|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
28-03-2008, 11:09 | #1 |
|
Adli Hata Nedeniyle Uğranılan Zarar - Dava Zamanaşımı
Sayın meslektaşlarım,
müvekkilim aleyhinde karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı 1993 tarihinde kesinleşen bir karar mevcuttur. Para cezasına hükmedilmiş ve müvekkilimde o tarihlerde bu para cezasını ödemiştir. Ancak bu mahkeme kararında fevkalade bir hata edilmiştir.Şöyle ki, müvekkilimin kendi adına çek karnesi olmamasına rağmen , cirantası olduğu bir çekten dolayı aleyhinde şikayette bulunulmuş ve bu durum gerek şikayetçinin gerekse mahkemenin dikkatinden kaçarak keşideci olmayan müvekkilim hakkında karşılıksız çek keşide etmekten dolayı hüküm kurulmuştur. Mahkeme Kararı 1993 yılında kesinleşmiştir. Şimdi sormak istediğim ise şudur, aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen, müvekkilimin mağduriyetine istinaden gerek şikayetçi gerekse adalet bakanlığı aleyhinde tazminat davası açmak istiyorum. Ancak bu tarz bir dava genel alacak zamanaşımı olan 10 yıllık süreyemi tabidir? Yoksa daha uzun bir süre söz konusumudur bu davanın açılma süresi anlamında? Değerli fikirleriniz için teşekkürler Saygılar |
30-03-2008, 16:33 | #2 |
|
Böyle bir durumda HUMK 573 vd. maddeleri uyarınca hakimlerin mesuliyeti kapsamında dava açılması mümkündür. Aşağıdaki kararda görüleceği üzere Danıştay yargılama faaliyeti nedeniyle uğranılan zararlar nedeniyle Adalet Bakanlığının tazminat sorumluluğu bulunmadığı görüşündedir. Öte yandan HUMK 573vd. maddelerinde de zamanaşımı konusunda bir açıklık bulunmadığından zamanaşımı genel hükümlere göre belirlenir. Haksız fiil sorumluluğu söz konusu olduğundan dava açma süresi failin ve zararın öğrenilmesi tarihinden itibaren 1 ve her halde 10 yıldır. Kaldı ki 10 yıldan da fazla bir zaman geçmiş durumdadır. Zararın kararın kesinleştiği andan itibaren bilindiği düşünüldüğünde zamanaşımı nedeniyle davanızın reddi kaçınılmazdır.
T.C. DANIŞTAY 10.Dairesi Esas: 2004/10337 Karar: 2006/4726 Karar Tarihi: 30.06.2006 ÖZET: Olayda, tazmini istenilen zarar, davacıların yayıncısı ve yayın sorumlusu oldukları kitabın toplatılması yolundaki mahkeme kararının, gerekli inceleme yapılmadan haksız olarak verilmesinden kaynaklandığı iddiasına dayandırılmaktadır. Bu itibarla, yargılama görevi kapsamında yürütülen hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan hakimlerin verdiği kararlardan dolayı, yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulma olanağı bulunmamaktadır. (2709 S. K. m. 9, 125) (2577 S. K. m. 49) İstemin Özeti: Davacıların <Korku Tapınağı> isimli kitabı hakkında İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen toplatma kararı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen toplam 18.750.000.000.-TL maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen Ankara 3. İdare Mahkemesi kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti: Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. D.Tetkik Hakimi: Elmas Mucukgil Düşüncesi: Davacıların temyiz isteminin reddi ile anılan mahkeme kararının; yargılama görevi kapsamında yürütülen hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan hakimlerin verdiği kararlar nedeniyle yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulamayacağı dolayısıyla Adalet Bakanlığının kusurlu davranışından söz etme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, onanması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı: Nevzat Özgür Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü: Dava, davacıların <Korku Tapınağı> isimli kitabı hakkında İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen toplatma kararı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen toplam 12.750.000.000.-TL maddi, 6.000.000.000.-TL manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davacıların uğradıklarını ileri sürdükleri zararın, yayıncısı ve yayın sorumlusu oldukları kitabın mahkemece verilen toplatma kararından doğduğu, bu nedenle idari davaya konu olabilecek idari bir işlem veya eylemden bahsedilemeyeceği, dolayısıyla idari dava türleri arasında sayılmamış olan uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenemeyeceği gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir. Davacılar, hukuka uyarlık bulunmadığını ileri sürerek anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir. T.C.Anayasasının 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı, 125. inci maddesinin 1. fıkrasında ise idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı yer almaktadır. Yukarıda anılan Anayasa hükümlerine göre, idarenin hukuki sorumluluğunun kendi işlem ve eylemleriyle sınırlı olduğu, mahkemelerin ise, idari fonksiyonun dışında yer alan ve yargı yetkisi kullanan bağımsız organlar oldukları ve bu haliyle hakimlerin yargılama fonksiyonu kapsamında yaptıkları görev nedeniyle idarenin ajanı sayılamayacakları sonucuna ulaşılmaktadır. Diğer taraftan, idarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir olması, zararla işlem veya eylem arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Bu genel koşullardan birinin yokluğu halinde kural olarak idarenin sorumluluğu ortadan kalkar. Gerçekten ortada bir zarar yoksa idarenin tazminat ödemesi söz konusu olamayacağı gibi, idare veya idari faaliyetle ilgisi olmayan bir zararı idareye ödettirme olanağından da söz edilemez. Zararla idari faaliyet bir başka deyişle idari eylem veya işlem arasında doğrudan doğruya bir ilişkinin yokluğu halinde idarenin hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır. Olayda, tazmini istenilen zarar, davacıların yayıncısı ve yayın sorumlusu oldukları kitabın toplatılması yolundaki mahkeme kararının, gerekli inceleme yapılmadan haksız olarak verilmesinden kaynaklandığı iddiasına dayandırılmaktadır. Bu itibarla, yargılama görevi kapsamında yürütülen hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığının ajanı konumunda olmayan hakimlerin verdiği kararlardan dolayı, yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığının sorumlu tutulma olanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacılar tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri İdare Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden Ankara 3. İdare Mahkemesinin 9.2.2004 tarih ve E:2003/862, K:2004/130 sayılı kararının, yukarıda anılan gerekçeyle ONANMASINA, 30.06.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Dava zamanaşımı | av.ersen | Meslektaşların Soruları | 6 | 13-05-2013 23:11 |
Dava zamanaşımı ne zaman dolar? | AV59 | Meslektaşların Soruları | 14 | 01-11-2010 12:39 |
Dava devam ederken zamanaşımı gerçekleşti mi? | düzceli81 | Meslektaşların Soruları | 9 | 19-10-2009 22:00 |
Hukuk Dava Zamanaşımı Süresi | avhas16 | Meslektaşların Soruları | 11 | 14-02-2008 23:23 |
Karşılıksız çekte dava zamanaşımı | düzceli81 | Meslektaşların Soruları | 1 | 24-09-2007 11:55 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |