Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas: 2012/19-1098, Karar: 2013/400 İçtihat

Üyemizin Özeti
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; süresi içinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak davacı hamil banka tarafından TTK m.644 uyarınca sebepsiz zenginleşme sebebiyle açılan davada, dava açma süresinin başlangıcı tarihidir.

Davaya konu çek 30.5.2008 keşide tarihli olup, 10 günlük ibraz süresi 9.6.2008 tarihinde sona ermektedir. Bu tarihten itibaren TTK m.726'da öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresi uygulandığında 9.12.2008 tarihi itibariyle çek zamanaşımına uğramaktadır. Bu tarihten itibaren TTK m.644'e dayalı olarak 1 yıl içinde keşideciye karşı müracaatta bulunma hakkı bulunduğundan somut olayda zamanaşımı süresi dolmamıştır.
(Karar Tarihi : 27.03.2013)
"Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun Asliye Ticaret Mahkeme'since davanın reddine dair verilen 29.11.2010 gün ve 313 E. - 377 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 15.9.2011 gün ve 2011/1650 E. 2011/10916 K. sayılı ilamı ile;

(... Davacı vekili, kredi borçlusu dava dışı şirketin hesap kat ihtarına rağmen borcunu ödemediğini, borç ödenmeyince teminat çeki borçlusu davalı aleyhine ilamsız takiplere özgü yolla icra takibine başlandığını, takibine itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına %40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin bankayla borçlusu şirket arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığını davacı ile bir hukuki ilişkisi bulunmadığını, çekin süresinde bankaya ibraz edilmemesi sebebiyle hamil olduğunu iddia eden tarafın keşideci ve cirantalara müracaat hakkının düşmüş olduğu gibi sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak da istemin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin lehdara vermiş olduğu çekten dolayı borcu olmadığını, davacının kredi borçlusundan olan alacağının da belirlenmesi gerektiğini bildirerek davanın reddi ile %40'dan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, çekin 30.5.2008 keşide tarihli olup, keşidecisinin davalı, lehtarın dava dışı şirket, hamilin davacı banka olduğu çekin bankaya ibraz edilmemiş olduğu, davacıyla davalı arasında akdi ilişki bulunmadığı, bu halde hamilin keşideciye karşı TTK'nun 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme davası açabileceği, davalının süresinde zamanaşımı definde bulunduğu, somut olayda davaya konu çekin keşide tarihinin 30.5.2008 olup, çekin ibrazı gereken sürenin ilavesiyle 9.6.2008 tarihinden itibaren (1) yıllık zamanaşımı süresi içinde talepte bulunulması gerektiği, ancak icra takibinin bu süre geçtikten sonra 20.11.2009 tarihinde yapıldığı böylece zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık süresi içinde ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak davacı hamil banka tarafından TTK'nun 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme sebebiyle açılan davada dava açma süresinin başlangıcı tarihidir.

TTK'nun 730/14. maddesi yollamasıyla çeklerde de uygulama imkanı bulunan TTK'nun 644. maddesi uyarınca, hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak çekin zamanaşımı süresi dolduktan sonra (1) yıl içinde talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Çeklerde zamanaşımını düzenleyen TTK'nun 726/1. maddesinde "hamilin, cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar denilmektedir.

Somut olayda; dava ve takip dayanağı çek 30.5.2008 keşide tarihli olup, TTK'nun 708/1. maddesi uyarınca ibraz süresi 9.6.2008 tarihinde sona ermektedir. Bu tarih göz önüne alındığında (6) aylık zamanaşımı süresi ise 9.12.2008 tarihinde dolmaktadır.

Davacı hamilin bu tarihten itibaren TTK'nun 644. maddesine dayalı olarak (1) yıl içinde keşideciye karşı müracaatta bulunma hakkı olup (6102 Sayılı yeni Ticaret Kanunu 732. maddesindeki düzenleme de bu paraleldedir) davacı hamil, bu süre içinde keşideciye karşı 20.11.2009 tarihinde icra takibine başlamıştır.

Bu durumda mahkemece açıklanan bu hususlar dikkate alınarak uyuşmazlığın esasına girilerek TTK'nun 644. maddesi gereği davalı keşideciye sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlama olanağı tanınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, TTK'nun 644. maddesinde öngörülen (1) yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin çekin ibraz süresinin bitimi tarihi olan 9.6.2009 tarihi itibariyle davacı hamilin takip ve talepte bulunmadığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HGK'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davaya konu çekin keşide tarihinin 30.5.2008 olduğu, çekin bankaya ibraz edilmediği, davacıyla davalı arasında akdi ilişki bulunmadığından davacı hamilin davalı keşideciye karşı TTK'nun 644. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşme davası açabileceği, davalının süresinde zamanaşımı definde bulunduğu, somut olayda davaya konu çekin 30.5.2008 keşide tarihine çekin ibrazı için gereken 10 günlük yasal sürenin ilavesiyle bulunan 9.6.2008 tarihinden itibaren (1) yıllık zamanaşımı süresi içinde talepte bulunulmasının gerektiği, ancak icra takibinin bu süre geçtikten sonra 20.11.2009 tarihinde başlatıldığı için zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarda başlık bölümünde gösterilen sebeplerle bozulmuştur.

Yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

HGK önüne gelen uyuşmazlık; 6762 Sayılı TTK'nun 708. maddesi hükmü uyarınca süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çeke dayalı olarak keşideciye karşı TTK'nun 644. maddesine dayalı olarak açılan sebepsiz zenginleşme davasında zamanaşımı süresinin, çekin 10 günlük ibraz süresi sonunda mı, yoksa TTK'nun 726. maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresi sonunda mı başlamasının gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle konuya dair yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır:

6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)'nun "Sebepsiz İktisap" başlıklı 644. maddesinde; "Keşideci ve poliçeyi kabul etmiş olan muhatap (müruruzaman sebebiyle veya senede dayanan hakların muhafazası için kanun hükmünce yapılması gerekli muamelelerin ihmal edilmiş bulunması dolayısıyla poliçeden doğan borçları düşmüş olsa bile) hamilin zararına ve sebepsiz olarak iktisap etmiş oldukları meblağ nispetinde ona karşı borçlu kalırlar.

Sebepsiz mal edinmeye dayanan dava muhataba ikametgahlı bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve keşideci poliçeyi başka bir kişi veya ticarethane hesabına çekmiş olduğu takdirde o kimseye veya ticarethaneye karşı dahi açılabilir. Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir dava açılamaz" hükmü yer almaktadır.

Zamanaşımı sebebiyle veya senede dayanan hakların muhafazası için kanunen yapılması gereken işlemlerin ihmal edilmiş bulunması dolayısıyla düşmüş olan poliçeden doğan alacaklar için sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak ilamsız takip yapılabilir. Ne var ki, defi var ise, 818 Sayılı BK'nun 66. maddesinde düzenlenen ve haksız surette mal iktisabına dair bulunan zamanaşımı süresinin dikkate alınması gereklidir.

6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK'nun 726. maddesinde ise; "Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.

Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yoluyla kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar" düzenlemesi bulunmaktadır.

Öte yandan. TTK'nun 708. maddesinde çekin ödeme için ibraz süreleri düzenlenmiş; keşide edildiği yerde ödenecek çekler için öngörülen (10) günlük ibraz süresinin çekte keşide tarihi olarak gösterilen tarihten başlayacağı belirtilmiştir.

Sebepsiz zenginleşmeye dayalı bu özel talep hakkı (TTK m.644) hususunda kanun koyucu 6762 Sayılı TTK'nunda herhangi bir zamanaşımı süresi öngörmemiştir. Buna karşılık, gündeme gelen tartışmaları da sona erdirmek amacıyla sebepsiz zenginleşme talebine dair zamanaşımı süresi 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda doktrindeki baskın görüşe ve Yargıtay uygulamasına da paralel bir biçimde (1) yıl olarak düzenlenmiş ve bu sürenin poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren işleyeceği kabul edilmiştir.

Bahsi geçen 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun "Sebepsiz Zenginleşme" başlıklı 732. maddesinin 4. fıkrası aynen: "Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir" şeklindedir.

Karar tarihinde 6102 Sayılı TTK yürürlükte olmamasına rağmen, 6762 Sayılı TTK'nın 644. maddesine dayalı talep hakkının tabi bulunduğu zamanaşımı süresi konusundaki boşluğun doldurulmasında 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 732/4. maddesindeki kanun hükmünün dikkate alınmasının gerektiği ve böylece somut olay açısından tatbiki gereken 6762 Sayılı TTK'nın 644. maddesine dayalı talep hakkına uygulanması gereken (1) yıllık zamanaşımı süresinin, çekin aynı kanunun 726. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığı tarihten itibaren başlamasının gerektiği Genel Kurul çoğunluğunca kabul edilmiştir.

HGK'ndaki görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; davaya konu çekin yasal ibraz süresinde muhatap bankaya ibraz edilmediği, bu haliyle davaya konu çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapılamayacağı, bu sebeple de keşidecinin ibraz süresinin sona erme tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşmeye başladığı, somut olayda TTK'nun 726. maddesinin uygulanma yeri bulunmadığından çekin ibrazı için öngörülen yasal sürenin dolmasından sonra bir yıllık zamanaşımı süresinin başlatılmasının gerektiği, bu bakımdan bu yöne değinen yerel mahkeme kararının onanmasının gerektiği belirtilmiş ise de; yukarda açıklanan gerekçeyle çoğunluk tarafından bu görüş kabul edilmemiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: davaya konu çek 30.5.2008 keşide tarihli olup, TTK'nun 708/1. maddesi uyarınca (10) günlük ibraz süresi 9.6.2008 tarihinde sona ermektedir. Bu tarihten itibaren TTK'nun 726. maddesinde öngörülen (6) aylık zamanaşımı süresi uygulandığında 9.12.2008 tarihi itibariyle çek zamanaşımına uğramaktadır. Bu tarihten itibaren TTK'nun 644. maddesine dayalı olarak (1) yıl içinde keşideciye karşı müracaatta bulunma hakkı bulunduğundan ve 20.11.2009 tarihinde keşideci aleyhine icra takibi başlatılmış durumda olduğundan somut olayda zamanaşımı süresi dolmamıştır.

Bu itibarla; HGK'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı Kanun'un 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2013 tarihinde yapılan görüşmede oyçokluğuyla karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 644 :C - SEBEPSİZ İKTİSAP:

       Madde 644 - Keşideci ve poliçeyi kabul etmiş olan muhatap, (Müruruzaman sebebiyle veya senede dayanan hakların muhafazası için kanun hükmünce yapılması gerekli muamelelerin ihmal edilmiş bulunması dolayısiyle poliçeden doğan borçları düşmüş olsa bile) hamilin zararına ve sebepsiz olarak iktisabetmiş oldukları meblağ nispetinde ona karşı borçlu kalırlar.

       Sebepsiz mal edinmeye dayanan dava, muhataba ikametgahlı bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve keşideci poliçeyi başka bir şahıs veya ticarethane hesabına çekmiş olduğu takdirde o kimseye veya ticarethaneye karşı dahi açılabilir.

       Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir dava açılamaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 16-11-2013

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02763796 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.