Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Bizim Bildirdiğimiz Tanık, Vazgeçmemiz Üzerine Karşı Tarafın Tanığı Olabilir Mi ?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-04-2008, 15:39   #1
üye8180

 
Varsayılan Bizim Bildirdiğimiz Tanık, Vazgeçmemiz Üzerine Karşı Tarafın Tanığı Olabilir Mi ?

Değerli meslektaşlarım merhaba. Bir boşanma davasına, davalı müvekkilim tanıklarını bildirdikten sonra dahil olup duruşmalara girmeye başladım. Müvekkilim tanık olarak, davacı eşinin annesini göstermişti. Diğer tanıklarla birlikte, bu tanığımız için de x mahkemesine talimat yazılmıştı. Sonra kayınvalidesiyle bu boşanma davası sebebiyle arası açılmış. Tanığımız, müvekkilime hasmane tutumlar geliştirmeye başlamış.Müvekkilim de bu tanığın dinlenmesinden vazgeçelim, bize zararı olabilir diye düşünüyorum deyince, ben de duruşmada bu tanığın dinlenmesinden vazgeçiyoruz dedim. Ancak dediğim gibitanıkların dinlenmesi için talimatlar yazılmıştı. Karşı taraf ( davacı vekil) ' biz muvafakat etmiyoruz, tanık bizim tanığımız olarak dinlensin ' dedi. Mahkeme de, bizim tanığımızın dinlenmesinden vazgeçmemiz yönündeki talebimizin reddi ile, bizim tanığımızın davacı tanığı olarak dinlenilmesine diye karar verdi. Ne yapacağım şimdi kara kara düşünüyorum. Benim tanığım, vazgeçmemize rağmen nasıl bir anda dinlenecek hatta karşı taraf tanığı olarak dinlenecek ?
Old 10-04-2008, 15:55   #2
recepbarlas

 
Varsayılan

Tanık dinletmekten vazgeçebilmeniz için karşı tarafın muvafakati gerekli.Kural olarak tarafların tanığı olmaz. Tanık her iki taraf için de dinlenir.Her ne kadar mahkeme karşı tarafın tanığı olarak dinlenmesine karar vermişse de bu gerekçe yanlıştır.Gerekçe,karşı taraf muvafakat etmediği için dinlenmesine karar verilmesi şeklinde olmalıydı.Ama netice yine de değişmez.Muvafakat olmadan tanık dinlenmekten vazgeçilmez.
Old 10-04-2008, 16:01   #3
Nebahat Ülker

 
Varsayılan

Neslihan Hanım merak ettiğim bir nokta var.Taraflara delillerini ve de dolayısıyla tanıklarını bildirmeleri için herhangi bir süre verilmiş mi?
Old 10-04-2008, 16:07   #4
üye8180

 
Varsayılan

Evet meslektaşım. Benim müvekkilim, barodan avukat talep ediyor. Ona ben atanıyorum.( Boşanmak istemiyor. reddini savunuyoruz ) Ama benim davaya girip delil bildirmemi beklemeden, önceden acele ederek dosyaya sunduğu bir cevap dilekçesinin altına tanıklarını yazıvermiş. Ben ikinci tanık listesini verdiysem de hakime kabul ettiremedim. İki kere tanık listesi veremezsiniz dedi. Sonuç bu. Daha neler göreceğiz bakalım.
Old 11-04-2008, 08:08   #5
Nebahat Ülker

 
Varsayılan

Neslihan hanım eğer bir kez tanık ve delil bildirmek amacı ile mahkeme taraflara süre vermiş ise ve bu süreden sonra da davalı taraf daha evvel hiç bir şekilde bildirmediği bir kişiyi tanık olarak dinletmek istiyorsa bu talep kesinlikle reddedilmelidir.Eğer ki mahkeme buna rağmen dinleme yöünde karar aldıysa bu halde yapabileceğiniz şey bence ara karardan rücu talepli bir dilekçe vermenizdir.
Old 11-04-2008, 09:34   #6
Av.Selen

 
Varsayılan

Sayın melektaşım recepbarlas'ın görüşüne iştirak edemiyorum. Zira taraflardan herbiri tanık listesinde yer alan tanığın dinlenmesinden vazgeçebilir.Vazgeçme karşı tarafın kabulüne bağlı değildir.Bunu tek istisnası da aynı tanığın her iki tarafın da listesinde yer almış olmasıdır. Bu yönde yargıtay kararları da mevcut. Sizin davanızda karşı tarafın annesinin yine karşı tarafın listesinde olmasından dolayı vazgeçmenin kabule bağlandığı ve yine karşı tarafca dinletilmiş olduğunu dşünüyorum.
Old 11-04-2008, 10:09   #7
üye8180

 
Varsayılan

Sayın Av. Selen, karşı tarafın annesi, bizim verdiğimiz tanık listesinde vardı. Karşı tarafın verdiği tanık listesinde yoktu. Buna rağmen, mahkeme, bizim tanığımızın karşı taraf tanığı olarak dinlenmesine karar verdi. Buna anlam veremedim. Sayın Av. Nebahat'ın yazdığı gibi, ara karardan rücu talepli dilekçe vermeyi düşünüyorum.
Old 11-04-2008, 10:55   #8
avensis

 
Varsayılan

Öncelikle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu gereğince sizin verdiğiniz tanık listesindeki kişileri dinletmekten vazgeçtiğiniz takdirde karşı taraf bu tanıkların dinlenilmesini talep edebilir.Mahkeme dava için lüzumlu bulursa tanığın dinlenilmesine karar verebilir.Sizin tanıktan vazgeçmeniz karşı tarafın dinletmesine engel değildir.
Old 11-04-2008, 11:05   #9
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Bakalım Yargıtay ne diyor?

T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E:2003/8943
K:2003/12963
T:07.10.2003

1-Tanık ikame edecek kimse öncelikle bunların isim ve adreslerini içeren listeyi mahkemeye vermek zorundadır. Bu listede gösterilmeyen kimseler dinlenemez ve 2. bir liste verilemez. ( HUMK.md.274 ) Bu nedenle tanık G.A.'ın beyanları hükme esas alınamaz. Diğer taraftan tanık M.Ö.' in beyanlarından geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Bu olaylarda nazara alınamaz. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldıgının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sozlerinin bir kısmı Turk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverisli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki acıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itıbarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşü1erek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 )kaynaklanan bütun davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1.maddesi de; sonuclanmamıs davaların yetkili ve gorevli aile mahkemesine devredılecegini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Hükmün yukarıda 1.bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışındaki sair hususların incelenmesine yer olmadığına, duruşma: olunan 275.000.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 07.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Not: Yazım hataları içtihat programından kaynaklanmaktadır.

Old 11-04-2008, 11:15   #10
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

aslında kafamızı karıştıran "gösterdiğimiz tanığın karşı tarafın tanığı olarak dinlenecek olması" ibaresi.

Pratikte pek de bir esprisi yok.

Neden mi; Tanık her ne kadar bizim tarafımızdan gösterilmiş olsada, "aslında olaya ilişkin" gerçek bilgi ve görgülerini anlatmaktadır ve sonunda Gerçeği söylediğine ilişkin namusu üzerine Yemin etmektedir.

Bu yemin içeriği davalı ve davacıya yada sana bana göre değişen bir şey olmasa gerek...

Kayınvalidenin yeminsiz dinlenecek olmasının asıl olanı değiştirmeyeceği kanaatindeyim...

Saygılarımla.
Old 11-04-2008, 11:27   #11
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/588

K. 2006/1395

T. 27.2.2006

• TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası Sonucu Araçta Oluşan Hasar-Değer Kaybı ve Araç Mahrumiyeti Bedellerinin İstenilmesi )

• KESİN SÜRE ( Davalı Tarafa Tanığın Adresini Bildirmesi için Kesin Mehil Verilmeden ve Vazgeçme Beyanı Alınmadan Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçilmesinin Usul ve Yasaya Aykırı Olması )

• DAVALI SIFATININ BELİRLENMESİ ( Aracın Adına Kayıtlı Olduğu Davalı Şirket ile Benzer Unvanı Taşıyan Şirketin Ticaret Sicil Memurluğundan Kayıtları İstenmek Suretiyle Davanın Doğru Tarafa Yöneltilip Yöneltilmediğinin Araştırılması )

• TANIĞIN DİNLENMESİNDEN VAZGEÇİLMESİ ( Tanığın Adresini Bildirmesi için Davalıya Kesin Süre Verilmeden ve Vazgeçme Beyanı Alınmadan Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçilmesinin Hatalı Olması )

1086/m.250,251


ÖZET : Davacının, davalı şirkete ait aracın kendi aracına çarptığı iddiasıyla araç mahrumiyeti, hasar ve değer kaybının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği tazminat davasında mahkemece, aracın adına kayıtlı olduğu davalı şirket ile benzer unvanı taşıyan şirketin Ticaret Sicil Memurluğundan kayıtları istenmek suretiyle davanın doğru tarafa yöneltilip yöneltilmediği tespit edilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, tanığının adresini bildirmesi için davalıya kesin süre verilmeden ve vazgeçme beyanı alınmadan tanığın dinlenmesinden vazgeçilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalılardan A. A.Ş.'ne ait M.A.'nın sevk ve idaresindeki 34 CDY 20 plakalı araçla müvekkiline ait 06 ANL 42 plakalı aracına çarptığını belirterek hasar, değer kaybı ve araç mahrumiyeti olarak toplam 17.699 YTL.'si tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, kusur oranı ve hasar miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın A.O. Sigorta Şirketine ihbarı ile reddini savunmuştur.
İhbar olunan sigorta şirketi davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu gereğince davanın kısmen kabulü ile 9.000 YTL.'si tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece, toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Kadıköy Trafik Tescil Büro Amirliğinin 25.5.2004 tarihli yazısından ve poliçe kapsamlarından kazaya karışan 34 CDY 20 plakalı aracın A. Çelik San. ve Tic. A.Ş. adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, Ticaret Sicil Memurluğundan kayıt maliki şirket ile davalı A. Çakmak ve Traş Bıçakları A.Ş.'nin kayıtları istenerek gerçek araç malikinin tespiti ile davalı şirketin gerçek hasım olup olmadığı, bu şirketlerin birbiriyle ilgisi bulunup bulunmadığının, şirketlerden birinin unvan değişikliği yaparak diğerinin unvanını alıp almadığının belirlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.
3- Kabule göre de, davalılar vekiline tanık olarak bildirdiği N.K.'nin adresini bildirmesi için kesin süre verilmeden ve bu konuda vazgeçme beyanı alınmadan tanığın dinlenmesinden usul hükümlerine aykırı olarak vazgeçilmesi isabetli görülmemiştir. Kazanın yaralamalı olduğu anlaşılmakla hazırlık evrakları, dava açılmış ise dava dosyası celpedilerek mahallinde keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine 27.2.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/1584

K. 2005/2101

T. 17.3.2005

• TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI ( Kazandırıcı Zamanaşımı Zilyetliğine Dayalı Olarak )

• YAYLAK SAYILAN YERLERİN KAZANILMASI ( Bu Tür Olan Yerlerin Zilyetlik Yoluyla Kazanılmasının Mümkün Olmaması )

• ZİLYETLİK YOLUYLA İKTİSAP ( Yaylak Olan Bir Yerin Zilyetlik Yoluyla Edinilmesinin Mümkün Olmaması )

• TANIK DELİLİ ( Tanıkların Dinlenilmesinden Vazgeçilmediğine Göre Savunma Doğrultusunda Çağrılıp Dinlenilmelerinin Gerekmesi )

4721/m.713


ÖZET : Mahkemece dava konusu parselin davacıya geçiş sebebi üzerinde durulmamıştır. Bu hususun araştırılması, miras yolu ile geçmiş olupta taksim hususu ileri sürülmediğine ve yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından da ifade edilmediğine göre öncelikle dava koşulunun gözetilmesi ve yerine getirilmesi gerekir. Yaylak olan bir yerin zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir.
DAVA : Nusret Seğmenoğlu ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Kozan 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 19.11.2004 gün ve 156/496 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 142 ada 245 parselin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin zilyetlikle kazanılamayacak orman toprağı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
209 m2 yüzölçümlü dava konusu parsele ait kadastro tutanağında, Mustafa Seybel'in kullanımında olduğu, belge ibraz edilmemesi ve zilyetliğinin tam olarak belirlenmemesi nedeni ile 21.09.1999 tarihinde ahşap ev cinsi ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı bu yerin babası tarafından kendisine verildiğini bildirmiş, eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece dava konusu parselin davacıya geçiş sebebi üzerinde durulmamıştır. Bu hususun araştırılması, miras yolu ile geçmiş olupta taksim hususu ileri sürülmediğine ve yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından da ifade edilmediğine göre öncelikle dava koşulunun gözetilmesi ve yerine getirilmesi gerekir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın orman olduğunu ileri sürmüş, 24.06.2004 günlü liste ile tanıklarını mahkemeye sunmuştur. Mahkemece Hazine'nin tanıkları dinlenilmemiştir. Tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmediğine göre savunma doğrultusunda çağrılıp dinlenilmeleri gerekir. Bundan ayrı taşınmazın orman olduğu ileri sürüldüğü, paftaya göre sınırında yer alan 236 parselin kadastro tutanağında 1995 yılında bu yerde yetkili orman kadastro komisyonlarınca orman sınırlama çalışmalarının yapıldığı açıklandığı halde taşınmazın niteliği belirlenmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Hazine vekili temyiz dilekçesinde taşınmazın yaylak olduğunu da ileri sürmüştür. Yaylak olan bir yerin zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak elbirliği mülkiyet durumu söz konusu ise dava koşulunun yerine getirilmesi, ondan sonra iptal ve tescil konusu taşınmazın orman ve yaylak sayılan yerlerden olup olmadığının yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekir.
SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/8501

K. 2005/9022

T. 13.6.2005

• TANIKTAN VAZGEÇME ( Davacının Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği - Eksik İnceleme İle Karar Verilmesinin Doğru Bulunmadığı )

• EKSİK İNCELEME ( İle Karar Verilmesinin Doğru Bulunmadığı - Davacının Tanığının Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Dinlenilmemesi )

• TANIK DİNLENİLMESİ ( Davacının Tanığının Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Dinlenilmemesi - Eksik İnceleme/Bozma Nedeni )

1086/m. 253


ÖZET : Davacı, tanığının dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği halde, bu tanık dinlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı; tanığı S. K.'nın dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği halde bu tanık dinlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. ( H.U.M.K. mad.253-274 )
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/113

K. 2005/3491

T. 8.3.2005

• TANIK DİNLENMESİ ( Davalı Kocanın Tanıkların Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Tanıklar Dinlenmeksizin Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

• VAZGEÇME ( Davalı Kocanın Tanıkların Dinlenmesinden Açıkça Vazgeçmediği Halde Tanıklar Dinlenmeksizin Karar Verilmesinin İsabetsiz Olduğu )

1086/m.253


DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz eden Erol Mançuhan ile vekili Av. Mustafa Güleç geldiler.
Temyiz eden karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davalı kocanın; tanıklar Derya ve Şükrü’nün dinlenmesinden açıkça bir vazgeçmesi bulunmadığı halde bu tanıklar dinlenmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ( HUMK. md 253 ve devamı )
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4522

K. 2003/10139

T. 17.9.2003

• AYNEN İADE VEYA BEDELİN TAZMİNİ DAVASI ( Tarafların Kanıtlarının Tamamı Toplanmadan Eksik İnceleme İle Karar Verilememesi )

• TANIK DİNLENMESİNDEN VAZGEÇME ( Davalının Vazgeçtiği Tanık İçin Davacıya Vazgeçmeyi Kabul Edip Etmediği Hususunun Sorulmamasının Usul Hükümlerine Aykırı Olması )

• KANITLARIN TOPLANMASI ( Davalı Tanıkları Dinlenerek ve Davacıya Yemin Kanıtına Dayanma Hakkı Hatırlatılarak Kanıtların Tamamı Toplanması ve Buna Göre Karar Verilmesinin Gerekmesi )

• MAHKEMENİN TANIK DİNLENMESİNDEN VAZGEÇMESİ ( Dosyadaki Kanıtlar İtibari İle Mahkemenin Yeterli Gerekçe Göstermeden Tanık Dinlenmesinden Re'sen Vazgeçmesinin Doğru Olmaması )

818/m.43

1086/m.179


ÖZET: Dosyadaki kanıtlar itibari ile mahkemenin yeterli gerekçe göstermeden tanık dinlenmesinden re'sen vazgeçmesi doğru olmadığı gibi, davalının vazgeçtiği tanık için davacıya vazgeçmeyi kabul edip-etmediği hususunun sorulmaması da usul hükümlerine aykırıdır. Ayrıca davacı tüm kanıtlar yanında yeminede dayanmıştır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş, davalı tanıkları dinlenmeli ve gerekirse davacıya yemin kanıtına dayanma hakkı hatırlatılmalıdır. Tarafların kanıtlarının tamamı toplanmadan, eksik inceleme ile karar verilmiş olduğundan karar bozulmalıdır.
DAVA : Davacı Şaziye vekili tarafından, davalılar Cafer ve Elveda aleyhine 19/4/2002 gününde verilen dilekçe ile ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmazsa bedellerinin tazimininin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 23/10/2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, davalıların elinde bulunan ziynet eşyalarının aynen veya olmadığı takdirde bedellerinin hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde tanıkların açıklamasına, bilirkişi raporuna ve yemin deliline dayanmıştır. Yargılamanın devam ettiği aşamada taraflar tanıklarını göstermişlerdir. Davalı tarafından gösterilen tanıklardan İbrahim'in dinlenilmesinden davalının istemi üzerine vazgeçilmiş, diğer tanık Muharrem'in ise mahkemece re'sen dinlenmemesine karar verilmiştir. Dosyadaki kanıtlar itibari ile mahkemenin yeterli gerekçe göstermeden tanık dinlenmesinden re'sen vazgeçmesi doğru olmadığı gibi, davalının vazgeçtiği tanık için davacıya vazgeçmeyi kabul edip-etmediği hususunun sorulmaması da usul hükümlerine aykırıdır. Ayrıca davacı tüm kanıtlar yanında yeminede dayanmıştır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş, davalı tanıkları dinlenmeli ve gerekirse davacıya yemin kanıtına dayanma hakkı hatırlatılmalıdır. Tarafların kanıtlarının tamamı toplanmadan, eksik inceleme ile karar verilmiş olduğundan karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17.9.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1999/8-257

K. 1999/266

T. 5.5.1999

• TANIK DİNLETİLMESİNDEN VAZGEÇME ( Tanıklar Dinlenmeden Karar Verilebilmesi )

• TANIKLAR DİNLENMEDEN KARAR VERİLMESİ ( Taraf Usulüne Uygun Beyanıyla Tanık Dinlemekten Vazgeçmişse )

1086/m.274,414


ÖZET : Davalı tanıkların dinlenilmesinden vazgeçtiğinden daha önce bildirdiği tanıklar dinlenilmeden karar verilmesi doğrudur.
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akören Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.11.1997 gün ve 1997/44-56 sayılı kararın incelenmesi davalı K.Ç. tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi`nin 15.10.1998 gün ve 1998/787-10357 sayılı ilamı ile; "... Dava konusu 397 ada 186 parsele ilişkin hüküm bölümü davalı K.Ç. tarafından temyiz edilmiştir. Davalı K. 19.10.1997 havale tarihli dilekçe ile tanıklarını mahkemeye bildirmiştir. Mahkemece davalının gösterdiği tanıklar dinlenilmeden, davacı tanıklarının sözlerine dayanılarak hüküm kurulmuştur. Uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması için iddia ve savunmaya ilişkin tüm delillerin toplanması ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece davalının tanıkları dinlenilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması yasaya aykırıdır. Davalı K.Ç.`nin temyiz itirazlarının kabulü ile 397 ada 186 parsele ilişkin hüküm bölümünün BOZULMASINA..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalı K.Ç.

KARAR : Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verdiği karar; Özel Dairece davalı K.Ç.`nin bildirdiği tanıkların dinlenilmeden hüküm verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Oysa davalı K. daha önce bildirdiği tanıkların dinlenilmesinden 5.11.1997 günlü oturumda usulüne uygun beyanı ile vazgeçmiştir.
Bu nedenle yerel mahkemenin davalı K.`nin bildirdiği tanıkların dinlenilmesine gerek olmadığı yolundaki direnmesi yerindedir.
İşin esasına ilişkin temyiz itirazları Özel Daire tarafından incelenmediğinden dosya dairesine gönderilmelidir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 8. Hukuk Dairesi`ne gönderilmesine, 5.5.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1997/9-353

K. 1997/501

T. 4.6.1997

• TAZMİNAT DAVASI ( İşyerinden İzin Alarak Ayrılan İşçinin İzin Dönüşünde İşe Alınmadığı İddiasında Bulunması )

• TANIK DİNLETMEDEN VAZGEÇME ( Davalı Beyanının Usulen İmzası İle Tasdik Ettirilmemiş Olmasının Hatalı Olması )

• FESİH ( İşyerini Terk Nedeniyle Yapıldığının İleri Sürülmesi )

• İŞYERİNİ TERK NEDENİYLE YAPILDIĞI İLERİ SÜRÜLEN FESİH ( Tutanakta İmzası Olan Kişilerin Dinlenmesi )

• TAZMİNAT DAVASI ( Davalı Vekilinin Yargılama Sırasında Diğer Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçtiği Yönündeki Beyanı )

• DAVALI VEKİLİ ( Yargılama Sırasında Diğer Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçtiği Yönündeki Beyanı )

• USULEN İMZA TASDİKİNİN OLMAMASI ( Davalı Vekilinin Yargılama Sırasında Diğer Tanığın Dinlenmesinden Vazgeçtiği Yönündeki Beyanında )

• İMZANIN TASDİK ETTİRİLMEMESİ ( Dava Sırasında Vekilin Beyanı )

1086/m.151/son


ÖZET : Dosyada mevcut tutanaktaki kişilerin dinlenilmesi gerekir. Bu şahıslar dinlenmeden hüküm kurulması hatalıdır. Davalı vekilinin diğer tanığın dinlenmesinden vazgeçtiği şeklindeki beyanının usulen imzası ile tasdik ettirilmemiş olması hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.6.1996 tarih ve 1995/1915 E., 1996/628 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 14.1.1997 tarih ve 1996/16828 E., 1997/59 K. sayılı ilamı ile; ( ... Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının işyerinden izin alarak ayrıldığı ve 21 gün sonra işyerine döndüğü konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davacı işçi 21 gün izin aldığını, izin dönüşü işe başlatılmadığını iddia etmekte davalı ise, cevap dilekçesinde önce çalışma süresine göre 12 günlük iznin söz konusu olduğu üzerinde durmakta, sonra da davacının 1.5.1995 tarihinde işyerine gelerek işten ayrılmak istediğini beyan ettiğini, bu hususun şirket müdürünce tutanakla tespit edildiğini savunmaktadır. Görüldüğü üzere savunma izin süresinin aşılması olgusuna değil, terke dayanmaktadır. Dosya içinde savunmada dayanılan tutanakta mevcut olup, içeriği "2.10.1990 tarihinden bu tarafa çalışmakta olan işyeri personeli Ç., 1.5.1995 tarihinde otele gelerek H. Ç.ye market aldığını, artık çalışmak istemediğini söyleyip ayrılmıştır" biçimindedir. Bu tutanak mümziilerinden E. A. davalı tanığı olarak dinlenmiştir. Gerçek durumun anlaşılabilmesi için, tutanakta imzaları bulunan diğer kişilerin de dinlenmesi gerekir. Bu hususlar üzerinde durulmadan hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile isteklerin hüküm altına alınmış olması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, özellikle davalı vekilinin 7.11.1995 tarihli oturumdaki diğer tanığın dinlenmesinden vazgeçtiği şeklindeki beyanının HUMK'nin 151/son maddesi uyarınca usulen imzası ile tasdik ettirilmemiş bulunmasına göre, Hukuk Genel kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nin 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 4.6.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/12772

K. 2004/2679

T. 18.2.2004

• İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI TALEBİ ( Davalının Ödediğine İlişkin İbraz Ettiği Makbuzun İncelenmesi Gereği )

• MAKBUZ İBRAZ EDEN DAVALI ( Ödeme Yapıldığına İlişkin Makbuzun İncelenmesi Gereği - Kıdem Tazminatı Talebi )

• ÖDEME İTİRAZI ( Kıdem Tazminatı Talebi - İbraz Edilen Makbuzun İncelenmesi Gereği )

• TANIK DİNLETMEKTEN FERAGAT ( Mahkemece Buna Rağmen Davacıya Tanıklarını Hazır Etmesi İçin Verilen Kesin Mehlin Geçersizliği )

• KESİN MEHLİN GEÇERSİZLİĞİ ( Tanıklarını Dinletmeyeceğini Beyan Ettiği Halde Davacıya Tanıklarını Hazır Etmesi İçin Tanınan )


ÖZET : Davalı alacakları ödediğine ilişkin makbuz ibraz etmiş olup mahkemece bu husus yeterince irdelenmediği gibi kararda da bu ödeme belgesinden hiç sözedilmemiştir. Bu belge davacıya gösterilip gerekirse okunaklı bir örneği veya aslı sağlanıp sonucuna göre bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile TİS farkı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacının davalı işyerinden haklı neden olmadan işverence iş sözleşmesi feshedilmek suretiyle çıkarıldığı, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Mahkemece ihbar ve kıdem tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
3. Davacı 10.06.2002 tarihli celsede tanık dinletmeyeceğini açıkça beyan ettiğinden kendisine tanıklarını hazır etmesi konusunda verilen esasen usulüne uygun bulunmayan kesin mehile uyulmamış olmamasının esasa etkili olmadığı görülmüştür.
4. Davalı alacakları ödediğine ilişkin makbuz ibraz etmiş olup mahkemece bu husus yeterince irdelenmediği gibi kararda da bu ödeme belgesinden hiç sözedilmemiştir. Bu belge davacıya gösterilip gerekirse okunaklı bir örneği veya aslı sağlanıp sonucuna göre bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepte BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/8943

K. 2003/12963

T. 7.10.2003

• BOŞANMA DAVASI ( Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığının Sabit Olması Gereği - Tanık Beyanlarında Geçen Olaylardan Sonra Evlilik Birliği Devam Ettiğinden Bu Olgunun Sabit Olmadığının Kabulü Gereği )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Ortak Hayatın Eşlerden Beklenemeyecek Derecede Temelinden Sarsılması - Sebep ve Saik Açıklamayan ve İnandırıcı Olmaktan Uzak Tanık Beyanlarına Dayanarak Karar Verilmesinin Yasaya Aykırı Olduğu )

• TANIK LİSTESİ ( Tanık İkame Edecek Tarafın Bunların İsim ve Adreslerini İçeren Listeyi Mahkemeye Vermesi Gereği - Tanık Listesinde Gösterilmeyen Tanıklardan Başka Tanık Dinlenemeyeceği ve İkinci Bir Tanık Listesi Verilemeyeceği )

• AİLE MAHKEMESİ ( Medeni Kanunun İkinci Kitabından Kaynaklanan Bütün Davaların Aile Mahkemesinde Görüleceği - Karar Bozulmakla Sonuçlanmamış Hale Geldiğinden İşin Görev Yönünden Tetkiki Gereği )

1086/m. 274

4721/m. 166


ÖZET : Tanık ikame edecek kimse öncelikle bunların isim ve adreslerini içeren listeyi mahkemeye vermek zorundadır. Bu listede gösterilmeyen kimseler dinlenemez ve 2. bir liste verilemez.
Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekir.
DAVA VE KARAR : 1-Tanık ikame edecek kimse öncelikle bunların isim ve adreslerini içeren listeyi mahkemeye vermek zorundadır. Bu listede gösterilmeyen kimseler dinlenemez ve 2. bir liste verilemez. ( HUMK.md.274 )Bu nedenle tanık Gülfer A...'ın beyanları hükme esas alınamaz. Diğer taraftan tanık Metin Ö...' in beyanlarından geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Bu olaylarda nazara alınamaz. Terk nedenine dayalı bir dava bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşü1erek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
2- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 )kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1.maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Hükmün yukarıda 1.bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışındaki sair hususların incelenmesine yer olmadığına, duruşma: olunan 275.000.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 07.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/8231

K. 2000/1962

T. 7.3.2000

• İKİNCİ TANIK LİSTESİ VERME YASAĞI ( Kamu Düzeniyle İlgili Olması )

• TANIK LİSTESİNDE GÖSTERİLMEYEN KİMSELER ( Tanık Olarak Dinlenemeyecekleri )

• TANIK LİSTESİ ( Bir Tanık Listesi Verildikten Sonra İkinci Bir Listenin Verilemeyeceği )

1086/m.274


ÖZET : Bir olay hakkında tanık listesi verildikten sonra bu tanık listesinde gösterilmeyen kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi de verilemez.
DAVA : C. ve müşterekleri ile C. dahili davalılar S. ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Malatya-Kale Asliye Hukuk Hakimliği`nden verilen 7.7.1999 gün ve 5/37 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacılar C. ve müşterekleri vekili tarafından istenilmekle isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece bozma ilamına uyulduğu hale gerekleri usul hükmüne uygun olarak yerine getirilmemiştir. Daire bozma kararında yapılan zilyedlik araştırması yetersiz olduğu açıklanarak yeniden zilyedlik yönünden araştırma yapılması gereği üzerinde durulmuş ve araştırılacak hususlar da açıklanmıştır. Mahkemece bozmaya uyulmuş, yeniden keşif yapılmış, ancak, keşifte dinlenen taraf tanıkları usul hükmüne aykırı olarak davacılar yönünden eski tanıklar dinlenmek suretiyle araştırma yapılmamış davacı taraftan yeniden tanık listesi istenmiştir. Yeniden tanık listesi istenme olayı davalılar yönünden usule aykırı değildir. Zira; davalılar, bozmadan önce herhangi bir şekilde tanık listesi vermemişlerdir. Mahkemece de, davalı tarafa tanık listesi verilmesi yönünde mehil veya kesin mehil verilmemiş ve davalılar yönünden delilleri hasrettirilmemiştir. Bu bakımdan bozmadan sonra davalı tarafın tanık listesi vermiş olmasında ve bu tanıkların dinlenmesinde usule aykırı bir husus yoktur. Ne var ki, davacı tarafı bozmadan önce 5.5.1988 havale tarihli dilekçeleriyle üç kişilik tanık listesi vermişlerdir. Bunlardan H. bozmadan önce dinlenmiştir. Diğer tanıklar, ne bozmadan önce ne de bozmadan sonra dinlenmemişler, bozmadan sonra davacı taraf beş kişilik yeni bir tanık listesi vermiştir. Bu yeni listedeki tanıklar HUMK.nun 274. maddesi hükmüne aykırı olarak dinlenmiştir. Zira, bir olay hakkında tanık listesi verildikten sonra bu tanık listesinde gösterilmeyen kimseler açıklanan Yasa hükmüne göre tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi de verilemez. İkinci tanık listesi verme yasağı kamu düzeni ile ilgilidir. Çünkü bu Yasa yargılamanın sürüncemede bırakılmasını önlemek ve mahkemelerin işini azaltmak için çıkarılmıştır. Bu nedenle karşı taraf ikinci bir tanık listesi verilmesine muvafakat etse dahi mahkeme ikinci tanık listesindeki tanıkları dinleyemez ( HGK 15.5.1963 T. 5/11-16 ) HUMK.nun 274. maddesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun açıklanan içtihadında belirtilen ikinci liste yasağına rağmen yeniden tanık dinlemek suretiyle bozma kararında açıklanan hususlarda araştırma yapılması isabetsizdir. Mahkemece yapılacak iş; davacı taraf bozmadan önceki listede vermiş olduğu ve dinlenmeyen tanıkların dinlenmesinden vazgeçmediğine göre 5.5.1988 havale tarihli dilekçedeki davacı tanıkların bozma ilamında belirtildiği ve taraf iddia ve savunmalarına uygun şekilde dinlenerek soncuna göre karar vermekten ibarettir. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 7.3.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/9825

K. 2001/13056

T. 2.10.2001

• TANIK LİSTESİNDE GÖSTERİLMEYEN KİŞİNİN DİNLENMESİ ( Beyanının Dikkate Alınmayacağı )

• KOCANIN KADINI DÖVMESİ ( Manevi Tazminat-Şahsiyet Haklarının Ağır Şekilde İhlali-Boşanma )

• BOŞANMA ( Manevi Tazminat-Kocanın Kadını Dövmesi-Mallara Katkı Nedeniyle Tazminatın Nisbi Harca Tabi Olması )

• MANEVİ TAZMİNAT ( Boşanma-Kocanın Kadını Dövmesi )

• NİSBİ HARÇ ( Mallara Katkı Nedeniyle Tazminat )

• MALLARA KATKI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Nisbi Harç-Boşanma-Ziynetlerin Satılıp Araba Alınması )

• ZİYNETLERİN SATILIP ARABA ALINMASI ( Boşanma )

• İŞTİRAK NAFAKASI ( Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları ve Günün Ekonomik Şartlarının Göz Önünde Bulundurulması )

1086/m.274

743/m.143


ÖZET : Tanık listesinde gösterilmemiş olan kimseler şahit olarak istima olunamaz ve ikinci bir liste verilemez. İlk listede bulunmayan tanık dinlense de ifadesi dikkate alınamayacağından diğer delillere göre kadının kusuru sabit olmayıp kocanın boşanma davasının reddi gerekir. Kocanın kadını dövdüğü anlaşılmaktadır. Bu hal kadının şahsiyet haklarını ağır şekilde rencide eder, uygun bir miktar manevi tazminat verilmesi gerekir. Ayrıca mallara katkı nedeniyle tazminat, boşanmanın feri olmayıp nisbi harca tabidir. Harcın yatırılıp dava sabit görüldüğüne göre verilen tazminata dava tarihinden faiz yürütülmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden Lütfiye Taşkıran vekili Av. Kemal Eldemir ve karşı taraf Efe Taşkıran geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadın çalışmakta olup boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği kabul edilemeyeceğinden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2 - Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 274. maddesi gereğince 2 tanık listesi verilemez. Bu sebeple ilk listede bulunmayan tanık Arife dinlense de ifadesi dikkate alınamayacağından diğer delillere göre kadının kusuru sabit olmayıp kocanın boşanma davasının reddi gerekirken her iki davanın kabulü doğru değildir.
3 - Kocanın kadını dövdüğü anlaşılmaktadır. Bu hal kadının şahsiyet haklarını ağır şekilde rencide eder. Medeni Kanunun 143/2. maddesi koşulları oluşmakla uygun bir miktar manevi tazminat verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru değildir.
4 - Mallara katkı nedeniyle tazminat boşanmanın feri olmayıp nisbi harca tabidir. Harcın yatırılıp dava sabit görüldüğüne göre verilen tazminata dava tarihinden faiz yürütülmesi gerekirken hükmün kesinleşmesi tarihinden faiz yürütülmesi doğru değildir.
5 - Ziynetlerin satılıp araba alındığı tanık Ekber tarafından bildirildiğine göre bu konudaki davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
6 - Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2, 3, 4, 5, 6. bentlerde gösterilen sebeple BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen sebeple reddi ile hükmün bozma dışında kalan ve temyize konu edilen diğer bölümlerinin ONANMASINA, duruşma için taktir olunan 97.500.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02/10/2001 ( Salı )

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1998/8-336

K. 1998/343

T. 13.5.1998

• TANIK LİSTESİNDE YER ALMAYAN KİŞİLERİN DİNLENMESİ ( Bu Şekilde Hüküm Tesisinin İsabetsiz Olması )

• TANIK LİSTESİ VERİLMESİ ( İkinci Bir Tanık Listesi Verilememesi )

• İKİNCİ TANIK LİSTESİ ( Verilememesi )

• EKSİK İNCELEME ( Liste Dışı Tanık Dinlenmesi ve Diğer Tarafın Tanıklarının Dinlenmemesi )

1086/m.274


ÖZET : Davada tanık listesi gösterilmişse liste dışı tanık dinlenemeyeceği gibi ikinci bir tanık listesi gösterilemez.
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.12.1995 gün ve 1995/119 E-154 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.11.1996 gün ve 1996/2853-9412 sayılı ilamı ile; ... Davanın reddine dair verilen önceki karar Dairece taraf tanıklarının dinlenmesi gerektiği nedeniyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş, taraflar tanık listesi verdikleri halde davacının liste dışından gösterdiği tanıklar dinlenmiş, davalı tanıkları ise hiç dinlenmemiştir. Böylece verilen karar eksik inceleme sonucu oluşmuş bulunmaktadır. HUMK.nun 274. maddesine göre davada tanık listesi verildiği takdirde liste dışından tanık dinlenemez ve ikinci bir tanık listesi de verilemez. Bu itibarla davacının 4.2.1994 davalılardan A.O.`nun 24.2.1994 tarihli tanık listelerinde isimleri yazılı kişilerin dinlenerek iddia ve savunma dairesinde bilgilerine başvurulması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre, bir hüküm verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve liste dışı dinlenen tanık ifadeleri değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsizdir... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.5.1998 gününde, oybirliği ile karar verildi.
Old 11-04-2008, 11:41   #12
Av.Selen

 
Varsayılan

Sevgili site üyeleri; az önce yazdığım cevapta tanıktan vazgeçmenin karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığını, bu yönde içtihatlar bulunduğunu yazmıştım. Bu konuda bir kararı da 2-3 sene önce kullanmıştım. Ancak az önce kararları tekrar araştırdığımda aksi yönde bir karar gördüm,2003 tarihli.Benim de aklım karıştı doğrusu
Old 11-04-2008, 11:44   #13
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

Prf.Dr.Baki Kuru'ya göre (dayanağını bilemiyorum):

"Bir taraf, tanık listesinde göstermiş olduğu tanıkların dinlenmesinden vazgeçebilir; bunun için karşı tarafın muvafakatı gerekli değildir. Karşı taraf, tanık listesini veren tarafın dinlenmesinden vazgeçmiş olduğu tanıkların dinlenmesini kendisi isteyebilir." (MUHukuku,1986,311)

Yukarıda değinildiği gibi tanıklar "tarafların" değil "davanın" tanıklarıdır ve taraflara nisbeti sadece "taraflarca gösterilmekten" ibarettir diye düşünüyorum ben de.

Dolayısıyla, karşı taraf vazgeçilen tanığın dinlenmesini
isteyebilir. Bu beyanı -Yargıtay'ın görüşüne uygun şekilde- vazgeçmeye muvafakat etmeme olarak da değerlendirilebilir.

Saygılarımla.
Old 11-04-2008, 11:45   #14
avmurat

 
Varsayılan

"....davalının vazgeçtiği tanık için davacıya vazgeçmeyi kabul edip-etmediği hususunun sorulmaması da usul hükümlerine aykırıdır."
Yukarıda alıntı yaptığım Yargıtay Kararının cümlesinde Yargıtay'ın bahsettiği usul hükmü hangisidir?Ben böyle bir usul hükmü bilmiyorum.Elimde bu konularla ilgili bir kitap var ve orada tanık dinlenmesinden vazgeçilmesinin herhangi bir izin ya da onaya tabi olmadığı yazıyor.
Old 11-04-2008, 11:51   #15
üye8180

 
Varsayılan

İddianın/savunmanın genişletilmesi ve delil listesinde gösterilmeyen tanığın dinletilmesi durumuna girmez mi? Ben de ' karşı tarafın tanık listesinde bulunmamaktadır. Ben de muvafakat etmiyorum ' dersem ?
Old 11-04-2008, 12:08   #16
Av. Rahşan KÜPELİ

 
Varsayılan

Merhabalar,
Dosyaya delil olarak bildirilmiş bir tanık, bildiren vazgeçse bile karşı tarafın istemi ile dinlenebilir.
Kaldı ki davanız boşanma davası olduğundan; her iki taraf da tanığın dinlenmesinden vazgeçse bile; re'sen araştırma ilkesi gereğince hakim delil listesinde bildirilen tanığın dinlenmesine gerek görürse, tanığın dinlenebileceğini düşünüyorum.
iyi çalışmalar
Old 05-06-2008, 15:48   #17
halit pamuk

 
Varsayılan

Yeni rastladığım bu HGK kararını konuyla ilgili olduğu için yayınlıyorum.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/8-424
K. 2007/431
T. 20.6.2007
• SATIN ALMA VE EKLEMELİ KAZANMAYI SAĞLAYAN ZİLYETLİK ( Tapu İptali ve Tescil - Satış ve Devirlerin Geçerli Olduğu/Taşınmazın Davacıya Geçmesine Rağmen Kadastro Tespiti Sırasında Yanlışlıkla İlk Malik Adına Kaydedildiğinden Kabulü Gereği )
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Satın Alma ve Eklemeli Kazanmayı Sağlayan Zilyetlik - Satış ve Devirlerin Geçerli Olduğu/Taşınmazın Davacıya Geçmesine Rağmen Kadastro Tespiti Sırasında Yanlışlıkla İlk Malik Adına Kaydedildiğinden Kabulü Gereği )
• SATIŞ VE DEVİRLERİ GEÇERLİ OLAN TAŞINMAZ ( Taşınmazın Davacıya Geçmesine Rağmen Kadastro Tespiti Sırasında Yanlışlıkla İlk Malik Adına Kaydedildiğinden Kazandırıcı Zamanaşımı Nedeniyle Tescil Talebinin Kabulü Gereği )
4721/m.763
1086/m.307
ÖZET : Dava satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesi istemidir.

Dava konusu yerin Kamil tarafından 25.08.1995 tarihinde Duran'a satıldığı, Duran tarafından 17.07.1996 tarihinde Sultan'a satıldığı ve teslim edildiği, Sultan'ın satın aldıktan sonra evde büyük çaplı onarım yaptırıp oturduğu, satış ve devirlerin geçerli olduğu, bu suretle taşınmazın davacıya geçmesine rağmen kadastro tespiti sırasında yanlışlıkla ilk malik Kamil adına kaydedildiği anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sarıoğlan Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.5.2005 gün ve 2003/199-2005/84 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13.02.2006 gün ve 2006/346-822 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili, satın alma ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle vekil edeniyle davalıların ortak miras bırakanı Kamil Yalçın adına kayıtlı 306 ada 18 parselin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Leyla vekili, vekil edenini miras hakkından yoksun bırakmak amacı ile yapılan satışın muvazaalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Diğer davalılar, yargılama oturumlarına katılmamışlardır.

Mahkemece, satışın kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu 306 ada 18 parsele ait kadastro tutanağında Mustafa Karadeli'nin ceddinden intikalen ve taksimen kalan dava konusu yeri 7.8.1972 tarihinde Kamil Yalçın'a satıp devrettiğinin, muhtar ve bilirkişiler tarafından bildirilmesi üzerine 23.10.1998 tarihinde bahçeli kargir ev niteliği ile Ali Rıza oğlu Kamil Yalçın adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir. Mirasçılık belgesine göre tarafların ortak miras bırakanı Kamil Yalçın 6.12.1999 tarihinde ölmüştür.

Davacı vekili, 25.8.1995 ve 17.7.1996 günlü satış ve devre dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Yerel bilirkişi ve tanıklar miras bırakan Kamilin dava konusu yeri 25.8.1995 günlü senetle Duran Avcı'ya, onunda 17.7.1996 tarihinde davacıya satıp, zilyetliğini devrettiğini bildirmişlerdir.

Dava konusu taşınmaz, tapusuz bir yerdir. Tapusuz bir taşınmaz satış ve devir bakımından menkul hükmünde sayılır. TMK.nun 763. maddesine göre, bir menkulün mülkiyeti satış ve devir ile alıcısına geçer.

Somut olayda tapusuz olan dava konusu yerin tespit tarihinden önce birbirini izleyen satışlarla davacıya geçtiği belirlenmiştir.

Mahkemece, davacı tarafından dinlenilmesinden vazgeçilen tanık Duran Avcı'nın sözlerine değer verilerek davanın reddine karar verilmiştir. Kural olarak tanık deliline dayanan taraf karşı tarafın muvafakat ve rızasına gerek olmaksızın her zaman göstermiş olduğu tanıkların dinlenilmesinden vazgeçebilir.

HUMK.nun 307. maddesi takdiri deliller hakkında uygulanamaz. Anılan madde yazılı delillerle ilgilidir.

Yazılı delil gösteren taraf karşı tarafın muvafakat ve rızası olmadıkça ona dayanmaktan vazgeçemez. Bu nedenle bilirkişi ve tanık gibi takdiri delillerden karşı tarafın rıza ve muvafakatına gerek olmaksızın her zaman vazgeçilmesi mümkündür. Dinlenilmesinden vazgeçilen ve davalı tarafın verdiği tanık listesinde ismi gösterilmeyen bir kişi dinlenerek ve sözlerine dayanılarak davanın reddine karar verilemez. Bu nedenle mahkemenin red gerekçesine katılmak mümkün olmamıştır. Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre dava konusu yerin satış ve devirle davacıya geçtiği belirlendiğine göre, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir... ) ,

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, kural olarak tanık deliline dayanan taraf karşı tarafın muvafakat ve rızasına gerek olmaksızın her zaman göstermiş olduğu tanıkların dinlenmesinden vazgeçebilir. HUMK.nun 307. maddesi takdiri deliller hakkında uygulanmaz. Anılan madde yazılı delillerle ilgilidir. Yazılı delil gösteren taraf karşı tarafın muvafakat ve rızası olmadıkça ona dayanmaktan vazgeçemez. Bu nedenle bilirkişi ve tanık gibi takdiri delillerden karşı tarafın rıza ve muvafakatına gerek olmaksızın her zaman vazgeçilmesi mümkündür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.09.1969 gün ve 1969/T-1172-705 sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12.10.1949 gün ve 1949/T-177-93 sayılı ilamı bu görüşü doğrulamaktadır. Öğretide de aynı görüş hakimdir. ( Prof. Dr.Saim Üstündağ Medeni Yargılama Hukuku İstanbul 2000, 7.Baskı Cilt: 1-2 sayfa: 680, Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü İstanbul 2001 6.Baskı Cilt III sayfa:2187 ) .

Bununla birlikte; bir taraf karşı tarafın muvafakati aranmaksızın tanık dinletmekten vazgeçebilirse de, karşı taraf diğer tarafın vazgeçtiği tanıkların dinlenmesini kendisi isteyebilir. Öyle ki, daha önceden tanık listesi vermiş olsa ve bu listede karşı tarafın listesinde yer almasına karşılık daha sonra vazgeçtiği tanığın ismi yazılı bulunmasa bile, diğer tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanıkların dinlenmesini isteyebilir. Bu halde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 274. maddesindeki ikinci tanık listesi verme yasağı uygulanmaz. Çünkü karşı taraf, o tanıkları diğer tarafın delil listesinde bulunması nedeniyle kendi tanık listesine yazmamış olabilir.

Bir tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanıkların dinlenmesi karşı tarafça istenmemiş ise, mahkeme, kendiliğinden re'sen vazgeçilen tanığı yada tanıkları çağırıp dinleyemez. ( Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü İstanbul 2001 6.Baskı Cilt 3 Sayfa:2595 vd, Dr.Mesut Ertanhan, Medeni Yargılama Hukuku, Tanık ve Tanıklık, Seçkin Yayınları Ankara 2005 sayfa 201 ) .

Somut olayda; Her ne kadar davacı delil listesinde tanık olarak gösterdiği Duran Avcı'nın dinlenmesinden vazgeçmişse de, davalı tarafın vazgeçilen bu tanığın dinlenmesini talep etmiş olması ve mahkemece masrafını da yatırarak davet edilen tanığın dinlenmesinde usule ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Ne var ki; tanık Duran Avcının, belediyede gece bekçisi olarak çalışan ve okuma yazma bilen bir kişi olması, satın alan ve satan olarak ismi geçen senetlerdeki imzasını inkar etmemesi, diğer tanıklar ve mahalli bilirkişilerin açıklamaları karşısında beyanına itibar edilmemiştir.

Tüm dosya kapsamı birlikte düşünüldüğünde, dava konusu yerin Kamil tarafından 25.08.1995 tarihinde Duran'a satıldığı, Duran tarafından 17.07.1996 tarihinde Sultan'a satıldığı ve teslim edildiği, Sultan'ın satın aldıktan sonra evde büyük çaplı onarım yaptırıp oturduğu, satış ve devirlerin geçerli olduğu, bu suretle taşınmazın davacıya geçmesine rağmen kadastro tespiti sırasında yanlışlıkla ilk malik Kamil adına kaydedildiği anlaşılmakla, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yerel mahkemece davanın reddedilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
karşı tarafın temyizi temyiz hakkı doğurur mu miss_lawyer Meslektaşların Soruları 45 22-03-2016 19:01
Tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmesi karşı tarafın muvafakatine mi bağlıdır? Av.Abdulkadir Yıldız Meslektaşların Soruları 12 07-03-2013 18:07
Davayı kaybeden tarafın ödemesi gereken harçtan kazanan tarafın sorumluluğu ilava Hukuk Sohbetleri 27 14-06-2011 17:20
tenfiz davasında karşı tarafın vekiline tebligat av.hakandicle Meslektaşların Soruları 5 11-07-2008 13:55
avukatın, dilekçesinde karşı tarafın cevap hakkını erkileyen(sınırlayan) sözlere yer YAHYA ÜNALDI Avukatlık Hukuku Çalışma Grubu 1 12-02-2008 14:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09523106 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.