Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Franchise Sözleşmesi / Görev

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-11-2011, 13:30   #1
Av.MB

 
Varsayılan Franchise Sözleşmesi / Görev

Sayın meslektaşlarım,

Tesçil edilmemiş bir markayla ilgili yapılan franchise sözleşmesi, sırf sözleşmenin başında franchise yazıyor diye Fiki ve Sınai Haklar Mahkemesi'nin görev alanına girer mi ?

Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığımız davada davalı görev itirazında bulundu, ancak bu konuda fazla kaynak da bulamadım.
Old 01-11-2011, 14:07   #2
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,
Davanızın konusunu ve ayrıntılarını yazmamışsınız. Bu durumda sağlıklı bir cevap vermek mümkün değil. Franchising sözleşmesini dayanak alan bir takip yapılmış olup itirazın iptali davası söz konusu olabilir, franchising sözleşmesinin gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan bir eda davası olabilir, karşı yanın tescilli bir markası olabilir, vs..vs..
Old 01-11-2011, 16:12   #4
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Ortada tescilli bir marka yoksa ve davanız bir eda davası ise görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu düşünüyorum; gerekçelerini aşağıda daha açık anlatmaya çalışacağım.

Ancak öncelikle bir dip not olarak şunu söyleyeyim; işin içine markaya ilişkin en ufacık bir terim girince maalesef meslektaşlarım hemen görev itirazı bildiriyor ve bir çok Ticaret Mahkemesi hakimimiz de "marka mı! hemen olay mahallinden uzaklaşalım" diye düşünerek görev itirazını kabul edebiliyor.

Ancak 556 S. KHK'nın ve TTK'nın ilgili maddelerinin yorumundan ben asla bunu çıkartmıyorum.

Her şeyden önce Franchising Sözleşmesi Kanun'da özel olarak düzenlenmiş değildir. Atipik ve karma bir sözleşmedir. İçeriğinde pek çok sözleşme çeşidi içiçe geçmiştir. Bu anlamda KHK'da da ayrı olarak düzenlenmemiş olduğundan genel hükümlere tabii olacaktır. Franchising'in Türkçe karşılığı hemen hemen "işletme lisansı" olarak verilebilir. Bu kavram muhteviyatında, "markanın franshisee'lere kullandırılması"na ilişkin yükümlülükler sözleşmenin sadece bir bölümünü oluşturur. Dolayısıyla eda davasında görevli Mahkeme FSHHM olacaktır diye bir şart olmadığı görüşündeyim. Hatta tescilsiz bir marka söz konusu ise FSHHM'lerin davaya bakmaması gerektiğini düşünüyorum; hatta marka tescilli olsa dahi her durumda FSHHM bakacak diye bir koşul yok diye de düşünüyorum. Bu benim kendi görüşüm ve bu konuda şimdiye kadar Mahkemelerde hep ısrarcı davrandım.

Ancak eminim aksi yönde düşünen pek çok meslektaşım çıkacaktır. Konu doktrinde ve uygulamada oldukça tartışmalı.

Şayet davanızda taraflardan birinin tescilli markası mevcut ise ve çekişme konusu markanın hak sahipliğine ilişkinse, tamam anlarım ve FSHHM görevlidir derim. Ancak düşünün ki sözleşmedeki edimlerin zamanında yerine getirilmemiş olması nedeni ile bir eda davası açtınız. Bu durumda niçin bu davayı FSHHM görsün ki? İhtilafımız marka mı? Edimin yerine getirilip getirilmediği mi?

Bu nedenle ben mutlaka FSHHM'lerin görevli olacağı yönündeki görüşe yasal dayanak bulamıyorum. Ben kendi yasal gerekçelerimi de aşağıda açıklayacağım.

Görev itirazına karşı savunmalarınızı sunarken bunlardan faydalanabilirsiniz Sayın meslektaşım.

556 S. KHK'nın 71. maddesinde İhtisas Mahkemesi olan FSHHM'lerin görev alanı açık şekilde belirlenmiştir. Buna göre;
Alıntı:
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME


Bu Kanun Hükmünde Kararname'de öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler tek hakimli olarak görev yaparlar. Asliye hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.

Enstitünün bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen mahkemelerden Ankara ihtisas mahkemeleri

Şimdi bu KHK'da öngörülen davalar için de 556 S. KHK m. 42, 61, 62 ve m. 53'e bakalım. Sizin davanız bunlardan birisine giriyor mu? Çok büyük ihtimalle hayır! O halde belirttiğiniz şekilde bir davada hele ki marka tescilsiz ise Ticaret Mahkemesi'nin görevli olması gerektiği kanaatimi bir kez daha yineliyorum. Kaldı ki 556 S. KHK açık ve net şekilde TESCİLLİ MARKALARI koruyan bir KHK'dır. Bunu pek çok maddede tespit edebilirsiniz.

(Yazarken yine sinirlendim kendi kendime ve sanırım bunu da belli ettim Bu konuda gerçekten çok ciddi uğraş veriyorum Mahkemeler nezdinde.)

Umarım faydalı olabilirim, saygılarımla.
Old 01-11-2011, 16:19   #5
Av.MB

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, duyarlılığınız için teşekkür ederim. Yazdıklarınızın bir çoğunu biz de söylesek de mahkeme halen tereddütte ve işi başından atmayı düşünüyor. Yarın duruşmamız var ve size sonucu yazacağım.

Saygı ve dostlukla...
Old 01-11-2011, 18:41   #6
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım,

Bir "marka"nın marka hukukuyla ilgili özel mevzuattan yararlanabilmesi için Türkiye'de tescil edilmiş olması gereği malumunuzdur.(Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. KHK md 9 ) Tescil edilmemiş markalar ancak genel hukuk hükümlerine göre (TTK, BK, haksız rekabet) hukuki himaye görebilir.(Markanın izinsiz kullanımı tescilsiz marka yönünden haksız rekabet, tescilli marka yönünden ise, marka haklarına tecavüz sayılır.YHGK, 2007/11-965 E)Bunun istisnası, 556 S.lı KHK'nın md. 7/i bendindeki "tanınmış marka"ya sağlanan avantajdır.Buna göre Paris Sözleşmesi'nin 1. mükerrer 6 ncı maddesine göre tanınmış markalar, tescilsiz olsa dahi Türkiye'de sahibinden izinsiz olarak tescil edilemez.Yine de bu tür bir marka ile ilgili özel mevzuattan doğan haklar marka tescil edilmediği sürece yukarıda bahsi geçen genel hükümler çerçevesinde korunabilir.

TTK md 4/4'e göre "Alameti farika, ihtira beratı ve telif hakkına mütaallik mevzuatta tanzim olunan hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır". 556 S.lı KHK'nın 71. maddesine göre :"Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen bütün davalarda, görevli mahkeme, Adalet Bakanlığınca kurulacak İhtisas Mahkemeleridir."

İhtisas mahkemeleri ile genel mahkemeler arasındaki ilişki "görev ilişkisi" olup, görev hususu resen uygulanır ve davanın temyiz süreci dahil tüm evrelerinde göz önüne alınır.

Soruda bahsi geçen "franchise" sistemi, içinde marka lisans devrini de barındıran bir çerçeve sözleşmedir. Bu itibarla franchise sözleşmesi ile ilgili bir ihtilafın markalar hukukunu da ilgilendirmesi söz konusu olabilir.

Aşağıda alıntılanmış kararlardan ilkinde "Franchise sözleşmesi çerçevesinde 556 SK. Hakların korunması istenmiş olduğundan ihtisas mahkemelerinin görevli olduğu"; ikincisinde "Franchise sistemi çerçesinde yapılmış olan marka lisans devri (tali lisans)'den kaynaklanan franchise ücretinin (royalty) tahsili davasının marka hakkından doğduğu, davacının marka hakkı sahibi olup olmadığı, aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı hususlarının incelemesinde görevin ihtisas mahkemesinde bulunduğu"; son kararda ise "İhtisas Mahkemesi'nin görevinin 5846 sayılı Yasa'dan doğan haklar ile 551, 554 ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözmek olduğu, eldeki davanın franchise (isim /logo hakkının devri olarak nitelenmiş) sözleşmesinden doğan eda davası olduğundan genel hükümlere göre Ticaret Mahkemeleri'nin görevli olduğu" belirtilmiştir.



İşbu kararlarda bahsi geçen olaylar ve davaların neredeyse tamamı benzer konularda olmakla birlikte, Yüksek Mahkeme birbiri ile çelişen kararlara imza atmıştır.Öncelikle tescilsiz bir markanın korunması ve/veya bu markadan doğan hakların himayesi için ihtisas mahkemelerinin görevinin olmaması gerekir. Zira KHK ile ihtisas mahkemelerine verilen görevin kapsamı yine ilgili KHK'nın kişilere vermiş olduğu haklar çerçevesinde düşünülmelidir. Buna göre kararname hakların korunması açısından "tescil"'i önşart olarak belirlemiştir, tescil edilmemiş olan bir marka nedeniyle ihtisas mahkemelerinin görevi söz konusu olamaz. Bunun tek istisnası "tanınmış markalarla ilgili tecavüz eylemleri" olabilir.

Bunun haricinde, 556 Sayılı KHK nedeniyle açılacak davalar da açıkça sayılmış olup, genel sistematik "tecavüz" fiili üzerine açılacak davaların düzenlenmesi ile kendini gösterir. Diğer deyişle, KHK'dan doğan davalar marka veya tekelci lisans sahibinin "izni/muvafakati olmadan yapılan eylem ve işlemler"'den kaynaklanmaktadır. Bu anlamda, her iki yanın da ortak rızasını beyan ettiği bir franchise sözleşmesi kapsamında açılacak bir "tahsil(eda) davası"'nın kesinlikle işbu KHK kapsamında olduğunu iddia etmek ve davayı görme görevinin doğrudan ihtisas mahkemelerinde olduğunu söylemek her zaman doğru değildir.Bu itibarla, 11 HD'nin 2003/4640 E. S.lı aşağıdaki kararının daha doğru olduğunu düşünmekteyim.

Ne var ki , KHK'nın lisans devrini tescil şartına bağlamış olması, ayrıca md. 21/9 fıkrasında "Lisans sözleşmesi şartlarının lisans alan tarafından ihlali halinde, tescilli bir markadan doğan haklar, lisans alana karşı, dava yoluyla ileri sürülebilir. hükümlerinin birlikte değerlendirmesi, ayrıca franchise sisteminde de "lisans devri"nin esas olması dikkate alındığında, işbu hukuki ilişkiden doğan alacakların da yine ilgili KHK kapsamında himaye gördüğü iddia edilebilir.21/9'daki "Sözleşme Şartlarının ihlali" marka hakkına tecavüz ile birlikte sözleşmenin ademi ifası olarak da değerlendirilebilir.Kaldı ki, alıntılanan ikinci karardaki gibi bir yoruma gidilerek, marka hakkı, geçerli lisans devri olup olmadığı, davadaki özel aktif husumet ehliyeti gibi konularda ihtisas mahkemelerinin daha etkili ve konuya vakıf bir değerlendirme yapacağı, bunun da ihtisas mahkemelerin kuruluş amacına uygun bir yorum olduğu sonucuna da varılabilir.

Netice itibariyle yasa maddelerinin konulma amacıyla hakkın en hızlı ve en etkin şekilde talep edilebilirliği ve usul ekonomisi ilkeleri birlikte değerlendirilmeli ve buna göre karar verilmelidir. Sonuçta görev konusu resen ve doğrudan göz önüne alınacağından, yargılamayı sürüncemede bırakmamak ve uzun bir safahat geçiren bir dosyayı görevsizlik kararı ile bitirmek gibi adli garabetlere sebep olmamak amaç olmalıdır.



Alıntı:
T.C. YARGITAY
T.C. YARGITAY

12.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/9141
Karar: 2002/1293
Karar Tarihi: 18.02.2002


ZİLYETLİĞİN TESLİMİ VE TİCARET UNVANLARININ KULLANIMININ DURDURULMASI İSTEMİ - UYUŞMAZLIĞIN 556 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDEN KAYNAKLANDIĞI - GÖREVLİ MAHKEME - DAVA DİLEKÇESİNİN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE KARAR VERİLMİŞ OLMASININ İSABETLİ OLUŞU

ÖZET: Olayda, mahkemece, davanın konusunun 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnameden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili olduğu, anılan kararnamenin uygulanması gereken uyuşmazlıklardan görevli mahkemenin İ… Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olması isabetlidir.

(556 S. KHK. m. 1, 71)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 18.07.2001 gün ve 2001/636-954 sayılı kararın Yargıtay'ca tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi A. O. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalı T. S. ile müvekkili arasında imzalanan Franchise sözleşmesi gereğince .......... sisteminin kullanılması konusunda işletme lisansı verildiğini, bilahare varılan uzlaşma ile T. S.nın sözleşme hak ve yükümlülüklerini sair davalıya devrettiğini, davalı şirket tarafından işletilen ............ restoranı ile ilgili sözleşmeden doğan borçların ödenmediğini, sözleşmenin 20. maddesi gereğince feshedildiğini, yine sözleşmede fesih hallerindeki edimlerin yaptırımların 22. maddede açıkça belirlendiğini ileri sürerek, restoranın zilyetliğinin müvekkiline teslimine, davalının ........... sistemi ve buna bağlı olarak ticaret unvanlarının, hizmet markalarının kullanımının durdurulmasına, sistemin tümünün veya bir kısmının ifa ve yayınlanmamasına, 4.675.000.000 TL. gelir kaybı ile 49.780.516.237 TL. sözleşmeden doğan borcun ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davanın reddini, karşı dava da ise sözleşmenin feshinin haksız olduğunun tespiti ile 40.000.000.000TL. zararın davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın konusunun 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Yasa Hükmünde Kararnameden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili olduğu, anılan kararnamenin uygulanması gereken uyuşmazlıklardan görevli mahkemenin İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere gerektirici nedenlere göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

Sonuç: Yukarda açıklanan sebeplerden dolayı, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.720.000 TL. temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18.02.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2008/9088
Karar: 2010/661
Karar Tarihi: 25.01.2010


İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - DAVACININ MARKA HAKKI SAHİBİ OLUP OLMADIĞI VE AKTİF DAVA EHLİYETİ BULUNUP BULUNMADIĞI - DAVALININ SÖZLEŞMEDEN DOLAYI BORCU OLUP OLMADIĞI HUSUSLARININ ARAŞTIRILMASI - ÖZEL MAHKEMENİN GÖREVLİ OLDUĞUNUN GÖZDEN KAÇIRILMASI

ÖZET: Tali lisans sözleşmesi fotokopisinde davalının imzası bulunmakta olup, davacı borcu ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Sözleşme marka hakkına dayalı olup, davacının marka hakkı sahibi olup olmadığı, aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı, davalının sözleşmeden dolayı borcu olup olmadığı hususlarının tartışıp değerlendirmesini yapmak görevinin, dava tarihinden önce kurulup faaliyete geçmiş olan İ… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğunun kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekir.

(5846 S. K. m. 76) (2004 S. K. m. 67)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 01.03.2007 tarih ve 2004/741 - 2007/86 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili şirketin <.....> markasının Türkiye'deki sahibi olduğunu ve taşınmaz pazarlama işi ile iştigal eden gerçek ve tüzel kişilere istekleri halinde tali lisans sözleşmesi ile bu markanın kullanım hakkını sunduğunu, davalının ortağı olduğu şirketin lisans sözleşmesi ile franchise aldığını, Royalty borcunun marka kullanım bedelinin tahsiline ilişkin aldıkları ilamın infazının sonuçsuz kaldığını, davalının sözleşmenin tüm risklerine karşı kişisel teminat verip, borcu aynı sözleşme ile üstlendiğini, davalı aleyhine başlattıkları takibin haksız itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve % 40 icra-inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı şirket ile davalının ortağı olduğu adi ortaklık arasında tali lisans sözleşmesi imzalandığı, davalının da şirketin tazminat borcunu imza koyarak üstlendiği, sözleşmede davalının franchise alan olarak da yer aldığı, davalının marka kullanım bedelinden doğan borcu üstlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Davacı, <.........> markasının Türkiye'deki sahibi olduğunu, tali lisans sözleşmesi ile marka kullanım hakkını devretmediğini, marka kullanım bedeli alacağının ödenmediğini ileri sürerek, itirazın iptali isteminde bulunmuş olup, davalı yan davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını ve ayrıca sözleşmenin geçersiz olduğunu savunmuştur. Dosyada mevcut tali lisans sözleşmesi fotokopisinde davalının imzası bulunmakta olup, davacı borcu ödeme taahhüdünde bulunmuştur. Sözleşme marka hakkına dayalı olup, davacının marka hakkı sahibi olup olmadığı, aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı, davalının sözleşmeden dolayı borcu olup olmadığı hususlarının tartışıp değerlendirmesini yapmak görevinin, dava tarihinden önce kurulup faaliyete geçmiş olan İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne ait olduğunun kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, özel mahkemenin görevli olduğu gözden kaçırılarak, genel görevli mahkeme olarak davaya bakılması doğru olmamıştır.

2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı

Alıntı:
T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/4640
Karar: 2003/11552
Karar Tarihi: 08.12.2003


TAZMİNAT DAVASI - FRANCHİSE SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANAN UYUŞMAZLIK - DAVANIN GENEL HÜKÜMLERE GÖRE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NDE GÖRÜLMESİ GEREKTİĞİ - FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREV ALANI

ÖZET: Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın isim hakkı <Franchise> sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, ….-lira tazminatın tahsiline ilişkin olduğu, mahkemenin 5846 sayılı Yasa'dan doğan haklar ile 551, 554 ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözmek ile görevlendirildiği, iş bu davanın genel hükümlere göre Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülmesi gerektiği sonucuna varılarak, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

(5846 S. K. m. 1)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 27.02.2001 tarih ve 2001/212 - 2001/142 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasındaki yazılı ve şifai sözleşme ile <...........> ismi ile <.......... LOGO>sunun kullanım hakkının davalılara verildiğini, 01.12.1999 tarihinden itibaren davalıların taahhütlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, şimdilik 3.000.000.000.-liranın faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, isim ve logo hakkının kullanılmasına ilişkin sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.

İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 28.08.1995 tarihli isim hakkı <Franchise> sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, 3.000.000.000.-lira tazminatın tahsiline ilişkin olduğu, mahkemenin 5846 sayılı Yasa'dan doğan haklar ile 551, 554 ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözmek ile görevlendirildiği, iş bu davanın genel hükümlere göre Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülmesi gerektiği sonucuna varılarak, mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine dair verilen kararın davalılar vekilince temyizi üzerine karar dairemizin 2002/3245 Esas ve 6765 Karar sayılı ilamıyla davalılar yararına bozulmuş, bozma kararı üzerine dosya daha önceden görevsizlik kararı veren İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne iade edilmiş, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin gönderme kararı taraflara tebliğ edilmiş, davalılar vekilince bu sefer anılan gönderme kararı temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 08.12.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 02-11-2011, 13:51   #7
Av.Duygu Işık Behrem

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. MB
Sayın meslektaşım, duyarlılığınız için teşekkür ederim. Yazdıklarınızın bir çoğunu biz de söylesek de mahkeme halen tereddütte ve işi başından atmayı düşünüyor. Yarın duruşmamız var ve size sonucu yazacağım.

Saygı ve dostlukla...

Meslektaşım, meraktayız!
Old 03-11-2011, 09:50   #8
Av.MB

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım, duruşmaya geçici hakim çıktı, konunun mahkeme hakimi tarafından incelenmesine karar verildi.

İlginize teşekkürler. Gelişme olunca bildireceğim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Feshi/görev AVTEMEL Meslektaşların Soruları 16 15-09-2020 13:07
site yönetiminin taraf ehliyeti, asliye hukuk-tüketici mah.-görev alanı, satım-eser sözleşmesi av.selahattin07 Meslektaşların Soruları 4 22-01-2012 15:58
franchise av.yılmaz sukuşu Meslektaşların Soruları 2 05-04-2011 11:03
Franchise av.mehtap Meslektaşların Soruları 4 27-09-2007 13:58
Miras Paylaşım Sözleşmesi - görev ve yetki turbo Meslektaşların Soruları 2 08-05-2007 22:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05239797 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.