Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, Esas: 2006/12646, Karar: 2007/1974 İçtihat

Üyemizin Özeti
Davacı, olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen faiz talebi hakkında yeni bir dava açma hak ve imkanına sahip olduğuna göre; önceki hükmün temyizi üzerine başka nedenlerle bozulmasından sonra verilecek yeni kararda ayrı bir dava açmaya gerek kalmaksızın önceki kararda unutulan faize de hükmedilmesi, menfaatler dengesine ve usul ekonomisine uygundur.
(Karar Tarihi : 14.02.2007)
"Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, aracını emaneten alan davalının 15.10.1999 tarihinde trafik kazası yaptığını hasarı ödemediğini ileri sürerek malzeme ve işçilik bedeli ile A____ başkanı olması nedeni ile aracını kullanmadığı 66 gün için toplam 4.608.320.242 TL nin 10.11.1999 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini istemiştir.

Davalı, davacının arkadaşı olduğunu, A____'daki bir depremzede için temin edilen tekerlekli iskemleyi götürmesini istediğini, iskemle kendi aracına sığmayınca davacının aracını verdiğini, şehirden çıkmadan kazanın olduğunu, araç maliki sıfatıyla dava açmayan davacının kusurlu olduğunu, hasarı karşılama taahhüdünde bulunmadığını, hasar bedelinin sigortadan karşılanıp karşılanmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.443,00 YTL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; tarafların temyizi üzerine karar dairemizce bozulmuş ve bozmaya uyularak tekrar 2.443,00 YTL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık; davacının dava dilekçesinde faiz isteminde bulunmasına karşın faiz isteminin kabulü ya da reddi konusunda açık bir hüküm içermeyen 12.12.2002 tarihli mahkeme kararının, tarafların temyizi üzerine Dairemizce faiz konusuna değinilmeden bozulması ve mahkemece bozma ilamına uyulması sonucu davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı; dolayısı ile eldeki davada faize hükmedilip hükmedilemeyeceği hususuna ilişkindir.

Öncelikle belirtilmelidir ki, mahkemenin verdiği hüküm, davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai karardır.

HUMK.'nun 388 maddesine göre; hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar etmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Dolayısıyla bir davada bir istek hakkında mahkemece hüküm tesis edilmeyen hallerde, o konuda bir hükmün varlığı söz konusu edilemez. (HGK 04.05.1968 gün, E: 1968 15-454, K: 296) Bu noktada; açılan bir davada faiz isteği hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş ise, davanın faiz bölümü asıl alacaktan ayrı bir nitelik taşıdığı için, bu haktan açıkça vazgeçilmedikçe ileride yeni bir dava ile, isteğin tekrarlanması mümkündür.

Kısaca, mahkemece faiz isteğinin karar dışında bırakılmış olması, bu isteğin zımnen reddedildiği anlamına gelmez. Aksi düşünce tarzının HUMK 388 maddesine aykırı düşeceği açıktır. Mahkemece unutma nedeniyle olumlu veya olumsuz olarak karara bağlanmamış bir iddia, her zaman yeni bir dava konusu yapılabileceğinden; kesin hükmün varlığından söz etme imkanı da mevcut değildir.

Öte yandan; Yargıtay'ın tarafların temyizi üzerine verdiği bozma kararında, davacının unutulmuş olan faiz talebine hiç değinilmemiş olması halinde; faiz talebi hakkında daha önce verilmiş bir karar bulunmadığından, bozma kararına uyulması ile davalı yararına usuli kazanılmış bir hak doğduğu düşünülemez.

Görüldüğü üzere davacı, olumlu veya olumsuz bir karar verilmeyen faiz talebi hakkında yeni bir dava açma hak ve imkanına sahip olduğuna göre; önceki hükmün temyizi üzerine başka nedenlerle bozulmasından sonra verilecek yeni kararda ayrı bir dava açmaya gerek kalmaksızın önceki kararda unutulan faize de hükmedilmesi, menfaatler dengesine ve usul ekonomisine uygundur. Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.06.1991 gün E: 1991/4-234, K: 1991/352 sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.

Somut olayda; davacının, dava dilekçesindeki faiz isteminden açıkça vazgeçmediği ve bozmadan önceki 12.12.2002 tarihli Mahkeme kararında faiz talebinin unutulmuş olması 2006/12646-2007/1974 nedeniyle, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşıldığından; tarafların temyizi üzerine Daire'ce hükmün bozulmasından sonra, bozma kararına uyulması ile davalı yararına kazanılmış bir haktan söz edilemeyeceği kuşku ve duraksamadan uzaktır.

Öyle olunca mahkemece, hükmedilen tazminata faiz yürütülmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 14.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : (Eski) Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu - Mülga MADDE 388 :(Değişik: 3156 - 26.02.1985) Karar aşağıdaki hususları kapsar:

1. Kararı veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,

2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,

3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep,

4. Hüküm sonucu ile varsa (Değişik ibare: 5236 - 26.9.2004 / m.14 - Yürürlük m.22) "kanun yolu ve süresi",

5. Kararın verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin imzaları,

Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 31-01-2014

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02267790 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.