariç olmak üzere ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) doğan bütün dava ve işlere Aile Mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir.
Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Medeni Kanunun 282.maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Nüfus Kanununun 46. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılır. Ancak nüfus kayıtlarının davacının talebi gibi düzeltilebilmesi için öncelikle gerçek anne-babanın dolayısı ile soybağının tespit edilmesi gerekir. O halde her iki davanın birlikte açılması halinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi değil Aile Mahkemesidir.
Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır
Old 11-04-2014, 09:46   #5
advocate_demos

 
Varsayılan

Üstad, bu dava soybağının düzeltilmesi ve nüfus kaydına ilişkin bir davadır. Soybağının düzeltilmesi davası her türlü deliller ispat edilebilir şüphesiz fakat 80 yıl önce ölmüş bir kadına ilişkin eğer yazılı bir vesika da yoksa DNA testi ile sonuca ulaşmak mümkün müdür? 80 yıllık kemiğe DNA testi yapılırsa sağlıklı sonuca ulaşılır mı? Eğer DNA testi yoksa ve yazılı da bir belge yok ise tamamlayıcı delil olan tanığa başvurmak yeterli midir?

Teşekkür ederim.
Old 11-04-2014, 10:46   #6
detay82

 
Varsayılan

DNA testi yapılıp olumlu sonuc alinamazsa mahkeme davayi reddeder. Dna tedti olmadan tanik, belge vs ile bu dava kazanilamaz. Hem forum icinde hem programlarda bu konudaki kati Yargitay kararlarina ulasabilirsiniz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
dna testi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 20-06-2013 11:23
mirasçının miras bırakan hayatta iken kendi miras payına düşecek miras payını satması prag Miras Hukuku Çalışma Grubu 3 03-12-2008 09:59
DNA testi avmehmetkarabacak Meslektaşların Soruları 1 22-06-2008 02:05
Dna Testi Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 22-01-2008 22:27
Dna Testi nejan Meslektaşların Soruları 4 08-12-2006 13:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04722905 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.