Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 2011/ 6982 Esas 2012/ 130 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Eşin boşandıktan sonra ölümü halinde mirasçılarının, diğer eşe karşı mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan alacak davası açma hakları ve bu davayı açmakta hukuki yararları vardır.
(Karar Tarihi : 17.01.2012)
Dava: H____ Ç____ ve A____ Ç____ ile H____ Ç____ aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı davasının reddine dair Antalya 1. Aile Mahkemesinden verilen 25.05.2011 gün ve 75/607 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.01.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacılar vekili geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, dava dilekçesinde ada ve parsel numaralarını bildirdiği taşınmazların evlilik birliği içinde eşlerin katkıları ile alındığını ve eşlerden davalı H. üzerine tapu ve trafikte tescil edildiklerini, davalının, vekil edenlerinin babası olduğunu, vekil edenlerinin annesi E____'ın da katkılarının bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 360.000 TL alacağın yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, bir yıllık zamanaşımının geçtiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, evliliğin boşanma veya ölümle sonuçlanmasından sonra edinilmiş mallara katılma alacağı talep etmek için bir yıllık zamanaşımı süresi bulunduğu, boşanmanın 25.7.2006 tarihinde kesinleşmesinden sonra bir yıllık sürenin geçtiği ve edinilmiş mallara katılma payına veya katkı alacağına yönelik dava açılmadan bu sürenin dolduğu, kaldı ki davanın da eski eş tarafından değil, eski eşin mirasçıları tarafından açılması sebebiyle aktif dava açma ehliyetlerinin olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya arasında nüfus kaydı veya veraset belgesi bulunmamakla birlikte tarafların kabulünde olduğu üzere davacıların, davalının çocukları olduğu, davacıların annesi ve davalının boşandığı eşi olan E____'ın ölümü sonrası mirasçılarından davacılar tarafından mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. E____ ile davalı H____ 11.4.1966 tarihinde evlenmiş, davacıların annesi E____'ın 2.10.2000 tarihinde açtığı boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 25.7.2006 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m). E____ ile H____ arasındaki yasal mal rejimi boşanma davasının açıldığı 2.10.2000 tarihi itibarıyla sona ereceğine ve bu tarihten sonra varsa edinilen mallar üzerinde eşler birbirinden mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğinde bulunamayacaklarına göre taraflar arasında geçerli mal rejiminin mal ayrılığı rejimi olduğu konusunda kuşku duyulmaması gerekir. Kaldı ki, mahkemece dava konusu tüm taşınmazlara ait tapu kayıtları ve dayanakları getirtilmemiş ve edinme tarihleri belirlenmemiş ise de, getirtilen kayıtlardan dava konusu Göynük köyü 1064 parselin 25.9.1998 tarihinde evlilik birliği içinde satın alındığı ve davalı H____ Ç____ adına tapuya tescil edildiği, bu tarih itibarıyla da taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde uygulanması mümkün olan 1 yıllık zamanaşımının geçerli olduğu görüşünden hareketle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş ise de, bu değerlendirmeye katılma olanağı bulunmamaktadır. Taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olduğuna göre uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenlemenin eldeki davaya konu mallar bakımından uygulanamayacağı, uyuşmazlığın Borçlar Kanununun başka türlü hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava için öngördüğü 10 yıllık zamanaşımı süresini öngören (TMK.nun 5.maddesi yollamasıyla) 125. maddesindeki düzenlemenin uygulanması gerektiği hususunda duraksama bulunmadığına göre mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen malvarlığı yönünden 4721 sayılı TMK. nun 178. maddesi dikkate alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Diğer yönden mahkemece, davanın eski eş tarafından açılabileceği, mirasçı durumundaki davacıların dava açmakta aktif dava açma ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesi ile red kararı verilmiş ise de, E____ ile davalı H____ arasındaki mal rejimi boşanma ile sona ermiş olup E____'ın, ölümü halinde ise mirasçılarının boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık sürede katkı payı alacağı davası açma hakları bulunmaktadır. Bu alacak H____ E____'ın ölümü ile mirasçılarına geçer. Davacıların, E____'ın mirasçıları olması sebebiyle aktif dava açma ehliyetlerinin bulunduğu ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararlarının olduğu gözönünde bulundurularak taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre işin esası ile ilgili bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.

KARAR : Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacılara verilmesine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 17.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 227 :Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 26-04-2012

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01683211 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.