![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Herkese merhaba,
davacı olduğumuz bir iş davasında davamız kısmi kabulle neticelendi.Müvekkil ile yaptığımız görüşmede, temyiz etmek istemediğini beyan etti bu sebeple biz de süre tutum dilekçesi vermedik. Ancak gerekçeli kararı uyap üzerinden gördüğümde (henüz tebliğ edilmedi) hem harcın karşı tarafa yükletilmediğini gördüm sadece yargılama gideri yükletilmiş, hem de kısmi kabulün sebebi kanundan doğan zorunlu bir indirim olmasına rağmen, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş. Biz süre tutum dilekçesi vermemiştik, şimdi tarafımıza tebliğini bekleyip, yine süresi içinde kısa kararda bu hususların bulunmadığından bahisle, temyiz dilekçesi verebilir miyiz? Yargıaty'ın bu konuyla ilgili gerekçeli karardan sürenin başlayacağına ilişkin kararlarını okumuştum ancak emin olamadım. Teşekkürlerimle. |
![]() |
#2 |
|
![]() Kısa kararda değinilmeyen hususlar için temyiz edebilirsiniz, yerel mahkeme temyizi reddetcek sonra siz temyizi reddetme kararını temyiz edeceksiniz. Yargıtay büyük ihtimalle inceleme yapacak.
Katıldığım seminerlerde iş ve icra davalarında bu sıkıntının olduğunu ancak gerekçeli kararda fark edilen bir husus için temyiz yolunun açık olması gerektiğini savunan üyeler vardı. Ancak bu doğrultuda hiç karar görmedim. |
![]() |
#3 |
|
![]() Ayrıca bu kararda reddedilen kısım 1500-tl iken hakim karşı taraf lehine 1320,00-tl vekalet ücreti takdir etmiş, bu aaüt aykırı değil mi?
|
![]() |
#4 |
|
![]() reddedilen kısım taktiri indirim mi? yoksa bir alacak kaleminin tüm mü?
Her durumda da aykırı, maktu vekalet ücretine hükmedebilmesi için değeri para ile ölçülemeyen bir dava olacak yada dava usulden reddedilecek. |
![]() |
#5 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
reddedilen bu kısım, borçlar kanunundan doğan zorunlu indirim, takdiri değil. |
![]() |
#6 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
peki sayın olgu, biz bu halde iki kez mi temyiz harcı yatıracağız? yoksa ilk temyiz talebimizi yerel mahkeme süreden reddedeceğinden harcı çekebilir miyiz? pek olanaklı gelmedi bana ![]() |
![]() |
#7 |
|
![]() 2. temyizde sadece maktu temyiz yoluna başvuru harcını yatırmanız gerektiğini düşünüyorum. 2. temyizde dava değeri yok, temyiz etme reddi kararını temyiz ediyorsunuz.
|
![]() |
#8 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
bir örnek ile izah önce kısa karar T.C. BURSA 1. İŞ MAHKEMESİ Esas No : 2011/345 Esas T .C. BURSA 1. İŞ MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/345 DURUŞMA TUTANAĞI CELSE NO : CELSE TARİHİ : 31/05/2012 Belli gün ve saatte duruşmaya mahsus salonda celse açıldı. Davacı vekili av. Ceyhun Doğan Küçükçil ile Davalı Sgk vekili av. Emel Coşkun geldi. Açık duruşmaya devam edildi. Dosyanın bilirkişiden döndüğü görüldü.Rapor elden bir suret taraflara verildi. Rapora karşı Davacı vekilinden soruldu: Talebimize uygundur, davamızın kabulüne karar verilsin dedi. Davalı vekilinden soruldu: raporu kabul etmiyoruz, davamızın reddine karar verilsin dedi. Dosya incelendi. Duruşmaya son verildi. G.D: Davanın kabulüne; Davacının 01/05/1995-26/11/2010 tarihleri arasında Tarım Bağkur sigortalısı olduğunun tespitine, Dair 8 gün içinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunarak usulen tefhim olundu. 31/05/2012 09:46:54 KATİP 146186 HAKİM 29239 şimdi gerekçeli karar T .C. BURSA 1. İŞ MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2011/345 Esas KARAR NO : 2012/289 DAVA : Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti DAVA TARİHİ : 03/06/2011 KARAR TARİHİ : 31/05/2012 Davacı tarafından davalı kurum aleyhine açılan bu davanın yapılan açık yargılaması sonunda dosya tetkik edilerek ; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesi ile ; Karacabey Akhisar köyünde ya .... ... .. Gerekçe : Dönemde Tarımsal faaliyette bulunduğu anlaşılan davacıdan Bağ-kur primlerinin kesildiğinin anlaşılmasına karşın kurum tarafından tescil işlemlerinin süresinde yapılmadığı ve daha sonra davacı talebini aile reisi olma şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle red eden kurum işlemi “ Tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu”daki ilişkin düzenlemelerle örtüşmediğinden savunmaya itibar edilmeksizin mevcut belgeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmakla ; H Ü K Ü M : Yukarıdaki izah ve gerekçeye göre ; davanın kabulü ile; 1 –Davacının 01/05/1995-26/11/2010 tarihleri arasında Tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine, 2 –Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan harcın karar kesinleştiğinde isteği halinde davacıya iadesine, 3- Davacının sarfettiği harç hariç davetiye, müzekkere, tanık talimat ve bilirkişi ücretinden oluşan toplam 329,00 TL yargılama giderinin davalı kurumdan alınarak davacıya ödenmesine, 4- Davacı vekili için takdir edilen ve karar tarihinde yürürlükte olan Av.Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1200,00 TL. maktu vekalet ücretinin davalı kurumdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, Dair 8 gün içinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunarak usulen tefhim olundu. 31.05.2012 TEMYİZ DİLEKÇEM YARGITAY ( ) HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA SUNULMAK ÜZERE TEMYİZ EDEN D. KONUSU : Kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki nedeni ile öncelikle düzelterek onama aksi halde Yerel Mahkeme Kararının BOZULMASI talebimizidir. GEREKÇELİ KARARI TEBELLÜĞ TARİHİ : 25/07/2012 AÇIKLAMA : 03/06/2011 Tarihli dava dilekçemiz ile birlikte müvekkilin 01/05/1995 tarihi ile 26/11/2010 tarihleri arasında tarım bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitini ve ayrıca 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanundan müvekkilin yararlandırılma hakkının saklı tutulmasını talep etmiştik. Sayın yerel mahkeme 31/05/2012 tarihli celsede verdiği kısa karar ile; Davanın KUBULÜNE demiştir. Ancak 25/07/2012 tarihinde muttali olduğumuz gerekçeli kararda ise 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanundan müvekkilin yararlandırılma hakkının saklı tutulmasına ilişkin talebimize yönelik bir açıklama yapılmamıştır. Yüksek Mahkemenin yerleşik uygulaması kasa karar ile gerekçeli kararın çelişki içermemesi yönündedir. Asıl olan Kısa Karardır. Kısa kararda yerel mahkeme Davanın KABULÜNE demekle tüm taleplerimizi kabul etmiş iken gerekçeli kararda müvekkilin mağduriyetinin bir başka yönü olan 6111 sayılı yasa yönündeki talebimize ilişkin gerekçe ve açıklama bulunmayışı kısa karar ile gerekçeli kararı çelişir hale getirmiştir. Bu nedenle müvekkilin her ne kadar sigortalılık süresi tespit edilmiş ise de kurumun haksız reddi nedeni ile müvekkilin yararlanamadığı 6111 sayılı yasaya ilişkin hakları belirsiz kalmıştır. Bu nedenle oluşan belirsizlik karşısında müvekkilin mağduriyeti devam etmektedir. 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanundan müvekkilin yararlandırılma hakkının saklı tutulması hususundaki talebimiz hakkında kısa karar ile birlikte KABUL hükmü verilmiş iken ilgili talep ile alakalı olarak gerekçeli kararda hüküm bulunmaması ÇELİŞKİLİ olup bu husus tarafımıza kararı temyiz etme zorunluluğu getirmiştir. SONUÇ : Yukarıda izah ettiğimiz nedenler ile dairenizin resen nazara alacağı nedenler ile yerel mahkeme kararının temyizen incelenmesi ile Usul ekonomisi gözetilerek kararın talebimiz gibi düzeltilerek onanmasına aksi halde kısa karar – gerekçeli hüküm arasındaki mevcut çelişki nedeni ile BOZULMASINA karar verilmesini saygı ile müvekkil adına vekaleten arz ve talep ederiz. 30/07/2012 DAVACI VEKİL AV. C. DOĞAN KÜÇÜKÇİL VE YARGITAY KARARI T.C. YARGITAY 21. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2012/19259 KARAR NO : 2012/22062 Y A R G I T A Y İ L A M I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Bursa 1. İş Mahkemesi TARİHİ : 31/05/2012 NUMARASI : 2011/345-2012/289 Davacı, 01/05/1995-26/11/2010 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Seda Tümer Hüsamoğlu tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Davacının temyizi yönünden; Hüküm İş Mahkemesinden verilmiştir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8.maddesi hükmüne göre ise İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir. Olayda hüküm 31/05/2012 tarihinde temyiz edenin yüzüne karşı tefhim edilmiş temyiz ise 30/07/2012 tarihinde vukubulmuştur. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi fazlası ile geçmiştir. O halde 01/06/1990 tarih ve 1989/3 Esas 1990 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da gözönünde tutularak davacının temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE, 2-Davalı Kurum vekilinin temyiz istemine gelince; Davacı, 2926 Sayılı Yasaya göre Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitin SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine 04/12/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. BOZMA KURUM VEKİLİNİN İTİRAZI NAZARA ALINARAK VERİLDİ. |
![]() |
#9 |
|
![]() Katıldığım seminerdeki görüş veren yargıtay üyeleri yeterli çoğunluğu sağlayamıyor demekki.
Bu görüşü sunan 22. daire üyesiydi ve söylediği "kısa karar HMK da düzenlenen hüküm şartlarını taşımadığından temyiz süresinin ancak hüküm şartlarını taşıyan gerekçeli kararla başlaması gerekir. sadece davanın kabulüne veya reddine diye verilen karar HMK ya uygun değildir" |
![]() |
#10 |
|
![]() Değerli meslektaşımızın sunduğu kısa kararda ve gerekçeli kararda karşılanmayan bir nokta : "6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanundan müvekkilin yararlandırılma hakkının saklı tutulması ".
Bu talep ile ilgili kısa kararda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş. Ancak gerekçeli karar tebliğinden sonra bunun karşılanmamış olması sebebiyle temyiz dilekçesi verilmiş. Kısa kararlarda taleplerimizin tamamının açıkça karşılanmadığı hallerde süre tutum dilekçesi vermenin doğru bir hareket tarzı olacağını düşünüyorum. |
![]() |
#11 |
|
![]() Sayın Meslektaşım,
HMK m294(3) Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. m297 (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, taraflara yüklenen borç ve tanınan hak açık biçimde belirtilmedikçe, hükmün usulüne uygun tefhiminden sözedilemez. Katılma yoluyla temyiz de mümkün olmasına rağmen, kararın size tebliğinden itibaren temyiz sürenizin başlayacağı kanaatindeyim. T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2002/4399 K. 2002/5932 T. 22.3.2002 • KISA KARAR GEREKÇELİ KARAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİ ( Gerekçeli Kararda Tazminata Hükmedilmesi - Ittıla Tarihine Göre Temyizin Süresinde Olduğunun Kabulü Gereği ) • TEMYİZ SÜRESİ ( Kısa Karar Gerekçeli Karar Arasındaki Çelişki/Gerekçeli Kararda Tazminata Hükmedilmesi - Ittıla Tarihine Göre Temyizin Süresinde Olduğunun Kabulü Gereği ) • SÜRE ( Kısa Karar Gerekçeli Karar Arasındaki Çelişki/Gerekçeli Kararda Tazminata Hükmedilmesi - Ittıla Tarihine Göre Temyizin Süresinde Olduğunun Kabulü Gereği ) 1086/m.382, 388, 389, 428 ÖZET : Mercice kısa kararda tazminata hükmedilmediği halde gerekçeli kararda alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmiş olduğundan kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki vardır. Bu durumda temyiz süresi tefhim tarihinden başlamayacağından, ıttıla tarihine göre alacaklının temyizinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Mercice kısa kararda tazminata hükmedilmediği halde gerekçeli kararda alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmiş olduğundan kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki vardır. Bu durumda temyiz süresi tefhim tarihinden başlamayacağından, ıttıla tarihine göre alacaklının temyizinin süresinde olduğunun kabulü gerekeceğinden, merciin 25.1.2002 tarihli red kararının kaldırılmasına karar verildi. Dosyanın temyiz incelemesi yapıldı. Yukarıda açıklandığı üzere gerekçeli kararla kısa karar arasında çelişki bulunduğundan 10.4.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca evvelki kararlarla bağlı olmaksızın çelişki giderilerek mercice yeniden hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 22.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
![]() |
#12 |
|
![]() Yasada açıklık olmasada yargıtay iş mahkemesi kararlarına karşı katılma yoluyla temyizin mümkün olmadığını savunuyor.
|
![]() |
#13 |
|
![]() Sayın Meslektaşım,
İş Mahkemeleri Kanunu 15. maddedeki yollama nedeniyle, katılma yoluyla temyize engel bir düzenleme yoktur. Yargıtay kararlarında, dayanak olarak 8. madde gösteriliyor ancak 8. maddede katılma yoluyla temyize ilişkin bir düzenleme yok. Örneğin maddedeki "karar düzeltme yoluna başvurulamaz" şeklindeki gibi açık bir düzenleme olsaydı Yargıtay kararlarının yasal dayanağı olurdu.İş mahkemelerinde yargılamanın hızla sonuçlandırılması yada 8 günlük sürenin katılma yolu kabulüyle arttırılması gibi gerekçelerinin de yasal dayanağı yok. |
![]() |
#14 |
|
![]() Yargıtay İş Davalarında katılma yoluyla temyizi kabul etmediğinden olumlu sonuç almak pek mümkün gözükmüyor. Ancal Anayasa Mahkemesine Başvurmak amacıyla denenebilir. Sn. Avukatselvi'nin dediği gibi yasal dayanaktan yoksun bir karardır.
|
![]() |
#15 |
|
![]() Sayın Avukatselvi'nin sunduğu yargıtay kararı ile sayın Pandekt'in sorduğu konu bence birbiri ile örtüşmüyor. Bu arada ben de kısa kararda yer almayıp; gerekçeli kararda yer alan noktaların temyiz süresinin tebliğ ile başladığına inanmak istesem de Ceyhun Bey'in paylaştığı yargıtay kararı çok açık.
Sayın Avukatselvi'nin paylaştığı yargıtay kararında kısa-gerekçeli karar arasında açık bir çelişki mevcut. Şöyle ki "kısa kararda alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmediği halde gerekçeli kararda tazminata hükmedilmiş". Benim böyle "gri alanlar"da mahkemelere ve muhakeme usulüne güvenmem mümkün değil. Bence böyle durumlara şüphe ile yaklaşıp ; mahkemenin kısa kararları ile talep sonuçlarımız arasında boşluk varsa süre tutum dilekçemizi vermemiz uygun olur. |
![]() |
#16 |
|
![]() kısa kararın tam ve eksiksiz olması gerekir. yani vekalet ücreti ve yargılama gideri dahil her husus yazılmalı. sadece " davanın kısmen kabulü ile........." denerek kısa karar verilmesi usule aykırı. dolayısıyla böyle bir durumda sizin temyiz süreniz tefhimle değil tebliğ ile başlar.ama ben henüz böyle bir kısa karar görmedim o ayrı mesele
![]() |
![]() |
#17 |
|
![]() Tavzih yolunu düşündünüz mü? Hakimin bariz hatası var, tavzih edilebileceği kanısındayım.
|
![]() |
#18 |
|
![]() Bizim de başımıza benzer bir şey geldi. Vekalet ücretimiz gerekçeli kararda unutuldu ve süre tutum dilekçe süresini kaçırdık. Ancak gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 8 gün içinde yaptığımız temyiz kabul edildi. Ve Yargıtaydan düzelterek onama çıktı.
|
![]() |
#19 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Cevaplar için teşekkür ederim. Gerekçeli karar bana henüz tebliğ edilmedi ve tavzih yolunu düşünmedim; çünkü 305. maddenin ikinci fıkrasında hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hükmü var. Ayrıca bence hükmün yeterince açık ve icrasında da tereddüt uyandırmıyor, aykırı fıkralar yok. |
![]() |
#20 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Benzer durum benim de başıma geldi. Gerekçeli kararda vekalet ücreti unutuldu ve dava kabul edildiği için süre tutum vermedik. Gerekçeli karar tarafıma tebliğ edildi. Kararı katılma yoluyla temyiz etmeyi düşünüyordum. Ancak mesajınızı okuyunca, gerekçeli karar tebliği üzerine 8 günlük yasal süre içerisinde temyiz etmeye karar verdim. Bu nedenle Yargıtay kararını ekleyebilirseniz çok memnun olurum. Teşekkürler... |
![]() |
#21 | |||||||||||||||||||
|
![]() Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararlarından sonra iş hukukuna bakan daireler içtihat değişikliğine gitti ve gerekçeli kararda yazan hususlar için temyiz gerekçeli kararın tebliği ile başlar demekte...
|
![]() |
#22 |
|
![]() Tesekkur ederim
|
![]() |
#23 |
|
![]() Anayasa Mahkemesi daha da ileriye giderek kendisine yapılan bireysel başvurularda sürenin gerekçeli kararın tebliği ile başlayacağını öngörüyor. Mahkemenin gerekçesinin ilgili bölümleri konumuz ile ilgili;
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR Başvuru Numarası: 2013/6254 Karar Tarihi: 17/7/2014 .... Başvurucu ayrıca, kısa kararda yargılama gideri ve vekâlet ücreti konusunda karar verilmediğini, dolayısıyla usulüne uygun olarak yapılan tefhimden söz edilemeyeceğini, kısa kararda gerekçenin de belirtilmediğini, gerekçesi ayrıntılı kararda açıklanmak üzere kısa kararın yazıldığını, kısa kararın bireysel başvuru yoluna gitmek için yeterli içeriğe sahip olmadığını, gerekçeli kararı aldıktan sonra süresi içinde bireysel başvuruda bulunduğunu, başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihi olan 12/7/2013 tarihinde itibaren başlaması gerektiğini belirterek, idari ret kararının kaldırılmasını talep etmiştir. ....... 5521 sayılı Kanun'un 8. maddesine göre, iş mahkemelerinden verilen kararlara karşı temyiz süresi, kararın tefhim edildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Ancak tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması için kısa kararda yargılama giderleri ve vekâlet ücreti de dâhil olmak üzere karara ilişkin tüm hususların belirtilmesi gerekir. 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1/10/2011 tarihinden itibaren seri ve sözlü yargılama usulleri yürürlükten kaldırılmış, 6100 sayılı Kanun'un 316 ilâ 322. maddeleri arasında düzenlenen basit yargılama usulü uygulanmaya başlamıştır. Anılan Kanun'un 321. maddesinde, basit yargılama usulüne tabi davalarda kararın tefhiminin ne şekilde yapılacağı belirtilmiştir. Buna göre, duruşmada tefhim edilen kısa kararda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması gerekir. Gerekçe ve hükme ilişkin tüm hususlar tefhim edilen kısa kararda açıklanmamışsa Mahkemece sadece hüküm özeti tutanağa yazılarak, bir ay içinde gerekçeli karar yazılır ve taraflara tebliğ edilir. Anılan düzenlemenin, iş mahkemelerince verilen kararlar yönünden de uygulanması gerekir. Zira bu düzenleme 5521 sayılı Kanun'dan sonra yürürlüğe girdiği ve iş mahkemelerinde uygulanan sözlü yargılama usulünü yürürlükten kaldırdığı gibi, Anayasa'nın 141. maddesinde belirtilen mahkeme kararlarının gerekçeli olması kuralıyla da örtüşmektedir. .... Başvuru konusu olayda, Mahkemece 5/6/2013 tarihinde yapılan duruşmada "gerekçesi ayrıntılı kararda açıklanacağı üzere" denilerek hüküm özeti (kısa karar) yazılmıştır. Hüküm özetinde, "sair hususların gerekçeli kararda belirtilmesine" ibaresi yazılarak, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konusunda da hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. Anılan hüküm özeti taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilmişse de, gerekçe belirtilmediği ve gerekçenin ayrıntılı kararda açıklanacağı yazıldığı gibi, hükme ilişkin tüm hususların da hüküm özetine yazılmadığı belirlenmiştir. Başvurucu, gerekçeli kararın tebliğ edildiği 12/7/2013 tarihinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucunun bireysel başvuruda bulunması için kararı tüm gerekçesiyle birlikte öğrenmesi gerektiği dikkate alındığında, bireysel başvuru süresinin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlatılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla idari ret kararının hukuka uygun olmadığı ve başvurunun gerekçeli kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde yapıldığı anlaşılmakla, idari ret kararına yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerekir. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Gerekçeli karar kısa karardan farklı ise ne yapılır? | ilksan | Meslektaşların Soruları | 8 | 03-07-2013 16:08 |
kısa karar/gerekçeli karar/iş davası/vekalet ücreti | Av. Bülent Sabri Akpunar | Meslektaşların Soruları | 4 | 04-12-2012 14:36 |
süre tutum ve gerekçeli karar tebliği | koseogluhukuk | Meslektaşların Soruları | 19 | 12-06-2012 10:07 |
İş mahkemesinde tefhim edilen kısa karar ve gerekçeli karar | TABUOSMAN | Meslektaşların Soruları | 3 | 18-06-2008 13:04 |
Kısa karar/Gerekçeli karar/Hmuk m. 388 | Av. Bülent Sabri Akpunar | Meslektaşların Soruları | 13 | 11-04-2008 12:01 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |