|
Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için. |
Anket Sonucu: Banka kartının şifresinin üçüncü kişilerce ele geçirilmesi durumunda zarara | |||
Kart hamili katlanmalıdır | 5 | 20,00% | |
Banka Katlanmalıdır | 16 | 64,00% | |
Kararsızım | 4 | 16,00% | |
Oy Verenler: 25. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 318) | |||
|
11-10-2011, 23:26 | #1 |
|
Banka kartının ve şifresinin üçüncü kişilerce ele geçirilip kullanılması halinde kart hamilinin sorumluluğu
Değerli hukukçu arkadaşlarım,
Gerek bankacılık operasyonlarımız gerekse de bilirkişilik yaptığımız bazı davalarda sıkça karşılaştığımız bir sorun vardır. Kart hamillerinin elinden bazı düzeneklerle banka kartları çalınıyor, çalan kişiler kart hamilinin şifresini de bir şekilde ele geçiriyor ve kartını şifresi ile birlikte kullanarak paralarını çekip kart hamilini zarara uğratıyorlar. Bankalar bu konunun kötüye kullanımını önlemek için düzenledikleri sözleşmelere, kartların şifre ile birlikte kullanılması halinde işlemlerden kesinlikle kart hamilinin sorumlu olacağı hükmünü eklemekte ve kart hamillerinin imzasını almaktadırlar. Şifre yalnızca kart hamili tarafından bilinen özel bir bilgi olduğu için, kartın bu şifre ile birlikte kullanılması durumunda kart hamilinin şifresini saklamakta kusuru olduğu bu nedenle de zarardan sorumlu olacağı banka sektörünün egemen görüşüdür. Son yıllarda ATM cihazlarının kart yuvalarına kartın sıkışmasını sağlayacak düzenekler koyup, kartları makinada kalan kişilerin makina başından ayrılmasını takiben bu kartları yuvadan alan ve kullanan pek çok kötüniyetli kişi saptanmıştır. Kartın çaldırılması tek başına zarar doğuracak bir eylem değildir. Yanında mutlaka şifreye de gerek vardır. Bu tür vakalarda dolandırıcılar genellikle yardım etme görüntüsü altında kart hamilleri ile temas kurarak onlardan şifrelerini öğrenmektedirler. Konu mahkemelere taşındığında da kart hamilleri genellikle şifrelerini vermediklerini ileri sürmektedir. Ancak şifrenin çalındığı da davalarda bir vakıa olarak durmaktadır. Burada tartışılmasını arzu ettiğim konu, banka sözleşmelerinde yer alan kartın şifre ile birlikte kullanılması halinde sorumluluğun kart hamiline ait olacağı hususunun hukuken ne derece koruma altında olduğu veya, bu hükmün, kart hamilini yükümlülükten kurtulmak için olayda kusuru olmadığını (kusursuzluğunu) ispat mükellefiyeti altına sokup sokmadığı hususudur. Bankalar bu hükmü sözleşmeye koyarak, kartların usulsüz kullanımından doğan sorumluluğu doğrudan kart hamiline transfer etmeyi, sorumluluktan kurtulmak için ispat mükellefiyetini kart hamiline transfer etmeyi, amaçlamaktadır. Kartın çaldırılması peşinen kart hamilinin ağır kusuru olarak kabul edilmekte ve zarardan sorumlu tutulmaktadır. Bu tutum hukuken ne kadar geçerlidir ve koruma altındadır. Kart hamillerinin banka kartlarını alırken bu riskleri bildiğini, sistemin getirdiği kolaylıklardan yararlanmak amacıyla bu riskleri göze aldıklarını, banka hesaplarında tasarrufta bulunmak için banka kartının mutlak gerekli bir araç olmadığını da göz önüne alırsak, kart hamillerinin bu tür olaylarda gerçekten de sorumlu olmaları gerektiği, sorumluluktan kurtulmalarının kusursuz olduklarını ispat şartına bağlı olduğu yolunda, bankacıların yaklaşımına yakın kişisel bir görüşüm olduğunu da bildirmek isterim. Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum. Bu konudaki tartışmaların, konunun içtihatlarla açıklığa kavuşmasına da katkısı olacağına inanıyorum. Saygılarımla, İlhan Sungur |
12-10-2011, 11:21 | #2 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Sungur önce bir yasal duruma bakalım. Sonra devamını meslektaşların da katılımıyla getiririz diye umuyorum.
|
12-10-2011, 11:42 | #3 |
|
Bence sorunuzun yanıtı şifrenin üçüncü kişilerin eline ne şekilde geçtiğine ve bu dolandırıcılıkta bankanın ve kart hamilinin ne derece kusuru olduğuna göre değişecektir.
İnternet bankacılığı şifrelerinin üçüncü kişilerin eline geçmesi durumunda bankanın sorumluluğunu bu başlıkta tartışmıştık. Orada da arz ettiğim üzere benim kişisel görüşüm GENEL KURAL OLARAK zarara katlanacak olan kişinin hesap sahibi olacağı şeklindedir, zira bu şifrelerin korunmasında bankanın bir kusuru yoktur. Yine başlıkta verdiğim örneğin arkasındayım: Otomobilizin anahtarını bir kişi dolandırıcılık yoluyla sizden alıp otomobilinizi çaldığında otomobil üreticisini sorumlu tutamayacağınız gibi, internet şifrenizi veya kart şifrenizi dolandırıcılık yoluyla çaldırdığınızda da bankayı sorumlu tutamazsınız, zira hesap/kart şifrenin teknik olarak otomobil anahtarından hiçbir farkı yoktur ve bunun muhafazası sizin sorumluluğunuzdadır. Ancak yanıtımın başında da belirttiğim gibi, bu şifrenin nasıl elinizden çıktığı ve bu olayda bankanın herhangi bir dahli olup olmadığı da dikkate alınması gereken bir durum ve gerektiğinde bu genel kurala istisnalar getirilmesine yol açabilir. Örnek vermek gerekirse, şifreniz ATM cihazlarına takılan bir araç yoluyla kopyalandıysa bu durumda bu cihazın sahibi olan bankanın sorumlu olmadığı sonucuna varmak güç, zira bu olayda cihazının güvenliğini sağlamayarak şifrenizin elinizden çıkmasına yol açan banka. Dolayısıyla şifrenizin ne şekilde elinizden çıktığını dikkate alıp, her olayda bankanın ve şifre sahibinin sorumluluğunu ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini ve genel olarak şifre sahibinin sorumlu olacağına dair kuralada zaman zaman istisnalar tanınması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bankaların bu teknolojileri hepimizin hayatına -tehlikelerinden hiç bahsetmeden- sokarken müşterilerini bilgilendirme yükümlülüklerini ne kadar yerine getirdiklerini de her olayda ayrı ayrı değerlendirmek gerekebilir inancındayım. Dolandırıcılar teknolojik bankacılık sistemlerinde banka müşterlerini kandırmak için hergün yeni taktikler geliştirirken, "sorumluluk sahibi" bankaların hukuki sorumluluğu doğrudan üstlenmeseler bile en azından bu konularda müşterilerini bilgilendirme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini düşünmek gerekir. Örneğin bankaların her ay müşterilerine gönderdikleri bilgilendirme mektubu, ekstresi, email'i, SMS'i gibi iletişim yöntemlerinde yeni ortaya çıkan dolandırıcılık yöntemleri için de bilgilendirme yapmalarını beklemek hayalcilik olmamalıdır inancındayım. Bu konulara "güvenlik müşterinin sorumluluğu, bizi ilgilendirmez" şeklinde sırtını dönen bankaların, ortaya çıkan zararlarda sorumluluğu en azından kısmen yüklenmeleri gerekebilir. Tıpkı sigara içmek ve bu nedenle zarara uğramak sigara içenlerin sorunu olmasına rağmen sigaranın zararları konusunda tüketiciyi yeterince bilgilendirmeyen sigara şirketlerinin uzun yıllar tazminat ödemeye mahkum edilmeleri gibi. Orta vadede bu konunun en kolay çözümünün ise, gerek bankaların, gerekse kart sahiplerinin bu zararlara karşı "zorunlu sigorta" güvencesi altına alınması gerektiğine olduğuna inanıyorum. Kredi kartlarının başka kişiler tarafından kullanımıyla ilgili olarak uzun yıllar aynı tartışmaları yaşadık, sonuçta yasal düzenleme ile zorunlu sigortalılık getirildi ve sorun çözüldü. İnternet bankacılığı ve ATM kartlarının şifreleri konusunda da benzer bir düzenleme tüm bu tartışmalara nokta koyacak ve en önemlisi mağduriyetleri engelleyecektir. |
12-10-2011, 12:00 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Admin'in yukarıda yer alan görüşüne katılıyorum. ATM cihazlarının, çalışır vaziyette olması, üçüncü kişilerin müdahalesi sonucunda aparat takılmış olmaması ve güvenliğini tesis etmek öncelikle bankanın sorumluluğundadır. Bu ilk aşamada kartın 3.kişilerin eline geçmesine neden olan taraf, gerekli tedbirleri almayan banka olduğundan sorumludur. Kartın şifresi, yine ATM'ye kurulmuş bir kamera ile yahut ek klavye ile ele geçirilmişse, bu ikinci aşama bakımından da banka doğrudan sorumlu olur. Kart ATM'deki aparat vasıtasıyla ele geçirilmesine rağmen kartın şifresi, kart sahibinin saflığından veyahut tecrübesizliğinden istifade edilerek ele geçirilmişse, bu son halde ise "Birlikte kusur" (Bakınız, BK.44) temelinde olaya yaklaşmak gerekir kanaatindeyim. Tüm bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere sözleşmeye konulacak sorumsuzluk klozu ancak ve ancak hafif kusur hallerinde geçerli olacaktır. Somut örnekte banka ağır kusurludur ve sorumsuzluk klozundan yararlanamaz. (Bakınız, BK.99) |
12-10-2011, 12:17 | #5 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Katkı...
Meselenin Yargıtay içtihatlarına yansımasına da bakalım.
|
12-10-2011, 14:59 | #6 |
|
Emek vererek yasaldurumu özetleyen Ava. Sayın Ömer Güntay'a, çok değerli kişisel yorumu için Admin'e, yine kişisel yorumu ile katkılarını esirgemeyen Av. Sn. Mehmet Saim Dikici'ye, ilgili Yargıtay içtihatlarını ekleyen Av. Sn. Ömer Günaltay'a teşekkür ediyorum.
Bu yorumlar ve içtihatlar, sizlerin de değindiği gibi, her olayın koşullurına göre ayrı değerlendirilmesi tarafların kusur oranlarının irdelenmesi gerektiği yönündedir. Benim görüşüm de esasen bu yolda olmakla birlikte, sözleşmenin ilgili hükmünün peşinen bankayı sorumluluktan kurtarıp kurtaramayacağı, bu şartı kabul eden kart hamilinin , kusursuzluğunu, bir anlamda bankanın kusurunu ispata mecbur olup olmadığı hususu takıldığım asıl noktadır. Özellkle kart hamili, "Ben şifremi kimseye vermedim" derken, ortamda şifrenin kaydına veya gözetlenmesine yarayacak ve aldatma kabiliyetine sahip herhangi bir donanım/tesisat da yoksa, kart hamilinin bu iddiası ne derece geçerli olacaktır. Böyle bir durumda bankanın, kart hamilinin kusuru olduğunu ispat etme mecburiyeti olmasa gerek. İspat külfeti kart hamilinde olmalıdır. Olay en sade, en yalın hali ile sonuçlandırılabilirse, değişik koşullara sahip olayları bu temel üzerinde çözümlemek çok daha kolay olacaktır diye düşünüyorum. Lütfen değerli katkılarınıza devam ediniz. Teşekkürlerimle. İlhan Sungur |
12-10-2011, 15:09 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Konunun diğer yönlerinin tartışılabilirliği bir yana banka ile müşteri arasındaki sözleşmede bankayı "peşinen" sorumluluktan kurtaracak içerikteki hükümlerin önce 5464 sayılı yasanın bankayı kimi konularda yükümleyen hükümlerine, daha özel olarak da, müşterinin tüketici tanımına girdiği hallerde 4077 sayılı yasanın 6. maddesine takılacağı kanısındayım. Naçizane katkımız sürecektir. Saygılarımla. |
12-10-2011, 15:32 | #8 |
|
Sözleşmenin statüsü
Sn. Güntay,
Belirttiğiniz hususlar oldukçu kritik konular. Eğer yargı nezdinde bu hükümler bağlayıcı kabul edilmez, yok hükmünde sayılırsa, bankaların bu hizmeti tümüyle durdurması gerekebilir. Çünkü böyle bir durumda bankalar, baş edemeyecekleri bir risk ile karşı karşıya kalabilirler. O nedenle, kart hamillerinin bu hizmeti, riski ile birlikte aldıkları düşünülebilir mi? Saygılarımla, İlhan Sungur |
12-10-2011, 15:42 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Sungur, Bu ilişkide bankanın üzerine düşenler olduğu gibi kart hamilinin üzerine düşenler de söz konusudur. Üzerine düşen edimleri kabul etmiş olarak bu hizmeti aldıkları kabul edilmelidir. Bu edimlerin dengesini banka veya kart hamili aleyhine bozmaya hukuk düzeni cevaz vermemelidir. Her bir somut olayda, tarafların edimleri 5464 ve 4077 sayılı yasalar çerçevesinde irdelenerek sonuca varılmalıdır. Görüldüğü üzere, kimi zaman tarafların karşılıklı ve/veya eşlik eden (müterafik) kusurları da söz konusu olabiliyor... Elbette ki, bankaların bu husustaki tip sözleşmeleri 5464 sayılı yasa, 4077 sayılı yasa ve genel/emredici hükümler çerçevesinde geçerli kabul edilmelidir. Saygılarımla. |
12-10-2011, 16:23 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın isungur,
Yargı organlarının bu sözleşme maddelerini yok sayması durumunda ise bankaların hizmeti durdurmayı düşünmek yerine sözleşme maddelerini 4077.sayılı kanun 6. madde hükmüne UYGUN getirmeyi değerlendirmeleri daha doğru olabilir. Malumunuz veçhile bu kanun maddesinin uygulanabilmesi için sözleşme hükmünün tek taraflı, iyiniyet kurallarına aykırı şekilde, tüketici aleyhine dengesizliğe yol açacak şekilde oluşturulmuş olması gerekmektedir ki, bankaların müşterilerinin önüne koyduğu sözleşmelerin hemen hepsinde durumun kesinlikle böyle olduğu da tartışmasızdır. Bu sözleşmeleri hazırlayan banka hukuk müşaviri meslektaşlarımız, bu maddeleri kaleme alırken sadece kurumlarını değil, tüketicinin de menfaatlerini koruyacak bir format kullanırsa maddelerin hükümsüz kalması durumu ortaya çıkmaz, kimse de mağdur olmaz. Somut örnek vermek gerekirse, "banka kartı şifresinin müşterinin elinden çıktığı her durumdan müşteri sorumludur, banka hiçbir sorumluluk kabul etmez!!!" şeklinde gayet tek taraflı ve adaletsiz bir maddeyi sözleşmeye koyup, hizmet almak isteyen herkese de ZORLA imzalatan bir banka, bu maddenin 4077/6 kapsamında iptali durumunda da "şimdi nasıl ticaret yapacağım!" diye de hayıflanmamalıdır. Hiç şüphe yok ki aynı madde sözleşmede "Müşterinin şifresinin korunması konusunda hem müşteri, hem banka hayatın doğal akışına uygun tüm önlemleri alırlar. Bu şifrenin bankanın kusuru ile kaybedilmesi durumunda doğacak zararlardan banka, müşterinin kusuru ile kaydedilmesi durumunda doğacak zararlardan ise müşteri sorumludur" şeklinde kaleme alınsa, hiçkimse itiraz etmeyeceği gibi, yargı organlarınının da sözleşmeyi "genel işlem şartı" kabul etme ihtimali pek azalacaktır. Banka sektörünün durum değerlendirmesi yaparken kendine sorması sorulardan biri Türkiye'de bu sözleşme maddesini bu şekilde kaleme alan bir banka olup olmadığı olmalıdır diye düşünüyorum. |
12-10-2011, 21:59 | #11 |
|
Sn. Güntay'ın ve Sn. Admin'in katkıları için teşekkürler.
Banka kartları operasyonlarında en kritik konu maalesef şifre konusudur. Şifre de kart hamilinin beyninde olan, başka kimsenin bilmediği, herhangi bir yere kayıtlı olmayan bir bilgidir. Banka kartının ele geçirilmesi, ya da herhangi bir şekilde kopyalanması ve yeniden üretilmesi her zaman yapılabilecek bir şeydir. Bunun önüne geçmenin imkanı pek yoktur. Belki banka kartlarında da chip uygulamasına geçilmesi bir çözüm olabilir. Netice olarak kart bilgileri veya kart bir şekilde ele geçirilebilir ve kopyası üretilebilir. Ancak şifre ele geçirilmediği sürece bu kartlar hiçbir şekilde kullanılamayacaktır. Kart hamili kartın şifresini kötü niyetli üçüncü şahıslara verebilir, kartının kopyasının üretilmesine de izin verebilir. Bu durumda üçüncü şahıslar kartı ve şifreyi kullanarak kişinin hesabındaki parayı boşaltabilirler. Kart hamili de kartım elimde şifremi de benden başkası bilmiyor diye savunma yapabilir ve zararının tazminini bankadan isteyebilir. Böyle bir olayda banka kart hamiline dönük herhangi bir kusurlu hareket tesbit edemeyecektir. Bu tür olaylara karşı bankayı koruyacak olan tek silah maalesef banka sözleşmesinde bulunan tartıştığımız hükümdür. Bu hükmün tartışmalı hale gelmesi açıkladığımız risklere karşı bankaları savunmasız bırakabilir. Bu nedenle kusuru olmadığının ispatı mükellefiyetinin kart hamiline bırakılması, kusursuzluğunu ispat etmediği sürece kart ve şifrenin birlikte kullanıldığı işlemlerde sorumluluğu üstlenmesi 5464 ve 4077 sayılı yasalara aykırı olmayabilir. Çünkü bu hüküm sözleşmenin en önemli unsurudur. Bu hükmün yok sayılması, sözleşmenin tümüyle batıl hale gelmesi sonucunu doğurmalıdır. Sözleşmenin diğer unsurları bence tamamlayıcı diğer detaylardan ibarettir. Sigortanın konuyu tüketiciyi ve bankayı koruma yönünden bir çözüm olabileceği düşünülüyorsa da, kanaatimce kesin çözüm olamayacaktır. Çünkü sigorta şirketleri, tazminatı kimin adına ödüyorsa, halefiyet ilkesi doğrultusunda o tarafın tüm haklarına sahip olacak ve ödediği tazminat nedeniyle kusurlu gördüğü tarafa rücu davası açabilecektir. Bu davada da aynı sorunlar gündeme gelecektir. Konuyu aydınlatıcı katkılarınız için şimdiden teşekkürler. |
13-11-2011, 01:16 | #12 |
|
Son gelişmeler karşısında güncelleme:
Değerli arkadaşlarım, son zamanlarda gelişen bazı olaylar konu hakkında fikrimi değiştirmeme neden oldu. Bazı kart hamilleri kartlarını Ukrayna gibi memleketlerde ATM'lerde para çekme amacıyla kullanıyor daha sonra aynı kart numarasıyla başka ATM'lerden de usulsüz çekimler yapıldığı anlaşılıyor. Kartın açıkca sahtesi üretilmiş. İlginç olan şifrenin de elde edilmiş olması. Kart hamili kimseyle muhatap olmadığını ve kimseye şifresini vermediğinden emin. BU durumun tek açıklaması vardır, o da kartı daha önce kullanmış olduğu ATM üzerinden kart ve şifre bilgilerinin çalınmış olduğu. İki bilginin birden bir arada olduğu başka bir ortam yoktur. İçeriden kötü niyetli bir yazılımcı okunan karta ait bilgileri ve klavyeden girilen şifreyi rahatlıkla kopyalayabilir. BU bilgiler başka yerde yaniden kart üretilip kullanılmasını sağlar. Bu durumda şifrenin kullanılmasının kart hamilinin ağır kusuruna karine teşkil etmesi iddiası çökecektir. Ayrıca, bugünkü teknolojik çevrede, kart hamili statik şifre ile işlem yapmaya da zorlanamaz, çünkü şifrematik denilen küçük aletler her işlemde yeniden ve değişik bir şifre üretilmesini sağlıyor. Bu şekilde kullanılan bir şifrenin ise çalınması kopyalanması bir anlam ifade etmeyecektir, çünkü o tek kullanımlık bir şifredir. Bu şartlar altında banka, sözleşmedeki tartışma konusu hükümleri hizmetin olmazsa olmaz koşulu olarak savunamayacaktır, çünkü hizmet daha güvenli bir şekilde verilebilmektedir. Şifrematiğin çalınması gibi bir durum ise bankayı artık bağlamayacaktır, çünkü bankanın hizmet verdiği ATM sistemi üzerinde bir kuşku oluşmayacaktır, bankalar kendilerini kuşkudan koruyabileceklerdir. Kart hamili şifrematik cihazını korumak ve şifresini kimseye vermemek konusunda tamamen hür iradesi ile hareket etmektedir ve sorumluluk kendisine aittir. Konuyu bu boyutuyla tekrar görüşlerinize sunuyorum. Saygılarımla İlhan Sungur |
13-11-2011, 15:19 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın isungur,
Neticede böyle bir öneri getireceksek, o zaman dünyadaki uygulamalarını da incelemeliyiz kanaatindeyim. Dünyada yüzlerce değişik banka/finans kuruluşu debit ve kredi kartı vermektedir, bunların kaç tanesinde alışveriş, pos ve ATM işlemlerinde şifrematik cihazı kullanımı zorunlu tutulmaktadır? Hangi modern hukuk sistemi bu sistemi zorunlu tutmayan bankaların tüm kart dolandırıcılıklarından tek başına sorumlu olduğu müeyyidesini getirmektedir? Konuyu araştırmış değilim ama bu oranların yüksek çıkmayacağı (hatta belki hiç rastlanmayacağı) görüşündeyim. Sanıyorum konunun teknik anlamda uzmanısınız ve bu açıdan verdiğiniz örnekte bilgilerin çalınmasının nasıl yapıldığını benden daha iyi analiz edebileceğinizi düşünüyorum ancak kişisel görüşüm Ukranya örneğinde bilgilerin ele geçirilmesi Türkiye'de de sıkça yapılan bir yöntemle olmuş: ATM makinesine kopyalama aleti yerleştirmek ve şifreyi de uzaktan kamera/dürbün vs. vasıtasıyla öğrenmek VEYA alışveriş yapılan yerde kartı ikinci bir makineden geçirip şifre girilirken de gözle takip etmek. Neticede bu işlemlerden alışveriş yapılan yerin veya ATM makinesi bankanın sorumlu olduğuna hiç şüphe yok elbette ama kredi kartını veren bankanın müşteriden daha kusurlu olduğu görüşünde değilim. Ama bu konuda sorumluluğu bu tip olaylara karşı kartı sigortalamamak şeklinde sınırlandırırsanız, evet o zaman bence de kredi kartını veren bankanın sorumluluğunu düşünmek gerekir, zira daha önce de arz ettiğim üzere BENCE bu tip olaylardaki kimseyi mağdur etmemenin tek yolu zorunlu sigortayı değerlendirmek. |
20-08-2013, 14:08 | #14 |
|
+ Katkı
Yargıtay 13 HD. 2011/2709 E. 2011/11207 (Rahmi Ünal (Yargıtay 13 HD. Bşk.), Candaş İlgün (Yargıtay 13 HD Üyesi); TBK'nda Faize İlişkin Yenilikler & Banka Kartları ve Kredi Kartları Uygulaması, HUKAB Yayınları,2013, s.54)
Davacı, banka kartı ile ATM'de işlem yapmak isterken kartın bloke olduğunu ve geri alamadığını, kartını kullanıma kapattırmış ise de, bu arada başkaları tarafından kullanılarak hesabından para çekildiğini, gerekli güvenlik önlemlerini almayan bankanın olaydan dolayı sorumlu olduğunu belirterek, hesabından çekilen paranın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, ATM cihazlarında yeterli önlem ve güvenlik tedbirlerini almayarak, banka kartının kötü niyetli üçüncü kişilerce ele geçirilmesine olanak veren davalı banka, kusurlu ve davacının zararından sorumludur. Bununla beraber, 5464 sayılı kanunun 16. maddesinde, Banka kartları ve şifrelerin özenle korunması ve bilgilerin saklanması hususunda, kart sahiplerine de görev ve sorumluluk yüklenmiştir... Somut olayda, davacının da, kart şifresini kötü niyetli üçüncü kişilerin öğrenmesine imkan vermesi ve olayı müteakip Bankayı aramakta gecikmesi nedeniyle müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece,yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tarafların kusur oranları belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken... |
28-08-2013, 15:59 | #15 |
|
Kredi kartı şifresi olarak doğum tarihini kullanmak ağır kusur sebebidir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi K. 2011/15442
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kredi Kartının İş Amaçlı Kullanılması nedeniyle Bankanın Biriken Bonusları vermemesi | Av.Selim HARTAVİ | Meslektaşların Soruları | 9 | 16-06-2008 02:28 |
Bilişim Sistemleri Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle | Av.Bepi | Meslektaşların Soruları | 1 | 25-03-2008 01:50 |
düzeltme hakkının kullanılması halinde vekalet ücreti | av. aslı uçaravcı | Meslektaşların Soruları | 9 | 21-09-2007 13:29 |
kredi kartının kötüye kullanılması | Av.Ebru Caner | Meslektaşların Soruları | 15 | 19-01-2007 15:24 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |