Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Hakkında Yazışmalar Siteyle ilgili sohbet ve tartışmalar ile teknik yardım içeren mesajlar. (Bu alan, yeni konulara kapalı ve mevcut konulara yanıt eklemeye açıktır)

Devam Eden Davalarla ilgili yapılan yorumlar

Yanıt
Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-11-2008, 17:03   #1
caner87

 
Varsayılan

Sadece merak ettiğim ve bağışlar iseniz soracağım soru hakkındaki bilgisizliğim sebebi ile bir konuda tereddüt içerisindeyim ki o da şu, bu gibi hukuk sitelerinde yargıya intikal etmiş somut bir konunun olaylar,isimler ve tanıdıkları gizlenmeden hararetle tartışılması yasal mıdır ya da etik midir?
Mesela söz konusu sıradan olayın sanıklarının yargılanmaları devam ederken , olaya bakan hakim ya da savcıların bu yazdıklarımızı okuyup etkilenme ihtimalleri var mıdır yok mudur?
Açıkçası ben her bir yorumu okurken değişik duygular yaşadım. Bunlardan bazıları şöyle idi ; acıma,kızma,sinirlenme,affetme, yapmış olabilirler hissine kapılma, iftira olabilir duygusuna kapılma, şüphelenme,üzülme vs.
Old 12-11-2008, 18:01   #2
Admin

 
Varsayılan

Sayın caner87,
Alıntı:
Yazan caner87
yargıya intikal etmiş somut bir konunun olaylar,isimler ve tanıdıkları gizlenmeden hararetle tartışılması yasal mıdır ya da etik midir?
Mesela söz konusu sıradan olayın sanıklarının yargılanmaları devam ederken , olaya bakan hakim ya da savcıların bu yazdıklarımızı okuyup etkilenme ihtimalleri var mıdır yok mudur?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, diğer platformlardan farklı olarak THS'de bu gibi tartışmalarda isimler daima kapalıdır. Hukuk haberleri alanındaki tartışmalarda biz isimleri, kişileri değil, kurallarımız gereğince olayı ve hukuki yönünü konuşuruz:
Alıntı:
* THS Haberler Alanına taşıdığımız haberlerde amacımız kim, nerede, nasıl, ne zaman, ne yaptı'yı DEĞİL, hukukçu bakış açısı ve hukuki çözüm yolları ile "HUKUK"u tartışmaktır. Bu açıdan hukuk haberleri alanımızda yayınlanacak haberlerde ve eklenecek yorumlarda, olaylarla, kişilerle, isimlerle, markalarla değil, olayın arkasındaki hukuki yapı ile ilgilenmekteyiz.

Ayrıca bu (ve benzeri) haberlerlerde aynı haberler isimler açık olarak tüm medya kuruluşlarında da yayınlanıyor, davayla ilgili olan kişiler (davaya bakan hakim ve savcılar da dahil) bu haberleri, gazete yorumlarını okumuyor mu? Size göre bir olay yargıya intikal ettiğinde hakkında hiçbir haber çıkmamalı, yorum yapılmamalı mı? İletişim çağında hakim ve savcılar için böyle "mutlak bir inziva" sağlamanın mümkün olmadığı kanaatindeyim.

Ve eğer bir yorum yapılacaksa da bu yorumun bir hukuk sitesinde hukukçular tarafından hukuk bilimi çerçevesinde yapılmasını, X gazetesinde hukuk eğitimi almamış bir köşe yazarı tarafından yapılmasına tercih etmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Old 12-11-2008, 19:17   #3
caner87

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Sayın caner87,

Öncelikle belirtmek gerekir ki, diğer platformlardan farklı olarak THS'de bu gibi tartışmalarda isimler daima kapalıdır. Hukuk haberleri alanındaki tartışmalarda biz isimleri, kişileri değil, kurallarımız gereğince olayı ve hukuki yönünü konuşuruz:


Ayrıca bu (ve benzeri) haberlerlerde aynı haberler isimler açık olarak tüm medya kuruluşlarında da yayınlanıyor, davayla ilgili olan kişiler (davaya bakan hakim ve savcılar da dahil) bu haberleri, gazete yorumlarını okumuyor mu? Size göre bir olay yargıya intikal ettiğinde hakkında hiçbir haber çıkmamalı, yorum yapılmamalı mı? İletişim çağında hakim ve savcılar için böyle "mutlak bir inziva" sağlamanın mümkün olmadığı kanaatindeyim.

Ve eğer bir yorum yapılacaksa da bu yorumun bir hukuk sitesinde hukukçular tarafından hukuk bilimi çerçevesinde yapılmasını, X gazetesinde hukuk eğitimi almamış bir köşe yazarı tarafından yapılmasına tercih etmemiz gerekir diye düşünüyorum.


Sitenin amacı ve ilkeleri konusunda herhangi bir sıkıntım yok.Siz ve siteniz konu ile ilgili haberin öznesi olan sanığın adını,sanını,hangi mahkemede görev yaptığını gizlemiş olabilirsiniz ama malumunuz bu başlık altında herkes kimlerden bahsedildiğini basın sebebi ile biliyor. Bu nedenle de sitenin ilkelerinin maalesef bir işlevi kalmıyor her ne kadar olayla ilgili somut yorumlar yapılmamış olsa da.
Zaten benim merak ettiğim konu da yargılama aşamasındaki konularda görüş bildirmenin,yorum ve haber yapmanın sınırları ile yasal dayanakları ve etik kısmının siz üyelerce ne olduğu konusu idi.
Bana göre yargıya intikal eden olaylar hakkında yorum yapılmamalıdır.
Ancak ilk mesajımda da belirttiğim gibi sorumu eleştiri maksatlı yöneltmedim sadece yargıya intikal eden olayların yorumlanmasını nasıl buluyorsunuz demek istedim.
Son zamanlarda cinsel taciz iddiası ile tutuklu yargılanan yazar davasında da benzer bir hisse kapılmıştım.Ergenekon davası diye bilinen son yılların herhalde en ilginç davasında da aynı soru akıllara geliyor.Ya da o ayrımı ben tam olarak anlayamıyorum. O nedenle o ince çizgiyi açıklamak isteyen olursa sevinirim demek istedim.Bu başlığın altına yazmamın sebebi de şu an yargılama safhasında olup da altına yorum,görüş yazılan bir haber olmasından dolayı üyelerin bu sınırı nasıl belirlediklerini bana da mümkünse anlatabilirler mi demek istedim
Old 13-11-2008, 14:37   #4
üye3578

 
Varsayılan

Sayın Caner87,

Maalesef toplumumuzda var olan bir hastalığın aynı şekilde THS.de de devam ettiği, görülmekte olan davalar ile ilgili, özellikle de birçok kişinin dava dosyasını görmeden, konunun detaylarını bilmeden yorum yaptığı, bu hususun da hukukçu tarafsızlığına ve titizliğine uymadığı kanaatindeyim. Anayasanın 138. maddesini bu vesile ile tekrar okumak gerekir:

A. MAHKEMELERİN BAĞIMSIZLIĞI

Madde 138 - Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

Sayın Admin,
Sayın Caner87'nin hassasiyetine katıldığımı bilmenizi isterim. Sizin çok dikkatli ve yansız site yöneticiliği yaptığınızı uzun süredir devam eden üyeliğim nedeniyle bilmekteyim. Ancak, sitedeki bir yanlışa işaret eden bir üyenin hakkını da teslim etmek gerekir. Polemiklere meydan vermemek için çok detayına girmeyeceğim, ancak site üyelerinden bazılarının kendi şahsi davalarını sitede celse celse verdiğini, site aracılığıyla duruşmalara taraftar toplandığını bilmiyormuyuz? Benzer şekilde "Avukata hakaret davası"nı site aracılığıyla takip etmiyormuyuz?

Somut olayda, Sayın Ali Başyurt'un "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" imasını çağrıştıran özdeyişi bu nedenle ve haklı olarak bazı üyeler gibi benide rahatsız etmiştir. Bu nedenle Sayın Caner87'nin eleştirilerine katıldığımı belirtir, herkese saygılar sunarım..
Old 13-11-2008, 14:39   #5
Nur Deniz

 
Varsayılan

Sn Zeynel'in son mesajına tamamen ve tereddütsüz katıldığımı söylemek istiyorum.

Saygılarımla..
Old 13-11-2008, 15:53   #6
Admin

 
Varsayılan

Sayın zeynel,

Anayasanın 138.maddesi hepimizin malumudur. O maddede yargıya intikal etmiş bir olay hakkında kimsenin yorum yapamayacağı ile ilgili bir düzenleme de yoktur, o madde yargıyı etkileme ihtimali olan yasama ve yürütme gücünün bu eylemlerine engel olma amacıyla getirilmiş bir hukuki düzenlemedir, yoksa toplumun bireylerinin (buna bir davanın tarafları da dahildir) konu hakkında kişisel yorumlarını sansürleme amacıyla değil.

Kaldı ki konu THS gibi isimler dahi kapatılıp kişiler üzerinden değil, sadece olayın hukuki yanı üzerinden konuşulduğunda (en azından buna gayret edildiğinde) bu görüşlerin sansürlenmeye çalışılması yargının çalışma sistemini ileriye değil, geriye götürecek bir uygulama olur. Şikayet ettiğiniz konu içinde pekçok meslektaşımızın masumiyet karinesine yaptığı atıf dahi, toplumda hukuk bilincinin yerleşmesi açısından son derece önemlidir ve aynı konu onlarca gazetenin internet sitesinde "halk arasında" konuşulduğunda yapılan yorumlar düşünüldüğünde sansürlenmesi değil, desteklenmesi gereken bir tartışma olmalıdır.

THS'nin bu konular konuşurken duruşu, kuralları ve ilkeleri bellidir. Eğer THS içindeki herhangi bir mesajda bu kural ve ilkelere veya genel hukuk kurallarına aykırılık görülüyorsa ilk yapılması gereken mesaj üzerindeki "Şikayet" tuşuna basarak durumu forum yöneticilerine bildirmek veya hukukçu bakış açısıyla kendi karşıt görüşünüzü eklemek olmalıdır.

Bu tip tartışmaların THS içinde toptan sansürlenmesinde gördüğünüz faydayı doğrusu ben anlayamıyorum:

THS Hukuk Haberleri Alanımıza Özel Kurallarımız ve İlkelerimiz:
Alıntı:
* THS Haberler Alanına taşıdığımız haberlerde amacımız kim, nerede, nasıl, ne zaman, ne yaptı'yı DEĞİL, hukukçu bakış açısı ve hukuki çözüm yolları ile "HUKUK"u tartışmaktır. Bu açıdan hukuk haberleri alanımızda yayınlanacak haberlerde ve eklenecek yorumlarda, olaylarla, kişilerle, isimlerle, markalarla değil, olayın arkasındaki hukuki yapı ile ilgilenmekteyiz.

* Haberler alanımızda yayınlanan haberlere eklenecek yorumların hukukçu ağırlığını taşımasını, gerekçeli, özenli ve çözüme yönetlik olmasını beklemekteyiz. Tutuklama kararı verilmediği için bir suçun faili 2 saat sonra gidip şikayetçiyi öldürmüşse ve bu haber THS'de yayınlanmışsa, burada irdelemek istediğimiz ilerde benzer bir olayın olmasının ve bir başka şikayetçinin öldürülmesinin nasıl engelleneceğini tartışmak, çözüm önerileri sunmak, verilmesi gereken cezaları tartışmak, yapılması gereken yasal düzenlemelerle ilgili öneriler sunmaktır. "Tüh yazıklar olsun!!", "çok üzücü bir olay, ağlamak istiyorum!!", "mafya bunlar, asacaksın hepsini!!!" tarzında yorumlar, internetteki binlerce sitede ileri sürülebilir ve sürülmektedir de. THS Haberler Alanındaki haberlere eklenecek yanıtlarda beklentimiz, bu tip yorumlar değil, hukuk düzenindeki bu sorunu çözmeye yönelik bilimsel, sağduyulu, gerekçeli, Türk Hukuk Sitesi ağırlığını ve ciddiyetini taşıyan yorumlardır.

* Kesinleşmiş bir mahkeme kararı söz konusu olmadıkça haber metni içinde olumsuz şekilde nitelenen, suçlanan, kötülenen, eleştirilen kişi, kurum, kuruluş, marka isimlerinin gizlenmesi
gerekmektedir. Bu tip haberlerde amacımız kişileri, kurumları, markaları tartışmak değil, olayın hukuki yönünü irdelemektir ve bu açıdan haberler alanımızdaki konularda isim zikredilmesinden ve teşhirden kaçınılmalıdır. Öte yandan olumlu nitelenen, takdir edilen kişi, kurum, kuruluş isimleri (hukukçuları ilgilendiriyorsa) haber metni içinde yer alabilir.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=18722
Old 13-11-2008, 18:18   #7
caner87

 
Varsayılan

Konuyu ilk okuyan üyeler için bir başlık atmak istiyorum.
İlk mesaj olarak görülen iletim, hukuk haberleri köşesinde yer alan bir ağır ceza hakimine rüşvet gözaltısı başlığı altında yapılan tartışmalara yönelik idi.Konunun o başlık altında tartışılması yanlış ve gereksiz olacağından buraya taşınmıştır.
Bilgim olmadan ayrı bir başlık olarak açılmış.
O nedenle açıklama ihtiyacı hissettim.
Old 13-11-2008, 21:42   #8
Gemici

 
Varsayılan Değer Ölçülerimiz!


A L I N T I L A R:

1. Hakim Görüş:

ASILSINLAR!
Bu haberle daha da iyi öğrendim ki kötülükte sınır yokmuş.

Geçtiğimiz günlerde bu sitede idam cezası ile ilgili bir anket vardı.Ben bu ankette idam cezasına karşı olduğuma dair oy kullanmıştım.Ama bu haberden sonra idam cezasına onay vermemek elde değil.Kesinlikle katılıyorum.ASILSINLAR!!!

Böyle olaylar karşısında idam cezasının kaldırıldığına çok üzülüyorum ama asılmak bile o aşağılık yaratıklar için ödül olur diye düşünüyorum.Aynı acı onlara da çektirilmeli.İşkence ile öldürülmeli diye düşünüyorum.Çocuklar söz konusu olunca mantıklı düşünemiyorum.

Ne yazık ki idam cezası tekrar çıksa bile mevcut ceza kanunu hükümleri uygulanacagından yanlarına kar kalacak böle haysiyetsiz varlıklar nefes alacaklar diger insanlar gibi...

sadece adamlar değil, annesi(ki ona anne demeye dilim varmıyor) ayın cezaya çarptırılmalı.Ancak malesef mevcut yasalar yüzünden,bu akşam izlediğim haberlerde de söylendiği gibi kadın serbest bırakılmış,elini kolunu sallaya sallaya da kayıplara karışmış.İnsanlıktan nasibini almamış bu aşşağılık yaratıklara verilecek en güzel cezadır ölüm.

insanoğlunun medeniyet, kültür, adalet, onur adına ilk gününden bugüne kadar biriktirdiği tüm değerlerinin anlamını yitirdiği andır...

(sırada ne var?)



Bazen düşünüyorumda keşke idam cezası bazı suçlar için kaldırılmasaydı...Bu tip insan demek istemiyorum "yaratıkları" herkesin toplandığı bir merkezde idam etmek gerekir...Gerekçeside açık ve nettir bu tip yaratıklar toplumda dolaştıkça toplumun huzuru bozulacak yani toplum güvenliği sarsılacaktır...Ayrıca bu tip yaratıklar ceza alsalar dahi topluma herhangi bir kazandırımı söz konusu olmayacaktır


Çocuğun üzerinde spermler bulundu ve sanıklardan sperm örneği alınıp karşılaştırılacak.Ha diye sperm testi uygulamasına geçilmedi.Kaldı ki böyle bir iddiayı yalan haber olarak ileri sürmeye bence medyanın bile cesareti yoktur.Çünkü halkın vereceği tepki ortadadır.

bende bir kız bebek annesi olarak iğrendim bu olaydan.bir hukukçu olsamda bu insanlara kendi elimle ceza vermek isterdim...
Yani "asılmalılar" şeklindeki hezeyanım, ölüm cezası ile ilgili genel kanaatimden değil, bu olayla ilgili spesifik bir düşüncemden kaynaklıdır. Sanılanın aksine sadece duygusal da değildir.
Saygılarımla.


Yaşadığımız çağda; ölüm cezasının insanı olmadığ düşünülüyor. Bu yaşanan vahşet karşısında ölüm cezasının gözden geçirilmesi gerekmez mi?


Şimdi olmayacak(idam cezası) duaya keşke demeyelim.Mevcut mevzuata göre Her kim yaptı ve sebep oldu ise bu aşağılıklar ne ceza alacak?Hangi kanun maddelerinden kaçar yıl?Yoks zaman aşımı,cezai ehliyetsizlik gibi af müesseleri burdada mı devreyemi girecek?Ne olur açıklayın avukat arkadaşlar.Mevcut mevzuatla bir hakim bu suça en ağır cezayı nasıl ve ne şekilde vermeli?

bu cezanın tekrar yasal düzenlemeye girmesini hukuk bilimi yönünden tartışmak çok mu yersiz, çok mu zamansız, çok mu yanlış olur...?

İşte bu nedenle kanunen uygulanabilme olasılığı en yuksek olan idam cezasına evet diyorum.Ancak gönül cezamı soracak olusanız diş minelerini açıp,diş sinirlerine iğnenin ucuyla dokunalım.


bu yaratıkların idam edilmeleri bile onlar için ödül olacağından onların bir şekilde yaşattıklarından daha büyük acılar yaşamalarını istiyorum.Umarımki içerde geçirecekleri zaman içerisindede bunu yaşarlar.En büyük korkumsa onların dışarı çıkıp yaşamın bir yerinde karşımıza bilemediğimiz bir...X.........amca olarak çıkmaları.


Arkadaşlar bazı kimseler için idam ödüldür. Bu yüzden TCK ya yeni bir ceza türü sokulmalı. İŞKENCE CEZASI... Ve bu cezayı infaz edebilmek için infaz memurları yetiştiren okullar açılmalı.

Bu Olayda O İĞrenc VahŞet Sayilabİlecek Duruma Yol AÇan İnsanlari Kiniyorum..burada İnsanlarimizin KÖtÜlÜkte Ve İĞrenclİkte Ne Kadar İlerİ GİdebİlceĞİnİn Bİr ÖrenĞİnİ GÖrmekteyİm..

Sayın meslektaşlarım bu forumdaki ilk yazımda böyle hukuk dışı temennilerde bulunmak istemezdim ama bu mide bulandırıcı olay karşısında hukukçu olarak düşünmek elimden gelmiyor. bence bu caniler hakkında suçlarının sabit olması durumunda uygulanması gereken ceza linç olmalıdır. bu sapıklar ezilerek işkence çekerek ölmeli.


Şimdi idam cezasının tekrar gündeme getirmenin faydası var mı bilmiyorum.Ama bu durum tartışmaya açılsa dahi sulandırılacaktır diye düşünüyorum.En başta da AB ve AB lobicileri tarafından.Neyse yukarıdaki konuya dönelim

Takip edildiği kadarıyla,tecavüz,ırza geçme vs gibi suçlarda,SANIKLAR YA CEZAEVLERİNDE ŞİŞLENMEKTELER ya da KENDİLERİ İNTİHARI TERCİH ETMEKTELER....

En çok neye üzülürüm biyormusunuz?
Bu yaratıkların cezalarını çekmeden ölmesine.

Yazılan yazılarda hukuk dışı önerilerin sunulması birazda adalet sistemimize olan güvensizlikten kaynaklanmıyor mu sizce?Ben dahil bütün arkadaşlarım mevcut yasalarla suçluların hak ettikleri cezayı alamayacağında hemfikiriz Yani mevcut cezalar bizi yaratıcılığa itiyorsa(uygulanamayacağını bildiğimiz halde en azından ütopik)bu bizim suçumuz değil herhalde.Ben de merakla diğer arkadaşlarımın bu konudaki önerilerini bekliyorum.
SAYGILARIMLA......



Bunu yapanlara asılmak yetmez bir hukukçu adayı olarak bunları söylemek yanlış olabilir ama yaşamaya hakkı olmayan insanlar bunlar yazıklar olsun bunları halka açık alanda bırakcaksın linç edeceksin silindirler üstelerinden geçip asfalta yapıştırdıktan sonra bi kaç daha asfalt atacaksın bu insaları bana verceksiniz..............

Hayatımdaki he olayda hukukcu gıbı dusunme zorunda değilim.Sadece meslegımı ve gereklerını yaparken hukukcu gıbı dusunurum.


Not:
Konu hakkında 141 mesaj yazılmış. Hepsini okumadım. 65.ci mesaja kadar yapilan yorumlar yukarıya alıntıladığım şekilde devam ediyor; Katılımcılardan ‘durun be kardeşim, olay mahkemeye intikal etmiş, üzerinde tartışıp yorumda bulunmayalım’ diye mesaj yazan varsa da gözümden kaçtı herhalde. Bu türden ilk mesajı Sayın Zeynel yazmış:

Alıntı:

Yazan Zeynel:
Yargılamanın önemi bu olayda bir kez daha ön plana çıktı. Şüphelilerin suçu işledikleri kesinleşmedikçe, toplum olarak hüküm vermenin yanlışlığı en bariz şekliyle meydandadır. Bir suç işlendiğinde, toplumdaki düzen bozulur. Bu olayda suç işlenmemiş olsa dahi, özellikle basının olayı verme şekli bakımından, suç işlenmiş gibi toplumdaki düzen bozulmuştur. Toplumda, içimizde, bizimle birlikte yaşayan bu tür insanların olabileceği düşüncesi bizim insanlığa bakış açımızı bile etkiler. Bu nedenle lütfen "Suçluluğu kesinleşmedikçe insanların suçsuzluğu" ilkesini asla unutmayalım. Saygılar...


Mesajların hepsi aynı havayı çalmıyor elbette, az da olsa başka hava çalanlar ve sükunete davet edenlerde var:

2. Karşı Görüşler:

Zafer Erman:
Hukukçu arkadaşların cezası kesinleşmemiş bir şüpheli hakkındaki görüşleri insanın olay kadar içini ürpertiyor. İdam ve işkence yıllardır hiçbir suçu ortadan kaldırmamıştır bunu hepimiz biliyoruz.
Olay gerçek bile olsa kişi/lere bunu iten etkenlerin uzmanlarca iyice araştırılması gerektiğini düşünüyorum.
Bebeğin yaşının bence bir önemi yok.17 aylık 1,2,3 yaşlarında veya daha büyük bile olsa küçüklere yapılan cinsel istismar veya cinsel saldırı suçu. Yaşanın küçük olması ceza miktarını artıracak ve hakimin de takdir hakkını artıracaktır.
Cinsel olarak istismar edilen veya saldırıya uğrayan kişi 13/14 ve yakın yaşlarda olsaydı bu tepkiyi hukukçu



Av.Habibe Yılmaz Kayar:
Merhaba

Tecavüz iddiası herkesi ayağa kaldırdı.Medya bu ilgiden memnun .

Sanıklar yargılanmadan mahkum edildi.Mağdur bebek hakkında sadece gözlerinin bantla kapatıldığı fotoğraflar her gün,her gün basının satışlarını arttırmakta.

Soruşturmanın gizliliği ilkesi nasıl ihlal ediliyor,basının elinden geçerek mi evraklar toplanıyor.?
Adli tıp sonuçları aleni bilgilermidir?

Ayrıca dikkat çeken diğer bir nokta bebeğe yapılan fiziksel zarara ilişin kimse konuşmuyor.Eğer cinsel saldırı iddiası olmasaydı o bebeğin yaralanması sıradan,gündelik bir 3.sayfa haberi olarak mı görülecekti.

Çocuğun adli tıp incelemesini yapan hekim cinsel suçlar ile ilgili özel bir eğitim almışmıdır.?


Admin:
Olayın vehameti karşısında duygusal tepkiler son derece anlaşılabilir ancak dilerseniz ölüm cezası ile görüşlerimizi ilgili konu içinde paylaşalım. Böylece hem değerli fikirleriniz o görüş arşivi zenginleşir ve farklı bakış açıları gelir, hem de bu konu -aksi görüştekilerin de katılımı ile- ölüm cezası tartışmasına dönmemiş olur.

Av.Armağan Konyalı:
Bu başlık altında yazılanlarda ilginç bir tezat var ama bu tezata gülemiyorum :

Hukukçu üyelerin çoğu hukuk dışı görüşler yazarken
hukukçu olmayan bir üye olaya hukuki açıdan yaklaşıyor.



Av. Suat Ergin:
Foruma toplam 27 kişi katılmış...Mevcut yasalara göre ceza alsınlar diyenleri saymadım. Ancak alıntısını yaptığım mesajlar farklı üyelere aittir.

Bir Hukuk Sitesi'nde daha yaratıcı olunabileceğini düşünmekteydim.


Önerilen infaz biçimleri hep denenmiş olanlardır.Ya bu forum kapatılsın ya da denenmemiş bir infaz önerisi olan varsa onlar da yazsınlar lütfen...Ama mesela lağım çukurunda(Kelimeyi THS kuralı gereği yazamıyorum)



Av. Ömer Kavili:
"Asalım" diye ilenen koroya katılamıyorum.


Kaynak:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=8199&page=5


Alıntı olarak yukarıya aldığım mesajları buraya kadar okuyanlar, birde
Ağır Ceza Hakimine Rüşvet Gözaltısı başlığı altında yürütülen tartışmayı okuyup, burada yazılanlarla orada yazılanlar arasında herhangi bir fark olup olmadığına baksalar fena olmaz diye düşünüyorum.

Neden mahkemeye intikal etmiş olan iki olayın birisinde veryansın ediyor ve sanıklar için en akla gelmedik cezalar düşünüyoruz ve diğerinde masumiyet ilkesinden yola çıkıyor ve mahkemeye intikal etmiş olayda yorum yapılmaz türünden gerekçeler getiriyoruz?
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=32420&page=2


Saygılarımla
Old 14-11-2008, 00:12   #9
caner87

 
Varsayılan

Sayın Gemici,
Aslına bakarsanız sınırsız yorum hakkımız var.
Matematikte bildiğimiz iki kere iki, aslında gerçekte sandığımız dört değildir.Hukukta da bu elastikiyeti her an faaliyete geçirmek mümkün ve adına "yorum" diyoruz.
Bu tıpkı gökyüzünü insanların mavi görmesi,köpeklerin gri ve sürüngenlerin iki boyutlu görmesi gibi birşey.
Gökyüzü aynı gökyüzü.
Her halde farklı tepkiler veriliyor olması çıkarlar dengesi ile alakalı değildir.Ama çekilmek istenirse bu yöne de yorum hakkı ile çekilebilir.
Tespitiniz doğru olmakla beraber ,sağlıksız. Çünkü denek gruplarınız her iki olayda farklı kişilerden oluşuyor ve mesela gözüme çarpan sadece Sayın Zeynel 17 aylık bebeğe tecavüzde ne düşünüyorsa hakime rüşvet operasyonunda da aynı hukuki kaidelerden bahsediyor.
Ama hakim ve rüşvet olayı sanırsam masumiyet ilkesinden kaynaklanan kaygılarla hunharca eleştirilmemiş değil, bana göre daha vahim olanı olabilitesi normal bir olay olarak algılanmasından kaynaklanan bir önyargı sebebi ile olabilir.
17 aylık bebeğe tecavüz kulağa çok daha yabancı bir konu ve nesnesi bebek olduğundan daha hissiyatlı davranılmış olabilir.
Aynı şekilde cinsel tacizle yargılanan yazar davasında da toplumun sesi işin rengine göre değişik değişik çıkmıştır.
Basın ,siyasiler,sivil toplum kuruluşları dertlerini anlatabilmek için kendilerine bir sembol seçmişlerdir.
O nedenle bizler keşke işin hukuki boyutlarını irdeleyebilsek, ancak daha ziyade işin rengiyle meşguluz.Bu da gayet normal.
Old 14-11-2008, 10:42   #10
Nur Deniz

 
Varsayılan

Güzel bir başlık altında toplanan bu forum için Sn Admin e teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Mahkemelerin bağımsızlığı ile ilgili anayasa maddesini ekleyen Sn Zeynel e de teşekkür ediyorum.

Sn Gemici ye samimi mesajı için teşekkür ediyorum.

Her ne kadar forum başlığında isimler, şüpheliler belirtilmemiş de olsa herkesin kimi ya da kimleri tartıştığımız konusunda emin oldukları konusunda da şüphem yok.

İnsan olmayan yer de suç var mıdır?

Makamın, mevkinin ya da görevin olması suç işlemeye engel değildir.Suç işlemek isteyen bir insan için hiç bir cezanın engel teşkil edeceğine inanmıyorum.Ben sadece bu suçu işleyenlere suç işleyen insan gözü ile bakılması taraftarıyım.Suçu ispatlansın o zaman görevini ve insanlığını sorgulayalım, aldığı ya da alacağı cezanın yeterliliğini de katarak.

Son konuda ki başlık Ağır Ceza Hakimi'ne Rüşvet Gözaltısı gibi şahane çarpıcı bir başlık olduğu için ister istemez bütün hukukçuların ve bu konu ile az çok ilgili olanların hemen dikkatini çekmiştir.Aynı durum biz sağlıkçılar için de bir doktorun ameliyat masasındaki hastanın her şey yolunda iken birden bire ölmesi ile de aynı mana da taşır gibi geldi.Bir neden yokken bu hasta neden öldü? Doktor mu suçlu?İlk akla gelen doktor hatasıdır. İhmal var mıdır? Doktor hatası değilse ekipman ya da malzeme de kusur mu vardır? Sağlık Bakanlığının ya da hastane yönetimin bir ihmali söz konusu mudur?Hiç bir yerde kusur bulunmadı ise daha önce gittiği doktorun geciktirmesi sevk zincirini aksatması gibi bir durum var mıdır? Bütün sorulara cevap hayır olarak alındığı vakit ise hastanın sakladığı her hangi bir şey olup olmadığı incelenir.Ama tüm bu aşamalar sürerken ameliyat eden DOKTOR hastayı masadan kaldıramamış , kötü bir doktordur.Aynen şu an da henüz suçu ispatlanmamış gözaltındaki şüpheliler gibi.Basit düşünmeyi her zaman sevmişimdir. Bir hastanın ölmesi o doktorun mesleğini kötü yaptığı anlamına gelmediği gibi bir hakimin de böyle bir suça karışması da daha önce görevini kötü yaptığı anlamına gelmez.

Bu nedenle suç ispat edilmeden yorum yapılmasını hukuk açısından sağlıklı bulmuyorum. Suça karışan bir insan olduğuna göre ceza verecek olan da nihayetinde insandır.Her iki halde de insan hayatı söz konusudur.

Yargının bağımsız olması için yorum yapılması gerekirken, tabiri caiz ise genelin kraldan fazla kralcı gibi davrandığını gözlemlemekteyim.Bu ülkenin vatandaşı hemen her yerde rüşvet döndüğünün farkında, sağlık, eğitim, askeriye daha çok örnek vermek istiyorum ama site kurallarına göre bunu yapmam doğru olmaz.Doğrusunu söylemek gerekirse rüşvet olayının ne adliye de icra dairelerinde olması ne de yargıda olması beni şaşırttı.Hepimiz biliyoruz ki bu var.

Olayın bana ilginç olan tarafı ise ilk yazdığım cümleleri tamamen doğrulamış olmasıdır. Rüşvet suçtur.Alan için de veren için de karışan için de .Miktarı önemli değildir. Daha önce de yazdığım gibi, bana göre HATIR da bir rüşvettir.Bunu bilen insanların karışması ayrıca hem ilginç hem de çok üzücüdür.

Yargıya da adalete de halen güveniyorum.Çünkü bu olayı araştırıp, takip eden yine bir bağımsız adalet görevlisidir.

İdam cezasına gelince. Hepimiz insanız. Bazı durumlarda kendimiz bile katil olabiliriz. Ben asla katil olmam diye kimin garantisi vardır?17 Aylık bebek haberinde , herkesin içi titremiyor mu?Sadece ne anneyi ne de suçluları suçluyorum ben. Ya komşuları , ya tanıdıklar onlar hiç mi vicdan azabı çekmiyor merak ediyorum. Olağanüstü bir durum olduğunu çevrece bilinmemiş olmamı imkansız.Bir telefon belki bir çocuğun hayatını kurtarabilirdi.

Son zamanlarda gündemde olan küçük bir çocuğa yaşı hayli ilerde olan bir vatandaşın cinsel istismarı.Rapora hayret ettim.Ama gördüm ki, bakanlıkta devrede , içim rahat etti daha sonra. Yapılması gereken en üst seviyede yapılıyor. Böyle bir konu en ince ayrıntısına kadar inceleniyor.

Konya da olan bir olay aklıma geldi.E.Ç isimli kız çocuğunu kaçıran, tecavüz edip ve öldüren kişi tutuklandığında cezaevinde kendini astı!!! Suçu ispatlanmıştı.

Sadece adalete güvenecek kadar sağduyulu olmanın zamanı, suç varsa ceza da vardır elbette.Herkes yaptığının bedelini muhakkak öder.

Bir cümleyi çok kullanırdım. Hataymış. Ben peygamber değilim ki masum olayım. sadece insani olarak yaşamak en güzeliymiş.

Adalet için öyle ya da böyle çalışan herkese çok teşekkür ederim.

Saygılarımla.
Old 14-11-2008, 11:49   #11
üye3578

 
Varsayılan

Sayın Admin,
Anayasanın 138.maddesi, herşeyin serbestçe konuşulduğu/konuşulabildiği TBMM.de görülmekte olan bir dava ile ilgili tartışmaları yasaklarken, bunu diğer kişiler ve platformlarda evleviyetle yasaklandığı kanaatindeyim..

Dikkat ederseniz, ben mesajımda hukukçu tarafsızlığı ve titizliğinden bahsettim. Bunu yazarkende, üyelerin bu hususlarda dikkatini çekmeye çalıştım. Bu konuda site yönetimine bir sitemim olduğunu sanmıyorum. Ancak toplum olarak çabuk tahrik olduğumuz bilinmektedir. Ben de site yönetimini sansür konusunda tahrik ettiysem özür dilerim..

İşin esprisi bir yana, hukukçu üyelerden beklenti, birkaç üye arkadaşın gösterdiği ve özellikle Av.Cengiz Aladağ'ın ders mahiyetindeki duruşunu vurgulamaya çalıştım. Alınganlık gösterecek bir husus olmadığını düşünüyorum.

Devam eden bütün olaylar aynı değildir. Savcının Avukata "lan" demesi tabiki yanlıştır ve bu yanlışlığa işaret etmek için dava sonucunu beklemeye gerek yoktur. Ancak somut olay gibi, insanların şeref ve haysiyetini ilgilendiren olaylarda biraz daha hassasiyet bekledim hepsi bu..

Bu tartışmanın, özelde site ve genelde toplum adına faydalı bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Tekrar herkese selam ve saygılar sunarım..
Old 14-11-2008, 12:27   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Armağan Konyalı:
Bu başlık altında yazılanlarda ilginç bir tezat var ama bu tezata gülemiyorum :

Hukukçu üyelerin çoğu hukuk dışı görüşler yazarken
hukukçu olmayan bir üye olaya hukuki açıdan yaklaşıyor.

En güzel tespitin bu olduğunu düşünüyorum.
Old 15-11-2008, 00:25   #13
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Sayın Zeynel,
TBMM'DE yargıya intikal etmiş konular hakkında görüşme yapılamamasının nedeni, erkler ayrılığı kavramıdır. Biz hukukçular da o erklerden biri olmadığımız için,"Ağır Ceza Hakimine Rüşvet Gözaltısı" başlıklı konuda ifade ettiklerim saklı kalmak kaydıyla, hukuki bir meseleyi tartışabiliriz. Hatta hukukçularla da sınırlamamak gerekir. Ancak sınırları bilerek... Masumiyet karinesi dediğimiz kurumu yerle bir etmeden; yargılama sonucunda, yanaklarımızın kızarabilme ihtimalini düşünerek.... Toplumda ilerleyen bir hastalığa işaret etmişsiniz. Tamamen katılıyorum. Ama, bu hastalığa kapılmadan da, olayın hukuki yönünü tartışabiliriz. Değil mi? Alınganlık olduğunu da düşünmüyorum ki; bu sitede fikir teatisi yapıldığı sırada alınganlık yapacak üyelerin bulunmadığını hep birlikte görüyoruz. Öyle sanıyorum üyeler dikkate değer düşüncelerin eleştirildiğinin farkındaıdr.

Şunu da açık bir ifadeyle söylüyorum: herkes birbirine katılabilir; destekleyebilir. Ancak ulaşabileceğimiz en son nokta da bu olur: "katılmak"! Tabi ki amacımız bir hükme varmak değil! Tartışmaların amacı genelde bu olmaz; olsaydı adı yargılama olurdu.

Sayın Gemici,
Yazınızın tamamını okudum. Emek harcamışsınız, elinize sağlık! Ancak, "hakim görüş" olarak ifade ettiğiniz görüş öyle sanıyorum ki gerçekten hakim görüş değil. Zira, sağduyulu olunması gerektiğini, daha sonra utanacağımız ifadelerden kaçınmamız gerektiğini, "Hukukçu" gibi yorum yapmamız gerektiğini belirten yorumlar daha fazla sanki... Benim şahsi kanaatim, dikkate alınması gerekenlerin de bunlar olması gerektiğidir.

Sayın Nur DENİZ,
"Suçu ispatlansın o zaman görevini ve insanlığını sorgulayalım, aldığı ya da alacağı cezanın yeterliliğini de katarak." Acaba, gerçekten bu insanlar bu suçu işlemişse, bu onların insan olmadığı sonucuna mı götürecek sizi? Biz neden idam cezasını kaldırdık o zaman?
Ayrıca, suçu ispatlanmadan yorum yapılmasını doğru bulmadığınızı ifade eden görüşünüzü, suçu ispatlanmadan, suçlayıcı yorum yapılması şeklinde anlamak istiyorum.

Genel olarak; diğer insanlardan farkımız olmadığını düşünmekle birlikte, hukukçuluğun insana kattığı farklı özellikler çerçevesinde, hukukçu olmayan diğer üyeler gibi hepimzin sağduyulu yorumlar yapması, eminim ortak düşüncemiz. Ne var ki; herkes olaya farklı bir yönden bakar...
Saygılar.
Old 15-11-2008, 11:44   #14
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avferidun
Sayın Nur DENİZ,
"Suçu ispatlansın o zaman görevini ve insanlığını sorgulayalım, aldığı ya da alacağı cezanın yeterliliğini de katarak." Acaba, gerçekten bu insanlar bu suçu işlemişse, bu onların insan olmadığı sonucuna mı götürecek sizi? Biz neden idam cezasını kaldırdık o zaman?
Ayrıca, suçu ispatlanmadan yorum yapılmasını doğru bulmadığınızı ifade eden görüşünüzü, suçu ispatlanmadan, suçlayıcı yorum yapılması şeklinde anlamak istiyorum.

Genel olarak; diğer insanlardan farkımız olmadığını düşünmekle birlikte, hukukçuluğun insana kattığı farklı özellikler çerçevesinde, hukukçu olmayan diğer üyeler gibi hepimzin sağduyulu yorumlar yapması, eminim ortak düşüncemiz. Ne var ki; herkes olaya farklı bir yönden bakar...
Saygılar.

İdam cezasını siz mi kaldırdınız? Bu konu da bana fikrimi soran olduğunu hatırlamıyorum. Bence yanlış bir şey .. Evet idam cezası suçu mağduru, zararı geri getirmez.Ama engelleyici bir ceza olduğu da açıktır.Suç işlemeyi düşünen insanlar şunu mu desin?
-Ölüm yok ya ucunda..

İnsani vasfa gelince ben bu konu da düşüncelerimi herhangi bir olayda herhangi bir kişi ile ilgili olmayarak şimdiden yazabilirim.Bana göre insani vasıflara sahip olan bir insan vatanına , görevine ihanet etmez, kendi namusunu korur, başkasının namusuna göz dikmez, bir bebeğe ya da çocuğa hiç bir şekilde zarar vermez, istismar etmez.Bir başkasına zarar verecek yalan söylemez, başkasının kazancında gözü olmaz.Zayıfın tarafını tutar, adil olur.Bunların dışında iyilik, vicdan ve mantığı asla devre dışı bırakmaz.Yani insan olmak çok zor iştir, ama insan görüntüsünde olmak için hiç bir insanın extra çaba sarfetmesine gerek yoktur.

Ve bir insanın onuruyla oynamak burda da görüldüğü üzere çok çok kolaydır.Herkesten çok diliyor ve istiyorum ki, bu rüşvet olayı umarım doğru çıkmaz.Bu konuda yanılmış olmak eminim bir çok insana güven verecektir.

Evet hiç bir avukatın tarafsız olmak zorunda olduğunu düşünmüyorum. Ama ben taraf olabilirim. Şu anda ise her hangi bir tarafta bulunmanın yersiz ve gereksiz olduğuna inanıyorum.

Adalet eninde sonunda ortaya çıkar hiç bir gerçek gizli kalamaz.
Old 15-11-2008, 20:27   #15
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

İdam cezası, intikamın yasal görünümüdür ve hukukta duygusallığa yer yoktur. Biz bu ülkede yıllar sonra suçsuzluğu tespit edilen insanları filmlerde izliyoruz. Bir düşünün, idam cezasını gerektiren bir suç nedeniyle failin cezası infaz ediliyor. 10 yıl sonra aslında tamamen masum olduğu anlaşılıyor. Diğer cezalarda bir nebze de olsa geri dönüşü vardır. Ya idam cezasında? Acaba bu fiilin hesabını hangi vicdan verebilir? Tamam, yargılama sonucu şüphesiz olmalıdır; ancak bazen öyle olaylar olur ki; tüm deliller sanık aleyhinedir. Bu ayrı bir konu olmakla birlikte, insan her zaman insandır. İyi insan vardır kötü insan vardır; ancak o her zaman insandır. Ne kadar suçlu olursa olsun... Ona insanlığını biz vermedik ki; geri alalım!
Old 17-11-2008, 00:28   #16
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Taraftar ve avukatlara herkese duyurmak

Alıntı:
Yazan zeynel
Sayın Admin,
Sayın Caner87'nin hassasiyetine katıldığımı bilmenizi isterim. Sizin çok dikkatli ve yansız site yöneticiliği yaptığınızı uzun süredir devam eden üyeliğim nedeniyle bilmekteyim. Ancak, sitedeki bir yanlışa işaret eden bir üyenin hakkını da teslim etmek gerekir. Polemiklere meydan vermemek için çok detayına girmeyeceğim, ancak site üyelerinden bazılarının kendi şahsi davalarını sitede celse celse verdiğini, site aracılığıyla duruşmalara taraftar toplandığını bilmiyormuyuz? Benzer şekilde "Avukata hakaret davası"nı site aracılığıyla takip etmiyormuyuz?

Somut olayda, Sayın Ali Başyurt'un "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" imasını çağrıştıran özdeyişi bu nedenle ve haklı olarak bazı üyeler gibi benide rahatsız etmiştir. Bu nedenle Sayın Caner87'nin eleştirilerine katıldığımı belirtir, herkese saygılar sunarım..


Yargılama açık (aleni) denilmesine karşın duruşma kapılarının içerisinde neler olup bittiğini ve hem de nasıl olup bittiğini öğrenmek tüm toplumun hakkıdır. Yargı yetkisini kullananların bazılarının el ele verip, ağız birliği edip, göstermelik yargılama işi yapma gayretlerinin yanlış olduğunu tüm topluma ve hatta tüm dünyaya haykırmak, bas bas bağırmak gerektiği düşüncesindeyim.

Bu düşünüşle kendimizin sanık olarak yargılandığı Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosya süreci ve ayrıntılarını Türk Hukuk Sitesi'nde http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5702 adresinde yazılmıştır.

Sanık olarak bizi koruma amaçlı 'görülmekte olan dava' kavramına takılmaksızın ve lekelenmeyeceğimize olan güvenimizle "duruşmalara yalnızca taraftar değil isimsiz avukatlar da çağırmış ve destek bulmuştuk. Tüm bu yapılan "site aracılığıyla avukat ve taraftar toplama" yönündeki çabalarımızın ne kadar haklı olduğu mahkemenin bizim hakkımızda "kanıt yetersizliği nedeniyle Beraat kararı" vermesi ve ayrıca bu beraat kararını beğenmediğimiz için BOZULMASI İÇİN HAKKIMIZDAKİ BU BERAAT KARARINI TEMYİZ ETMEMİZ olgularıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Görülmekte olan dava deyimi, asla ve asla kamunun bilgi edinme ve bilgiye ulaşma hakkına engel olmamalıdır.


Alıntı:
Sayın Admin,
Anayasanın 138.maddesi, herşeyin serbestçe konuşulduğu/konuşulabildiği TBMM.de görülmekte olan bir dava ile ilgili tartışmaları yasaklarken, bunu diğer kişiler ve platformlarda evleviyetle yasaklandığı kanaatindeyim..

Dikkat ederseniz, ben mesajımda hukukçu tarafsızlığı ve titizliğinden bahsettim. Bunu yazarkende, üyelerin bu hususlarda dikkatini çekmeye çalıştım. Bu konuda site yönetimine bir sitemim olduğunu sanmıyorum. Ancak toplum olarak çabuk tahrik olduğumuz bilinmektedir. Ben de site yönetimini sansür konusunda tahrik ettiysem özür dilerim..

İşin esprisi bir yana, hukukçu üyelerden beklenti, birkaç üye arkadaşın gösterdiği ve özellikle Av.Cengiz Aladağ'ın ders mahiyetindeki duruşunu vurgulamaya çalıştım. Alınganlık gösterecek bir husus olmadığını düşünüyorum.

Devam eden bütün olaylar aynı değildir. Savcının Avukata "lan" demesi tabiki yanlıştır ve bu yanlışlığa işaret etmek için dava sonucunu beklemeye gerek yoktur. Ancak somut olay gibi, insanların şeref ve haysiyetini ilgilendiren olaylarda biraz daha hassasiyet bekledim hepsi bu..

Bu tartışmanın, özelde site ve genelde toplum adına faydalı bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Tekrar herkese selam ve saygılar sunarım..

Mahkemenin duruşması sırasında "İddia makamında savcı sıfatıyla görevli kamu memuru"nun "Savunma makamında görevli avukat"lara "ULAN" demiş olması yalnızca yanlış değil aynı zamanda suçtur; hem savcılık meslek suçu, hem de hakaret suçu.

Peki o kamu memuru, mesleğe başlarken, yıllar önce ettiği yemini çiğneyerek ve hakim huzurunda suç işledi de ne oldu; disiplin soruşturması veya genel suç soruşturması mı açıldı ? Biz bugüne kadar duymadık.

İşte makamda görev yapan ve suç işlemekte dokunulmaz olduklarını sananlardan soruşturma açılıpta hesap sorulamıyor olabilir, ancak duyduğum bir sözü aktarmak isterim:

Hesap sormak güç işidir, ancak, hesap verebilmek erdemdir.

Sonuç:
Etkili soruşturma yapılmasını ve adil yargılamanın yaptırılmasını sağlamak bakımından kamuya bilgi duyurmak gereklidir.

Not:
24 Aralık 2008 günü Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi 2008 / 224 e. sayılı dosyayla SANIK AVUKAT Ömer Kavili hakkında yeni bir davanın duruşması ayrı bir başlık altında duyurulacaktır.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu

" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
Old 25-12-2008, 21:06   #17
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Sanık AVUKAT Ömer Kavili hakkında Savunmayı savunmak için çağrı yapılabilir mi ?

Sanık AVUKAT Ömer Kavili hakkında Savunmayı savunmak için çağrı yapılabilir mi ?

konulu yazı adresi aşağıdadır:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=33172


Ömer Kavili
Avukat - Sanık
Old 17-04-2010, 22:33   #18
Ali Basyurt

 
Varsayılan

Sayın Gemici,
"İdam" bir ceza değildir. İdam kişinin yaşamsına son verilmesi, başka bir tabirle yasal düzenlemeye dayanılarak katledilmesidir.Bu durumda kişinin çekeceği bir ceza yoktur. Oysa "ceza" kişinin yaşayarak katlandığı bir sonuçtur.
İşlenen suçun çoğu kez insanın ahlaki yanını etkilediği,üzdüğü,gerginleştirdiği,psikolojik olarak ruhsal bir tepkiye neden olduğu doğrudur.Bu tür olayların karşısında doğal olarak bir içgüdüsel isyan göstermesi de hoş görülebilir.
Ancak, suç yasaların yasakladığı, müeyyideye bağladığı kişisel eylemlerdir. Bu eylemlerin hiçbirinin meşru bir nedeni olamaz, Meşru bir nedene dayanıyorsa bir ceza verilememektedir.
İşlenecek suçların yukarıda açıklanan etkilerine dayanılarak "idam" ın istenmesinin doğru olamayacağını düşünmekteyim. Mahkumiyet hükümleri verilirken " sanığın cezalandırılmasına " ibaresi kullanılır. Ancak buna karşılık "sanığın idamına" denilir. Bu ibaerelerde anlaşılması gereken husus "idam"ın bir ceza olmadığıdır. Bu konu da birden fazla karar veren bir olarak da üzüldüğümü ayrıca belirtmek isterim. Kaldı ki "idam" hiç bir zaman bir ibreti müesire de olmamıştır. İstanbul Sultanahmet meydanında halk davet edilerek yapılan infazlar,idamlığı gerektiren suçların azalmasına da neden olmamıştır.
Old 17-04-2010, 22:49   #19
Ali Basyurt

 
Varsayılan

Sayın Kavilli
"Sayın Ali Başyurt'un "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" imasını çağrıştıran özdeyişi bu nedenle ve haklı olarak bazı üyeler gibi benide rahatsız etmiştiyin" diyorsunuz. Yanlış anlaşıldığımı sanırım. Benim 35 yıl süre ile hakimliğin her kademesinde çalışarak en son "Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığından" ayrıldım. Yargılaması sonuçlanmayan kişilerin "masumiyet" karinesinden yararlanması gerektiğini en çok savunanlardan biriyim. Benim hangi düşüncelerimden bu kanıya vardığını bilmiyorum. Ben yargılanan kişilerden bahisle herhangi bir imada bulunmadım. benim söz ettiğim olaylar belriginleşen değil düşünülebilen olaylardır. Bu örnek olayların içinde birileri olabilir. Bu tür bir "ima" nın olması sizi üzdüğü kadar beni de üzer.saygılarımla
Old 18-04-2010, 08:12   #20
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ali Basyurt
Sayın Kavili
"Sayın Ali Başyurt'un "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" imasını çağrıştıran özdeyişi bu nedenle ve haklı olarak bazı üyeler gibi benide rahatsız etmiştiyin" diyorsunuz. Yanlış anlaşıldığımı sanırım. Benim 35 yıl süre ile hakimliğin her kademesinde çalışarak en son "Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığından" ayrıldım. Yargılaması sonuçlanmayan kişilerin "masumiyet" karinesinden yararlanması gerektiğini en çok savunanlardan biriyim. Benim hangi düşüncelerimden bu kanıya vardığını bilmiyorum. Ben yargılanan kişilerden bahisle herhangi bir imada bulunmadım. benim söz ettiğim olaylar belriginleşen değil düşünülebilen olaylardır. Bu örnek olayların içinde birileri olabilir. Bu tür bir "ima" nın olması sizi üzdüğü kadar beni de üzer.saygılarımla

Sayın Başyurt,

Sizi üzen ve sizin sözünüze üzüldüğünüz yorumu yapan yazı bize ait değildir. Sizinle ilgili olarak şimdiye kadar okuduğum yazıya dökülmüş düşüncelerinizde "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" anlayışına ait iz görmüş değiliz; gördümüzde ise o anlayışı eleştireceğimize güvenebilirsiniz.

Saygılarımla.

Ömer Kavili
Sanıklıktan kurtulamayan avukat


" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "



www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF
Alıntı:
13-11-2008 14:37

üye3578

Sayın Caner87,

Maalesef toplumumuzda var olan bir hastalığın aynı şekilde THS.de de devam ettiği, görülmekte olan davalar ile ilgili, özellikle de birçok kişinin dava dosyasını görmeden, konunun detaylarını bilmeden yorum yaptığı, bu hususun da hukukçu tarafsızlığına ve titizliğine uymadığı kanaatindeyim. Anayasanın 138. maddesini bu vesile ile tekrar okumak gerekir:

A. MAHKEMELERİN BAĞIMSIZLIĞI

Madde 138 - Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

Sayın Admin,
Sayın Caner87'nin hassasiyetine katıldığımı bilmenizi isterim. Sizin çok dikkatli ve yansız site yöneticiliği yaptığınızı uzun süredir devam eden üyeliğim nedeniyle bilmekteyim. Ancak, sitedeki bir yanlışa işaret eden bir üyenin hakkını da teslim etmek gerekir. Polemiklere meydan vermemek için çok detayına girmeyeceğim, ancak site üyelerinden bazılarının kendi şahsi davalarını sitede celse celse verdiğini, site aracılığıyla duruşmalara taraftar toplandığını bilmiyormuyuz? Benzer şekilde "Avukata hakaret davası"nı site aracılığıyla takip etmiyormuyuz?

Somut olayda, Sayın Ali Başyurt'un "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" imasını çağrıştıran özdeyişi bu nedenle ve haklı olarak bazı üyeler gibi benide rahatsız etmiştir. Bu nedenle Sayın Caner87'nin eleştirilerine katıldığımı belirtir, herkese saygılar sunarım..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
devam eden müdahalenin meni davasında tespit talebi günseligonca Meslektaşların Soruları 1 21-04-2008 16:29
Devam Eden Davalar-yenİ Yasa Deniz Karakaş İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 3 10-04-2008 22:20
Devam eden iş sözleşmesi ve işçinin hakları av_ramazan Meslektaşların Soruları 1 18-01-2008 12:37
yargılaması devam eden uyuşmazlıkla ilgili medya da haber yapılması avzeynepcan Meslektaşların Soruları 5 22-12-2007 00:45
işe devam eden işçi hizmet tespiti davası açar mı Metallicaal Meslektaşların Soruları 5 12-07-2007 21:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11123109 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.