Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-12-2006, 01:48   #1
dilekgulsen

 
Varsayılan muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil

Herkese marhaba.birçok arkadaşımın bildiği gibi muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı içtihadı birleştirme kararı birçok mahkeme kararına dayanak teşkil eder.benim asıl sormak istediğim konu şu; bedeli muris tarafından ödenmek suretiyle direk lehine yarar sağlanmak istenen kişi adına yapılan satışlarda yargıtayın önceki yıllardaki uygulaması şu şekilde idi:
Yargıtay 1.H.D. nin 17.6.1988 tarih ve 1988/5993 E. 1988/7378 K. Sayılı kararı
"Hemen belitmek gerekir ki, gerçekte miras bırakan tarafından bedeli ödenerek satın alınan taşınmaz mal; mirastan mal kaçırılmak amacıyla yarar sağlanmak istenen kişi adına, o kişi tarafından satın alınmış gibi gösterilip, tapuya tescil edilmiş ise; bu işlem gizli bir bağış niteliği taşır ve böyle bir olayda da muvazaanın yasal unsurları oluşur."
fakat bildiğim kadarıyla yargıtay son zamanlarda bu uygulamasından dönmüş durumda...ama elimde bu konuda özellikle son birkaç yıldır çıkan emsal karar yok ve bulamıyorum.eğer bu konuda karar bulan arkadaşlarım olursa benimle paylaşırlarsa seviinirim.....
Old 21-12-2006, 02:31   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

**************
MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL OLMADIĞI TAKDİRDE TENKİS TALEBİ - TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİNİN REDDİ GEREĞİ - TENKİS TALEBİ İNCELENEREK HÜKÜM KURULMASI GEREĞİ
KAYIT NO : 73438
**************
Esas Yılı : 2004
Esas No : 8613
Karar Yılı : 2004
Karar No : 13506
Karar Tarihi : 23.11.2004
Daire No : 1
Daire : HD
**************
ÖZET : Davacı vekili, müvekkilinin murisi ......'in parasını vererek satın aldığı 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazları eşit olarak davalılar adına tapuya tescil ettirdiğini, aslında bağışladığı halde onlar almış gibi işlem yapıldığını, parayı murisin ödediğini ileri sürerek muvazaa nedeni ile pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların ortak miras bırakan tarafından bedeli ödenmek suretiyle dava dışı kişiden satın alındığı ve davalılar adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Gerçekten, 1.4.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek ""gizli bağış"" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bu durumda iptale ilişkin talebin reddiyle, davaya tenkis istemi yönünde devam edilerek, terekenin aktif ve pasifinin parasal olarak değerlendirilmesi; miras bırakanın saklı paya tecavüz edip etmediğinin bulunan rakam üzerinden hesaplanması; tenkis uygulanırken TMK'nın 570. maddesindeki sıraya uyulması; önce, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan sabit tenkis oranında tasarrufa konu malın paylaşılması mümkün ise bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline; aksi halde TMK'nın 564. maddesi uyarınca davalıya tercih hakkının kullandırılması gerekir.
**************
(4721 S. K. m. 506, 561, 563, 564, 565, 570)
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, müvekkilinin murisi Abdulkadir'in parasını vererek satın aldığı 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazları eşit olarak davalılar adına tapuya tescil ettirdiğini, aslında bağışladığı halde onlar almış gibi işlem yapıldığını, parayı murisin ödediğini ileri sürerek muvazaa nedeni ile pay oranında tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, dava konusu taşınmazların müvekkilleri tarafından satın alındığını, işlemlerde muvazaa bulunmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, murisin gizli bağış yaparak mal kaçırdığı gerekçesi ile tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26.10.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen vekili Av. M.D. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin ""sözlü açıklamaları"" dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi Hüseyin Çelik'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların ortak miras bırakan tarafından bedeli ödenmek suretiyle dava dışı kişiden satın alındığı ve davalılar adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, 1.4.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782; 21.12.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Bu durumda çekişmeli taşınmazlar bakımından yukarıda ifade edildiği üzere 1.4.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararının olaya uygulanma olanağı yoktur. Öyle ise tapu iptali ve tescil kararı verilmesi isabetsizdir.
Ne var ki, davada iptal isteği yanında tenkis talebi de mevcuttur. Ancak, mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmış değildir.
Bilindiği üzere; Tenkis ( indirim ) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların ( tebberru ) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu ( inşai ) davalardandır.
Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların, zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma ( temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm; tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. ( MK md. 565 ) Miras bırakanın Medeni Kanunun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ( nesnel ) ve sübjektif ( öznel ) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda ( Ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler ) veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki harcını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, almanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda ( SABİT TENKİS ORANI ) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı ( MK md. 564 ) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki hatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gereğince gerekli araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ve gerekçe ile yazılı şekilde davanın kabulü doğru değildir.
SONUÇ : Davalıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerle HUMK'nın 428. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, alınan peşin harcın teniyiz edene geri verilmesine, 23.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Sanırım aradığınız karar..
Old 21-12-2006, 02:34   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Daha yeni tarihli...

Alıntı:

**************
MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ - MİRASTAN MAL KAÇIRMA - GİZLİ BAĞIŞ NİTELİĞİ
KAYIT NO : 77802
**************
Esas Yılı : 2005
Esas No : 9067
Karar Yılı : 2005
Karar No : 10079
Karar Tarihi : 26.09.2005
Daire No : 1
Daire : HD
**************
ÖZET : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.Gerçekten , 1.4.1974 tarihli karar , konusu ve sonuç bölümü itibariyle , murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek" gizli bağış " şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782; 21.9.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Somut olay yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde 3.kişiden miras bırakanın oğluna temlik edilen taşınmaz yönünden 1.4.1974 tarih ½ Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirir.
**************
(818 S. K. m. 18) (1.4.1974 Tarih 1/2 Sayılı YİBK)
Dava: Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak miras bırakanları Yusuf'un çekişmeli taşınmazın bedelini ödeyip o tarihlerde öğrenci olan oğlu Musa adına muvazaalı olarak tescil ettirdiğini, onunda bu payı davalı Huriye'ye temlik ettiğini ileri sürüp 1 ve 5 imar parsellerinde davalı adına kayıtlı payların miras payları oranında iptal ve tescilini istemişlerdir.
Davalı; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların iddiaları sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 139 parseldeki 1044/38250 payın dava dışı 3.kişilerden Musa'ya bilvekale anne ve babası tarafından 20.9.1978 tarihinde satın alınarak sicil oluşturulduğu Musa'nın da anılan taşınmazı 20.8.1987 tarihinde annesi olan davalı Huriye'ye 300.000 lira bedelle devrettiği taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak 1 ve 5 sayılı imar parsellerinde halen davalının paydaş olduğu anlaşılmaktadır.
Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.Gerçekten , 1.4.1974 tarihli karar , konusu ve sonuç bölümü itibariyle , murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır.
Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek" gizli bağış " şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih 586/782; 21.9.1994 tarih 248/538; 21.12.1994 tarih 667/856; 11.10.1995 tarih 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Somut olay yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde 3.kişiden miras bırakanın oğluna temlik edilen taşınmaz yönünden 1.4.1974 tarih ½ Sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Sonuç? Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 26.9.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.
Old 21-12-2006, 15:52   #4
dilekgulsen

 
Mutlu

Sayın can Doğanel ilginiz için çok teşekkür ederim.İnanın çok işime yaradı.Saygılar....
Old 04-04-2007, 16:47   #5
superavukat

 
Varsayılan

muvaazaalı tapu işleminin bozularak tapuda düzeltme yapılması kararı mahkemelerce veriliyor. Kararı aldık elimize tapuya gittik diyelim , harçlar kanunu 4.tablo 18-19 civarı bir maddede belirtildiği üzere binde 180 gibi yüksek bir vergiye taabi bu tip tapu düzeltmeler. Böyle bir durumda vergiden kaynaklanan zararımızı muvaaza lehdarından nasıl talep edebiliriz? Miktara göre hukuk mahkemesinde dava açarak mı? yoksa ilamsız takip açıp itiraz durumunda falan tapu düzeltmeye ilişkin mahkeme kararını mı sunarız..nasıl olacak? ikisi de olur gibi geldi bana ama sanki icra mahkemesinde zaman kaybı olabilir gibi.
Old 06-12-2010, 17:03   #7
gökhanhatem

 
Varsayılan soru

Sayın meslektaşlarım. Konuyla ilgili benimde bir sorum olacak. miras bırakan kişi ölmeden yine bu dava açılabilirmi? teşekkürler.
Old 06-12-2010, 18:05   #8
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan gökhanhatem
miras bırakan kişi ölmeden yine bu dava açılabilirmi?

Sayın Meslektaşım,
Cevap, sorunuzun içinde...
Bir kişi ölmeden nasıl "muris" olabilir ki? Bu dava "muris muvazaası"na dayalı.
Old 14-02-2012, 22:59   #9
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Duygu Işık
Sayın Meslektaşım,
Cevap, sorunuzun içinde...
Bir kişi ölmeden nasıl "muris" olabilir ki? Bu dava "muris muvazaası"na dayalı.

Old 27-04-2012, 20:03   #10
asoy

 
Varsayılan kararı koyabilirmisiniz

Yargıtay 1.H.D. nin 17.6.1988 tarih ve 1988/5993 E. 1988/7378 K. Sayılı kararı
Old 27-05-2013, 16:30   #11
cinequanon

 
Varsayılan

müvekkil 1967 yılından babasından bedelini ödeyerek bir taşınmaz satın alıyor fakat taşınmazda yapılması gereken bazı tasarruflardan dolayı tapusu devralamıyor. Mesele şu ki taşınmazın fiili hali ile kayıtlarda görülen hali arasında farklılık olduğundan önce taşınmazın yanındaki başka bir taşınmaz ile tevhid edilmesi sonra ifraz görerek parçalardan birinin müvekkile tapuda devredilmesi gerekiyor. Fakat bu işlemler için aradan 34 yıl geçiyor. Bu arada müvekkil sınırları belli taşınmaz içine ev yapıyor ve 1988 yılında buradan kadastro geçerken evin müvekkile ait olduğuna ilişkin beyanlar hanesine şerh veriliyor. 2001 yılında ise önce tevhid sonra ifraz yapılarak müvekkil taşınmazı tapuda satın alıyor. 2013 yılında babanın ölümü sonrası mirasa ilişkin ihtilaf çıkınca müvekkil aleyhine muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescili davası açılıyor. Davada 2001 yılında müvekkilin bu yeri satın alacak gücü olmadığından keza satışın bedelsiz olduğundan bahsediliyor. Zira müvekkil ödemeyi 1967 de yapıyor yani tapu devrinde değil. Ayrıca ev meselesi kafamı karıştırıyor. Davacı evin murisçe yapıldığını kullanım hakkının müvekkil eşi lehine beyan verildiğini söylüyor. Ama evin sahibi görünen eşi dava etmediğine göre müvekkil evin eşi tarafından yapıldığını da ispata çalışmalı mıdır? Ama eş aleyhine dava da ihbar da yok. Davadan haricen haberdar olan eşin böyle bu şerhe rağmen aidiyete ilişkin ayrı bir dava açması gerekir mi?
Old 07-07-2014, 22:57   #12
av3524

 
Varsayılan

İyi akşamlar arkadaşlar benim bilmek istediğim şey murisin muvaazasına karşı dava açılabilen bir durumda varis vefat ettiğinde varisin (muris olmuş oluyor)varisi dava açabilir mi?
Teşekkür ederim.
Old 08-10-2015, 11:34   #13
av.taha kurt

 
Varsayılan

Merhabalar. Muris muvazaası ile ilgili bir sorum olacak. Davalı, muvazaalı olarak arsanın yarı oranınında payını satış suretiyle eşinden iktisap etmiştir. Kat irtifakından sonra kendisine düşen iki daireyi üçüncü kişilere devretmiştir. Birinin kötü niyetli olduğunu biliyoruz. Burada tapu iptali ve tescil davasında sorun görünmüyor. Fakat bir daireyi alan kişinin iyiniyetli olma ihtimali var. MK.1023 bu anlamda koruma sağlıyor. Acaba iyinitli üçüncü kişiye yapılan satışta ne yapabiliriz? davalı - mirasçı aynı zamanda. Bu durumda açacağımız davada davalı eşin mirasından, miras payının mahsup edilerek diğer mirasçılar lehine talep söz konusu olabilir mi? Nasıl? Teşekkürler.
Old 01-02-2016, 18:52   #14
ssdinler

 
Varsayılan

Bir soruda benden sayın meslektaşlarım,
Muris muvaazasına dayalı davalar muris öldükten sonra her zaman açılabilir mi yoksa süreye mi tabi?
Old 03-02-2016, 14:25   #15
omav

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ssdinler
Bir soruda benden sayın meslektaşlarım,
Muris muvaazasına dayalı davalar muris öldükten sonra her zaman açılabilir mi yoksa süreye mi tabi?

Zamanaşımı yoktur, her zaman açılabilir..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muris muvazaası av.tuğbabal Miras Hukuku Çalışma Grubu 50 09-09-2016 17:50
Elbirliği/paylı Mülkiyet-ortaklığın Giderilmesi-men'i Müdahale-muris Muvazaası madagaskar Miras Hukuku Çalışma Grubu 25 05-12-2014 14:01
Kadastro tespiti-tapu iptali ve tescil Burak Demirci Meslektaşların Soruları 6 06-07-2009 15:07
tapu iptali ve tescil davası-tanıklar-ispat nisa Meslektaşların Soruları 3 18-12-2006 03:15
Tapu Tescil TunaD Meslektaşların Soruları 0 26-02-2005 15:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05872393 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.