|
Çok spesifik bir soru, mahkemenin kanaatinin ne olacağını yüzde yüz bildirmek zor. Ancak, düzenlemeye baktığımızda kiraya verenin ihtiyacı nedeniyle tahliyeden bahsediliyor ve yargıtay içtihatlarına göre ihtiyacın dava süresi boyunca devam etmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, kiraya verenin kendi maliki olduğu taşınmaz varken başka bir taşınmazda kirada oturmasını tahliye için samimi bir gereksinim olduğuna dair Yargıtay kararları görmüştüm. Burada mesele, ihtiyacın çocuğun ihtiyacı mı, kiraya verenin ihtiyacı mı olduğundan ziyade, kiraya verenin eşinin aynı şehirde başka bir taşınmazın maliki olması durumunun tahliye davasını aleyhe etkileyip etkilemeyeceği yönünde bana kalırsa.
Aşağıda sunduğum Yargıtay kararlarında, kiraya verenin başka bir adreste kiracı olması konut ihtiyacı nedeniyle tahliye için yeterli ve samimi kabul edilmiş.
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
T.C.
YARGITAY
ALTINCI HUKUK DAİRESİ
Esas : 2013/12314
Karar : 2013/14031
Tarih : 21.10.2013
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tahliye
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiş, hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davacının eşi ve çocuğu ile kirada oturduğunu, dava konusu mecura ihtiyacı bulunduğunu belirterek, dava konusu taşınmazın konut ihtiyacı nedeniyle tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili davacının dava açma hakkı bulunmadığını, kuru mülkiyet sahibi olduğunu, davacının kendisi kirada otururken davaya konu taşınmazı kiraya verdiğini, ihtiyacın samimi olmadığını, amacın kiranın arttırılması olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere, davanın kiralayan sıfatıyla açılıp yürütülmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacının temyiz itirazlarına gelince ;
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Olayımıza gelince; Davacı halen kirada oturduğunu ve mecura ihtiyacı bulunduğunu bildirmiş, Mahkeme davacının kendisi kirada otururken taşınmazı kiraya verdiğini, davacının ulaşım olanaklarının daha zor ve zaman aldığını ihtiyacının gerçek ve samimi olmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Davacının, davadan üç yıl önce başka bir evde kirada oturduğu sırada dava konusu yeri kiraya vermiş olması kötüniyetli olduğunun kabulünü gerektirmez. Dosya kapsamından davacının halen kiraladığı taşınmazda oturduğu, davanın kirayı arttırmak maksadıyla açılmadığı, ihtiyacın gerçek ve samimi olduğu anlaşıldığından mahkemece tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
|
|
 |
|
 |
|
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
T.C.
YARGITAY
ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ
Esas : 2018/1050
Karar : 2018/2136
Tarih : 07.03.2018
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; dava konusu taşınmazın intifa hakkının ...'e, çıplak mülkiyet hakkının ise ...'a ait olduğunu, davalının ise uzun yıllardır dava konusu yeri kiracı sıfatıyla kullanmakta olduğunu, ...'in zorunlu konut ihtiyacı bulunduğunu, kira sözleşmesinin yenilenmeyeceğinin davalıya bildirilmiş olmasına rağmen tahliyenin gerçekleşmediğini, zorunlu konut ihtiyacı ve BK'nun 347. maddesine göre kira sözleşmesinin feshi ile davalı kiracının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı; ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olmadığını ayrıca kendisine TBK’nun 347.maddesi gereği ihtar gönderilmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Davacıların ihtiyaç nedeniyle tahliye davasına ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Somut olayda; davacılardan ...’in dava konusu taşınmazda 14.03.2014 başlangıç tarihli ve süresiz intifa hakkı sahibi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İntifa hakkı sahibi ..., 01.04.2014 tarihinde keşide ettiği ihtarname ile taşınmaza olan ihtiyacını davalıya bildirmiş, yargılama aşamasında ise halen başka bir taşınmazda kiracı olduğunu belirterek kiralananın tahliyesini istemiştir. Davacı ...’in kirada oturmakta olduğu hususu dosya kapsamı ile sabittir. Konut ihtiyacına dayalı davalarda ihtiyaçlının kirada oturması ihtiyacın varlığı açısından yeterlidir. Kaldı ki; davacının taşınmaza ihtiyacının olduğu tanık beyanları ile de doğrulanmıştır. Bu durumda ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü ile davalının tahliyesine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. |
|
 |
|
 |
|
|