Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk ve Felsefe Hukukun felsefi yönüne dair sohbetler. Hak, Hakkaniyet, Adalet, Eşitlik kavramlarına hukuk felsefesi gözüyle bakış

‚Adaletin kör gözünü açmak‘

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-04-2009, 23:42   #1
Gemici

 
Varsayılan ‚Adaletin kör gözünü açmak‘

Anayasa Mahkemesinin Yeni Hizmet Binası hizmete açılmış. Belki de açılmadı, sadece bir tören yapıldı. Hayırlı olsun.
Bu yeni binanın girişine bir de adalet tanrıçası heykeli konmuş. Heykeli yapan mimar "ben adalet tanrıçası yapmadım sadece 1922 yılına ait bir puldan aldığım o zamanki kıyafet içinde olan bir Anadolu kızının heykelini yaptım" dese bile, duruşu, elindeki terazisi ve kılıcı ile heykel Avrupa Hukuk Sistemine dahil ülkelerin çoğunun mahkeme binalarında bulunan Adalet Tanrıçası Themis‘e benziyor.

Anayasa Mahkemesinin Yeni Hizmet Binası‘nın önündeki heykelin Themis olmadığı gözlerinin bağlı olmamasından ve şalvar giymesinden anlaşılıyor. Gözlerinin bağlı olmamasını ve etek yerine şalvar giydirilmiş olmasını yetkililerimiz: "gözü açık ve ufka kararlı biçimde bakan Cumhuriyetin ve hukuk devletinin temeli ve koruyucusu adaletin simgesi” olarak açıklıyor

Sorular:
1. İlk Themis heykelini yapan kişinin yaşadığını ve heykelimi çaldılar diye intihal davası açtığını farzedelim. Olayı bir hukukçu olarak nasıl değerlendirirsiniz.

2. Themis’in kim olduğunu bilmeyen ve THS’deki themis heykeli neden bayan forumunu okumamış olan birisi Anayasa Mahkemesi binsınının önündeki heykeli ve başka bir ülkedeki Adalet Tanrıçası heykelini görse ne düşünür? http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=25738

3. Themis heykeli neden bayan türünden bir soru da benden: Kadınlarına yeteri kadar değer vermeyen, onları erkeklerle eşit olarak kabul etmeyen bir ülke hangi kültürel değerlerine dayanarak bir Anadolu kızınının heykelini adalet simgesi olarak en yüksek yargı makamının kapısına yerleştiriyor. Kadınlara bundan sonra vereceğimiz değerin altını çizmek için mi?
4. Dahil olduğumuz hukuk sistemini benimsemiş olan diğer ülkelerin yaptığını yapıp Anayasa Mahkemesi Binasının önüne doğru dürüst bir Themis Heykeli koymuş olsaydık ne olurdu?
Saygılarımla
Old 28-04-2009, 23:26   #2
Av.Nevra BAŞKAL

 
Varsayılan

Themis yerine gözleri açık bir kadın heykeli, "yargı bağımsızlığı"nı sağlamak konusunda halen kılını kıpırdatmayanların, "fikri neyse, zikri odur" misali, niyetlerinin tecellisi olmasın?
Old 28-04-2009, 23:29   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Gemici, söylentiye göre oraya aslında bir Themis heykeli koymuşlar ama kaçmış!
Old 30-04-2009, 21:19   #4
fikirbay

 
Varsayılan biruni (beyruni) ile galile kıyaslamasından yola çıkarak gözümüzü açmak ve adil olmak

Sitede, sanırım Mitoloji üzerine bir tartışma sırasında, dünyanın döndüğünü düşünen ilk kişinin Galile olduğu ve bunun yanlış olduğunu iddia edenlerin bildirmeleri istenmiş.

Ben bildirmek isterim ki; Galile'den yaklaşık 500 yıl evvel, Biruni (Beyruni) adında bir bilim adamı dünyanın döndüğünü ve yuvarlaklığını tespit etmiş.

Harizmi ve İbn-Sina dönemi bilginlerinden olduğu biliniyor.

Adaletin kör gözünü açmak denilince aklıma bu geldi. Şu bağlamda; Teknik dışında da neredeyse tüm normlarımızı Avrupa'dan ve onun temel aldığı Yunan Mitolojisi'nden almak kaçınılmaz bir zorunlulukmuş gibi şartlandırılmışız.

Bunun en basit örneği, Amerika kıtasının 15. Yüzyıl'ın sonunda keşfedilmiş olduğunu beynimize yerleştirmiş olmamızdır.

Halbuki, 15. Yüzyıl'da Amerika adını verdiğimiz bir kıtanın yeryüzünde var olduğunu anlamış olanlar Avrupalılardır.

Amerika kıtasına Avrupalılar ayak bastıklarında; Apache, Comanche, Cherokee, Kentucky, Seminol, Mişuki, Siyu, Mevuk, Soson, Kahula, Payitu, Chayanne, Chevrolet, Corvette, Pontiac, Fox, Tahoe gibi pek çok Kızılderili ile Mayalar, İnkalar, Aztekler gibi belirli kültür normlarına sahip insanlar o kıtada yaşamakta idiler.

Amerika yerlilerinin Asya’lı kavimlerden oluştuğunun araştırılmasını istemeyen İngiliz (Büyük Britanya) emperyalizmidir. Zira, kıtanın sorgusuz sualsiz İngiliz egemenliği altında tutulması gerekmektedir. Tartışmaya açılması ne olur ne olmaz sakıncalıdır!? Büyümekte olan ve kendi roketini, uydusunu, nükleerini yapmaya başlayan Çin (veya Hindistan), yarın Avustralya kıtası benim burnumun dibidir ve benim 1,5 Milyar nüfusum var, nereden İngiliz’in oluyormuş bu kıta diyerek talepte de bulunabilir ve ultimatom verebilir. İngiliz, Çin’i uyuşturmakla bir yere varamamıştır ve belki de bu gibi sebepler yüzünden, İngiltere adına göstermelik Valilikler, birer Devlet statüsü ve görünümü ile, işgal edilen topraklarda hukuki bir temel gibi dünya kamuoyuna yutturulmaya çalışılmaktadır. Bunların sorgulanacağı günlerin yakın olduğunu görüyorum. Adalet heykelinin gözündeki bağcığın/bandajın açılması bunları görebilmemiz ve bu hesapların döndüğü dünyayı daha iyi anlamamız için yararlı olacaksa, ben dünden razıyım.

Gerçekten de Amerika kıtasındaki insanların Asya'dan göçmüş olabilecekleri de düşünüldüğünde, ki etnik ve fiziki görünüm dahi böyle bir soruyu sormamızı haklı kılacak gibidir, dünyanın neden Avrupa kültür normları ile ve Batı Gözlüğü ile görülmek zorunda olduğunu anlamak mümkün değildir.

Bu konularda hiçbir kompleksi bulunmayan çok değerli uluslararası Saygıdeğer Profesör Oktay Sinanoğlu'nun anlatımlarına ve kitaplarına bakmak yeterlidir.

Bir tv programında, Saygıdeğer Sinanoğlu, şöyle bir anekdot anlatmıştı: Türkiye'ye döndüğüm ilk zamanlar en yakın akrabalarım arasından bile bana, neden Yıldız Teknik Üniversitesi'ni seçtiğim, ODTÜ gibi bir üniversite dururken neden daha pasif bir okula yöneldiğim, sorulduğunda, onlara hatırlatmak zorunda kaldım ki, ben Yale Üniversitesi ve (şu an adını hatırlamadığım) bir diğer üniversitede kürsüleri olan bir bilim adamıyım ve ODTÜ kimya bölümünün de kurucularından biriyim. ODTÜ, elbette Amerikan sistemine uygun bir üniversitemizdir, ama ben doğrudan Amerika'dan geliyorum zaten.

Bu anekdot, zihinlerimizdeki yanılgıların ve toplum olarak çoğumuzun taşıdığı aşağılık duygusunun derecesini çok güzel ortaya koymaktadır.

Bu açıdan, heykelin gözünün bağını açmamız belki de elzemdir. Zira, Avrupa normları ile gözlerimiz öyle sıkı sıkıya bağlanmıştır ki, açtığımızda Kamau Kenyatta'nın ifadesiyle; elimizde bir İncil bulmaktan çekinir olduk doğrusu.

Bence bunlar anlamsız ve boş tartışmalardır ve sonu gelmez. Ayrıca, zamanımızı yarım yamalak bildiğimiz Mitolojik konuları ve Avrupa normlarını tartışarak geçirmemiz de kendi aklımızı köreltmektir. Bu konularda faydacı olmak daha önemli geliyor bana.

Asıl yapmamız gereken, Yasama, Yürütme ve Yargı sistemimizden Yasama ve Yürütme erkleri üzerinde milli iradenin söz hakkı mevcut iken, Yargı Erki üzerinde milli irade yerine egemen bürokratik sınıfların egemenliğinin nasıl kaldırılabileceğini, Yargı bağımsızlığının nasıl sağlanabileceğini veya bunun benzeri temaları tartışmak olmalıdır. Milletin gözünün açılmasını simgeliyecekse eğer o heykel, heykelin değil sadece gözleri, tümden çıplak kalmasına da razıyım kendi adıma.

Sevgilerimle.
Old 30-04-2009, 21:57   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fikirbay
Sitede, sanırım Mitoloji üzerine bir tartışma sırasında, dünyanın döndüğünü düşünen ilk kişinin Galile olduğu ve bunun yanlış olduğunu iddia edenlerin bildirmeleri istenmiş.

Ben bildirmek isterim ki; Galile'den yaklaşık 500 yıl evvel, Biruni (Beyruni) adında bir bilim adamı dünyanın döndüğünü ve yuvarlaklığını tespit etmiş.

Harizmi ve İbn-Sina dönemi bilginlerinden olduğu biliniyor.

Adaletin kör gözünü açmak denilince aklıma bu geldi. Şu bağlamda; Teknik dışında da neredeyse tüm normlarımızı Avrupa'dan ve onun temel aldığı Yunan Mitolojisi'nden almak kaçınılmaz bir zorunlulukmuş gibi şartlandırılmışız.

Bunun en basit örneği, Amerika kıtasının 15. Yüzyıl'ın sonunda keşfedilmiş olduğunu beynimize yerleştirmiş olmamızdır.

Halbuki, 15. Yüzyıl'da Amerika adını verdiğimiz bir kıtanın yeryüzünde var olduğunu anlamış olanlar Avrupalılardır.

Amerika kıtasına Avrupalılar ayak bastıklarında; Apache, Comanche, Cherokee, Kentucky, Seminol, Mişuki, Siyu, Mevuk, Soson, Kahula, Payitu, Chayanne, Chevrolet, Corvette, Pontiac, Fox, Tahoe gibi pek çok Kızılderili ile Mayalar, İnkalar, Aztekler gibi belirli kültür normlarına sahip insanlar o kıtada yaşamakta idiler.

Amerika yerlilerinin Asya’lı kavimlerden oluştuğunun araştırılmasını istemeyen İngiliz (Büyük Britanya) emperyalizmidir. Zira, kıtanın sorgusuz sualsiz İngiliz egemenliği altında tutulması gerekmektedir. Tartışmaya açılması ne olur ne olmaz sakıncalıdır!? Büyümekte olan ve kendi roketini, uydusunu, nükleerini yapmaya başlayan Çin (veya Hindistan), yarın Avustralya kıtası benim burnumun dibidir ve benim 1,5 Milyar nüfusum var, nereden İngiliz’in oluyormuş bu kıta diyerek talepte de bulunabilir ve ultimatom verebilir. İngiliz, Çin’i uyuşturmakla bir yere varamamıştır ve belki de bu gibi sebepler yüzünden, İngiltere adına göstermelik Valilikler, birer Devlet statüsü ve görünümü ile, işgal edilen topraklarda hukuki bir temel gibi dünya kamuoyuna yutturulmaya çalışılmaktadır. Bunların sorgulanacağı günlerin yakın olduğunu görüyorum. Adalet heykelinin gözündeki bağcığın/bandajın açılması bunları görebilmemiz ve bu hesapların döndüğü dünyayı daha iyi anlamamız için yararlı olacaksa, ben dünden razıyım.

Gerçekten de Amerika kıtasındaki insanların Asya'dan göçmüş olabilecekleri de düşünüldüğünde, ki etnik ve fiziki görünüm dahi böyle bir soruyu sormamızı haklı kılacak gibidir, dünyanın neden Avrupa kültür normları ile ve Batı Gözlüğü ile görülmek zorunda olduğunu anlamak mümkün değildir.

Bu konularda hiçbir kompleksi bulunmayan çok değerli uluslararası Saygıdeğer Profesör Oktay Sinanoğlu'nun anlatımlarına ve kitaplarına bakmak yeterlidir.

Bir tv programında, Saygıdeğer Sinanoğlu, şöyle bir anekdot anlatmıştı: Türkiye'ye döndüğüm ilk zamanlar en yakın akrabalarım arasından bile bana, neden Yıldız Teknik Üniversitesi'ni seçtiğim, ODTÜ gibi bir üniversite dururken neden daha pasif bir okula yöneldiğim, sorulduğunda, onlara hatırlatmak zorunda kaldım ki, ben Yale Üniversitesi ve (şu an adını hatırlamadığım) bir diğer üniversitede kürsüleri olan bir bilim adamıyım ve ODTÜ kimya bölümünün de kurucularından biriyim. ODTÜ, elbette Amerikan sistemine uygun bir üniversitemizdir, ama ben doğrudan Amerika'dan geliyorum zaten.

Bu anekdot, zihinlerimizdeki yanılgıların ve toplum olarak çoğumuzun taşıdığı aşağılık duygusunun derecesini çok güzel ortaya koymaktadır.

Bu açıdan, heykelin gözünün bağını açmamız belki de elzemdir. Zira, Avrupa normları ile gözlerimiz öyle sıkı sıkıya bağlanmıştır ki, açtığımızda Kamau Kenyatta'nın ifadesiyle; elimizde bir İncil bulmaktan çekinir olduk doğrusu.

Bence bunlar anlamsız ve boş tartışmalardır ve sonu gelmez. Ayrıca, zamanımızı yarım yamalak bildiğimiz Mitolojik konuları ve Avrupa normlarını tartışarak geçirmemiz de kendi aklımızı köreltmektir. Bu konularda faydacı olmak daha önemli geliyor bana.

Asıl yapmamız gereken, Yasama, Yürütme ve Yargı sistemimizden Yasama ve Yürütme erkleri üzerinde milli iradenin söz hakkı mevcut iken, Yargı Erki üzerinde milli irade yerine egemen bürokratik sınıfların egemenliğinin nasıl kaldırılabileceğini, Yargı bağımsızlığının nasıl sağlanabileceğini veya bunun benzeri temaları tartışmak olmalıdır. Milletin gözünün açılmasını simgeliyecekse eğer o heykel, heykelin değil sadece gözleri, tümden çıplak kalmasına da razıyım kendi adıma.

Sevgilerimle.

Heykelin gözünü açmak bilinçli ise; belki de kabul edilebilir bir gerekçe ortaya koyarak, bu tartışmaya son verebilirlerdi. Benim endişem, bunun bilinçli bir şekilde yapılmamış olma ihtimaline dairdir. Millet olarak bir çok şeyin sebebini, nedenini-niçinini bile araştırmadan, gözü kapalı uygulayan, yapan, yıkan bir milletiz.

Anlayış şu da olabilir: "Biz anadoluyuz! Anadolunun sesiyiz. O halde, Themis ile ne işimiz olur, koyalım bir Anadolu anası..."

Themis'in heykelinin görüntüsü değil, malumunuz temsil ettiği anlayış önemlidir. Terazinin kefesini görmemek suretiyle, adaleti tarafsız sağlamak için gözünün kapalı olduğu söylenir...

Eğer o kadın Anadolu kadını ise; Anadolu kadınının heykelini görmek, bizleri mutsuz değil, mutlu eder. Ancak, kaş yaparken, gözü çıkarmamak uygun olurdu! Gözü kapalı Themis heykelini kaldırırken, Anadolu anasının da aynı güçte "adaletin tarafsızlığına" vurgu yapar bir halde olması belki daha doğru olurdu diye düşünüyorum.
Old 30-04-2009, 22:07   #6
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Bazı mitler hangi kültürde doğarsa doğsun o kültüre sığmaz, taşar ve simgeleşir. Themis de öyledir, o sadece Yunan mitolojisindeki adalet tanrıçası değil, adaletin ve diğer açıdan hukuk felsefesinin yani hukuk sorgulamacasının simgesidir. Anadolu kadınının ulusal tarihimiz için taşıdığı anlam adaleti simgelemeye yetmez. Saim Beyin dediği gibi nedensiz yapıyoruz her şeyi. Biri öyle istiyor, öyle oluyor. Keşke sadece biri öyle istediği için bir şeyin öyle olması son dönemlerin hukuksuz yönetim anlayışını da simgelemeseydi!
Old 30-04-2009, 22:48   #7
fikirbay

 
Varsayılan taşlaşmış adalet

Keşke, adaleti simgeleyen heykelin normlara uygunluğuna titizlik gösterebildiğimiz kadar, simgesine değil de, adaletin kendisine titizlik gösterebilsek.

Birileri as dediği için, halkın iradesini temsil edenleri ipe çekip asan, yine birileri kes dediği için, son hariciye listelerinde olduğu gibi, fişlemeye dayalı olarak (kamu yararına dayalı olarak değil, keyfi olarak) birilerinin önünü, ilerlemesini, yükselmesini kesen Yargı sistemimize ve onun evrensel normlara uygunluğuna da titizlenebilsek.

Vaktimizi soyut kavramlar ve mitoloji üzerindeki tartışmalarla tüketmesek de, somut örnekleri irdeleyerek somut çözümlere varsak.

Bilindiği gibi, ömrümüz ortalama 75 yıl olsa, 2,3 Milyar saniye ediyor. Ben bu yazıyı yazarken, sizler de okurken yüzlerce saniyemiz de yok oluverdi bile. O saniyeleri lüks konulara harcamasak, daha yararlı olmaz mı?

Heykelin arkasındaki zihniyet derken, gözleri gerçekten bağlı hukukçularımızın verdikleri kararlarla ömrümüzü tüketmesine daha büyük tepkiler göstermemiz gerekmez mi?

Yargıçların egemen bürokratik bir sınıfın kontrolünde olması ne acıdır. Körebe oynar gibi, aslında, birileri arkadan elleriyle adalet hanımın gözlerini sıkı sıkıya kapamakta ise ve adalet sisteminde bile "emir komuta" zinciri işliyorsa, gözleri bağlı olsa ne, olmasa ne?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Adaletin Terazisi Av.Cengiz Aladağ Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 2 26-04-2008 23:04
Görev Başında Gözünü Kaybeden Polis,Aldığı Tazminatı Geri Ödedi Av. Galip DAĞTEKİN Hukuk Haberleri 3 16-04-2007 19:50
Polis Önce Havaya Sonra Yere Ateş Etti. Yetmedi Vatandaşın Gözünü Kabzayla Morarttı Av.Suat Ergin Hukuk Haberleri 9 15-01-2007 21:41
Adaletin Hızı Av.Kadir Meslektaşların Soruları 5 22-11-2003 00:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05609298 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.