19-01-2010, 14:25 | #1 |
|
Basında Çocuk Haberleri 2010
"Meryem'in Ölümünden Okulu da Ailesi de Sorumlu"
ÇYDD Genel Başkanı Çelikel, "Biz çocuklara eğitim olanağı sunuyoruz ama öğretmenler de eğitilmeli"; KA-Mer Başkanı Akkoç, "Öğretmenin notu aileye vermemiş olması, sorumluluğu ortadan kaldırmaz"; uzman psikolog Eke, "Öğretmenin görevi yargılamak değil korumaktır" dedi. Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'ne bağlı Somkaya Köyü'nde oturan ilköğretim okulu 5. sınıf öğrencisi Meryem Sökmen, arkadaşına "seni seviyorum" yazılı bir not vermek isterken öğretmenine yakalandıktan bir gün sonra koruculuk yapan babasının silahından çıkan kurşunlarla yaşamını yitirdi.
Öğretmeni, "Notu aileye vermemiştim"; babası "Olay sırasında evde değildim" dedi.Meryem'in intihar mı ettiği yoksa öldürüldüğü mü tartışılırken bianet'e görüş veren kadınlar, her iki halde de olayın sorumlularının değişmeyeceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Aysel Çelikel, (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ÇYDD Genel Başkanı): Biz kız çocuklarına eğitim olanakları sunarak, onların, hayatlarına ilişkin kararları kendi başlarına verebilecekleri seviyeye gelmesine çalışıyoruz. Ama bu olay da gösteriyor ki, kızlarımız o seviyeye gelemeden aile ve toplum baskısı altında eziliyor. Belki çocuklarla birlikte aileleri, öğretmenleri ve toplum da eğitilmeliydi. Bu da sivil toplumun değil devletin görevidir. Bu olay öğretmenlerin ahlaki düzeyinin ve kadına bakış açısının gelişmeye ne kadar muhtaç olduğunu gösteriyor. Öğretmenin çocuğa sahip çıkması, kendisinden yola çıkarak toplumu ve öğrencisini dönüştürücü bir işlev üstlenmesi beklenirdi. Her şeyi ayıp gören, hiçbir şeyi kadınlara layık görmeyen bir anlayış sonunda bunlar yaşandı. Nebahat Akkoç, (Kadın Merkezi KA-MER Başkanı): Toplumsal cinsiyet konusunda Milli Eğitim çalışanlarının ve öğretmenlerin bilgilendirilmesinin önemi, bir kez daha ortaya çıktı. Bu olayın benzerleriyle çok sık karşılaşıyoruz. Meryem'in ölümü dikkatle incelenmeli, intihar mı cinayet mi olduğu aydınlatılmalı, tüm sorumlular ortaya çıkartılmalı. Meryem'in öğretmeninin notu babaya verip vermediğinin öğrenilmesi çok önemli. Ancak öğretmenin notu babaya vermemiş olması sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ayrıca, Meryem'in ablasının ölümü bir kez daha incelenmeli. Koruculuk sistemi ve koruculara rastgele dağıtılan silahlar meselesi bir kez daha gündeme getirilmeli. Ceyda Yılmazçetin Eke, (Uzman psikolog):Çocuklar vakitlerinin çok önemli bir bölümünü öğretmenleriyle birlikte geçirdiklerinden, bir şeyler yolunda gitmediğinde bunu ilk keşfedecek kişi, öğretmenleridir. Görevi çocuğu yargılamak değil korumaktır. Öğretmeni "seni seviyorum" yazılı notu bulduğunda Meryem'le konuşmalı, cevap alamazsa çocuğu gözlemeliydi. Çocuğa zarar verebilecek, istismar veya benzeri bir olaydan şüphelenirse durumu sözü geçen, şiddete prim vermeyen bir aile büyüğüyle paylaşabilir ve çocuk adına yardım isteyebilirdi. 12 yaşındaki bir çocuğun "sevgi" ve "aşk" algısı, çocukluk dönemine ait, masumane bir şeydir. Arkasında çok derin anlamlar aramamak gerekir. Ancak aynı yaşlardaki kız çocuklarının aile zoruyla evlendirildiği bir ülkede, elbette bakış açısı farklı oluyor.(BB) İstanbul -BİA Haber Merkezi 18 Ocak 2010 |
25-01-2010, 10:01 | #2 |
|
Aman Üzmez’i üzmeyelim
Hüseyin Üzmez’in istismarına maruz kaldığı öne sürülen B.Ç, velayet davasında ‘tacize uğramadım’ diye ifade verdi. Pedagoga göre, çocuk ‘yönlendirilmiş olabilir’ Bursa’nın Mudanya ilçesinde yazar Hüseyin Üzmez’in cinsel istismarına maruz kaldığı gerekçesiyle Saniye Rıza Kız Yetiştirme Yurdu’na yerleştirilen B.Ç, dün görülen velayet davasında pedagog eşliğinde alınan ifadesinde tacize uğramadığını söyledi. Pedagog ise B.Ç’nin yönlendirilmiş olabileceği değerlendirmesi yaptı. Babası Bekir Ç’nin de katıldığı Bursa 1. Aile Mahkemesi’ndeki duruşmada konuşan B.Ç, daha önce yalan söylediğini ifade etti. B.Ç, “Ben Hüseyin Üzmez ile birlikte hiç yalnız bırakılmadım. Olay günü, polis beni bir arabaya bindirdi. Ben de korktuğum için kafamdan bir şeyler attım. Üzmez’in bana kötü şeyler yaptığını uydurdum. Sonra da aynı yalanı devam ettirdim. Bunların suç olduğunu bilmiyordum. Annemle ve babamla bir meselem yok. Onlardan şikâyetim de yok. İkisi de bana ilgi gösteriyorlar. Onların yanına dönmek istiyorum” dedi. İfadeyi dinleyen Bursa 1. Aile Mahkemesi Başkanı, duruşmada hazır bulunan pedagoga B.Ç’nin ifadesi ile ilgili değerlendirmesini sordu. Pedagog “yönlendirme olabileceği” tesbitini dile getirince, B.Ç, “kendisine kimsenin ne şekilde ifade vereceği yönünde bir telkininin olmadığını” söyledi. Dava eksiklerin tamamlanması için ileri bir tarihe ertelendi. Taraf / AYŞE TATLICI - Istanbul - 23.01.2010 |
28-01-2010, 10:17 | #3 |
|
Adana'da bir yılda 3 bin 155 çocuk gözaltına alındı
Çocuklara uygulanan ağır cezalar ve işkence iddialarıyla gündem düşmeyen Adana'da 2009'da da tablo değişmedi. İnsan Hakları Derneği Adana Şubesi'nin 2009 yılı raporunda Adana'da bir yıl içinde 13 ile 18 arasında değişen 3 bin 155 çocuk gözaltına alındı. Bu çocuklardan 299 çocuk tutuklandı. 54 çocuğun tutuklanma nedeni toplumsal olaylar. 48 çocuğa kolluk güçlerine taş attıkları ve örgüt propagandası yaptıkları gerekçeleriyle toplam 203 yıl 3 ay 15 gün ceza verildi. 2009 yılında çocuk hak ihlalleriyle ilgili derneğe gelen başvuru sayısı ise: 62.. Raporda yer alan veriler şöyle: * 62 hak ihlali şikâyetinin en büyük dilimini ‘polis otosunda ve emniyette çocuklara kötü muamele ve işkence’ şikâyeti kapsıyor. * Yaşları 10 ila 17 arasında değişen 19 çocuk, dayak yediklerini, hakarete maruz kaldıklarını, silah dipçikleriyle dövüldüklerini sabaha kadar ayakta bekletildiklerini, yiyecek- içecek gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmadığını başvurularında anlattı. * Her çocuksa karakola götürülecek kadar ‘şanslı’ değildi. H.Ö ve M.A, bu iki çocuk yaşadıklarını şöyle anlattı: “Polislerin arasından geçerken beni eyleme katıldığım gerekçesiyle sopalarla döverek gözaltına aldılar. Arabada dövmeye devam ettiler, karakola götürüleceğimi düşünürken nerede olduğunu bilmediğim portakal bahçesine götürüldüm. .. yere yatırıp silah dipçikleriyle vurmaya başladılar.” * Raporda Temmuz 2009’da kolluk güçlerinin rastgele sıktığı plastik merminin 14 yaşındaki S.K’ya isabet etmesi sonucu sağ gözünü kaybetmesine ve polis otosunun 16 yaşındaki N.B.’ye çarpmasına da değinildi. * Çocuk Cezaevi olan Pozantı Cezaevi’ne götürülmesi gereken çocukların Kürkçüler E Tipi Cezaevi’ne götürülüp akıl almaz işkenceler uygulandığını kaydeden raporda; altı kişilik ranzalarda 13 kişi yatıldığı, ellerinin ıslatıp plastik borularla ellerine vurulduğu, sağlık sorunlarıyla ilgilenilmediği anlatıldı. * Bir çocuğun söyledikleri şöyle: “Bizi adli tutukluların içine atarak, ‘bunlar terörist istediğinizi yapabilirsiniz dediler. Hem hakaret ettiler hem dövdüler.” * 48 çocuğa kolluk güçlerine taş attıkları ve örgüt propagandası yaptıkları gerekçeleriyle toplam 203 yıl 3 ay 15 gün ceza verildi. ‘Çocuğumun kafasında dikişler vardı’ İşkence gören çocuklardan U.D.’nin babası Nezir Daşkan çocuğuna uygulanan işkencelerle ilgili olarak ‘oğlumun kafasında dikişler vardı gördüğümde’ dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz, görüşe gittik. Orda çocuğun Pozantı’dan Ceyhan’a götürüldüğünü öğrendik. Oraya gittik. Gözlerinde morlar vardı. Kafasında dikişler, saçları kesilmiş. Dedim, ‘Oğlum bu ne?’, ‘gardiyanlar dövdü’ dedi bana. Cezaevinde isyan çıkmış, çıkan seslerden dolayı gardiyanlar yedi çocuğa işkence yapmışlar. Hepsinde izler var. Çocuğum daha 16 yaşında. Oraya girmesi bile hatayken 16 yaşında bir çocuğa böyle işkence yapılması utanç verici. O çocuk şu an bir esir ve bir esire böyle muamele yapılmaz.” İSMAİL SAYMAZ Radikal 28/01/2010 08:26 |
30-04-2010, 11:41 | #4 |
|
Tecavüz olaylarının üstü örtülmemeli
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Kaya, ANKA’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’de çocuk istismarının oldukça yaygın olduğunu belirtti. ANKARA (ANKA) - Son günlerde yaşanan tecavüz, taciz ve öldürmeye varan cinsel saldırı olayları uzmanları endişelendirdi. Bu tür olayların aslında yeni ve bugüne özel olmadığının altını çizen psikolog ve sosyologlar, devletin bir an önce bu tür olayların önlenmesi için harekete geçmesi gerektiğini belirterek, ailelerin ve küçük yaştaki öğrencilerin eğitilerek, bilinçlendirilmesinin önemine dikkat çektiler. -ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARA UĞRAMASINI ÖNLEMEK DEVLETİN GÖREVİDİR– Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Burhanettin Kaya, ANKA’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’de çocuk istismarının oldukça yaygın olduğunu belirtti. Kaya, son 5 yılda çocuklara yönelik başta ekonomik istismar olmak üzere çocuk ihmali ve istismarının yaygınlığının giderek arttığını belirterek, fiziksel ve cinsel istismar olgularında da belirgin bir artış gözlendiğini söyledi. “Sadece cinsel anlamda değil, çocuk işçileri, organ ticareti, pornografi, çocukları kötüye kullanım, bunların hepsi birer istismardır. Mutlaka bunların açığa çıkarılması ve sosyal, hukuki düzenlemelerin yapılması gerekir” diye konuşan Kaya, “Bu olayların üstünü örtmek değil, açığa çıkarmak gerekir, bunları önlemek devletin görevidir” görüşünü dile getirdi. Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Kaya şu önerilerde bulundu: “Devlet çocukların sağlıklı ruhsal gelişimlerini sağlayacak bir aile ve yaşam ortamı sağlamak, bunu engelleyen sosyal, kültürel ve ekonomik koşulları ortadan kaldırmak, buna yönelik çocuk politikaları geliştirmeye katkıda bulunmak, elverişsiz koşullarda yaşamını sürdürmek zorundan kalan çocukların istismar kurbanı olmalarını önlemek, gereğinde onları koruma altına almak ve rehabilite etmek, bunun yanında çocukların ve erişkinlerin sağlık sisteminden tamamen ücretsiz yararlanmalarını sağlayan ve kolaylaştıran koruyucu sağlık uygulamalarını geliştirmek için gereken yasal ve idari düzenlemeleri yapmak zorundadır.” -AİLELER VE ÇOCUKLAR EĞİTİLMELİ- Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Sosyal pediatri birimi Öğretim görevlisi Figen Şahin de, tecavüz olaylarının bütün Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de yaşanan bir sorun olduğunu ifade ederek, “Maalesef henüz bunun önüne geçilemiyor” dedi. Yaşanan bu tür olayların haberlerini medyanın mağduru ötelemeden sorumlu bir anlayışla kamuoyuna duyurması gerektiğini ifade eden Şahin, “Bu olaylar son zamanlarda artmadı, sürekli var olan bir şeydi ancak medyanın bir haberi yapmasıyla diğerleri de gündeme geldi. Medyanın bu tür olayları kamuoyuna duyurmayı sürdüreceğini düşünüyorum” diye konuştu. Devletin bu olayların önüne geçmesi için çok yönlü soruşturmalar yapması gerektiğini öneren Şahin, çocukların ve ailelerin eğitilmeleri gerektiğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Cinsellik konusunda, bedenlerini tanımak, cinsel gelişimleri konusunda, kendilerini nasıl koruyacakları konusunda bilgilendirilmeli, anne ve babalarında bu eğitime katılmaları gerekmektedir. Bu anlamda çalışıldıkça ülkenin daha iyiye gideceğini umuyoruz.” -ÇOCUK HAKLARI EĞİTİMİ VERİLMELİ- Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, kız çocuklarının cinsel istismara uğramasını önlemek için, en ağır taciz durumunu bildireceği bir telefon hattının olması gerektiğini, Rehber Öğretmenlere bir çocuk hakları eğitimi verilmesi gerektiğini, bu örneğin Almanya’da yıllardır olduğunu söyledi. Narlı, “Çocuk uğradığı cinsel istismarı yaşadığını anlatamaz öğretmenler bu eğitimin sonunda çocuğun davranışlarından cinsel istismara uğradığını anlayabilir” diye konuştu. Narlı ayrıca, “Medyada artık bu konuda çok yoğun bir kampanya başlatılmasına gerek var. Çocukları her türlü istismardan korumak gerekiyor. Saldırgan bir cinsellik var, buna cinsellik de denemez çünkü saptırılmış cinselliğin saldırganlığı ve şiddetini yaygın bir şekilde gözlemliyoruz” şeklinde konuştu. Nilüfer Narlı, toplumda yaygın farklı meslek gruplarından bu tür istismarların yaşandığını da sözlerine ekledi. -ÖLDÜRÜLEN BU HAYATLARI HESAPLAMAK GEREK- Türkiye Kadın Denekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de, son günlerde yaşanan çocuk istismarı, kadına yönelik cinsel taciz olaylarını sapkınlık olarak nitelendirdi. Bu olayların son zamanlarda artmadığını, eskiden bu yana yaşandığını ancak, devlete bildirilmeyip üstünün kapatıldığını söyleyen Güllü, Tecavüze uğramanın dönülmeyecek bir yol olduğunu savunarak, “Bir kadının yaşama ömrü 60-70 yıl, bütün hayatı boyunca taşıyacağı bu durumu düşünmek, öldürülen bu hayatları hesaplamak gerekir” diye konuştu. Vahim olanın tüm Siirt il halkının genelinin bildiği bu tecavüzlerden devlet temsilcilerinin habersiz ve duyarsız olmaları olduğunu kaydeden Canan Güllü, “13-14 yaşlarındaki ergenliğe yeni adım atmış çocukların, 2-3 yaşındaki çocuktan yararlanmalarını hiçbir vicdan kabul edemez. Medyanın bu kez yaptığı iş takdire değerdir. Üzerinden zaman geçse de olmuş bitmiş dememiş yapılan çirkefliği ülkeye duyurmuştur” şeklinde konuştu. -SİYASET ÜLKENİN GERÇEK GÜNDEMİNDEN UZAK- Ülkenin gerçek gündeminden uzak yürütülen bir siyasetin yapıldığını ileri süren Güllü, şöyle devam etti: “Ekonomik göstergelerin dibe vurması, işsizlik ve istihdamın önünün kapanması. Din algılanmasında yanlışlık var. İnsanların kültürel yoksunluk içinde cahiliye döneminin din sarmalından medet ummaları. Haremlik selamlık içinde yetiştirilen cemaat evleri çocukları ve bu emir komuta içindeki toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak kadın ve erkekler. Ayıplar ve yasaklar. Bu sorunlara parlamentoda cevap alamayan toplum bir cinnete sürükleniyor. Çocukların bir kısmı taş atıyor, bir kısmı çocuk istismarında bulunuyor, bu çocukların neden bu hale geldiğini sorgulamak lazım. Aile yaşantılarını araştırmak gerekir, Adli Tıp’tan yeterince yararlanmak gerekir. Bu çocuklar ıslah evlerinde pedagoglar ya da psikologların gözetiminde tedavi edilmelidir” diye konuştu. -TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ DERSİ KOYULMALI- Güllü, kadınlara yönelik şiddetin ve tecavüzün artmasında, Türkiye’de eğitimsizliğin artmasının birinci suç olduğunu savunarak, tüm insanlara şiddet ve taciz olaylarında şantaja boyun eğmemeleri konusunda eğitim çalışmalarında her anlamda tam destek vereceklerini kaydetti. Güllü, şu önerilerde bulundu: “Tüm bu sorunları giderebilmek için, ilköğretim okullarına ders olarak toplumsal cinsiyet eşitliği dersi koyulmasını sağlayalım. Sosyal Hizmet Çocuk Esirgeme Kurumları'nın yönetiminde STK olarak el birliği ile şeffaflık getirecek tedbirleri hayata geçirelim.”(ANKA) |
13-10-2010, 20:20 | #5 |
|
ÇOCUKLAR HAK İHLALLERİNİ DEVLETE SMS İLE BİLDİRECEK
Slm, Sayın Vekil Haklarımı İhlal Ediyorlar Meclis Çocuk Hakları İzleme Komitesi çocukların hak ihlallerini ve devleten isteklerini bildirmeleri için SMS hattını devreye soktu. Çocuklar telefon mesajıyla komisyon üyesi milletvekillerine ulaşacak. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) işbirliğinde geliştirilen sistemle çocuklar, kedilerine yönelik hak ihlallerini devlete kısa mesaj atarak bildirebilecek. Çocuklar, gençler ve yetişkinlerin şikayet ve önerilerini iletebilmeleri için 2009'da çocuk hakları internet sitesi ile (0312) 420 5299 telefon numaralı iletişim hattını kullanıma açan Meclis Çocuk Hakları İzleme Komitesi, şimdi de SMS (kısa mesaj) teknolojisine geçti. UNICEF Türkiye internet sitesinde "Şikayet ve istekleri iletmenin en kolay yolu" denilerek duyurusu yapılan sistemin amacı Komite ile çocuklar arasındaki iletişimi arttırmak. Çocuklar bu sistemle milletvekillerine daha kolay ulaşacak. Çocuklar Komite'ye kendilerine yönelik hak ihlallerini SMS göndererek bildirebilecek; önerilerde bulunabilecek. Komite başvuranlara ait bilgileri, başvuranlar paylaşılmasını istemediği sürece, gizli tutmayı vaat ediyor. Komite SMS gönderimi için (0312) 420 2020 numaralı telefon hattını tahsis etti. Meclis Çocuk Hakları İzleme Komitesi üyesi milletvekilleri şöyle: Cevat Erdöl (AKP Trabzon), Necdet Ünivar (AKP Adana), Nevin Gaye Erbatur (CHP Adana), Avni Erdemir (AKP Amasya), Mehmet Emin Ekmen (AKP Batman), Halide İncekara (AKP İstanbul), Şenol Bal (MHP İzmir), Sevahir Bayındır (BDP Şırnak) İstanbul - BİA Haber Merkezi13 Ekim 2010, Çarşamba |
22-01-2013, 10:05 | #6 |
|
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Basında Hasta Hakları Haberleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Hasta Hakları Çalışma Grubu | 41 | 18-01-2010 19:25 |
Basında Çocuk Haberleri-2009 | Av.Elvan Akkaya | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 21 | 28-11-2009 20:56 |
Basında Çocuk Haberleri-2008 | Av.Elvan Akkaya | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 34 | 13-05-2009 23:15 |
Basında Çocuk Hakları Haberleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 31 | 08-01-2009 01:15 |
Basında Çocuk Haberleri 2007 | Y£LİZ | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 46 | 21-08-2007 21:44 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |