|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
04-05-2007, 17:09 | #1 |
|
Altındaki imza ikrar edilen sözleşme İİK 68.maddede belirtilen belgelerden sayılırmı?
Bir firmanın bir kurumla imzaladığı sözleşmede yer alan işin yapılmasının temini amacı ile müvekkil ile firma arasında hizmet sözleşmedi imzalandı. Sözleşmeye bildirimsiz fesih ve kötüniyetli fesih tazminatları şartları konuldu. Kurumla firma arasındaki sözleşme firma tarafından feshedildi. Müvekkil işi yapmaya hazır olduğu halde kurum yetkilileri tarafından işi yapması engellendi. Kısa bir süre sonra müvekkilin sigortadan çıkışının yapıldığı öğrenildi. Yasal yolları başlattık. Öncelikle ihtar çektik. Her iki tazminatı da ayrı ayrı talep ettik. Gelen cevapta sözleşmeyi imzalayan kişinin firma adına sözleşme imzalamaya yetkili olmadığı iddiası ile karşılaştık. Ancak firmanın kurumla imzaladığı sözleşmenin de aynı şahıs tarafından imzalandığını öğrendik.
Bildirimsiz fesih tazminatı hakkında ilamsız takip yaptık. Borçlarının olmadığı gerekçesi ile itiraz ettiler. Merciye başvurduk. Zira imzası ikrar edilen sözleşme 11k 68. maddede yer alan belgelerden sayılıyor. Yargıtay kararlarının metinleri yok ama özü aşağıdaki gibi. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2004/6275 esas sayılı kararı) sözleşme altındaki imza borçlu tarafından reddedilmemiş ise İ.İ.K. 68. madde anlamında kesin borç ikrarını ihtiva eden belgelerdendir.) Ancak burada sözleşmede yer alan maddenin de şarta bağlanmaması gerekiyor. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2004/9487 esas sayılı kararından da belirtildiği üzere açıkça borca itiraz edilmediğinden temeldeki borç ilişkisi kabul edilmiştir.) Bu kararda da ihtarnameye verilen cevap yerine icra takibine yapılan itirazda yetki konusu gündeme getirilmiş. Durum yoruma açık.Şöyle: 2.Yargıtay kararında ihtarname yok. Somut olayda ihtarnameye verilen cevapta yer alan sadece yetki itirazını temeldeki borca itiraz edilmemiştir diyerek 2. yargıtay kararına göre uyuşmazlığı tetkik merciinin görev alanına girdirebilirmiyiz? Yani yapılan ilk itirazda borca açıkça itiraz edilmemiş olması yeterli olur mu? Biliyorsunuz genel Mahkemelerde açılacak alacak davaları nisbi harca tabi olduğundan masrafı daha yüksek çıkıyor. Müvekkil fazla masraf bulamadı. Merciye başvururken müvekkile görevden reddedilebileceğini söyledim. Teşekkürler. |
04-05-2007, 20:40 | #2 |
|
Bence yanıt olumsuz..
Çünkü anılan sözleşme iki taraflı borç yükleyen bir sözleşme olup tarafların edimlerini yerine getirip getirmediği hususu bir yargılamayı gerektirir. Böyle bir durumda da her iki tarafın da kusuru olabileceği gibi edimlerin ifasının gerekip gerekmeyeceği, yaptırımın uygulanıp uygulanmayacağına mahkeme karar verecektir. |
04-05-2007, 21:16 | #3 |
|
ben de ilk başta sizin gibi düşünüyordum ama bahsettiğim yargıtay kararlarını bulunca bir ihtimal olabilir dedim. Sadece sorunum ihtara cevaptaki borca açıkça itiraz edilmemesini kullanabilirmiyim. Mümkün olsa kararların metnini gönderse idim daha kolay olurdu.
Saygılar. |
04-05-2007, 21:56 | #4 |
|
Sözleşmenin niteliği önemli...
Yargıtay Kararları konusunda ise hiç iyimser değilim ve davalarda hukukçunun kurtarıcısı gibi görülerek, her olayda kullanılmasını doğru bulmuyorum. Kaldı ki Yargıtay benzer olaylarda farklı karar verme konusunda beni hep şaşırtmıştır. |
05-05-2007, 13:04 | #5 |
|
Sayın osmaniye,
Bahsettiğiniz ve göndermek istediğiniz kararların tam metnini aşağıdadır. İyi çalışmalar dilerim. T.C. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas : 2004/6275 Karar : 2004/10892 Tarih : 30.04.2004 ÖZET : Özet yazımı tamamlanmamıştır. Lütfen karar metnine bakınız. (2004 sayılı İİK. m. 68) KARAR METNİ : Yukarıda gün ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içerisinde temyizen incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Taraflar arasında tanzim edilen 30.08.2001 günlü protokolün 2. maddesinde aynen "taraflarca yukarda belirtilen faturalar toplamı olan borcun tamamı 17.472 DM. olarak kabul edilmiş ve borç tutarı bu miktar üzerinden sabitlenmiştir. Alacaklı borçludan bu tutar dışında faiz, vade farkı, harç, gider, ücret, ....v.b. konularda başkaca bir ödeme talebinde bulunmayacaktır. " hükümü kararlaştırılmıştır. Protokol altındaki imzayı borçlu inkar etmemiştir. O durumda borçlunun bu protokol uyarınca alacaklıya 17.472 DM.´lik borcunun varlığı sabit olduğundan anılan belge İİK.nun 68. maddesinde ön görülen kesin borç ikrarını ihtiva eden belgelerdendir. Alacaklının anılan belgeye dayanarak genel haciz yolu ile takip yapmasında bir usulsüzlük yoktur. Borçlu, borcu ödediği yolunda bir makbuzda ibraz edemediğinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden bahisle alacaklı isteminin reddi yolunda hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi Esas : 2004/9487 Karar : 2004/14568 Tarih : 08.06.2004 ÖZET : Özet yazımı tamamlanmamıştır. Lütfen karar metnine bakınız. (2004 sayılı İİK. m. 68) KARAR METNİ : Yukarıda gün ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içerisinde temyizen incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : 1- Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Alacaklının genel haciz yoluyla başlattığı takibe karşı borçlu tarafça kanuni süresi içinde icra dairesine yapılan itirazda "ödenmemiş fatura mevcut değildir" biçimindeki açıklama ile borcun varlığına karşı çıkılmadığından takip dayanağı belge İİK.nun 68. maddesinde belirtilen borç ikrarına havi nitelikte olmasa dahi temel borç ilişkisi kabul edildiğinden mahkemece itiraz nedenleri incelenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken itirazın içeriği gözardı edilerek işin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle itirazın reddi doğru görülmemiştir. 2- Borçlu vekilinin tazminata yönelik temyiz itirazlarının bir numaralı bentte yazılı bozma nedenleri nazara alındığında bu aşamada reddine, SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarda 1 no.lu bentte açıklanan sebeplerle alacaklı yararına İİK.nun 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 08.06.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
05-05-2007, 19:59 | #6 |
|
Borç ilişkisini kabul etmek ayrı borcu kabul etmek ayrıdır.Sözleşmenin altındaki imzayı kabul etmek sözleşmedeki borcun muaccel hale geldiğini göstermez. Yani kayıtsız şartsız borç ikrarı değildir. Yukardaki iki Yargıtay kararında da borç ikrarı var,sizin olayda böyle birşey yok.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
trafik kazası,ikrar | Av.mdogan | Meslektaşların Soruları | 14 | 01-01-2013 18:49 |
Senet metnine atılan imza-Uydurma imza | Gamze Dülger | Meslektaşların Soruları | 3 | 17-05-2012 10:23 |
Kredili Bankomat Ve Kredi Kartı Üyelik Sözleşmeleri İİK 68b/3 teki Belgelerden Midir? | altiokebru | Meslektaşların Soruları | 6 | 20-03-2007 18:12 |
devlet tasarrufu altındaki yerlerde zamanaşımı | elfbs | Meslektaşların Soruları | 2 | 26-12-2006 20:19 |
18.Maddede ( Ortaklık Payı ) Çözümleri | Fikri | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 27-04-2003 13:33 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |